T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO     : 2014 / 819

          KARAR NO  : 2014 / 915

          KARAR TR   : 13.10.2014

 

ÖZET      : Türk Silahlı Kuvvetlerinde uzman çavuş olarak görev yaparken 45 yaşına girmesi nedeniyle sözleşmesi feshedilen ve akabinde TSK kadrolarında istihdam edilmek üzere gardiyan /sivil memur olarak atanan davacı tarafından; sivil memurluğa 3. derecenin 1. kademesinden atamasının yapılması gerekirken, 5. derecenin 1. kademesinden göreve başlatılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın GENEL İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                                                                       

 

K  A  R  A  R

 

Davacı            : H. C.

            Vekili              : Av. K. Ö.

            Davalı             : Milli Savunma Bakanlığı

 

O L A Y          : Davacı vekili dilekçesinde, müvekkilinin 45 yaşına girmesi sebebiyle 31.12.2011 tarihinde uzman çavuş sözleşmesinin feshedildiğini;  6000 sayılı yasa ile 3269 sayılı yasanın 5.maddesine eklenen cümle gereğince TSK kadrolarında istihdam edilmek üzere, 02.01.2012 tarihinde Dağ, Komd.Okl.ve Eğt.Mrk.K.lığl 3'üncü Snf.As.Ceza ve Tutukevi infaz Kısmında gardiyan olarak Isparta'da göreve başladığını; Uzman erbaş olarak görev yaptığı sırada 3. derecenin 1. Kademesinden terhis edildiğini, sivil memur olarak 5. derecenin 1. Kademesinden atama işlemine tabi tutulduğunu; 926 sayılı yasaya tabi görev yapmakta iken bu görevlerinden ayrılarak 657 sayılı yasaya tabi göreve başlayanların 657 sayılı yasanın 71'inci maddesi ve 74'üncü maddesinin son fıkrası uyarınca her iki kanun ile belirlenen giriş dereceleri arasındaki fark kadar bulundukları derecede bekletilmelerine ilişkin 25.05.1995 tarih ve 822 sayılı Devredilen Emekli Sandığı Yönetim Kurulu Kararının Danıştay 10'uncu Dairesinin 12.01.1999 tarih ve E 1998/2862, K.1999/29 sayılı kararı ile iptal edilmiş olduğunu; müvekkilinin aynı kurumda 02.01.2012 tarihinde Sivil Memur olarak 5 inci derecenin 1'inci kademesi olarak göreve başladığını, uzman erbaşlıktan terhis olduğunda 3. derecenin 1. Kademesinde olmasına rağmen 5. derecenin 1. Kademesinde göreve başlatıldığını, müvekkilinin kademe ve derecesinde 6 yıllık bir kaybı olduğunu; bu durumun  hukuka aykırı olduğunu;  ayrıca 07.11.1994- 31.12.2011 tarihleri arasında Uzman Çavuş olarak geçen süreleri için 5434 sayılı Kanunun 32'nci maddesinin (a) fıkrası uyarınca fiili hizmet zammı verilmesi gerektiğini; müvekkilinin derece ve kademesinin düzeltilerek tarafına bildirilmesi hususunda idareye başvurduğunu;  ancak durumunda değişiklik yapılmadığını; Yaş Sınırı Nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden Ayrılan Veya Ayrılacak Olan Uzman Erbaşların Milli Savunma Bakanlığı Msn Ant Başkanlığı Ve Türk Silahlı Kuvvetleri Kadrolarında Devlet Memuru Olarak İstihdamına Dair Yönetmeliğin derece ve kademe başlıklı 8.maddesinde, “kazanılmış hak aylık ve derece kademelerinin tespitinde değerlendirilir” denildiğini; konu ile ilgili müvekkilinin 10.01.2012 tarihinde SGK’ya başvurduğunu; verilen cevapta,  “…ilgilinin … göreve başladığı tarihten itibaren 3 üncü derecenin 1 inci kademesindeki kıdemi de dikkate alınarak kadem terfisinin ilerletilmesi, lise mezunu olduğundan öğrenim durumu itibarıyla 3 üncü derecenin son kademesini aşamayacağından bir üst dereceye yükseltilmemesi gerekmektedir.” denildiğini ifade ederek;  müvekkilinin yaş haddi nedeniyle sözleşmesinin feshedildikten sonra, devlet memuru olarak atanması üzerine kazanılmış hakkı olan 3. derecenin 1.kademesinden başlatılması ve Danıştay kararı gereğince bu derece ve kademede bekletilmeyip, 3. derecenin 1. kademesindeki kıdemi de dikkate alınarak kadem terfisinin ilerletilmesi, 5. derece 1. kademesinden devam edilmesi işleminin iptali; 3. derecenin 1. kademesinden göreve başlatılmaması nedeniyle 02.01.2012 tarihinden itibaren eksik ödenen maaş ve tüm özlük haklarının en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle genel idari yargı yerinde dava açmıştır.

ISPARTA İDARE MAHKEMESİ:15.8.2012 gün ve E:2012/825, K:2012/906 sayı ile, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 157.maddesinde ‘ Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesidir. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz’ düzenlemesine yer verildiği; yine 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun ‘Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin Görevi ‘ başlıklı 20. maddesinin birinci fıkrasında, “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına; askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen, görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda; ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz’ hükmüne, ikinci fıkrasında bu Kanunun uygulanmasında asker kişiden maksat; Türk Silahlı Kuvvetlerinde, görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlardır’ hükmüne,’Birinci Dairenin Görevi’ başlıklı 22.maddesinde ise ‘Birinci Daire; atanma, yer değiştirme, nasıp, sicil, kademe ilerletilmesi, terfi, emeklilik, maluliyet, aylık ve yolluklara ilişkin iptal ve tam yargı davalarını çözümler’ hükmüne yer verilmiş olduğu; dosyanın incelenmesinden; davacının uzman çavuş olarak görev yapmaktayken 45 yaşına girmesi sebebiyle 31.12.2011 tarihinde sözleşmesinin feshedildiği ve 600 sayılı Yasa ile 3269 sayılı Yasanın 5. maddesine eklenen cümle gereğince memur olarak istihdam edilmek üzere 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 92. maddesi uyarınca Isparta Dağ.Komd.Okl. ve Eğt.Merk.Ktığı Ceza ve Tutukevine 5. derecenin 1. kademesinde sivil memur olarak atandığı, bunun üzerine davacı tarafından, atamasının 3. derecenin 1. kademesinden yapılması gerektiği gerekçesiyle davalı idareye yapılan başvurunun reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığının anlaşıldığı; buna göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem veya eylemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesinin gerektiği;  1602 sayılı Kanunun 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurların asker kişi sayıldığı; davacının 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddesinde sayılan asker kişilerden olduğu ve bu nedenle dava konusu işlemin asker kişiyi ilgilendirdiğinde  tartışma bulunmadığı; dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığına gelince; eğer idari işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise, bu işlemin askeri hizmete ilişkin olduğu; daha açık bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemlerin; idarenin bir asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler göz önünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemler olduğu; işlem, askeri olmayan bir makam tarafından tesis edilmiş olsa bile durumun değişmediği, menfaati ihlal edilen asker kişinin açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde görülmesinin gerektiği;  bununla birlikte, idari işlemin askeri usul ve esaslara göre tesis edilip edilmediğinin geniş yorumlanması, özellikle askeri makamlar tarafından tesis edilen işlemlerde bu hususun göz önünde bulundurulmasının gerektiği;  askeri hizmete ilişkin olma unsurunun dar yorumlanması durumunda, askeri makamlar tarafından-tesis edilen yolluk, ek gösterge ve makam tazminatı gibi vb konularda askeri kurul ve geleneklerden tutum ve davranışlardan bahsedilemeyeceği için ilgili kişi asker dahi olsa bu işlemlerin Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görev alanının dışına çıkmasına neden olur ki, bu durumun Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunun 22.maddesinin birinci fıkrasında yer alan yolluk vb mali haklara ilişkin davaların birinci dairenin yetki alanına girdiğine ilişkin düzenlemeye aykırı olacağının açık olduğu;  yine, askeri makamlarca hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar hakkında tesis edilen yolluk, derece ve kademe ilerlemeleri gibi işlemlerin askeri hizmete ilişkin olmadığının iddia edilmesi durumunda aynı Yasanın 20.maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sivil memurların asker kişi sayılmalarının bir anlam ve öneminin kalmayacağı; olayda, davanın, davacının intibakı hususunda tesis edilen işlemin asker sayılan kişiye ve askeri hizmete ilişkin bulunduğu anlaşıldığından dava konusu işlemin görüm ve çözümünün Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle; davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine bu karar Danıştay 5.Dairesinin 2.10.2013 gün ve E:2013/1327, K:2013/6276 sayılı kararıyla onanmak suretiyle kesinleşmiştir.

            Bu kez davacı, aynı istemle Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde dava açmıştır.

ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ ÜÇÜNCÜ DAİRESİ: :27.2.2014 gün ve E:2014/256, K:2014/235 sayı ile, Anayasanın 157’nci maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu; ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş; 1602 sayılı Kanunun 20’nci maddesinde de aynı hüküm yer almış olduğu;  Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesinin gerektiği;  1602 sayılı Kanunun değişik 20’nci maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan, subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurların asker kişi olarak sayıldığı; idari işlemin yargısal denetiminde, askerlik mesleği ve askeri hizmet gereklerinin yakından bilinmesinin önem taşımadığı hallerde, davadaki hukuki problemin çözümünde olayın askerlik mesleği ile askeri hizmetin özelikleri açısından değerlendirilecek bir yönünün bulunmadığı durumlarda işlem askeri makamlarca tesis edilmiş olsa bile, davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde değil, genel idari yargıda çözümüne kavuşturulması zorunluluğunun doğduğu;  idari işlemlerin yargısal denetiminde AYİM’in görevli sayılmasının ölçütünün, işlemi tesis eden makamın askeri makam olması değil işlemin niteliğinin askeri nitelik yani hizmete ilişkinlik öğesi taşıyıp taşımadığı olduğu;  ister askeri makamlarca, ister askeri olmayan makamlarca tesis edilsin, “bir işlemin askeri hizmete ilişkin” olup olmadığını belirleyebilmek için işlemin niteliğine bakılacağı;  tesis edilen idari işlem bir askeri kişinin askeri yetenek ve yeterlilikleri, tutum ve davranışları, askeri geçmişi hak ödev ve sorumlulukları gibi durumları, askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerinin özellikleri, askeri kural, gelenek ve gerekleri gözetilerek tesis edilmiş ise askeri hizmete ilişkinliğinin var sayılabileceği;  dava konusu uyuşmazlığın, davacının uzman erbaşlıkta geçen hizmet süresinin ve emsal devlet memuru dikkate alınarak intibak yapılmasına ilişkin bulunduğu;  Uyuşmazlık Mahkemesinin 06.02.2011 tarih 2011/257 E, 2012/26 K sayılı kararında uzman erbaşlıktan memurluğa atanan davacının intibakının yapılıp yapılmayacağı hususunun askeri hizmete ilişkin bir yanının bulunmadığının belirtildiği; dava konusu işlemde askeri hizmete ilişkinlik şartı bulunmadığından, davaya Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde bakılmasının mümkün olmadığı, dava konusu uyuşmazlığın çözümünün genel idari yargı yerine ait olacağı sonucuna varıldığı gerekçesiyle;  davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR,  Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Mehmet AKBULUT ve Mehmet Aydan AL’ın katılımlarıyla yapılan 13.10.2014 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; genel ve askeri idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, Askeri İdari Yargı dosyasının davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece,  genel idari yargı dosyasının onaylı örneği ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde genel idari yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ ile A.Y.İ.M Savcısı Nihat POLAT’ın davada genel idari yargı yerinin görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde (TSK) uzman çavuş olarak görev yaparken 45 yaşına girmesi nedeniyle sözleşmesi feshedilen ve akabinde TSK kadrolarında istihdam edilmek üzere Isparta Dağ, Komd.Okl.ve Eğt.Mrk.K.lığl 3'üncü Snf.As.Ceza ve Tutukevi infaz Kısmına gardiyan /sivil memur olarak atanan davacı tarafından; sivil memurluğa 3. derecenin 1. kademesinden atamasının yapılması gerekirken, 5. derecenin 1. kademesinden göreve başlatılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

Anayasa’nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu; ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş; 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinin birinci fıkrasında, “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına; askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen, görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda; ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz” denilmiştir.

Buna göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem veya eylemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

 

1602 sayılı Yasa’nın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.

Davacının 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddesinde sayılan asker kişilerden olduğu ve bu nedenle dava konusu işlemin asker kişiyi ilgilendirdiği tartışmasızdır.

Dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığına gelince:

İdari işlemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden “askeri hizmete ilişkin” olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılması gerekmektedir. Eğer idari işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise, bu işlemin askeri hizmete ilişkin olduğu kabul edilmelidir. Daha açık bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemler; idarenin bir asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler göz önünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemlerdir. İşlem, askeri olmayan bir makam tarafından tesis edilmiş olsa bile durum değişmemekte menfaati ihlal edilen asker kişinin açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde görülmesi gerekmektedir.

3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununun 5.maddesinde uzman erbaşların sözleşme yaparak göreve başlayacağı ve Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı ile ilgilendirilecekleri, sözleşmelerinin kırkbeş yaşına girdikleri yıla kadar uzatılabileceği, yaş sınırı nedeniyle silahlı kuvvetlerden ayrılacak olanlardan isteklilerin Milli Savunma Bakanlığı kadrosunda emekli aylığıyla hak kazandıkları tarihe kadar devlet memuru olarak istihdam edileceği; 16.maddesinde ise uzman çavuşların 10’uncu derecenin birinci kademesinden mesleğe giriş yapacakları hükme bağlanmıştır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun “Ortak Hükümler” başlıklı 36/A maddesinde, mezuniyet durumlarına göre memurluğa giriş dereceleri belirlenmiş, Devlet Memurluğunda İlerleme ve Yükselmeler 2. Bölümünde, Yer Değiştirmeler de 3. Bölümünde düzenlenmiştir.

Dava dosyalarının incelenmesinden; davacının Uzman Erbaş olarak görev yaparken, 45 yaşına girmesi nedeniyle sözleşmesinin feshedildiği ve 6000 sayılı Yasa ile 3269 sayılı Yasa'nın 5'inci Maddesine eklenen cümle gereğince, TSK kadrolarında istihdam edilmek üzere Isparta Dağ, Komd.Okl.ve Eğt.Mrk.K.lığl 3'üncü Snf.As.Ceza ve Tutukevi infaz Kısmına gardiyan /sivil memur  olarak atandığı, Uzm.Çvş. görevinden 3. derecenin 1. kademesinden terhis edilmesine rağmen sivil memurluğa 5. derecenin 1. kademesinden atandığı; işlemin düzeltilmesi ve bu kademede bekletilmeden kademe ilerlemesinin yapılmasına ilişkin idareye yaptığı başvurusunun zımnen reddedildiği; yaş haddi nedeniyle sözleşmesinin feshedildikten sonra, devlet memuru olarak atanması üzerine kazanılmış hakkı olan 3. derecenin 1.kademesinden başlatılması, bu derece ve kademede bekletilmeyip, 3. derecenin 1. kademesindeki kıdemi de dikkate alınarak kadem terfisinin ilerletilmesi, 5. derece 1. kademesinden devam edilmesi işleminin iptali; 3. derecenin 1. kademesinden göreve başlatılmaması nedeniyle 02.01.2012 tarihinden itibaren eksik ödenen maaş ve tüm özlük haklarının en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle dava açtığı anlaşılmıştır.

Olayda, davanın konusunu davacının “intibakının yapılıp yapılmayacağı” hususunun oluşturduğu ve bu işlemin askeri hizmete ilişkin bir yanının bulunmadığı kuşkusuzdur.

Belirtilen duruma göre ve olayda Anayasa’nın 157. ve 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddelerinde öngörülen “asker kişiyi ilgilendirme” ve “askeri hizmete ilişkin bulunma” koşulları birlikte gerçekleşmediğinden, davanın görüm ve çözümünde genel idari yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Isparta İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç       : Davanın çözümünde GENEL İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Isparta İdare Mahkemesi’nin 15.8.2012 gün ve E:2012/825, K:2012/906 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 13.10.2014 gününde Üyelerden Mehmet AKBULUT ve Mehmet Aydan AL’ın KARŞI OYLARI ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet Aydan

AL