Hukuk Bölümü         2004/139 E.  ,  2005/94 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : F.K.

Vekili              : Av.G.Ş.

Davalı           : Buca Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av.F.S.Ö.

            OLAY             : Taksi sürücüsü olan davacıya, trafiği aksattığı, kaldırıma park ettiği, zabıta memurlarının emirlerine uymadığı ileri sürülerek Buca Belediye Encümeninin 13.8.2002 günlü, 172.188,189,190,191 sayılı kararlarıyla 1608 sayılı Yasanın 1. maddesi uyarınca idari para cezası verilmiştir.

            Davacı, anılan cezaya karşı adli yargı yerinde itiraz etmiştir.

            İZMİR 3. SULH CEZA MAHKEMESİ; 18.11.2002 gün ve E: 2002/71 D.İş sayı ile, Belediye Encümeninin kararına yapılan itirazın idari yargı yerinde incelenmesi gerektiği gerekçesiyle kesin olarak görevsizlik kararı vermiştir.

            Bunun üzerine davacı vekili, encümen kararlarının iptali istemiyle 19.2.2003 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

            İZMİR 4. İDARE MAHKEMESİ TEK HAKİMİ; 6.12.2004 gün ve E: 2003/368 sayı ile, 1608 sayılı Yasanın 1. maddesine göre verilen idari para cezasına karşı yapılacak itirazların görüm ve çözümünde aynı Yasanın 5. maddesine göre adli yargı yerinin görevli olduğu; ancak, daha önce bu yargı yerince görevsizlik kararı verildiğinden bahisle, görevli merciin belirlenmesi için 2247 sayılı Yasanın 19. maddesine göre Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına, bu konuda verilecek olan karara kadar davanın incelenmesinin ertelenmesine karar vermiştir.

 İNCELEME VE GEREKÇE:

            Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Dr. Atalay ÖZDEMİR, M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Serap AKSOYLU, Z. Nurhan YÜCEL, Abdullah ARSLAN ve H. Hasan MUTLU’nun katılımlarıyla yapılan 21/11/2005 günlü toplantısında;

            l- İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre idare mahkemesi tek hakimince anılan Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşılmış olup, 7.2.2005 günlü erteleme kararının kaldırılmasına; adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

 ll- ESASIN İNCELENMESİ :  Raportör- Savcı İsa YEĞENOĞLU’nun davanın çözü-münde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa EKİNCİ ile Danıştay Savcısı  Ahmet Yahya ÖZDEMİR’in davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten, sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

 Dava, taksi sürücüsü olan davacıya, trafiği aksattığı, kaldırıma park ettiği, zabıta memurlarının emirlerine uymadığı ileri sürülerek 1608 sayılı Yasaya göre idari para cezası verilmesine ilişkin encümen kararlarının kaldırılması isteminden ibarettir.

Umuru Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 (1924) Tarih Ve 486 Numaralı Kanunun Bazı Maddelerini Muaddil 15.5.1930 tarih ve  1608 sayılı Kanunun, 3.1.1940 tarih ve 3764 sayılı Kanunla değişik 1. maddesi “Belediye meclis ve encümenlerinin kendilerine kanun, nizam ve talimatnamelerin verdiği vazife ve salahiyet dairesinde ittihaz ettikleri kararlara muhalif hareket edenlerle belediye kanun ve nizam ve talimatnamelerinin men veya emrettiği fiilleri işleyenlere  veya  yapmayanlara  elli  liraya kadar hafif para cezası tertibine üç günden onbeş güne kadar ticaret ve sanat icrasından men’e ve Türk Ceza Kanununun 536,538,557,559 ve 577. maddeleriyle 553.maddesinin birinci fıkrasında yazılı cezaları tayine belediye encümenleri salahiyettardır. Şubelere ayrılan belediyelerde bu cezaları encümen namına ve yerine şube müdürleri tayin ederler.”; 5.7.1934 tarih ve 2575 sayılı Yasa ile değişik 5. maddesinin  birinci  fıkrasında “Ceza kararlarına tebliğ tarihinden itibaren beş gün içinde mahsus hakimlere ve bulunmayan yerlerde sulh hakimliğine müracaatla şifahi veya yazılı itiraz olunabilir. İtiraz şifahi ise bir zabıt tutularak muterize imza ettirilir. “ denilmekte ; 6. maddesinde de itiraz üzerine tetkikatın evrak üstünde yapılacağı, itirazlar varit ise hakimin ceza kararını iptal ve para cezası alınmış ise belediyenin geri vermesine hükmedeceği, itiraz varit görülmezse kararın tasdik olunacağı, itirazın otuz gün içinde neticelendirilmesinin mecburi olduğu, Hakimin izahat almak üzere lüzum görürse muterizi veya vekilini celbederek dinleyebileceği belirtilmekte ve 7. madde ile, yazılı emir ile bozma yolu saklı kalmak kaydıyla, itiraz sonucunda hakim tarafından verilecek kararların kesin olduğuna ve temyiz edilemeyeceğine işaret edilmektedir.

            Anılan Yasa ile, belediyeyi ilgilendiren yasal düzenlemelerin emrettiği fiilleri yapmayanlara veya yasakladığı fiilleri işleyenlere 1. maddede yazılı diğer cezaların yanı sıra üç günden onbeş güne kadar ticaret ve sanat icrasından men cezası verilmesi konusunda belediye encümeni yetkili kılınmış ve bu cezalara itiraz edilmesi üzerine uygulanacak usul ve esaslar özel olarak düzenlenmiş olup, uyuşmazlığa konu edilen davada görevli yargı yerinin belirlenebilmesi için söz konusu itiraz yolunun açıklanması gerekmektedir.

            1924 tarih ve 486 sayılı Yasada, belediye cezalarına karşı hiçbir yargı merciine başvurulamayacağı kabul edilmiş iken, bu Yasanın 6. ve 7. maddelerini tadil eden 1927 tarih ve 959 sayılı Yasa ile bu cezalara idare heyetleri önünde itiraz edilebilmesine olanak tanımış iken, daha sonra yasakoyucu tarafından, idare heyetlerinin kuruluş, nitelik ve görevleri bakımından uygun görülmeyen bu uygulamadan vazgeçilerek, 1930 tarih ve 1608 sayılı Yasa ile, konuya daha uygun bir çözüm şekli getirmek amacıyla, itirazların öncelikle bir “mahsus hakim” tarafından, bulunmayan yerlerde ise, sulh hakimi tarafından incelenebilmesini olanaklı kılan bir düzenleme yapılmıştır.

Bu açıklamalara göre, Yasa’da sözü edilen “mahsus hakim” ibaresinden, sadece belediye işleriyle ilgili cezalara yapılan itirazları çözümlemekle görevli olacak özel hakimlerin amaçlandığı anlaşılmaktadır. Mahsus hakimin, şifahi  itirazları  da  kabul  ederek  inceleyebileceği  ve  gerektiğinde  itiraz  edeni çağırıp dinleyebileceği gözetildiğinde, yazılı yargılama usulünü uygulayan idare mahkemesi olarak anlaşılmasına olanak bulunmamaktadır. Öte yandan, Yasa’da, mahsus hakimin bulunmadığı yerlerde sulh hakimliğine başvurulacağının açıkça belirtilmiş olması karşısında,  bu tür cezalara karşı yapılan itirazın  görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği açıktır.

  Belirtilen nedenlerle, 1608 sayılı Yasaya göre belediye encümenince verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, İdare Mahkemesi Tek Hakimi’nce yapılan başvurunun kabulü ile Sulh Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.

 SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İzmir 4. İdare Mahkemesi Tek Hakimi’nin  BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile İzmir 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 18.11.2002 günlü  ve E:2002/71 D.İş sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ  KALDIRILMASINA,  21.11.2005   gününde  OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.