Hukuk Bölümü         2009/115 E.  ,  2009/332 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacılar       :    1- M.B., 2- M.B.,   3- R.B.

                                4- M.B., 5-O.B., 6- A.B.

                                  7- A.B.,  8- M.S.B.,  9- Z.U.

                                10- D.T., 11- D.T.,  12- F.Ç. 13- A.Ç.,   

                                14- H.Ç.,  15- B.Ç. 16- C.Ç., 17- Y.Ç.

Vekili              :    Av. İ.B.

Davalılar        :    1- TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü

Vekili              :    Av. Ö.A.

                             2- Tarsus Belediye Başkanlığı

Vekili              :    Av. E. S.S., Av. M. E.S.

                             3- Finans Sigorta A.Ş. Genel Müdürlüğü

 OLAY       : 08.12.2004 tarihinde saat 17:45'de Tarsus ilçesi Yavuz Sultan Selim Bulvarındaki kontrolsüz hemzemin geçitte 01 BC 367 plaka no.lu kamyon ile 62102 sayılı yük treninin kontrolsüz hemzemin geçitte çarpışması sonucu meydana gelen kazada, kamyon içinde bulunan davacıların murisleri  ölmüştür.

Davacıların   vekilleri Av. İ.B. tarafından,  TCDD Genel Müdürlüğü, Tarsus Belediyesi ve Finans Sigorta aleyhine; kazada ölen yolcu D.Ç.’nin mirasçıları adına Tarsus 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2005/361 sayılı dosyasında; kazada ölen kamyon sürücüsü Sinan Tuğa’nın mirasçıları adına aynı Mahkemenin E:2005/362 sayılı dosyasında; kazada ölen yolcu H.b.’nın mirasçıları adına da yine aynı Mahkemenin E:2005/363 sayılı dosyasında; oluşan zararın davalılardan  müteselsilen tahsili istemiyle maddi ve manevi tazminat davaları açılmış; Tarsus 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce, 06.06.2006 tarih,  E:2005/362, K: 2006/155 sayılı ve  06.06.2006 tarih,  E:2005/363, K:2006/156 sayılı kararlar ile,  bu dosyaların Mahkemelerinin  E:2005/361 sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.

Davalı T.C.D.D. İşletmesi Genel Müdürlüğü ile Tarsus Belediye Başkanlığı vekillerince, Kuruluşları yönünden hizmet kusuruna dayanılarak açılan davanın, idari yargıda görülmesi gerektiği ileri sürülerek görev itirazında bulunulmuştur.

TARSUS 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 15.05.2008 gün ve E: 2005/361 sayı ile davalı TCDD vekilinin; 23.12.2008 gün ve E:2005/361 sayı ile de davalı Belediye Başkanlığı vekilinin yargı yolu itirazlarının reddine karar vermiştir.

Davalı idarelerin vekillerince, süresi içinde verilen dilekçeler ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine, dilekçeler ve ekleri, Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

            DANIŞTAY BAŞSAVCISI; 10.03.2009 gün ve E:2008/71 sayı ile, Anayasanın 125’inci maddesinde, idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu belirtilmiş, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun 2’nci maddesinin(1-b) bendinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davalarının, görüm ve çözümü idari yargının görev alanına giren idari dava türleri arasında gösterilmiş olduğu; kamu hizmetini yürütmekle yükümlü kılınan kamu kuruluşunun, kamu hizmetini yürütürken kişilere verdiği zararın tazminine ilişkin davada, kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuk kurallarına uygun olarak yürütülüp yürütülmediği, kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediği, gerekli güvenlik önlemlerinin alınıp alınmadığı, sonuç olarak olayda hizmet kusuru ve idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının tayin ve tesbitinin idari yargı yerlerine ait bulunduğu; uyuşmazlığın, T.C.D.D. İşletmesi Genel Müdürlüğünün ve Tarsus Belediyesinin yürütmekle görevli olduğu kamu hizmetinin gereği gibi yapılmamasından dolayı uğranıldığı ileri sürülen zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tazmini istemine ilişkin bulunduğu; bu durumda, davanın T.C.D.D. işletmesi Genel Müdürlüğüne ve Tarsus Belediye Başkanlığına yönelik olan kısmının görüm ve çözümü, idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davalarına bakmakla görevli olan idari yargı yerlerine ait bulunduğundan, Tarsus 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin, anılan idarelerin görev itirazlarının reddine ilişkin kararlarının kaldırılmasının gerektiği;  kaldı ki, benzer konuda verilen Uyuşmazlık Mahkemesinin 3.3.2008 gün ve E:2007/412, K:2008/42 sayılı, 22.12.2008 gün ve E:2008/143, K:2008/364 sayılı ve 2.2.2009 gün ve E:2008/163, K:2009/20 sayılı kararları ile bu tür uyuşmazlıkların idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğine karar verilmiş olduğu; açıklanan nedenlerle, davanın T.C.D.D. işletmesi Genel Müdürlüğüne ve Tarsus Belediye Başkanlığına karşı açılan kısmı yönünden 2247 sayılı Yasa'nın 10 uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesinin üçüncü fıkrasına göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’ndan yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; 21.06.2009 gün ve 2009/130512 sayı ile, TCDD İşletmesinin, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, tüzel kişiliğe sahip bir kamu kurumu olduğu, 233 sayılı KHK. ve Ana Statü ile, özerk bir tarzda ve ekonomik gereklere uygun olarak karlılık ve verimlilik ilkeleri doğrultusunda yönetilmesi amacıyla, işletmenin iktisadi faaliyetleri bakımından özel hukuk hükümlerine tabi kılınmış olması, onun kamu hizmeti yürütmesine ve kamu kurumu niteliğine engel teşkil etmediği; Anayasa'nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun kurala bağlandığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı;  buna karşın, dava konusu zararın, karayolunun demiryolu ile kesiştiği hemzemin geçitte meydana gelen kaza sonucunda oluşması nedeniyle ortada bir trafik kazası bulunduğu düşüncesinden hareketle, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu incelendiğinde; anılan Kanun'un 2. maddesinde; Karayolları Trafik Kanunu'nun kapsamının belirlendiği, 3. maddesinde ise; "Demiryolu geçidinin (hemzemin geçit); Karayolu ile demiryolunun aynı seviyede kesiştiği bariyerli ve bariyersiz geçitlerdir, kamu hizmeti taşıtı: Kamu hizmeti için yük veya yolcu taşıması yapan bütün taşıtlardır, Taşıt: Karayolunda insan, hayvan ve yük taşımaya yarayan araçlar olduğu" tanımlarının yapıldığı, trenin söz konusu Kanun kapsamına dahil edilmediğinin anlaşıldığı; keza, anılan Kanun'un 85, 90 ve 106. maddeleri hükümleri uyarınca, işletenin hukuki sorumluluğu kapsamında maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanunu'nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır kuralı uyarınca uyuşmazlığın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği ileri sürülebilir ise de; anılan Kanun'da gerek hemzemin geçitin karayolunun uzantısı olduğunu belirten bir tanım ve düzenlemeye yer verilmemiş ve gerekse trenin bu Yasa kapsamına giren bir motorlu taşıt olarak sayılmamış olması karşısında, bu iddiayı kabule olanak bulunmadığı; TCDD Ana Statüsü'ne, Yüksek Planlama Kurulu'nun 27.04.1992 gün 92/T.29 sayılı kararı ile eklenen Ek 2. maddede, demiryolunun karayolu, köy yolu ve benzeri yollar ile yaptığı kesişmelerde demiryolunun ana yol sayılacağı, trafik düzeninin gerektirdiği hallerde söz konusu yollara ait geçitler ile görüşe engel teşkil eden tesislerin kaldırılacağı, demiryolu üzerinde seyreden araçların karayolu, köy yolu ve benzeri yollardaki araçlara göre geçiş üstünlüğünün bulunduğunun belirtildiği; hemzemin geçitte karayolu taşıtı ile trenin çarpışması sonucunda doğan zararın, idarenin hizmet kusuru esasına göre tazmini istemiyle açılan davada idari yargı yeri görevli bulunduğundan, Danıştay Başsavcısının başvurusunun kabulü gerektiğinin düşünüldüğü;  nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesinin benzer olayla ilgili olarak verdiği çok sayıda kararı bulunduğu gibi en son 02.02.2009 gün, 2008/163 Esas ve 2009/20 sayılı kararında da; hemzemin geçitte karayolu taşıtı ile trenin çarpışması sonucunda doğan zararın idarenin hizmet kusuru esasına göre tazmini istemiyle açılan davanın idari yargı' yerinde çözümlenmesi gerektiği hususunda hüküm kurulduğu;  açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasa'nın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Tarsus 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/361 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE :

            Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Erdoğan BUYURGAN, Ramazan TUNÇ, Habibe ÜNAL, Turan KARAKAYA, Gürbüz GÜMÜŞAY ve Coşkun GÜNGÖR’ün katılımlarıyla yapılan 28.12.2009 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, davalı İdarelerin vekillerinin anılan Yasanın 10. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptıkları görev itirazlarının reddedilmesi ve 12. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine, Danıştay Başsavcısı’nca 10. maddede öngörülen biçimde; davanın, davalı idarelere yönelik kısmı yönünden  olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

            II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, hemzemin geçitte trenin çarptığı kamyonda bulunan davacıların murislerinin hayatını kaybetmesi nedeniyle, maddi ve manevi  tazminatın davalılardan tahsiline hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

28.10.1984 tarih ve 18559 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü(TCDD) Ana Statüsü’nün “Amaç ve Kapsam” başlıklı 1. maddesi, “Bu Ana Statünün amacı; 8.6.1984 tarih ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi olarak söz konusu Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde faaliyette bulunmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü adı altında teşkil olunan Kamu İktisadi Kuruluşunun hukuki bünye, amaç ve faaliyet konuları, organları ve teşkilat yapısı, müessese, bağlı ortaklık ve iştirakleri ile bunlar arasındaki ilişkileri ve ilgili diğer hususları düzenlemektir...” hükmünü taşımakta;  “Hukuki Bünye”  başlıklı 3. maddesinde, bu Ana Statü ile teşkil olunan TCDD İşletmesinin, sermayesinin tamamı Devlete ait, tüzel kişiliğe sahip, faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesiyle sınırlı bir “Kamu İktisadi Kuruluşu” olduğuna ve 233 sayılı KHK ile bu Ana Statü hükümleri saklı kalmak üzere özel hukuk hükümlerine tabi bulunduğuna işaret  edilmekte; 4.maddesinde, sayılan Kuruluş amaç ve faaliyet konularının tamamına yakınının “tekel” kapsamında işler olduğu belirtilmekte; kuruluşu, yönetimi ve denetimi konularında 233 sayılı KHK hükümlerine paralel düzenlemelere yer verilmektedir.

            Buna göre, TCDD İşletmesinin, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, tüzel kişiliğe sahip bir kamu kurumu olduğu tartışmasızdır. 233 sayılı KHK ve Ana Statü ile, özerk bir tarzda ve ekonomik gereklere uygun olarak kârlılık ve verimlilik ilkeleri doğrultusunda yönetilmesi amacıyla, İşletmenin iktisadi faaliyetleri bakımından özel hukuk hükümlerine tabi kılınmış olması, onun kamu hizmeti yürütmesine ve kamu kurumu niteliğine engel teşkil etmemektedir.

Dava dilekçesinin incelenmesinden; davacı vekilince, davalı Devlet Demir Yolları ve Tarsus Belediyesinin; şehir merkezinde ve trafiğin çok yoğun aktığı hemzemin geçitte bariyer yerleştirmemesi, görevli kişi bulundurmaması, uyarı levhaları-lambaları takmamış olması,  demiryolu hattının çift olmasına rağmen trenin geldiği yönde görüşün kısıtlı olması vb. güvenlik önlemlerini almadığı gibi alınmış güvenlik önlemlerini de korumadığı için kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğu ileri sürüldüğüne göre, uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davanın; zararın hizmetin kuruluşu ve işleyişindeki aksaklıklardan doğduğu ve bu nedenle idarenin hizmet kusuru esasına göre sorumlu olduğu nedenine dayanılarak açıldığı anlaşılmaktadır.

Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle  yükümlü   olduğu  kurala  bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b. maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.

            Buna göre ve idare personelinin dikkatsizlik ve tedbirsizliği sonucu oluşan kişisel kusura değil de, zararın kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında doğduğu nedeniyle idarenin hizmet kusuruna dayanılmış olması karşısında, kamu  hizmeti    yürüten   TCDD İşletmesinin ve Tarsus Belediye Başkanlığının, bu hizmeti yürüttüğü sırada kişilere verdiği zararın tazmini istemiyle açılan dava, olayda kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının saptanmasını gerektirmektedir. Bu hususların saptanması ise idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden, 2577 sayılı Yasa’nın 2/1-b maddesi kapsamında bulunan tam yargı davasının görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevlidir.

            Buna karşın, dava konusu zararın, karayolunun demiryolu ile kesiştiği hemzemin geçitte meydana gelen kaza sonucunda oluştuğu nedeniyle ortada bir trafik olayı bulunduğu düşüncesinden hareketle, davanın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85., 90. ve 106. maddeleri  hükümleri  uyarınca,   işletenin  hukuki   sorumluluğu  kapsamında  çözümlenmesi gerekeceği ileri sürülebilir ise de; anılan Yasa’da gerek hemzemin geçidin karayolunun uzantısı olduğunu belirten bir tanım ve düzenlemeye yer verilmemesi ve gerekse trenin bu Yasa kapsamına giren bir motorlu taşıt olarak sayılmamış olması karşısında, bu iddiayı kabule olanak bulunmamaktadır.

            Nitekim TCDD Ana Statüsü’ne, Yüksek Planlama Kurulunun 27.4.1992 tarih ve 92/T. 29 sayılı kararıyla ilâve edilen Ek 2. maddede, “ Demiryolunun karayolu, köy yolu ve benzeri yollar ile yaptığı kesişmelerde demiryolu ana yol sayılır.

            Bu kesişmelerde yapılan yeni yolun bağlı olduğu kurum veya kuruluş, alt ve üst geçit yapmak ve diğer emniyet tedbirlerini almakla yükümlüdür.

            Demiryolu trafik düzeninin gerektirdiği hallerde sözkonusu yollara ait geçitler ile görüşe engel teşkil eden tesisler kime ait olursa olsun kaldırtılır.

            Demiryolu üstünde seyreden araçların karayolu, köy yolu ve benzeri yollardaki araçlara göre geçiş üstünlüğü vardır” denilmek suretiyle, demiryolunun farklı bir hukuki statüye tabi bulunduğu açıklanmaktadır.     

 Belirtilen nedenlerle, davanın; hemzemin geçitte trenin kamyona çarpması sonucunda doğan zararın TCDD İşletmesi ve Tarsus Belediye Başkanlığınca tazminine yönelik olarak açılan kısmının, idarenin hizmet kusuru esasına göre görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli olduğundan, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile TCDD İşletmesi vekili ile Tarsus Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazlarının Tarsus 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce reddine ilişkin kararların kaldırılması gerekmiştir.

 S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü vekili ile Tarsus Belediye Başkanlığı vekilinin GÖREV İTİRAZLARININ Tarsus 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce REDDİNE İLİŞKİN 15.05.2008 gün ve E:2005/361 ile 23.12.2008 gün ve E:2005/361 sayılı KARARLARIN KALDIRILMASINA, 28.12.2009 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.