T.C.

      UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

         

          ESAS NO     : 2018 / 471

          KARAR NO : 2018 / 526

          KARAR TR  : 24.09.2018

ÖZET : Davacı kurumda sözleşmeli olarak görev yapmaktayken tek taraflı fesihle işten ayrılan davacıdan haksız fesih iddiasına dayanarak tazminat talep edilmesine ilişkin uyuşmazlığın davalı makamında kamu tüzel kişisi bulunmaması sebebiyle ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

  

K  A  R  A  R

 

Davacı       : Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu

Vekili     : Av. G. B.

Davalı      : S. D.

Vekili      : Av. Y. İ.

 

O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanlığında tam zamanlı bilişim personeli olarak çalışan davalı Sayıl Düzgün' ün sözleşmesini haklı bir neden olmaksızın süresinden önce tek taraflı olarak feshettiğinden bahisle 39.967,82.-TL tazminatın işten ayrılış tarihi olan 02.07.2012 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle 29/03/2013 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 10. İş Mahkemesi: 10.10.2013 gün ve E:2013/1194, K:2013/1062 sayı ile “Davalının subay olan eşinin İzmir' e tayini çıkması üzerine evlilik birliğini sağlamak amacıyla ve haklı nedenle iş akdini feshettiği” gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş, karar temyiz edilmiştir.

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi: 16.03.2015 gün, E:2013/36007, K:2015/10206 sayılı kararıyla "anlaşmazlığın çözüm yerinin idari yargı olması sebebiyle davanın görev yönünden usulden reddi gerekirken yazılı şekilde karat verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir" gerekçesiyle kararın bozulmasına hükmetmiştir.

ANKARA 10. İŞ MAHKEMESİ: 17.09.2015 gün ve E:2015/810, K:2015/1069 sayı ile bozma ilamı doğrultusunda görevsizlik kararı vermiş temyiz edilen karar Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 30.11.2015 tarih ve E:2015/32276 K:2015/33086 sayılı ilamıyla onanarak kesinleşmiştir.

Davacı kurum vekili bu kez 06/02/2018 tarihinde aynı taleple idari yargı yerine başvurmuştur.

ANKARA 9. İDARE MAHKEMESİ: 13.04.2018 gün ve E:2018/315 sayı ile “2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında; 1. İdari dava türleri şunlardır

a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklan doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları.

c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar." hükmüne yer verilmiştir.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun un "Yargı mercilerinin uyuşmazlık mahkemesine başvurmaları" başlıklı 19. maddesinin birinci fıkrasında ise; "Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik karan v eren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurul ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler." hükmüne, aynı maddenin ikinci fıkrasında da; "Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru karan ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir." hükmüne yer verilmiştir

Dosyanın incelenmesinden; Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanlığında tam zamanlı bilişim personeli olarak çalışan davalı S. D.’ün sözleşmesini haklı bir neden olmaksızın süresinden önce tek taraflı olarak feshettiğinden bahisle 39,967,82.-TL tazminatın işten ayrılış tarihi olan 02.07.2012 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle Ankara 10. İş Mahkemesinin E:2013/1194 sayılı dosyasına kayden dava açıldığı, Ankara 10. İş Mahkemesinin 10.10.2013 tarih ve E:2013 /1194 K:2013/1062 sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 16.03.2015 tarih ve E:2013/36007 K:2015/10206 sayılı kararıyla "anlaşmazlığın çözüm yerinin idari yargı olması sebebiyle davanın görev yönünden usulden reddi gerekirken yazılı şekilde karat verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir" gerekçesiyle Ankara 10. İş Mahkemesinin 10.10.2013 tarih ve E:2013/1194 K:2013/1062 sayılı kararının bozulmasına karar verildiği, Ankara 10. İş Mahkemesinin 17.09.2015 tarih ve E;2015/810 K:2015/1069 sayılı kararıyla bozmaya uyularak görevsizlik kararı verildiği, kararın temyizi neticesinde Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 30.11.2015 tarih ve E:2015/32276 K:2015/33086 sayılı kararıyla hüküm fıkrasının birinci bendinde yer alan "Davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden mahkememizin görevsizliğine" sözcüklerinin hükümden çıkarılarak yerme "Davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden yargı yolu caiz olmaması sebebiyle usulden reddine" sözcüklerinin eklenmesine ve hükmün bu şekilde düzeltilerek onanmasına karar verildiği, 30.11.2015 tarihinde hükmün kesinleşmesi ve Yargıtay kararının davacıya tebliği üzerine dc görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Öncelikle, idari davalardan olan iptal ve tam yargı davalarında davalı daima idaredir. Bir başka deyişle, idari yargı yerinde açılan bir iptal ya da tam yargı davasına bakılabilmesi için, diğer dava koşullarının yanı sıra, davanın idare aleyhine açılmış olması gerekmekte; idari yargı yerinde gerçek kişiler aleyhine dava açılabilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.

Bu durumda, görülmekte olan davanın, idarece kamu gücüne dayalı olarak ve idari usul ve esaslara göre re'sen ve tek yanlı biçimde tesis edilmiş bir işlem veya eyleminden dolayı hak ve menfaati ihlâl edilenler tarafından idare aleyhine açılmış 2577 sayılı Kanun un 2. maddesinde belirtilen davalardan olmadığı, tazminat istemiyle gerçek kişi aleyhine açılan bir dava olduğu, ancak yukarıda da belirtildiği üzere idari yargı yerlerinde gerçek kişiler aleyhine dava açılabilmesine hukuken olanak bulunmadığı, dolayısıyla görülmekte olan davanın idari yargının görev alanına giren bir dava olmadığı anlaşıldığından, davanın görüm ve çözümünde özel hukuk hükümleri çerçevesinde adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 26.01.2015 tarih ve E:2015/41 K:2015/29 sayılı kararı da aynı yöndedir” gerekçesiyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca olumsuz görev uyuşmazlığı çıkarılmak üzere Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına, iş bu davanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin ertelenmesine, karar vererek 11/06/2018 tarih ve 2018/315 esas sayılı üst yazı ile Mahkememize müracaat etmiş, başvuru 21/06/2018 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler; Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN Aydemir TUNÇ ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 24.09.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığın esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı kurumda sözleşmeli olarak görev yapmaktayken tek taraflı fesihle işten ayrılan davacıdan haksız fesih iddiasına dayanarak 39.967,82.-TL tazminatın işten ayrılış tarihi olan 02.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun:

"İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında;

1. İdari dava türleri şunlardır

a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklan doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları.

c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar"

Hükmüne yer verilmiştir.

Madde metninden açıkça anlaşılacağı üzere idari yargı yerinde açılan bir iptal ya da tam yargı davasına bakılabilmesi için, idare tarafından gerçekleştirilen işlem veya eylem karşı yahut idari sözleşme tarafı idare aleyhine açılmış olması gerekmekte; idari yargı yerinde gerçek kişiler aleyhine dava açılabilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.

Uyuşmazlığa konu davanın ise, idarece kamu gücüne dayalı olarak ve idari usul ve esaslara göre re'sen ve tek yanlı biçimde tesis edilmiş bir işlem veya eyleminden dolayı hak ve menfaati ihlâl edilenler tarafından idare aleyhine açılmış 2577 sayılı Kanun un 2. maddesinde belirtilen davalardan olmadığı, tazminat istemiyle gerçek kişi aleyhine açılan bir dava olduğu anlaşılmaktadır.

Bu sebeple uyuşmazlığa konu davanın görüm ve çözümünde özel hukuk hükümleri çerçevesinde adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 9. İdare Mahkemesince yapılan 13.04.2018 gün ve E:2018/315 sayılı başvurunun kabulü ile Ankara 10. İş Mahkemesinin 17.09.2015 gün ve E:2015/810, K:2015/1069 sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle  Ankara 9. İdare Mahkemesince yapılan 13.04.2018 gün ve E:2018/315  BAŞVURUSUNUN KABULÜ  ile Ankara 10. İş Mahkemesinin 17.09.2015 gün ve E:2015/810, K:2015/1069 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 24.09.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 Başkan

Hicabi 

DURSUN

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

Üye

Mehmet

AKSU

 

Üye

Birol

SONER

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Aydemir

TUNÇ

Üye

Turgay Tuncay Varlı