T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS NO      : 2020 / 18

            KARAR NO  : 2020 / 40

            KARAR TR   : 27.1.2020

 

ÖZET: Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı          : N.Ç.

Vekili            : Av.H.T. Ş.

Davalı        : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili             : Av.B. K.

 

O L A Y       : Davacı vekili dilekçesinde; 22.11.2015 tarihinde müvekkilinin idaresindeki 08 … 573 plakalı aracın, Artvin ili merkezinden Seyitler Köyü mevkiine hareket halindeyken, karayolunda meydana gelen heyelan dolayısıyla dere yatağına yuvarlandığını,  meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, tedavisinin halen devam etmekte olduğunu ve ömür boyu sakat bir insan olarak hayatını devam ettireceğini;  kazanın oluşumuna, yolda meydana gelen yaklaşık 40-50 metrelik heyelan öncesi ve sonrasında tedbirleri almayan ve gerekli bakım ve onarım sorumluluğunu yerine getirmeyen davalı idarenin sebebiyet verdiğini ifade ederek; alacak miktarının dava tarihi itibariyle belirsiz olmasından dolayı, yapılacak yargılama sırasında belirli hale geldiğinde artırılmak üzere, müvekkilinin uğradığı kaza sonrası oluşan geçici iş göremezlik nedeniyle 100.00 TL, sürekli iş göremezlik (kalıcı sakatlık) nedeniyle 100,00 TL olmak üzere toplam 200,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ARTVİN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 4.1.2018 gün ve E:2017/97, K:2018/9 sayı ile, “(…)Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2014 1163 Esas, 2016 /909 Karar sayılı 29.06.2016 tarihli; Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 03/03/2016 tarih ve 2015/3356 esas, 2016/3201 karar sayılı;  Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18/09/2013 tarih ve 2012/4-1646 esas, 2013/1373 karar sayılı karalarına yer verdikten sonra; “01.02.1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında ayrıca vurgulandığı üzere "Amme Kanunları Hükümlerince yapılmış olan tesislere bakma ve o tesisleri kullanma mükellefiyetleri de yine amme kanunlarından doğan mükellefiyetler olduklarından bu mükellefiyetlere aykırı davranma halleri de idari karara dayanan fiillerin hiç veya gereği gibi yapılmaması mahiyetini arz ettiğinden dolayı bunlardan doğan zararlar dahi idari karar ve fiillerden doğan zararlar olduğu cihetle söz konusu zararların tazmini davaları dahi tam kaza davalarıdır.

Derdest uyuşmazlığa konu somut olaya bakıldığında; olayın gerçekleşme biçimine göre, davanın davalıya yöneltilmesinin nedeninin idarenin hizmet kusuru olduğu, hizmet kusurundan kaynaklı zararların idari yargı yerinde açılacak tam yargı davası yoluyla idareden tazmininin istenebileceği, bu hususun 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları..." hükmüyle düzenlendiği, davanın çözüm yerinin idari yargı olduğu anlaşılmakla, somut uyuşmazlık bakımından yargı yolunun caiz olmadığı değerlendirilmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1-b maddesinde "yargı yolunun caiz olması"nın dava şartı olarak düzenlenmesi karşısında davanın aynı Yasa'nın 115/2 maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM: Açıklanan nedenle,

1-Davanın yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle dava şartı yokluğunda usulden REDDİNE…” karar vermiş, istinaf yoluna gidilmesi üzerine Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3.Hukuk Dairesi: 3.9.2019 gün ve E:2018/2527, K:2019/1489 sayı ile, hükmün usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun HMK'nın 353/(l)-b-l. maddesi uyarınca esastan reddine karar vermiş ve temyiz edilmeyen Mahkeme kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez meydana gelen kaza sonucu uğranılan zararlara karşılık 4.500,00 TL daimi maluliyet (sakatlık) tazminatı ve 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 100.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 104.600,00 TL’nin davalı idareden tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.  

Ankara 8.İdare Mahkemesi: 26.9.2019 gün ve E:2019/1898, K:2019/1873 sayı ile, 2577 sayılı Kanunun 15. maddesinin l/a bendi uyarınca davanın yetki yönünden reddine, dava dosyasının yetkili Rize İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.

RİZE İDARE MAHKEMESİ: 17.10.2019 gün ve E:2019/668 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1., 2., 3.,13.,  19.1.2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. ve geçici 21. maddesi hükmüne; ayrıca  2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesinin iptal istemini reddettiği 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararına yer verdikten sonra;  "(...) Bu durumda; davacının, 22.11.2015 tarihinde sevk ve idaresindeki 08 HD 573 plakalı aracı ile Artvin ili merkezinden Seyitler Köyü mevkiine seyir halinde iken, karayolunda meydana gelen heyelan sebebiyle dere yatağına yuvarlandığı ve bu surette meydana gelen maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası sonucu ağır şekilde yaralandığından bahisle uğramış olduğu zararlara karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; 4.500,00-TL daimi maluliyet (sakatlık) tazminatı ve 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 100.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 104.600,00 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle açılan davanın, anılan Yasa hükümleri ve Anayasa Mahkemesi kararı uyarınca adli yargı merciilerinin görevine girdiği ve Mahkememizin görevsiz olduğu sonucuna varılmıştır.

Bu durumda, görev uyuşmazlığının giderilmesi ve görevli vargı merciinin belirlenmesi için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle;

1.2247 sayılı Kanun'un 19'uncu maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için işbu dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine,

2.Artvin Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2017/97 sayılı dosyasının Mahkemesinden istenilmesine,

3.Dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilinceye kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 27.1.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli ve idari yargı yerleri arasında görev uyuşmazlığının doğduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda seyir halindeyken meydana gelen trafik kazası nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararların, davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığından bahisle tazmin edilmesi istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun,  “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

c) (Mülga: 17/10/1996-4199/47 md.)

d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)

j) (Değişik: 17/10/1996-4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) (Ek:18/10/2018-7148/14 md.) Bu Kanunun 31 ve 49 uncu maddeleri kapsamında takoğraf ve çalışma-dinlenme süreleri yönünden karayolları denetim istasyonlarında denetim yapmak ve trafik idari para cezası karar tutanağı düzenlemek,

l) (Ek:29/11/2018-7153/9 md.)(5) Otoyolların habitatları böldüğü yerlerde Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün görüşünü alarak yaban hayvanlarının geçişlerine izin verecek menfez, ekolojik köprü ve benzeri tesisleri yapmak,

m) (Ek:29/11/2018-7153/9 md.)(5) Otoyollarda yaban hayvanlarından kaynaklanacak trafik kazalarını önlemek maksadı ile kafes tel çit yapmak,

n) (Ek:29/11/2018-7153/9 md.)(5) Yaban hayvanlarının muhtemel yaşam alanlarının bulunduğu bölgelerdeki karayollarında uyarıcı levhalara yer vermek,

o) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.

(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)”  hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; 22/11/2015 tarihinde, sevk ve idaresindeki 08 … 573 plakalı araçla Artvin ili merkezinden Seyitler Köyüne seyir halindeyken, karayolunda meydana gelen heyelan nedeniyle aracının dere yatağına yuvarlanmasıyla meydana gelen trafik kazası sonucunda  davacının ağır yaralandığı;  yolda meydana gelen heyelanla ilgili gerekli tedbirleri almayıp, bakım ve onarım sorumluluğunu yerine getirmeyen Karayolları Genel Müdürlüğü'nün  kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğu ileri sürülerek;  uğranılan maddi ve manevi zararların,  kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tazmini istemiyle  dava açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Rize İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Artvin Asliye Hukuk Mahkemesinin 4.1.2018 gün ve E:2017/97, K:2018/9 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Rize İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Artvin Asliye Hukuk Mahkemesinin 4.1.2018 gün ve E:2017/97, K:2018/9 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 27.1.2020 gününde Üye Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                             AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                 Üye                                  Üye                    

                                         Aydemir                          Nurdane                            Ahmet

                            TUNÇ                            TOPUZ                          ARSLAN

                                              

 

 

                                                    KARŞI OY

 

İdarenin kendi kuruluş kanununda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun'da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum.27.1.2020

                                                      ÜYE

                                             Ahmet ARSLAN