T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS    NO   : 2014 / 957

          KARAR NO    : 2014 / 1001

          KARAR TR     : 17.11.2014

 

      

 

 

 

 

ÖZET : Davacının, eşi olan müteveffanın sevk ve idaresindeki aracın, davalı idarenin bakım ve onarım sorumluluğunda bulunan alandaki toprak yığınına çarpması ile meydana gelen kaza nedeni ile uğradığı destekten yoksun kalma zararının, olayda kusuru bulunan davalıdan tahsili istemi ile açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı           : G.D.

Vekili              : Av.E.Ç.   

Davalı            : Çanakkale İl Özel İdaresi

Vekilleri         : Av. İ.Ü. & Av.D.S.(Adli Yargıda)

                        

O L A Y          : Davacı dava dilekçesinde özetle; 11.04.2010 günü müvekkilinin eşi/müteveffa sürücü N. D.’nun sevk ve idaresindeki 17 TC 168 plakalı aracın Külcüler köyü istikametinden Bayramiç ilçesi istikametine doğru 1500. Metrede yolun solunda bulunan toprak yığınına çarparak devrilmesi sonucunda hayatını kaybetmesi nedeniyle, köy yollarının bakım, onarım ve yapımından sorumlu İl Özel İdaresi’nin üzerine düşen görevleri gereği gibi yerine getirmemesi nedeni ile meydana gelen olayda kusur olduğunu belirterek; müvekkilin destekten yoksun kalması sebebiyle davalı idareden fazlaya ilişkin hak ve talepleri saklı kalmak kaydıyla 5.000 TL tazminatın, işlemiş faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemi ile idari yargı yerinde dava açmıştır.

Çanakkale İdare Mahkemesi: 06.02.2013 gün ve 2012/982 Esas, 2013/72 Karar sayılı kararı ile aynen; “…Belediye aleyhine İdare Mahkemesinde açılan tazminat talepli başka bir tam yargı davasında, İdare Mahkemesince 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin, birinci fıkrasının, birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varılarak bu iki cümlenin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurulduğu, Anayasa Mahkemesi'nin 08/12/2011 tarihli ve E:2011/124, K:2011/160 sayılı kararıyla; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun'dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğinin öngörüldüğü, itiraz başvurusunda bulunan mahkemenin ise idare mahkemesi olduğu ve davaya bakmakla görevli ve yetkili mahkeme olmadığı, yapılan başvurunun mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine karar verildiği görülmektedir./Bu durumda, 2918 sayılı Kanun'un 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi'nin benzer bir konuda İdare Mahkemesi'nin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararı dikkate alındığında, meydana gelen ölümlü trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır./Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 05/11/2012 tarihli ve E:2012/217, K:2012/244 sayılı kararı da bu yöndedir…” denilmek suretiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15/1-a maddesi uyarınca davanın görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karar taraflara 06.03.2013 tarihinde tebliğ edilmiş olup, süresinde itiraz edilmediğinden karara şerh edildiği üzere 06.04.2014 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez aynı gerekçelerle; müvekkilinin destekten yoksun kalması sebebiyle davalı idareden fazlaya ilişkin hak ve talepleri saklı kalmak kaydıyla 2.000 TL tazminatın işlenmiş faizi ile tahsili istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.

Çanakkale 1.Asliye Hukuk Mahkemesi: 15.07.2014 gün ve 2013/463 Esas sayılı kararı ile aynen; “…5302 Sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun 6.maddesinde, özel idarenin görev ve sorumlulukları arasında; belediye sınırları dışındaki yol hizmetlerinin verilmesinin
sayıldığı, T.C. Anayasa'sının 125/son maddesinde; idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanıp, 2577 Sayılı Yasa'nın 2/1-b maddesinde; idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davalarının, idari dava çeşitleri arasında sayıldığı göz önünde tutularak, il özel idaresinin sorumluluk alanındaki köy yolunun yapım-bakım ve onarımı yapılmadığı nedeni ile doğan zararın tazmini için açılan davada, idarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü esnada, kamu hizmetinin usulüne ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediği, hizmet kusuru ve idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının araştırılması gerektiğinden, davanın idari yargı mercinde çözülecek tam yargı davası niteliğinde bulunduğu kabullenilmiştir./
Mahkememizi bağlayıcı niteliği bulunan, 12/01/1959 tarih 17 Esas, 15 Karar sayılı İçtihatı Birleştirme Kararında " Devlet Karayolları veya Su İşleri Genel Müdürlükleri, Belediyeler veya Özel idareler gibi kamu kurumlarının verdikleri kararlar sonucunda, plan ve projelere uygun olmak üzere tesisler yaptırmış olmaları veya bu tesisleri kullanmış bulunmaları yahut onlara bakım nedeni ile kişilerin uğramış oldukları zararların tazminine ilişkin davalarda idari yargı yerinin görevli olduğunun" belirtildiği, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 15/01/2014 tarih, 2013/21450 Esas, 2014/336 Karar sayılı ilamı ile "Somut olayda; davacının sevk ve idaresindeki motosikletin, yol üzerinde bırakılmış toprak yığınına çarpması sonucu, sürücü ile yolcu olan davacıların yaralanması nedeni ile açılan tazminat davasında, davalı idarenin hizmet kusuruna dayanıldığı, kamu hizmeti görmekle yükümlü olan il özel idaresinin, kamu hizmetinin ifası sırasında verdikleri zararlardan dolayı, özel hukuk hükümlerine tabi olmadığı, kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararların, niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacı ile hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun'un 2. maddesi gereğince, idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerektiği..." ilamı da dikkate alınarak, mahkememizde açılan davada, idarenin hizmet kusuruna dayanıldığından, tam yargı davası niteliğindeki bu davanın, mahkememizde görülmesinin mümkün bulunmadığı benimsenmiştir./Her ne kadar Çanakkale İdare Mahkemesince; 2918 sayılı Yasa'nın 110. maddesinin 1. fıkrasında; bu kanundan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda bakılacağı düzenlenmesi bulunduğundan, görevsizlik kararı verilmiş ise de, 2918 sayılı Yasa'nın 110. maddesine, 10/01/2011 tarihinde eklenen 1. fıkra ile; "İşleteni veya sahibi devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil bu kanundan doğan sorumluluk davaları adli yargıda görülür." hükmü düzenlendiğinden, adli yargıda görülmesi gereken sorumluluk davalarının, 2918 sayılı Yasa'nın 85. maddesinde düzenlenen motorlu araçların işletilmesi nedeni ile verilen zararlardan dolayı araç işleteninin hukuki sorumluluğuna ilişkin davalar bulunduğu, idarenin sorumluluğu altında bulunan köy yolundaki köprünün yıkılması nedeni ile gerekli işaret levhalarım koymamak, yıkılan köprünün yerine uygun yol yapmamak görevlerinin, kanunen davalı idareye verilen görev bulunup, bu görevin ifasında davalı idarenin kusuru bulunup bulunmadığı iddiasının adli yargıda incelenmesinin mümkün bulunmadığı, daha önce aynı konuda idari yargıda açılan davanın, görev nedeni ile red edildiği” belirtilerek, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi hükümleri uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar davanın ertelenmesine karar verilerek dosya Mahkememize gönderilmiştir

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT ’un katılımlarıyla yapılan 17.11.2014 günlü toplantısında:

            l-İLK İNCELEME:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Kanunun 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, idari yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının eşi olan müteveffanın sevk ve idaresindeki aracın, davalı idarenin bakım ve onarım sorumluluğunda olan alanda bulunan toprak yığınına çarpması ile meydana gelen kaza nedeni ile uğranılan destekten yoksun kalma zararının olayda kusuru bulunan davalıdan tahsili amacıyla açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davanın, davacının eşinin sevk ve idaresindeki aracın 11.04.2010 günü yolun solunda bulunan toprak yığınına çarparak devrilmesi sonucunda hayatını kaybettiği trafik kazasında, davalıya ait yolda bakım-onarım ve yapım işlerinin yerine getirilmemiş olması nedeniyle kusuru bulunan davalıdan destekten yoksun kalma sebebiyle tazminat istemi ile Çanakkale İdare Mahkemesi Mahkemesi’nde dava açıldığı, davanın görev yönünden reddedilmesi üzerine bu kez Çanakkale 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldığı, Çanakkale 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde davada idari yargının görevli olduğu belirtilerek; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu’nun 19.maddesi gereğince görevli yargı yerinin belirlenmesi amacı ile dosya mahkememize gönderilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu Maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısiyle 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Çanakkale 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce yapılan başvurunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.

 

S O N U Ç     : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Çanakkale 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce yapılan BAŞVURUNUN REDDİNE, 17.11.2014 gününde Üye Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

            Serdar 

      ÖZGÜLDÜR

Üye

Eyüp Sabri 

BAYDAR

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

           ÖĞÜŞ

 

  Üye

                 Ali

             ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU                     

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT