Ceza Bölümü         2005/23 E.  ,  2005/31 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : K.H. 

Sanıklar         : 1-F.A.

                          2-İ.D.

                          3-T.Ş.                                                

OLAY             : Gökçek/Tunceli İl Merkez Jandarma Karakol Komutanlığı emrinde Karakol Komutanı olarak görevli sanık J. Astsb. Kd. Üçvş. F.A.’ın, 9-10 Mart 2001 günü aynı Komutanlık emrinde görevli J. Er R.S.’ın voleybol sahasında top oynarken tel örgünün dışına kaçırdığı topu almak için tel örgünün dışına çıktığı,100 metre kadar mesafeden  topu alıp karakola doğru hareket ettiği ve tam yürümeye başladığı sırada, aynı Komutanlık emrinde görevli olup 1 nolu mevzide nöbet tutan  J. Er A.A. ile J. Onb. M.Ö.’in, bir şahsın karakola doğru geldiğini fark ederek dur diye bağırdıkları, şahsın yürümeye devam etmesi üzerine karakola sızma yapıldığı şeklinde düşünerek ateş ettikleri, R.S.’ın hayati tehlike geçirmeyecek, 15 gün iş ve gücünden kalacak şekilde yaralandığı olay sırasında, silah sesi üzerine aynı Komutanlık emrinde görevli  sanık J. Astsb Çvş. İ.D. ile birlikte  olay yerine gelerek durumu öğrendikten sonra, bağırıp çağırdığı, “R.’ı vurmuşsunuz, birazdan bölük komutanı ve asayiş bölük komutanlığından askerler gelecek, ateşin karşıdan geldiğini, taciz ateşi olduğunu söylersiniz, silahlarınızı temizleyin, boş kovanları da atın” dediği, ertesi gün özel harekat timinin yapacağı aramadan önce, olayın teröristler tarafından yapılan taciz atışı sonucu meydana geldiği şeklinde anlaşılmasını sağlamak amacıyla, karakolda bulunan biksi ve dragonof marka makinalı tüfeklere ait beş adet boş kovanı Gökçek mezarlığı mevkiindeki kayalık alana attığı, daha sonra yapılan aramada bu kovanların bulunmasını sağladığı, bilirkişi incelemesinde gerçeğin ortaya çıkmaması için silahların iğnelerinin değiştirilmesi ve tahrip edilmesi yolunda  erlere emir verdiği, ateş edilen silahların da temizlendiği, bu nedenle yapılan incelemede kovanlar ile ateş edilmesi muhtemel olan silahlar arasında herhangi bir irtibat bulunamadığı, olayın Gökçek  Mevkii mezarlığında yapılan beş el taciz atışı sonucu meydana gelmiş gibi tutanak düzenlediği, tutanağı sanık İ.D.’inde imzaladığı, karakolda bulunan silahların hiçbiri ile ateş edilmediğinin tespit edildiği şeklinde ayrıca başka bir tutanak düzenlendiği, sanığın tüm personeli toplayarak olayın tutulan tutanakta belirtildiği gibi gerçekleştiği şeklinde ifade verirlerse kapanacağını, aksi takdirde kendisinin de diğerlerinin de yanacaklarını söylediği, olay  gecesinin  sabahı  03:00-06:00  saatleri  arasında 1 nolu  mevzide  nöbetçi  olan  sanık J. Onb. T.Ş.’nın 2 adet boş kovanı yedek mevzide bulduğunu gerçeğin anlaşıl-maması için bu boş kovanları karakolun çöplüğüne attığını beyan ettiği, böylece, sanıklardan F.A.’ın, yapılacak soruşturmayı yanlış yola sevk etmek, cürmün eser ve delillerini yok etmek, delilleri değiştirme ve bozmak suretiyle cürmün delillerini yok etmek,  sanık İ.D.’in cürmün delillerini yok etmek suçuna iştirak ettiği, sanık T.Ş.’nın cürmün delillerini yok etmek suçunu işledikleri ileri sürülerek eylemlerine uyan Türk Ceza Kanunu’nun 296/1, 64/1 maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle 8. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 19.11.2001 gün ve E:2001/1466, K:2001/831 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.

 8. KOLORDU KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 30.12.2003 gün ve E:2003/86, K:2003/717 sayıyla; asker kişi sanıklardan T.Ş.’nın yargılama aşamasında terhis edilmesiyle askeri mahkemede yargılanmasını gerektiren ilginin kesildiği, yüklenen eylemin müştereken işlendiği, bu nedenle tüm sanıkları yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Tunceli Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir.

 TUNCELİ ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 14.2.2005 gün ve E:2005/39, K:2005/14 sayıyla; yüklenen eylemin Askeri Ceza Kanunu’nun 109. maddesinde düzenlenen suçu da oluşturabileceği, askeri mahalde, asker kişilerce işlendiğinin de ileri sürülmesi nedeniyle  yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine dava dosyası, Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Mahkememize gönderilmiştir.

           İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Tülay TUĞCU’nun Başkanlığında, Üyeler; Süleyman ÖZCAN, Hamdi Yaver AKTAN, Muvaffak TATAR, Recep SÖZEN, Hasan DENGİZ, M. Sadık LİMAN’ın, katılımlarıyla yapılan 18.7.2005 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME :Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik bulunmadığı, askeri ve adli yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın  incelenmesine  oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ :Raportör-Hakim G.Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözü-münde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Askeri Yargıtay  Başsavcı  Yardımcısı Metin ULUKANLIGİL’in, davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

             353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir.

 "Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada;

            a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar,

            b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, 

            c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir.     

             Askeri Ceza Kanunu’nun, “Mâdununa suç yapmak için emir verenlerin cezası” başlığı altında düzenlenen 109. maddesinde, “1. Rütbe veya makam ve memuriyetinin nüfuz ve selâhiyetini suiistimal ederek, mâdununa bir suçun yapılmasını teklif eden âmir veya mafevk iki seneye kadar hapsolunur. 2.Suç yapılır veya yapılmağa teşebbüs edilirse, faili asliye muayyen olan ceza, emir veren hakkında (M.50) arttırılarak hükmolunur.” denilmektedir. 

Olumsuz görev uyuşmazlığına konu kamu davasında, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararında, yüklenen eylemin Askeri Ceza Kanunu’nun 109. maddesinde düzenlenen suçu oluşturabileceği gerekçesine yer verilmiş ise de, iddianame içeriğinde ve yerel mahkemece verilen görevsizlik kararlarında da belirtildiği üzere gerçekleştirilen eylemde tüm sanıkların kasıt birliği içinde hareket ettikleri anlaşıldığından sözü edilen suçun oluşabilmesi mümkün görülmemiştir. Suçun sübutu halinde yüklenen eylemin “cürmün eser ve delillerini yok etmek, delilleri değiştirmek veya bozmak”  suçunu  oluşturabileceği, bu suçun da “askeri suç” olmadığı kuşkusuzdur. 

Aynı Yasa’nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191 sayılı Yasa’yla değişik 17. maddesinde; “askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmektedir. 

            Ancak, Anayasa Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile maddenin ikinci tümcesinde yer alan "... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." sözcükleri iptal edilmiştir. 

            Bu duruma göre, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle birlikte sanığa yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. Artık, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. 

Sanık T.Ş.’nın yargılama aşamasında terhis edildiği, böylece askeri mahkemede yargılanmasını gerektiren ilginin kesildiği anlaşılmaktadır. 

Anılan Yasa’nın 18. maddesinde, “Bir kimse birkaç suçtan sanık olur veya bir suçta ne sıfatla olursa olsun birkaç sanık bulunursa bağlılık var sayılır.” hükmü yer almaktadır. 

353 sayılı Yasa’nın “Müşterek Suçlar” başlığı altında düzenlenen 12. maddesinde ise,  "askeri mahkemelere ve adliye mahkemelerine tabi kişiler tarafından bir suçun müştereken işlenmesi halinde eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı bir suç ise sanıkların yargılanmaları askeri mahkemelere; eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı olmayan bir suç ise adliye mahkemelerine aittir" denmek suretiyle askeri olan suçlar ile askeri olmayan suçlara göre görevli yargı yeri belirlenmektedir. 

Somut olayda, asker kişi sanıklar ile yargılama aşamasında terhis edilmiş olan sanığın, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş bulunan suçtan dolayı, 353 sayılı Yasa’nın 12. maddesi uyarınca birlikte yargılanmalarının mümkün olup olamayacağının incelenmesi gerekmektedir. 

Aynı Yasa’nın 12. maddesinde yer alan “bir suçun müştereken işlenmesi hali, iştirak hükümlerini de içine almakta olup, bir eylemin aynı kasıt altında birlikte işlenmesi, sanıklar arasında 353 sayılı Yasa’nın 18. ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 8/1. maddesinde düzenlenen “bağlılık” durumunun da mevcut olması, kanıtların değerlendirilmesinde çelişkilerin meydana gelmemesi nedeniyle sanıklar hakkında açılan kamu davalarının aynı yargı yerinde birlikte görülmesi, bu nedenle yüklenen suçun da askeri suç olmaması göz önüne alınarak 353 sayılı Yasa’nın 12. maddesi hükmü uyarınca sanıkların birlikte adli yargı yerinde yargılanmaları, bu nedenle Tunceli Asliye Ceza  Mahkemesi'nin görevsizlik kararının kaldırılması  gerekmektedir. 

SONUÇ         : Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Tunceli Asliye Ceza Mahkemesi’nin 14.2.2005 günlü ve E:2005/39, K:2005/14 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 18.7.2005 günü OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.