T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2020/14

KARAR NO  : 2020/65      

KARAR TR  : 27/01/2020

 

ÖZET: 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K A R A R

 

          Davacı     : S.M.

          Davalı   : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

          Vekili     : Av. N. T.

 

          O L A Y:Davacı dava dilekçesinde özetle; 2016 Haziran sonunda emeklilik başvurusu yapmak için Göztepe SGK'ya gittiğini, kendisine sadece 7 gün eksik günü olduğunun ve isteğe bağlı başvuru yaparak kapatabileceğinin söylendiğini, tavsiye üzerine 14 gün kadar isteğe bağlı sigorta yaptırıp günü dolunca da 245 TL ödeyip 11/07/2016 tarihinde emeklilik dilekçesini verdiği halde, sonuç alamadığını, bilahare gittiğinde aslında prim gününün tam olduğu halde kendisine yanlış bilgi verilmesinden dolayı fazla para yatırmış olduğunu ve ayrıca 1 ay geç emekliye ayrıldığını öğrendiğini, bu sebeplerle tarafınca fazladan ödeme yapıldığı ve emekliliğinin geç başlatıldığından bahisle, gecikme nedeniyle ödenmeyen bir aylık maaşı, fazladan yapılan ödemeler ile posta ve dava masraflarının faizi ile birlikte tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

          İSTANBUL (ANADOLU) 20. İŞ MAHKEMESİ: 31/05/2018 gün, E:2018/1, K:2018/245 sayılı dosyada "...Davacının 11/07/2016 tarihli başvurusuna bağlı olarak 01/08/2016 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlandığı ve bu işlemin dava konusu olmadığı ihtilafsız olup dava söz konusu 11/07/2016 tarihli başvuru öncesi aşamada davacı tarafın dilekçesinde ileri sürdüğü şekilde Göztepe SGM çalışanlarının kendisine yanlış bilgi vermiş olmaları nedeniyle emekli aylığının bir ay geç bağlandığı ve gereksiz yere 245 TL, ödendiğini ve masraf yapıldığı iddiasına bağlı olarak ve dava dilekçesinde açıkça belirtilip ön inceleme duruşmasında da imzalı beyan ile tekrar edildiği üzere hizmet kusuru nedenine dayalı olarak açılan bir dava olup 5510 sayılı yasanın uygulanmasından kaynaklanan bir dava olmadığı gibi 5510 sayılı yasa kapsamında alınan bir işlemin iptaline yönelik bir dava da değildir" gerekçesiyle "davanın idari yargı görev alanına girmesi nedeniyle davanın usulden reddine" karar vermiş, davacının karar aleyhine istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.

          İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi: 04/07/2019 gün, E:2018/2370, K:2019/1419 sayılı dosyada "Somut olayda, davacının talebi, Kurumun hatalı işlemleri nedeniyle aylığın geç bağlanması sonucunda mahrum kalınan (geciken) bir aylık yaşlılık aylığının ve yanlış yönlendirme sonucu gereksiz ödenen 245,00 TL ile tüm posta giderlerinin faizi ile birlikte davalı Kurumdan tahsili istemine ilişkin olup; Kurumun 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına yönelik dava konusu işlemlerinin sigortalının sosyal güvenlik haklarına ilişkin ve kişiye özgü olması nedeniyle, bu aşamada yapılan hataların hizmet kusuru olarak kabulü mümkün görülmediğinden, mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile yazılı biçimde davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, davacının istinaf isteminin kabulü ile 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-4. bendi uyarınca mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine" kesin olarak karar vermiş, iade edilen dosyanın 2019/340 esas numarasıyla derdest olduğu ve duruşmanın 16/01/2020 tarihine atılı bulunduğu anlaşılmıştır.

          Davacı istinaf sonucunu beklemeden benzer taleple 06/06/2018 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

          İSTANBUL 13. İDARE MAHKEMESİ: 30/07/2018 gün, E:2018/1352, K:2018/1361 sayılı dosyada 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesinde, İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D, E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulacağı, bu mahkemelerin, İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara da bakacağı kurala bağlanmış; maddede belirtilen İşçi Sigortaları Kurumunun adı 17.7.1964 tarihinde kabul edilen 506 sayılı Kanun'un 136. maddesi ile Sosyal Sigortalar Kurumu olarak değiştirilmiştir.

Mülga 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu’nun 70. maddesinde de “Bu Kanunun uygulanmasından doğan uzlaşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür.” hükmüne yer verilmiştir.

          5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 104. maddesinde de, bu Kanunla yürürlükten kaldırılmayan hükümleri saklı kalmak kaydıyla, 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı ve 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı kanunlara yapılan atıflar ile ilgili mevzuatında emeklilik, malullük, vazife malullüğü ve sosyal sigorta haklarına, yardımlarına ve yükümlülüklerine, iştirakçiliğe ve sigortalılığa, dul, yetim ve hak sahipliği şartlarına, emekli ikramiyesine, ek ödemelere, sağlık hizmetleri veya tedavi bedellerinin ödenmesine ilişkin yapılan atıfların bu Kanunun ilgili maddelerine yapılmış sayılacağı belirtilmiştir.

          5510 Sayılı Kanun’un değişik 106. maddesi ile, 142, 143, Ek 36, Geçici 20, 81, 87. maddeleri hariç yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 1. maddesinde, bu Kanunun amacının, iş kazalarıyla meslek hastalıkları, hastalık, analık, malullük, yaşlılık ve ölüm hallerinde bu Kanunda yazılı şartlarla sosyal sigorta yardımları sağlanması olduğu belirtilmiş; 60. maddesinde, yaşlılık aylığından yararlanma esas ve şartlarına, 61. maddesinde, yaşlılık aylığının hesaplanmasına ilişkin düzenlemelere yer verilmiş, 134. maddesinde de, bu Kanunun uygulanmasından doğan uzlaşmazlıkların yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görüleceği kuralı yer almıştır.

          01.10.2008 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 1. maddesinde, bu Kanunun amacının, sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortası bakımından kişileri güvence altına almak, bu sigortalardan yararlanacak kişileri ve sağlanacak hakları, bu haklardan yararlanma şartları ile finansman ve karşılanma yöntemlerini belirlemek, sosyal sigortaların ve genel sağlık sigortasının işleyişi ile ilgili usul ve esasları düzenlemek olduğu belirtilmiş; 28. maddesinde yaşlılık sigortasından yararlanma şartlarına, 29. maddesinde yaşlılık aylığının hesaplanmasına ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Kanunun “Uyuşmazlıklara Çözüm Yeri” başlıklı 101. maddesinde ise, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği kurala bağlanmıştır.

          Dava dosyasının incelenmesinden; davacı tarafından Kadıköy Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürlüğüne yaptığı emeklilik başvurusunda, hizmetleri ve borçlanmalarıyla ilgili hizmet süresi ve prim gün sayılarının hatalı hesaplandığı ve tarafınca fazladan ödeme yapıldığı ve emekliliğinin geç başlatıldığından bahisle, emekliliğinin başlangıç süresindeki gecikmeden kaynaklanan bir aylık emekli aylığının ve yanlış yönlendirilmesi sonucu ödemiş olduğu prim borcunun tarafına iadesi istemiyle yaptığı başvurunun reddi üzerine, gecikme nedeniyle ödenmeyen bir aylık maaşı, fazladan yapılan ödemeler ile posta ve dava masraflarının toplamı 1.600,00-TL'nin faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

 

 

          Bu durumda; davacının Mülga Sosyal Sigortalar Kurumu'na ve Bağ-Kur'a tabi hizmetleri ve borçlanmalarıyla ilgili emekliliğe esas hizmet ve prim gün sayısının hatalı hesaplandığı, fazladan ödeme yapıldığı ve emekliliğinin geç başlatıldığı iddiasından kaynaklanan uyuşmazlığın çözümü 506 sayılı Kanun kapsamında prim gün sayısı ve katsayı hesaplamasına yönelik bir irdelemeyi gerektirip mülga 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu ile ilgili olmadığı anlaşıldığından, uyuşmazlığın görüm çözümünde yukarıda anılan Kanun hükümleri uyarınca adli yargı kolunda yer alan iş mahkemelerinin görevli bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.

          Açıklanan nedenlerle; davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-a. maddesi uyarınca görev yönünden reddine" kesin olarak karar vermiştir.

Davacı 27.08.2018 tarihli dilekçesiyle oluştuğunu ileri sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi isteminde bulunmuş, dava dosyaları İstanbul 13. İdare Mahkemesinin 26/12/2019 gün, E:2018/1352 sayılı üst yazısı ile Mahkememize gönderilmiş, başvuru 02/01/2020 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 27.01.2020 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Engin SELİMOĞLU’nun 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Anayasanın "Uyuşmazlık Mahkemesi" başlıklı 158. maddesinde;

"Uyuşmazlık Mahkemesi adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkilidir. Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluşu, üyelerinin nitelikleri ve seçimleri ile işleyişi kanunla düzenlenir. Bu mahkemenin Başkanlığını Anayasa Mahkemesince, kendi üyeleri arasından görevlendirilen üye yapar.

Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesinin kararı esas alınır." hükmüne yer verilmiş;

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. Maddesinde, “Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir…”,

14. maddesinde; “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli ve idari yargı mercilerinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir” denilmiş;

Aynı Yasanın "İncelemede izlenecek sıra" başlıklı 27. maddesinde;

"Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder" kuralına yer verilmiştir.

Anılan düzenlemelere göre, davanın taraflarınca 14. madde kapsamında Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulabilmesi için, adli ve idari yargı yerlerince (yargı yolu bakımından) verilmiş görevsizlik kararlarının kesin veya kesinleşmiş olması gerekmektedir.

Dosyaların incelenmesinde; uyuşmazlığa ilişkin olarak adli yargı yerince yargı yolu itibarıyla verilmiş görevsizlik kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılarak dosyanın mahalline iade edildiği, adli yargı yerindeki davanın kesinleşmediği gibi halen derdest olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla adli ve idari yargı yerlerince karşılıklı olarak verilmiş kesinleşmiş görevsizlik kararı bulunmadığından, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen "adli ve idari yargı mercilerinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri" koşulu gerçekleşmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

             

              S O N U Ç:  2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan davacı vekilince yapılan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 27.01.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

      Başkan                        Üye                               Üye                              Üye                  

      Hicabi                       Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                  BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

 

 

                                    Üye                                Üye                              Üye                  

                                        Aydemir                        Nurdane                        Ahmet

                                          TUNÇ                           TOPUZ                      ARSLAN