T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2015 / 851 KARAR NO : 2015 / 887 KARAR TR : 28.12.2015 |
ÖZET: Bulunduğu garnizondan bir başka garnizona atanan ve bu nedenle yolculuk yaptığı sivil aracın (otobüsün) karayolunda bir başka araçla çarpışması sonucu Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapamaz raporu alarak ilişiği kesilen davacı uzman çavuşun bu nedenle uğradığı maddi ve manevi zararların tazmini istemiyle açılan davanın; 2918 sayılı Kanunun 110.maddesi gereğince ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.
|
Davacı : S.D.
Vekili : Av.M.S.A.
Davalı : Milli Savunma Bakanlığı
Vekili : Av.A.G. (Adli Yargıda)
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı P.Uzm.Çvş.Sebahattin Demir’in 172’nci Zırhlı Tug.K.lığı (Silopi/Şırnak)'da görev yapmakta iken, 23’üncü Zırhlı Tug.K.lığına (İstanbul) atandığını, bu atama dolayısıyla 20.07.2011 tarihinde yeni birliğine giderken Adana -Ceyhan TEM otoyolunun 23'üncü kilometresinde, içerisinde yolcu olarak bulunduğu 65 NY 028 plaka sayılı aracın, 64 LR 619 plakalı çekici ve 64 LL 042 plaka sayılı römork araçla çarpışması neticesinde ağır şekilde yaralandığını ve sürekli işgücü kaybına uğradığını, GATA Sağlık Kurulu’nun 16.08.2012 gün ve 7291 sayılı raporu ile “TSK'da görev yapamaz” (66/D5 66/D6 11/B/1) durumda olduğunun tespit edildiğini, sonuç olarak davacının kalıcı biçimde sakatlanmış olduğunu, maddi ve manevi büyük kayıplarının karşılanması istemi ile davalı idareye 18.02.2013 tarihinde müracaat edildiğini ancak cevap verilmeyerek bu taleplerinin zımnen reddedildiğini belirterek; davacının vazifesi nedeniyle geçirdiği kaza sonucu kalıcı olarak sakatlanması, sürekli iş gücü kaybı zararına uğraması sureti ile uğradığı fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL maddi tazminat ve 10.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden (20.07.2011) itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi istemi ile askeri idari yargı yerinde dava açmıştır.
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi İkinci Dairesi: 17.07.2013 gün ve 2013/2053 Gensek, 2013/975 Esas, 2013/877 Karar sayılı kararı ile; “1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununa göre, davanın görevli yargı yerinde açılıp açılmadığı ilk inceleme sırasında davanın esasına girilmeden incelenecek hususlar arasında sayılmıştır. Zira görev kamu düzeni ile ilgili olup davanın her safhasında dikkate alınması hukuk alanında ihtilafsız kabul edilen bir keyfiyettir. Bu nedenle işin esasına girilmeden davanın görevli yargı yerinde açılıp açılmadığı hususu incelenmiştir.
19.01.2011 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan 6099 sayılı Tebligat Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 14’üncü maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 110’uncu maddesi başlığı ile birlikte değiştirilerek; “Görevli ve Yetkili Mahkeme” Madde 110; “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanlar dahi, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez…, 2918 sayılı Kanuna eklenen Geçici Madde 21; Bu Kanunun 110’uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış davalara uygulanmaz” hükmünü düzenlemiştir.
Açıklanan mevzuat çerçevesinde davacının durumu incelendiğinde; P.Uzm.Çvş.Sebahattin DEMİR’in, iddiaya göre atandığı 23’üncü Zırhlı Tug.K.lığına (İstanbul) katılmak üzere giderken, 20.07.2011 tarihinde içinde yolcu olarak bulunduğu otobüsün Adana-Ceyhan TEM otoyolunun 23’üncü kilometresinde karışmış olduğu kaza sonucu yaralandığı, dolayısıyla davacının yaralanmasıyla oluşan zararının Karayolları Trafik Kanunu kapsamında karayolunda meydana geldiğinin anlaşıldığı, öte yandan söz konusu olaya ilişkin 19.01.2011 tarihinden önce AYİM’de açılmış herhangi bir tam yargı davası da bulunmadığından, 6099 sayılı Kanun ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 110’uncu maddesinde yapılan değişiklikle davacı vekili tarafından 14.06.2013 tarihinde AYİM’de açılan iş bu davanın görev ve çözüm yerinin mahkememiz olmayıp, adli yargı olduğu kanaat ve sonucuna varılmıştır.” şeklindeki gerekçesi ile davanın görev yönünden reddine karar vermiş, davacı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuş, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi İkinci Daire Başkanlığı 27.11.2013 tarih ve 2013/2974 Gensek, 2013/1693 Esas, 2013/1376 Karar sayılı kararı ile; kararın düzeltilmesi isteminin reddine karar vermiş ve bu şekilde kesinleşmiştir.
Davacı vekili bu kez aynı taleple adli yargı yerinde dava açmıştır.
Ankara 23.Asliye Hukuk Mahkemesi: 08.04.2014 tarih ve 2013/595 Esas, 2014/194 Karar sayılı kararı ile aynen; “ Davacı atandığı birliğe giderken yolcu olarak bulunduğu aracın kaza yapması sonucu yaralanmıştır. 2918 sayılı yasanın 110.maddesinde “İşleteni veya sahibi devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olarak dahil bu konundan doğan sorumluluk davaları adli yargıda görülür.” denilmektedir. Kaza davalıya ait araçta olmadığı gibi davalı işleten konumunda da değildir. Davacının atama yerine giderken kazada yaralandığı, davalının kusursuz sorumluluğu bulunduğu belirtilmiştir. Bu durumda davaya bakmaya İdari Yargı görevli olduğundan yargı yolu yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.” şeklindeki gerekçesi ile davanın yargı yolu yönünden reddine karar vermiş, verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 17.Hukuk Dairesi: 26.03.2015 gün ve 2015/784 Esas, 2015/4898 Karar sayılı kararı ile aynen: “2247 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluşu ve İşleyici Hakkında Kanunun 19.maddesinde "adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvuracağı ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteleyeceği" düzenlenmiştir.
Uyuşmazlık konusu hakkında davacı tarafça önce Askeri Yüksek îdare Mahkemesinde dava açılmış, mahkemece adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş ve verilen karar 23.11.2013 tarihinde karar düzeltme isteminden de geçerek kesinleşmiştir.
Kesinleşen İdari Yargı kararı üzerine, davacı vekilince bu kez Adli Yargıda eldeki dava açılmış olup, uyuşmazlığın İdari Yargının görev alanında bulunduğu kanısına varan yerel mahkemenin 2247 Sayılı Yasanın 19.maddesi gereğince işlem yaparak Uyuşmazlık Mahkemesine başvurması ve sonucuna kadar davayı ertelemesi gerekirken, 2247 Sayılı Yasanın 19.maddesi hükmünün gözetilmemesi suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.” şeklindeki gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar vermiştir.
Ankara 23.Asliye Hukuk Mahkemesi: Yargıtay Bozma ilamına uymak sureti ile verdiği 20.10.2015 gün ve 2015/323 Esas sayılı kararı ile aynen: “AYİM tarafından verilen karar kesinleşmiş olduğundan Mahkememizce davaya bakmaya İdari Yargı görevli olduğu belirtildiğinden görevli mercinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine” karar vermiş, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’nden dönüşünün beklenmesi ile yargılamanın 24.12.2015 tarihine bırakılmasına karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 28.12.2015 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME:Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Adli yargı yerince, adli yargı dosyası ile birlikte Askeri Yüksek İdare Mahkemesi dosyası da temin edilmek sureti ile 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve askeri idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile AYİM Savcısı Halit ÜNKAZAN’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacının Şırnak ili Silopi ilçesinde bulunan 172.Zırhlı Tugay Komutanlığından, atandığı birlik olan İstanbul 23.Zırhlı Tugay Komutanlığına gitmekte iken içerisinde yolcu olarak bulunduğu aracın iki araçla çarpışması neticesinde ağır şekilde yaralanması sonucu uğradığı maddi ve manevi zararın davalıdan tazmini istemiyle açılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacının 172’nci Zırhlı Tug.K.lığı (Silopi/Şırnak)'da görev yapmakta iken, 23’üncü Zırhlı Tug.K.lığına (İstanbul) atandığı, bu atama dolayısıyla 20.07.2011 tarihinde yeni birliğine giderken Adana -Ceyhan TEM otoyolunun 23'üncü kilometresinde, içerisinde yolcu olarak bulunduğu 65 NY 028 plaka sayılı aracın, 64 LR 619 plakalı çekici ve 64 LL 042 plaka sayılı römork araçla çarpışması neticesinde ağır şekilde yaralanması sebebiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde dava açtığı, davanın 2918 sayılı Kanun’un 110. Maddesi gereğince görev yönünden reddedilmesi üzerine, aynı taleplerle adli yargıda dava açtığı, Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, davaya konu olayda 2918 sayılı Yasa’nın 110. Maddesi şartlarının bulunmadığı ve davanın genel idari yargının görevine girdiği gerekçesi ile görevsizlik kararı vermesi ve 2247 sayılı Kanun’un 19. Maddesi gereğince görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyayı Mahkememize göndermesi üzerine, dosyanın Mahkememiz esasına alındığı tespit edilmiştir
2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayrımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Her ne kadar Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevsizlik nedenlerini ortaya koyduğu gerekçeli kararında, davacının araç işleteni ya da araç sahibi olmaması nedenleri ile davaya konu yargılamanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiği belirtilmiş ise de; 2918 sayılı Kanun’un 110. Maddesi içeriğinde söz konusu şekilde kısıtlayıcı bir düzenleme bulunmayıp, tam aksine madde metni gerekçesi ile birlikte ele alındığında yukarıda incelenen Anayasa Mahkemesi kararlarında da belirtildiği üzere, farklı nedenlerle farklı yargı kollarında görülmekte olan ve fakat aynı kanunun uygulamasından kaynaklanan davalar arasındaki yargı yolu ayrımına son verme ve içtihat birliğini sağlama amacı taşıdığı açık olmakla, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin söz konusu gerekçelerine itibar edilmesi olanağı bulunmamaktadır.
Ayrıca her ne kadar, davacı vekili tarafından verilen dava dilekçelerinde, davacının askeri görevi gereği atandığı makama intikali sırasında kazanın meydana gelmesi nedeni ile davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde görülmesi gerektiği belirtilmiş ise de, davaya konu olayın,2918 sayılı Kanun’da düzenlenen trafik kazalarından kaynaklanan tazminat davası niteliğinde olduğu ve kanun ve nizamların Türk Silahlı Kuvvetlerine tanıdığı yetki ve görevlerin yerine getirilmesi amacına yönelik olma niteliği taşımadığı anlaşılmakla, askeri hizmete ilişkinlik unsuru bulunmayan dava yönünden yargılama görevinin adli yargı makamlarına ait olduğu sonucuna ulaşılmış ve davacı vekilinin aksi yöndeki iddiaları yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, Ankara 23.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce yapılan başvurunun reddine karar vermek gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 23.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce yapılan BAŞVURUNUN REDDİNE, 28.12.2015 gününde Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye Ali ÇOLAK
Üye Süleyman Hilmi AYDIN |
Üye Yusuf Ziyaattin CENİK
Üye Mehmet AKBULUT |
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ
Üye Yüksel DOĞAN |