T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2023/501

KARAR NO  : 2023/751      

KARAR TR  : 18/12/2023

ÖZET: Karayolunda meydana gelen trafik kazasında davacılar desteğinin ölümü nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Kanun'un 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K A R A R

 

Davacılar         : 1- G.Y 2- İ.S.Y 3- F.Y 4- M.Y

Vekili                : Av. K. K

Adli ve İdari

Yargıda Davalı: T.C. Ziraat Bankası A.Ş.

Adli Yargıda

Davalı               : M.Ç

Vekili                : Av. M.A.D

                                                  

I. DAVA KONUSU OLAY            

 

1. Davacılar vekili; davalı bankanın müdürü olan davalı M.Ç'in kullandığı vedavalı bankaya ait 06 FH 121 plakalı araçta yolcu olarak bulunan banka müdür muavini olan müvekkillerinin murisi Ş. Yenitürk ve bankada çalışan R.K. ile birlikte, Denizli ilinden, Tavas Ziraat Bankasına doğru seyir halinde iken; Tavas ilçe girişinde aracın demir bariyerlere çarpması sonucu 10/01/2017 tarihinde trafik kazası meydana geldiğini, bu kazada müvekkillerinin murisi Ş.'in öldüğünü, sürücü M.Ç hakkında ceza davası açıldığını ve Tavas Asliye Ceza Mahkemesinin E.2017/212, K.2019/797 sayılı kararı ile taksirle ölüme neden olma suçundan ceza aldığını belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla destekten yoksun kalma tazminatı olarak davacıG. lehine20.000 TL, diğer davacılar lehine ise 10.000'er TL maddi tazminatın, davacı G. lehine 50.000 TL, diğer davacılar lehine 40.000'er TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. Adli Yargıda

 

2. Denizli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 23/09/2021 tarih ve E.2021/52, K.2021/439 sayılı kararı ile, "...iş kazası niteliğindeki somut olaydan dolayı 5510 sayılı Yasanın 101.maddesi uyarınca iş mahkemesinin görevliolduğu kanaatine varıldığından HMK'nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğimahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine" karar vermiş, bu karar istinaf edilmeksizin 09/11/2021 tarihinde kesinleşmiştir. Dosya görevsizlik kararı sonrası talep üzerine, görevli Denizli Nöbetçi İş Mahkemesine gönderilerek Denizli 1. İş Mahkemesine tevzi edilmiştir.

 

3. Denizli 1. İş Mahkemesi 31/03/2023 tarih ve E.2021/395, K.2023/169 sayılı kararı ile; uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermiş, bu karar istinaf edilmeksizin 30/05/2023 tarihinde kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir;

 

''...Yargı yolunun tespitinde ve görevli mahkemenin tespitinde davacıların murisinin kaza tarihi itibariyle hangi statüde çalıştığı görevli yargı yerinin belirlenmesinde belirleyici unsurdur. Davacılarınmurisinin hangi ilişkiye dayalı olarak çalıştığı ve tabi olduğu statü görevli mahkemenin belirlenmesinde temel ölçüttür.

Davacının geçirdiği kazanın 5510 sayılı yasa kapsamında kalmayıp 5434 SK kapsamında kaldığı kazazedenin tabi olduğu kanun gereği davalıya karşı hangi mahkemelerde talebini yöneltebileceği hususu tabi olduğu kanuna göre belirlenecektir.

Davacı hakkında geçirdiği kaza nedeniyle, vazife malülüğü, ölümü vb zararlardan doğacak zararların iş kazası kapsamında değerlendirilemeyeceğitazminat vb . ödemelerinyapılması bakımından davalı bankanın işlem ve eylemleri idari işlem hüviyetini korumaya devam edecektir. (kapatılan Yargıtay 21.HD 05.12.2013 tarih 2012/20052 E ve 2013/22829 K ).

Şu halde olayda 5510 SK hükümleri değil 5434 Sayılı emekli sandığı kanunu hükümleri uygulanabilecek olup 5434 SK kapsamında mahkememizce bir değerlendirme yapmak bu kanunu uygulamak mahkememizin görev alanı dışında kalmaktadır.

Davacının 5510 SK kapsamında iş kazası kazası sayılmayan ve iş kazasından doğmayan talepleriyle ilgili mahkememizin inceleme ve değerlendirme yapma davaya bakma görevi bulunmadığından açılan davanınadli yargı yerinde çözümlenmesi mümkün değildir.

Uyuşmazlığın çözüm yerinin İdari yargı olması nedeniyle Yargı yolu yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.''

 

4. Davacılar vekili, aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. İdari Yargıda

 

5. Denizli İdare Mahkemesi 11/08/2023 tarih ve E.2023/1256 sayılı kararı ile, Uyuşmazlığın çözümünde 2918 sayılı Kanun'un 110.maddesindeki düzenlemeye göre adli yargının görevli olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dava dosyalarının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin ertelenmesine karar vermiştir.Kararın ilgili kısımları şöyledir:

 

"...Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında "Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi'nin kararı esas alınır." denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda; 2918 sayılı Yasanın 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.''

III. İLGİLİ HUKUK

 

A. Mevzuat

 

6. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun "Amaç" başlıklı 1. maddesi şöyledir:

 

"Bu Kanunun amacı, karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemektir."

 

7. 2918 sayılı Kanun'un “Kapsam” başlıklı 2. maddesi şöyledir:

 

"Bu Kanun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsar. Bu kanun karayollarında uygulanır..."

 

8. 2918 sayılı Kanun'un ''Karayolu trafik güvenliği'' başlıklı 13. maddesi şöyledir:

 

''Karayolunun yapım ve bakımı ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşlar karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlüdürler.

   Çeşitli kişi, kurum ve kuruluşlar, karayolu yapısında yapacakları ve esasları yönetmelikte belirtilen çalışmalarda;

   a) Yolun yapım ve bakımı ile görevli kuruluştan izin almak,

   b) Çalışmaları, gerekli önlemleri alarak, aldırarak ve devamlılığını sağlayarak, trafik akımını ve güvenliğini bozmayacak tarzda yapmak,

   c) Zorunlu nedenlerle meydana gelen arıza, engel ve benzerlerini en kısa zamanda ortadan kaldırarak karayolunu, kullananlara ve araçlara zarar vermeyecek duruma getirmek,

   d) Şehiriçi karayolu kenarında çeşitli tesislerin yapımı süresince; kaldırımlarda, tünel, tünel aydınlatılması ve benzerlerini yaparak güvenli geçiş sağlamak ve yaya yollarını trafiğe açık bulundurmak,

   Zorundadırlar.

   Bu çalışmalar sırasında meydana getirilen tehlikeli durum ve engeller bütün sorumluluk, bunları yaratan kişilere ait olmak üzere zabıtaca kaldırılır, yapılan masraflar sorumlulara ödetilir.

   (Dördüncü fıkra:18.01.1985-KHK 245/16 md.)

   (Değişik: 25.05.1997-4262/4 md.) Bu madde hükümlerine uymayanlar fiil başka bir suç oluştursa bile ayrıca 34.800.000 lira para cezası ile cezalandırılırlar.''

 

9. 2918 sayılı Kanun'un "İşleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu"  başlıklı 85. maddesi şöyledir:

 

''(Değişik: 27.10.1996-4199/28 md.)

Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.

Motorlu araç ölüme veya yaralanmaya sebebiyet vermiş ise, kazaya karışan aracın başkalarına devir ve temliki veya üzerinde bir hak tesisini önlemek amacıyla olaya el koyan Cumhuriyet Savcılıklarınca,aracın tescilli olduğu tescil kuruluşuna, trafik kaydı üzerine şerh düşülmesi için talimat verilir. Kaza anı ile Cumhuriyet Savcılığı’nca trafik kaydı üzerine şerh düşülmesi arasında geçen süreler içinde kötü niyetle yapılan araç tescilleri hükümsüz sayılır. Şerhin konulduğu tarihten itibaren bir ay içerisinde, şerhin kaldırıldığına veya devamına ilişkin mahkeme kararı ibraz edilmediği takdirde bu şerh hükümsüz sayılır.

İşletilme halinde olmayan bir motorlu aracın sebep olduğu trafik kazasından dolayı işletenin sorumlu tutulabilmesi için, zarar görenin, kazanın oluşumunda işleten veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere ilişkin bir kusurun varlığını veya araçtaki bozukluğun kazaya sebep olduğunu ispat etmesi gerekir.

İşleten ve araç işleticisi teşebbüs sahibi, hakimin takdirine göre kendi aracının katıldığı bir kazadan sonra yapılan yardım çalışmalarından dolayı yardım edenin maruz kaldığı zarardan da sorumlu tutulabilir. Ancak, bu durumda işletici teşebbüs sahibinin sorumlu kılınabilmesi için kazadan kendisinin sorumlu olması veya yardımın doğrudan doğruya kendisine veya araçta bulunanlara yahut kazaya taraf olan üçüncü kişilere yapılması gerekir.

İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan,kendi kusuru gibi sorumludur.''

  

10. 2918 sayılı Kanun'un ''Genel hükümlerin uygulanması'' başlıklı 87. maddesi şöyledir:

 

''(Değişik: 27.10.1996-4199/30 md.) Yaralanan veya ölen kişi, hatır için karşılıksız taşınmakta ise veya motorlu araç, yaralanan veya ölen kişiye hatır için karşılıksız verilmiş bulunuyorsa, işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu ve motorlu aracın maliki ile işleteni arasındaki ilişkide araca gelen zararlardan dolayı sorumluluk, genel hükümlere tabidir.

Zarar görenin beraberinde bulunan bagaj ve benzeri eşya dışında araçta taşınan eşyanın uğradığı zararlardan dolayı işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu da genel hükümlere tabidir.''

 

11. 2918 sayılı Kanun'un, 19/01/2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun'un 14. maddesiyle değişik 110. maddesi şöyledir:

 

"İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir."

 

B. Yargı Kararı

 

12. 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, 26/12/2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararında şu gerekçe ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir:

 

“…Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…”

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

13. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL'ın Başkanlığında, Üyeler Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN'ın katılımlarıyla yapılan 18/12/2023 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince, anılan Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosya sureti ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

14. Raportör-Hâkim Gülay DOĞAN'ın davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL'ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

 

15. Dava, 10/01/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, davalı bankanın işleteni olduğu aracın sürücüsü ve aynı zamanda bankanın müdürü olan M.Ç.'nin kullandığı araçta yolcu konumunda bulunan davalıların murisinin ölmesi nedeniyle, araç sürücüsü ve işleteninin kusurlu olduğu iddia edilerek uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

 

16. Dosyanın incelenmesinden; davalı bankanın müdürü M.Ç.'nin sürücüsü olduğu vedavalı bankanın işleteni olduğu, 06 FH 121 plakalı araç ile, araçta yolcu olarak bulunan banka müdür muavini olan davacıların murisi Ş. Yenitürk ve bankada çalışan R.K.'nın Denizli ilinden Tavas Ziraat Bankasına doğru seyir halinde iken; Tavas ilçe girişinde sürücünün aracın direksiyon hakimiyetini karla kaplı zeminde kaybederek aracın sağ yan orta kısımlarını ana yol şehir merkezi katılım noktasında bulunan demir bariyerlere çarpması sonucu 10/01/2017 tarihinde trafik kazası meydana geldiği, bu kazada muris Ş.'in öldüğü, kazanın oluşumunda 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun sürücülere ait diğer kusurlardan olan "Araçların hızını, aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uymama (52/1-b)" maddesini ihlal ettiğinden asli kusurlu olduğu belirlenen sürücü M.Ç. hakkında ceza davası açıldığı ve Tavas Asliye Ceza Mahkemesinin E.2017/212, K.2019/797 sayılı kararı ile taksirle ölüme neden olma suçundan hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verildiği ve itiraz edilmeden 17/01/2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

 

 

17. Anayasa Mahkemesinin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, kanun koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158. maddesi uyarınca, başta Uyuşmazlık Mahkemesi olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

 

18. Olayda, davacılarıniddiasının meydana gelen trafik kazasında araç işleteni ve sürücüsünün kusuruna dayalı tazminat istemineilişkin bulunduğu, yukarıda hükümlerine yer verilen 2918 sayılı Kanun'un 85. ve 87. maddeleri ile 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ve Anayasa Mahkemesinin işaret edilen kararı doğrultusunda trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği ancak, Mahkememizin adli yargı içerisinde hangi yargı merciinin bu davalara bakmakla görevli olduğu hususunda karar verme yetkisinin bulunmadığı gözetildiğinde, bu belirlemenin ilgili yargı kolunun kendi içerisinde yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.

 

19. Yukarıda belirtilen hususlar gözönünde bulundurularak, Denizli İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Denizli 1. İş Mahkemesinin 31/03/2023 tarih ve E.2021/395, K.2023/169 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Denizli İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Denizli 1. İş Mahkemesinin 31/03/2023 tarih ve E.2021/395, K.2023/169 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

 

18/12/2023 tarihinde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

            Başkan                       Üye                                Üye                              Üye

          Muammer                   Nilgün                            Doğan                           Eyüp

          TOPAL                      TAŞ                            AĞIRMAN                 SARICALAR

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                               Üye

                                            Ahmet                               Mahmut                          Bilal

                                          ARSLAN                         BALLI                      ÇALIŞKAN