T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO        : 2017 / 661

            KARAR NO  : 2017 / 789

            KARAR TR   : 25.12.2017

ÖZET : Sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini  ödeyen sigorta şirketinin, zararının kusuru oranına göre idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                                                          

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : A. Sigorta A.Ş.

Vekili           : Av. R. B.

Davalı          : Arsuz Belediye Başkanlığı

Vekili           : Av. A. Ç. N.

 

O L A Y      : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili Şirkete sigortalı  31 KN … plakalı aracın, 12.03.2014 günü Hatay ili, Arsuz ilçesi, Cemil Duman Caddesi üzerinde seyir halindeyken; davalının bakım ve sorumluluğunda bulunan yolun bakım çalışmaları sonucunda trafik güveliğini sağlayacak hiçbir önlem alınmaması neticesinde sigortalı araçta maddi hasar meydana geldiğini; kaza sonucunda ortaya çıkan hasar nedeniyle müvekkili şirketçe 14.07.2014 tarihinde toplam 114.000,00 TL hasar ödemesi yapıldığını, bununla Müvekkilinin Türk Ticaret Kanununun 1472 maddesi hükmü uyarınca sigortalının haklarına halef olduğunu; müvekkili şirketçe ödenen sigorta tazminatının, ihmal ve kusuruyla hasara sebep olan davalıdan kusur oranına göre rucüen tahsili amacıyla bu davanın açıldığını ifade ederek; 49.600,00 TL hasar tazminatının ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle 31.12.2014 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

İSKENDERUN 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 19.11.2015 gün ve E: 2014/1103, K:2015/762 sayı ile, “(…) Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekili tarafından, dava dışı Eda Bilen'e ait olan ve müvekkili davacı Sigorta Şirketine sigortalı olan araçta, davalı İdarenin bakım ve sorumluluğunda bulunan yolun bakım çalışmaları sırasında trafik güvenliğini sağlayacak hiç bir önlem alınmaması neticesinde meydana geldiği iddia edilen kaza sebebiyle oluşan hasar bedelinin davalı belediyeden tahsiline karar verilmesi talep edilmişse de; dava konusu talebin dayanağı davalı Belediyenin sorumluluğunda bulunan yolda davalı İdare tarafından yapılan çalışma esnasında gerekli güvenlik önlemlerinin alınmaması sebebiyle sigortalı araçta meydana geldiği iddia edilen zarar olup davada hizmet kusuruna dayanıldığmdan ve kamu hizmeti görmekle yükümlü olan belediyeler, kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi olmadıklarından, kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olduğundan, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusuruna dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi hükmü gereğince idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerektiğinden; yargı yolu bakımından mahkememizin görevsizliğine, dava dilekçesinin bu nedenle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davada idare yargı görevli olduğundan mahkememizin yargı yolu bakımından görevsizliğine, dava dilekçesinin bu nedenle reddine…” karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17.Hukuk Dairesince, 11.5.2017 gün ve E:2017/1859, K:2017/5399 sayı ile onanan karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu defa, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

HATAY İDARE MAHKEMESİ: 14.9.2017 gün ve E:2017/2347 sayı ile, “(…) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde; “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.” hükmüne, Geçici 21. maddesinde de; “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz.” hükmüne yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirket tarafından kasko poliçesi ile sigortalanan 31 KN 949 plaka sayılı aracın, 12.03.2014 günü, Hatay İli, Arsuz İlçesi, Cemil Duran Caddesi üzerinde seyir halinde iken, davalı idarenin bakım ve sorumluluğu altında bulunan yolun bakım çalışmaları esnasında trafik güvenliğini sağlayacak hiçbir önlem alınmadığı gerekçesiyle oluşan kaza sonucu araçta meydana gelen hasar nedeniyle sigortalıya ödenen 49.600 TL tutarındaki maddi zararın tazmini istemiyle ilk olarak İskenderun 3. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açılan E:2014/l 103 sayılı davada anılan Mahkemece 19.11.2015 tarihinde verilen K:2015/762 sayılı karar ile yargı yolu bakımından görevsizlik kararının verildiği, bu kararın Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 11.05.2017 tarih ve E:2017/1859, K:2017/5399 sayılı kararı ile onanarak 14.07.2017 tarihi itibariyle kesinleşmesi üzerine, 25.08.2017 tarihinde Mahkememiz kaydına giren dilekçe ile bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin 1. fıkrasının iptali istemiyle yapılan itiraz başvurularını inceleyen Anayasa Mahkemesi, 26.12.2013 tarih ve E:2013/68, K2013/165 sayılı kararı ile; (…) anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oybirliğiyle reddetmiştir.

Anayasa’nın 158. maddesinin son fıkrasında; “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158. maddesi uyarınca tüm yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar durumundadır.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle adli yargının görev alanına giren davada Mahkememizin görevli olmadığına, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilinceye kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Suna TÜRE, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Birgül KURT’un katılımlarıyla yapılan 25.12.2017 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın idari yargının davada görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararının kusuru oranına göre, davalı idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyalarn incelenmesinden;  davacı şirket tarafından sigortalı 31 KN 949 plakalı aracın, 12.03.2014 günü, Hatay İli, Arsuz İlçesi, Cemil Duran Caddesi üzerinde  trafikte seyir halinde iken trafik kazası meydana geldiği, davalı idarenin bakım ve sorumluluğu altında bulunan yolun bakım çalışmaları esnasında trafik güvenliğini sağlayacak hiçbir önlem alınmadığı iddiasıyla, trafik kaza sonucu araçta meydana gelen hasar nedeniyle sigortalıya ödenen 114.000,00TL.den, kusuru oranına göre 49.600,00 TL.nin,  ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte  rücuen tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Hatay İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, İskenderun 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 19.11.2015 gün ve E: 2014/1103, K:2015/762 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Hatay İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, İskenderun 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 19.11.2015 gün ve E:2014/1103, K:2015/762 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ  KALDIRILMASINA, 25.12.2017 gününde Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Mehmet

AKSU

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Suna

TÜRE

 

 

 

 

Üye

Birgül

KURT

 

 

 

 

 

 

 

 

      

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

       KARŞI OY

 

03.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 25.12.2017

                                                                                   

 

                                                          ÜYE

                                            Süleyman Hilmi AYDIN