T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2016 / 420

            KARAR NO : 2016 / 446

            KARAR TR   : 26.09.2016

 

ÖZET: Davacı şirkete kasko sigortası ile sigortalı bulunan araçta,  gece yarısı, nizami şekilde seyir halinde iken, yol üzerindeki toprak yığınına çarpması ile meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası sonucunda oluşan zararın, olayda hizmet kusuru bulunduğu iddia edilen davalıdan rücuen tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Kanun’un 110. Maddesi gereğince, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacı             : S.J. Sigorta A.Ş.

Vekili              : Av.B.I. (Adli Yargıda)

                          Av.B.B.I. (İdari Yargıda)

Davalı             : Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı  

Vekili              : Av.D.B.G.

 

                        

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket tarafından H.A.'nin malik olduğu 06 H 7744 plaka sayılı araç için 28/03/2012 - 28/03/2013 tarihleri arasını kapsayan kasko sigorta poliçesi tanzim edildiğini, sigortalı araç sürücüsü H.A.’nin 02/07/2012 tarihinde gece yarısı nizami şekilde maliki olduğu dava konusu araç ile seyir halinde iken, yol üzerindeki toprak yığınına çarptığını ve bu şekilde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, olaydan sonra tutulan kaza tespit tutanağında; karayolunda aydınlatma, yol şerit çizgisi, gerekli ışıklandırma ve güvenlik önlemlerini almayan davalının asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini belirterek; meydana gelen kaza sonucu araçta oluşup malikine ödenen fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak kaydıyla 10.350,00 TL’nin ödeme tarihi olan 26/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek değişken onanlardaki avans faizi, yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 15 Asliye Hukuk Mahkemesi: 06.03.2014 gün ve 2012/640 Esas, 2014/152 Karar sayılı kararı ile; “…Davacı şirkete sigortalı 06 H 7744 plakalı aracın 02/07/2012 tarihinde yol üstündeki toprak yığınına çarparak hasarlandığı, davalı belediyenin yolda gerekli güvenlik önlemlerini almaması sebebi ile %80 kusurlu olduğu, davacı tarafa sigortalı araç şoförünün gerekli dikkat ve özeni göstermemesinden dolayı %20 kusurlu sayılması gerektiği, talep edilen hasar miktarının uygun olduğu tüm dosya kapsamından anlaşıldığı…” şeklindeki gerekçesi ile davanın kabulüne karar vermiş, verilen karar davacı vekiline 29.05.2014, davalı vekiline 04.06.2014 tarihinde tebliğ edilmiş,  bu karar davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi : 23.10.2014 gün ve 2014/15109 Esas, 2014/14011 Karar sayılı kararı ile;  “…Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re'sen) dikkate alınması zorunludur. O halde mahkemece, adli yargının yargı yolu bakımından görevsiz bulunması nedeniyle dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. “ şeklindeki gerekçesi ile davalı Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına, bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar vermiştir.   

Ankara 15 Asliye Hukuk Mahkemesi: 26.11.2015 gün ve 2015/412 Esas, 2015/497 Karar sayılı kararı ile; “…Davacı şirkete sigortalı 06 N 7744 plakalı aracın 02/07/2012 tarihinde yol üstündeki toprak yığınına çarparak hasarlandığı, davalının hizmet kusurundan kaynaklanan tazminat istemi ile ilgili davayı görmede idari yargının görevli olduğu tüm dosya kapsamıyla anlaşıldığından...” denilmek sureti ile davada idari yargının görevli olduğunu belirterek yargı yolu sebebiyle reddine karar vermiş, verilen karar süresi içerisinde temyiz yoluna gidilmediğinden 20.01.2016 tarihinde kesinleşmiş, karara bu şekilde şerh edilmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı taleplerle; idari yargı yerinde dava açmıştır.

            Ankara 9.İdare Mahkemesi: 16.05.2016 gün ve 2016/617 Esas sayılı kararı ile; “… 2918 sayılı Yasa'nın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110.maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin benzer bir konuda İdare Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararlan gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin Karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanun'un, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

            Nitekim, Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi'nin (Hukuk Bölümü) 01.04.2014 gün ve E: 2014/458 K:2014/4893 sayılı kararı da aynı yöndedir.” şeklindeki gerekçesi ile davanın adli yargının görev alanına girdiğini belirterek, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19.maddesinin  “Adli, İdari, Askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmalık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler” hükmü uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş, bu kararı üzerine dosya Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 26.09.2016 günlü toplantısında:

İLK İNCELEME:Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Kanunun 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin adli yargı, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirkete kasko sigortası ile sigortalı bulunan dava konusu 06 H 7744 plaka sayılı araçta,  gece yarısı Ayaş Yolu’ndan Ankara Şehir Merkezi istikametine doğru nizami şekilde seyir halinde iken, yol üzerindeki toprak yığınına çarpması ile meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası sonucunda oluşan zararın, olayda hizmet kusuru bulunduğu iddia edilen davalıdan rücuen tazmini istemi ile açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davanın, davaya konu 06 H 7744 plakalı aracın 28.03.2013 tarihinde Ayaş Yolu’ndan Ankara Şehir Merkezi istikametine doğru seyir halinde iken, yol üzerine bulunan toprak yığınına çarpması nedeni ile oluşan maddi hasarlı trafik kazası sonucu araçta meydana gelen zararın, olayda kusuru bulunduğu iddia edilen davalıdan rücuen tazmini istemi ile  adli yargı yerinde açıldığı, Ankara 15 Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 26.11.2015 gün ve 2015/412 Esas, 2015/497 Karar sayılı kararı ile davada idari yargının görevli olduğunu belirterek davanın görev nedeni ile reddine karar verdiği, bunun üzerine davacı vekili tarafından aynı istemlerle idari yargı yerinde dava açıldığı, Ankara 9.İdare Mahkemesi’nin  16.05.2016 gün ve 2016/617 Esas sayılı kararı ile davada adli yargının görevli olduğunu belirterek; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu’nun 19.maddesi gereğince görevli yargı yerinin belirlenmesi amacı ile dosyanın Mahkememize gönderilmesine karar verdiği anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısiyle 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Ankara 9.İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile Ankara 15 Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.11.2015 gün ve 2015/412 Esas, 2015/497 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 9.İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUNUN KABULÜ ile, Ankara 15 Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.11.2015 gün ve 2015/412 Esas, 2015/497 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.09.2016 gününde, Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

 

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

            03.11.2015 tarih ve 29521 (mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.9.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 26.09.2016

 

 

                                                                ÜYE

                                                   Süleyman Hilmi AYDIN