Hukuk Bölümü         2006/22 E.  ,  2006/34 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

 

            Davacı            : M.T.

            Davalı             : SSK. Başkanlığı

 

O  L  A  Y       : Müfettiş raporuna göre, 506 sayılı Yasa’nın 8,9 ve 79. maddelerinde belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmediği nedeniyle anılan Yasa’nın 140. maddesi uyarınca 9.009,90 YTL. idari para cezası verilmiş; Ünite İtiraz Komisyonunca idari para cezasının 423,00 YTL.’lik  kısmının iptaline ve 8.586,90 YTL.’lik kısma yönelik itirazın reddine karar verilmesi üzerine davacı tarafından, yapılan itirazın kısmen reddine ilişkin Komisyon kararının iptali istemiyle, 22.6.2005 gününde idari yargı yerinde dava açılmıştır.

BURSA 1. İDARE MAHKEMESİ; 13.7.2005 gün ve E:2005/904, K:2005/939 sayı ile, dava konusu idari para cezasının 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nda tanımlanan kabahat kapsamında olduğu ve bu Kanunun genel hükümlerinin diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacağı öngörüldüğünden, Kanunun yürürlüğe girdiği 1.6.2005 tarihinden itibaren idari para cezalarına karşı yapılacak itirazlarda aynı Kanun’un 27. maddesi uyarınca sulh ceza mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.

Davacı, aynı istekle, 25.8.2005 gününde adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

BALIKESİR 1. SULH CEZA MAHKEMESİ; 13.12.2005 gün ve E:2005/119, K:2005/150 sayı ile, 5326 sayılı Kabahakler Yasasının Meclis Adalet Komisyonu Raporundaki tasarı genel gerekçesi ve Anayasa Mahkemesinin 506 sayılı Yasanın 140/4. maddesinin iptali hakkındaki 8.10.2002 gün ve 2001/225 esas 2002/88 karar sayılı kararı birlikte değerlendirildiğinde genel olarak 5326 sayılı Yasada, yasa koyucunun amacının kazuistik yöntemlerle düzenlenmiş olan idari nitelikteki ceza yaptırımlarını ve kabahat fiillerini sistematikleştirmek ve tanımlamak olduğu, Yasanın 3. maddesinin de aynı amaçla konulduğunun anlaşıldığı; aksi takdirde, çok sayıda özel yasada idari nitelikte ceza yaptırımlarına tabi tutulan eylemlerle ilgili itiraz başvurularını bir adli yargı mahkemesi olan Sulh Ceza Mahkemesinin çözümlemesi gerekir ki bunun da Kabahatler Yasasının amacına uygun olmadığı; idari yargının görev alanını daraltacağı ve kuvvetler ayrılığı ilkesini ihlal edeceğinin açık olduğu; yine itiraza konu olan idari para cezası Balıkesir İl Sigorta Müdürlüğü tarafından adli görevle ilgili olmaksızın, tamamen idari görevi nedeniyle kamu gücü kullanılarak ve kamu hukuku alanına giren bir eylemden dolayı tutanağa bağlanmış bir ceza olup, yapılan işlemin tamamen idari nitelikte olduğu; özel nitelikte olan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 140 maddesinin idari nitelikteki cezanın itiraz merciinin İdare Mahkemesi olduğunu açıkca hükme bağladığı; bu nedenlerle başvurunun çözüm yerinin İdari Yargı olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle başvurunun görev yönünden reddine karar vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Adli yargı dosyasının içindeki Bursa 1. İdare Mahkemesi Başkanlığının 26.9.2005 tarih ve E:2005/904 sayılı yazısı ile, Balıkesir Sulh Ceza Mahkemesine gönderilmiş bulunan E:2005/904 sayılı dava dosyasının temyiz edildiğinden en kısa zamanda gönderilmesinin istenilmesi üzerine, adıgeçen Hakimlikçe, sözkonusu dava dosyası 11.10.2005 tarih ve 2005/119 D.iş sayılı yazı ile ait olduğu mahkemeye iade edilmiştir.

Davacının, 2247 sayılı Yasa’nın 15/a. maddesi gereğince dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi isteği üzerine, Balıkesir 1. Sulh Ceza Mahkemesine ait dava dosyası başvuru dilekçesiyle birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Dr. Atalay ÖZDEMİR, M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Serap AKSOYLU, Z. Nurhan YÜCEL, Abdullah ARSLAN ve Levent ÖZÇELİK’in katılımlarıyla yapılan  6.3.2006 günlü toplantısında, Raportör- Savcı İsa YEĞENOĞLU’nun 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ  ile Danıştay Savcısı Ahmet Yahya ÖZDEMİR’in başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 14.maddesine göre; olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararın kesin veya kesinleşmiş olması gerekmekte; bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, hukuk uyuşmazlıklarında ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilmektedir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

Anılan düzenlemeye göre, olumsuz görev uyuşmazlığının varlığından sözedebilmek için: adli, idari veya askeri yargı yerlerinden en az ikisi tarafından kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş görevsizlik kararlarının bulunması gerekmektedir.

Olayda, Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının temyiz edilmeyerek kesinleşmesine karşılık, İdare Mahkemesinin görevsizlik kararının temyiz edilmiş olması nedeniyle, ortada idari yargı yerine ait kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmadığından, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen kararların kesin veya kesinleşmiş olması koşulu gerçekleşmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulu taşımayan başvurunun aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

 

SONUÇ : 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulu taşımayan BAŞVURUNUN,aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 6.3.2006 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi