T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2020/462

KARAR NO  : 2020/555      

KARAR TR  : 28/09/2020

 

ÖZET: Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

K A R A R

 

          Davacı   : B.Y.

          Vekili      : Av. G.Y.

          Davalı   : Karayolları Genel Müdürlüğü

 

          O L A Y: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 16/12/2017 tarihinde müvekkilinin sevk ve idaresindeki 27 S... plakalı araç ile idarenin bakım ve sorumluluğundaki karayolunda Hakkari istikametinden Yüksekova istikametine seyrederken dağdan kopan kaya parçasının aracın ön kısımlarına çarpması sonucu tek taraflı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, bu kaza nedeniyle müvekkilinin ölümün kıyısından döndüğünü, kazanın müvekkilinde acı, ıstırap ve sıkıntılara yol açtığını, kaza sebebiyle aracın hasarlı olmasından dolayı fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması koşuluyla, 20.000,00 TL maddi zararın 10.000,00-TL değer kaybının ve 10.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle Karayolları Genel Müdürlüğüne karşı adli yargı yerinde dava açmıştır.

                         YÜKSEKOVA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 11/11/2019 gün, 2019/487 E. 2019/858 K. sayılı dosyada "...T.C. Anayasasının 125/son maddesinde "idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu" düzenlenmiştir.

          2577 Sayılı İYUK.nun 2/1-b maddesinde "idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava çeşitleri arasında " sayılmıştır.

          Karayolları Genel Müdürlüğünün sorumluluk sınırları içerisindeki yol, yapım, bakım ve onarımının yapamamasından doğan zararın tazmininin amaçlanması karşısında idarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü esnada kişilere verdiği zararın ödetilmesine yönelik bulunan uyuşmazlık konusu davanın, olayda kamu hizmetinin usulüne ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğini, hizmet kusuru veya idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının tespitinde esas alınan idare hukuku kurallarına ve 2577 Sayılı İYUK. 2/1-b maddesinde sayılan tam yargı davasında görülüp çözümlenmesi idari yargının görevinde kalmaktadır.

          Karayolları Genel Müdürlüğü, kamu tüzel kişisi olup kamu hizmeti görmekle yükümlü bulunması nedeniyle kamu hizmeti sırasında verdiği iddia olunan zararlardan dolayı oluşan sorumlulukları özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayalı olarak idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekir. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi'nin 11.Hukuk Dairesi'nin 2017/9 E. Ve 2017/57 K. Sayılı kararı ile Yargıtay 17.Hukuk Dairesi'nin 2017/7959 E. Ve 2017/1163 K. Sayılı kararları da aynı yöndedir" gerekçesiyle "HMK 114/f.l-b ve 115/f.2 maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usuldenreddine" dair verdiği karar istinafedilmeksizin 04/02/2020 tarihinde kesinleşmiştir.

          Davacı vekili aynı taleple bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

          VAN 2. İDARE MAHKEMESİ: 21/07/2020 gün, E:2020/225 sayılı dosyada "2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 110. Maddesinde; "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." kuralına yer verilmiştir.

          Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından, 16/12/2017 tarihinde sevk ve idaresindeki 27 S... plaka sayılı araç ile Hakkari ili istikametinden Yüksekova ilçesi istikametine seyrederken D-400-36/46+500 km'ye geldiğinde karayolunda kaya parçasının dağdan koparak kullandığı aracın ön kısımlarına çarpması suretiyle meydana gelen trafik kazasında, olayın meydana gelmesinde davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 30.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi olmak üzere toplamda 40.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle Yüksekova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığı, Yüksekova Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 11/11/2019 tarih ve E:2019/487, K:2019/858 sayılı kararı ile davanın İdari Yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik nedeniyle reddine karar verildiği, söz konusu Mahkeme kararına karşı istinaf yoluna başvurulmaması üzerine, 04/02/2020 tarihinde kesinleştiği ve Mahkememiz kayıtlarına giren dilekçesiyle 1.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi olmak üzere toplamda 11.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle Mahkememizde bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

          Konu ile ilgili benzer bir uyuşmazlıkta 08/05/2017 tarih ve E:2017/249 ve K:2017/294 sayılı sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi kararında adli yargı tarafından verilen görevsizlik kararı kaldırılmıştır.

          Olayda, yukarıda yer verilen 2918 sayılı Kanunun 110. maddesi hükmü ile Uyuşmazlık Mahkemesinin kararı birlikte değerlendirildiğinde, Karayolları Trafik Mevzuatından kaynaklandığı açık olan bu uyuşmazlığın çözümünde adli yargı mercilerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

          Açıklanan nedenlerle; adli yargının görev alanına giren davada Mahkememizin görevli olmaması ve Yüksekova 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verilmiş olması nedeniyle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyiş Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için iş bu dosyanın onaylı örneği ile birlikte Yüksekova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2019/487 esas sayısına kayıtlı dava dosyasının onaylı örneğinin Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine" karar vererek 23/07/2020 gün, E:2020/225 sayılı yazı ile Mahkememize müracaat etmiş, başvuru 19.08.2020 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

              İNCELEME VE GEREKÇE:

              Uyuşmazlık Mahkemesinin Burhan ÜSTÜN’ün başkanlığında, Üyeler Şükrü BOZER, Birol SONER, Suna TÜRE, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN’ın katılımlarıyla yapılan 28.09.2020 tarihli toplantısında:

              I-İLK İNCELEME:

              Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının, kesinleşmiş adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

          II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU'nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava; davalı idarenin sorumluluk alanında meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle oluştuğu ileri sürülen maddi ve manevi zararın, olayın oluşumunda kusuru olduğu ileri sürülen davalı kurumdan tahsili istemiyle açılmıştır.

          2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiştir.

          Aynı Kanunun, “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

          a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

          b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

          d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

          e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

          f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

          g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

          h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

          j) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

          k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır” hükmüne yer verilmiştir.

          Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır” denilmiştir.

          2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

          Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

          Bu durumda,2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı tartışmasızdır.

          Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Van 2. İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile Yüksekova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.11.2019 gün ve E:2019/487, K:2019/858 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.                   

 

          S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Van 2. İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Yüksekova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.11.2019 gün ve E:2019/487, K:2019/858 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.09.2020 gününde üye Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Burhan

ÜSTÜN

Üye

Şükrü

BOZER

Üye

Birol

SONER

Üye

Suna

TÜRE

 

 

 

 

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

Ahmet

ARSLAN

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

İdarenin kendi kuruluş kanununda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun'da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum. 28.09.2020

 

ÜYE

Ahmet ARSLAN