T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2016 / 121 KARAR NO : 2016 / 165 KARAR TR : 14.03.2016 |
ÖZET: 2918 sayılı Yasa’dan kaynaklanan sorumluluk davasının ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
Davacı : M.D.
Vekili :Av.H.G.
Adli Yargıda
Davalılar : 1-M. Genel Sigorta A.Ş.
Vekili : Av. T.Ç.
2-Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekili : Av.M.Z.Y.
3-E.K.
Vekili : Av.O.K.
4-İ.Y.Y.
İdari Yargıda
Davalı : Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekili : Av.E.K.
O L A Y : Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; 20/03/2010 tarihinde davalı İ.Y. Y.’ın sevk ve idaresindeki, diğer davalı E.K. adına kayıtlı 27 ET 946 plaka sayılı otomobilin seyir halinde iken yol ile ilgili aydınlatmanın olmaması, yolun bittiğine, kapatıldığına dair hiçbir uyarıcı işaret ve trafik levhasının bulunmaması nedeniyle, hafif raylı sistem için yapılan kavşağı tam ortadan kesen yaklaşık 2 m boyundaki istinat duvarını fark etmeyip aracın ön kısmı ile çarparak yaralamalı ve maddi hasarlı kazanın meydana geldiğini; kazada davacının ağır yaralandığını, 25 gün hastanede yattığını, trafik kazası tespit tutanağında davalılardan Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin asli kusurlu, araç sürücüsünün tali kusurlu gösterildiğini, otomobilin arka sol koltuğunda yolcu olarak bulunan davacının kusura katılımının söz konusu olmadığını, davacının bir markette aylık ortalama 800,00 TL maaşla işçi olarak çalıştığını, bu kaza nedeniyle davacının uzun bir süre çalışamadığını, bu süre boyunca kazancından olduğunu, davacının tedavi için hastanede hayati tehlike ile yatarken tedavi sırasında ve sonrasında bir gözünü kaybetmesi ile çok büyük ve derin acılar çektiğini, uzun süreli psikolojik şok olduğunu, bu acıyı atlatamadığını, halen bekar olup 26 yaşında genç bir insan olan davacının bir gözünün ömür boyunca bir daha görmemesi düşüncesinin davacıyı çok derin üzüntülere sevk ettiğini, bu acının maddiyatla ölçülemeyeceğini, dava konusu aracın davalı sigorta şirketine 16/09/2009-2010 arası geçerli 3871667 numaralı poliçe ile sigortalı bulunduğunu beyanla; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacının çalışma gücünü kaybetmesinden doğan maddi zararı olarak şimdilik 1.000,00 TL’nin, manevi tazminat olarak da 100.000,00TL’nin olay tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemiyle adli yargıda dava açmıştır.
Davacı vekili 06.11.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile, talep etmiş oldukları 1.000,00 TL lik maddi tazminatı 121.876,00 TL artırarak toplam 122.876,00 TL olarak ıslah etmiştir.
GAZİANTEP 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:11.03.2013 gün ve E:2011/239 K:2013/145 sayılı kararında; “…davalı Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın kamu tüzel kişisi olduğu, davalı Belediye hakkındaki davanın hizmet kurusuna dayandığı, bu nedenle meydana gelen zararlardan dolayı idareye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerektiği…” şeklindeki gerekçe ile davalı Büyükşehir Belediyesi hakkında açılan dava yönünden mahkemenin yargı yolu itibariyle görevsiz olduğundan dava dilekçesinin reddine, davacı tarafından diğer davalılar hakkında açılan davanın ise kısmen kabulüne karar vermiş ve verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ:29.01.2015 gün ve E:2013/15533 K:2015/1227 sayılı kararı ile, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün onanmasına karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.
Davacı vekili bu kez 92.157 TL maddi ve 50.000 TL manevi olmak üzere toplam 142.157 TL tazminat istemiyle Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine idari yargı yerinde dava açmıştır.
GAZİANTEP 2. İDARE MAHKEMESİ:21.01.2016 gün ve E:2015/496 sayılı gönderme kararında; “…2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesinde; “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. Yargı merciince, önceki görevsizlik kararma ilişkin dava dosyası da temin edilerek gerekçeli başvuru karan ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir” hükmüne yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "idari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırlan" başlıklı 2. maddesinde idari dava türleri belirtilmiştir. Bu davalar; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak belirlenmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; 20.03.2010 tarihinde İlhan Yılmaz Yıldırım'ın sevk ve idaresindeki 27 ET 946 plaka sayılı araç ile Gaziantep Nijemingen Bulvarından Pancarlı Kavşağı istikametine seyir halinde iken Abdulkadir Akarsu Bulvarına giriş yaptığı sırada, hafif raylı sistem için yapılan kavşağı ortadan kesen istinat duvarına çarpması sonucu oluşan yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davcının sol gözünün görme yetisini kaybetmesi, sol elmacık kemiğinin kırılması ve sol gözünün üst kısmında kalıcı yara izi kalması sonucu maddi ve manevi zararlarının karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 101.000,00 TL'nin tazminine karar verilmesi istemiyle aralarında Gaziantep Büyükşehir Belediyesi'nin de bulunduğu davalılara karşı adli yargıda açılmış olan davada, Gaziantep 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 11.03.2013 tarih ve E:2011/239, K2013/145 sayılı kararıyla davalı Gaziantep Büyükşehir Belediyesi yönünden açılan davada, idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 1. maddesinde, Kanunun amacının Karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun Karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan, 2918 sayılı Yasa'nın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa'nın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafık kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110.maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Belediye aleyhine idare mahkemesinde açılan başka bir tazminat talepli tam yargı davasında, İdare Mahkemesi 2918 sayılı Yasa'nın 110. maddesinin 1. fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına varmış, İdare Mahkemesinin bu iki cümlenin iptali istemiyle yaptığı başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi 08.12.2011 gün ve E:2011/124, K:2011/160 sayı, 08.11.2012 gün ve E:2012/l 18, K:2012/170 sayı ve 28.5.2013 gün ve E:2013/59, K:2013/68 sayılı aynı içerikli kararlan ile; “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun’dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir. Başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.” kararına varmıştır.
Bu açıklamalar ışığında, 2918 sayılı Yasa'nın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin benzer bir konuda İdare Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin Karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Nitekim; Uyuşmazlık Mahkemesinin (Hukuk Bölümü) 30.11.2015 tarih ve 2015/753 K:2015/771 sayılı kararı da bu doğrultudadır…” şeklindeki gerekçe ile davanın adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varıldığından, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca dava dosyasının adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, dosyanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilene kadar ertelenmesine karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 14.03.2016 günlü toplantısında:
İLK İNCELEME:Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince anılan Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen usul ve yönteme uygun biçimde başvuruda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmediğinden esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Filiz BUDAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un adli yargı, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, trafik kazası nedeniyle meydana gelen maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılmış tazminat davasına ilişkindir
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Dava dosyalarında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda; 20.03.2010 tarihinde İ. Y.Y.'ın sevk ve idaresindeki 27 ET 946 plaka sayılı araç ile Gaziantep Nijemingen Bulvarı’ndan Pancarlı Kavşağı istikametine seyir halinde iken Abdulkadir Akarsu Bulvarı’na giriş yaptığı sırada, hafif raylı sistem için yapılan kavşağı ortadan kesen istinat duvarına çarpması sonucu oluşan yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davcının sol gözünün görme yetisini kaybetmesi, sol elmacık kemiğinin kırılması ve sol gözünün üst kısmında kalıcı yara izi kalması sonucu maddi ve manevi zararlarının tazminine karar verilmesi istemiyle davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesinin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısiyle 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Gaziantep 2.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Gaziantep 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.03.2013 gün ve E:2011/239 K:2013/145 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Gaziantep 2.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Gaziantep 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.03.2013 gün ve E:2011/239 K:2013/145 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 14.03.2016 gününde, Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye Ali ÇOLAK
Üye Süleyman Hilmi AYDIN |
Üye Yusuf Ziyaattin CENİK
Üye Mehmet AKBULUT |
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ
Üye Yüksel DOĞAN |
KARŞI OY
Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.9.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.14.03.2016
ÜYE
Süleyman Hilmi AYDIN