T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2021/477

KARAR NO  : 2021/461     

KARAR TR  : 20/09/2021

 

ÖZET: Davalı Üniversitede Meslek Yüksek Okulu Müdürü görevini ifa ederken iş akdi feshedilen davacının işe iade istemiyle açtığı davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

K A R A R

 

Davacı    : E.D.

Vekili      : Av. T.Ö. Av. Ç.Y.

Davalı     : Türk Hava Kurumu Üniversitesi

Vekili      : Av. S.A.D.S.

 

I. DAVA KONUSU OLAY

1. Davacı vekili, davalı Türk Hava Kurumu Üniversitesinde yardımcı doçent olarak Meslek Yüksek Okulu Müdürü görevini ifa eden müvekkili davacının, iş akdinin feshedilmesine ilişkin 14/07/2016 tarihli ve 5713 sayılı işlemin iptali ve işe iade istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

A. İdari Yargıda

2. Ankara 4. İdare Mahkemesinin 05/01/2017 tarihli ve E.2016/3241, K.2017/18 sayılı kararıyla; "2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-a. Maddesi uyarınca davanın görev yönünden reddine" karar verilmiş, kararın istinaf edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...4857 Sayılı İş Kanunun 1. Maddesinde, bu Kanunun amacının, işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartlan ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumlulukları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumlulukları düzenlemek okluğu belirtilip : "Tanımlar" başlıklı 2, Maddesinde, bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren dendiği belirtildikten sonra, ikinci Bölümde "İş sözleşmesi Türleri ve feshi” konusu maddeler halinde açıklanarak, "Fesih bildirimine itiraz ve usulü" başlıklı 20. maddesinde iş sözleşmesi feshedilenin, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliğ tarihinden itibaren 1 ay içinde İş Mahkemesinde dava açabileceği hükme bağlanmıştır.

Öte yandan, davacı ile davalı idare arasında imzalanan iş sözleşmesinin 3.maddesinde: "THK Üniversitesi gerekli hallerde İş Kanunu hükümlerine uygun olarak sözleşmeyi her zaman feshedebilir. Öğretim elemanı, anılan Kanunun ilgili maddesinde belirtilen haller dışında (İşçinin haklı nedenlerle derhal fesih hakkı) bildirim öneline uymadan işini bırakırsa, bu hareketinden dolayı maaşının brüt tutarının üç katını Üniversiteye tazminat olarak ödemeyi peşinen kabul eder, i ara 11 ar aralarındaki sözleşmeyi karşılıklı rıza göstermek koşulu ile tazminat talep ermeden her zaman sona erdirebilirler. Fesih bildirimi, taraflarca yazılı olarak kanuni ikamet adresine yapılır.” hükmü, 10.maddesinde de hizmeti süresince sözleşmelinin;

a) Sözleşmenin bütününe veya herhangi bir madde hükmüne aykırılığı halinde,

b) Öğrencilerden kendisi hakkında sürekli yakınma, eleştiri ve şikayetler alınması; eksiklik ve hatalardan dolayı sık sık yönetimce uyarılması, bu uyanların dikkate alınmaması \e bu yakınma nedenlerinin kanıtlanması durumunda,

c) Kurum hakkımla gizli nitelikteki bilgilen üçüncü kişilere aktarması, kurumda edindiği bilgi ve belgeler hakkında kuruma zarar verecek nitelikte resmi ve adli kuruluşların talep ettiği bilgiler hariç, olumsuz sözlü ve yazılı bir beyanda bulunması halinde,

d) Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türklüğü küçük düşürücü davranışta bulunması durumunda

e) Atatürk ilke ve devrimlerini, laik Cumhuriyet değerlerini ve ülkemizin birlik ve beraberliğini zedeleyici davranışlarda bulunması durumunda kurum işbu sözleşmeyi tek taraflı olarak 'feshetmekte serbesttir." hükmü yer almaktadır.

Dosyanın incelenmesinden; davacı ile işveren Türk Hava Kurumu Üniversitesi arasında 02.08.2011 tarihli belirli süreli tanı zamanlı, öğretim üyeleri iş sözleşmesinin imzalandığı ve sözleşmenin de 4857 sayılı Yasa hükümlerine istinaden düzenlendiği ve dava konusu işlemle de davacının iş akdinin 4857 sayılı İş Kanunun 25/2 maddesi gereğince feshedildiği görülmekledir.

Bu durumda; davacının iş akdinin feshine ilişkin işlemin yargısal denetiminin adli yargı yerinde yapılması gerekliğinden, uyuşmazlığı çözüme kavuşturacak görevli yargı yerinin adli yargı olduğu sonucuna ulaşılmıştır."

3. Davacı vekili, işe iade ve işe başlatmama tazminatı talebiyle bu kez adli yargı yerinde dava açmıştır.

B. Adli Yargıda

4. Ankara (Batı) 2. İş Mahkemesinin E.2016/353, K.2019/325 sayılı dosyada 23/05/2019 tarihinde "Davanın Reddine" dair verdiği karar aleyhine istinaf yoluna başvurulmuştur.

5. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi, 26/12/2019 tarihli, E.2019/3568, K.2019/3122 sayılı kararıyla "...davacının kamu görevlisi olduğu, davacının sözleşmesinin feshine ilişkin işlemin 2577 sayılı Kanunun 2/1 maddesi gereğince iptal davasına konu olabilecek nitelikte bir idari işlem niteliği taşıdığı, bu işlemin hukuka uygunluk denetiminde idari yargının görevli olduğu gerekçesi ile yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle Ankara (Batı) 2. İş Mahkemesinin 23/05/2019 tarihli, E.2016/353, K.2019/325 sayılı kararının kaldırılmasına karar vererek, dosyayı mahalline iade etmiştir.

6. Ankara (Batı) 2. İş Mahkemesi, E.2020/161, K.2020/210 sayılı dosyada 10/12/2020 tarihinde, "Davanın yargı yolu caiz olmaması nedeni ile ve dava şartı yokluğundan usulden reddine" karar vermiş, bu karar istinaf edilmeksizin 02/02/2021 tarihinde kesinleşmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...Tüm dosya kapsamı ile yapılan inceleme sonucu, davacının davalı Kurumda yardımcı doçent olduğu, yüksek okul müdürü olarak çalıştığı, bu nedenle yürüttüğü hizmetin bir kamu görevi olduğu anlaşılmıştır.

...Vakıf Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalışan davacının Devlet Üniversitelerinde olduğu gibi idari sözleşme ile çalıştığı, uyuşmazlıkta idari yargının görevli olduğu..."

III. İLGİLİ HUKUK

7. Anayasa'nın “Yükseköğretim Kurumları” başlıklı 130. maddesinin birinci fıkrasında, “Çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur.” 2. fıkrasında, “Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumları kurulabilir.” 10. fıkrasında “Vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları, mali ve idari konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasada belirtilen hükümlere tabidir” hükümleri bulunmaktadır.

8. Vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumları ile ilgili düzenlemeler getirilmiş ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na 5772 sayılı Kanun ile bazı hükümler eklenmiştir. Buna göre;

Ek Madde 2'de:

“Vakıflar; kazanç amacına yönelik olmamak şartıyla ve mali ve idari hususlar dışında, akademik çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden bu Kanunda gösterilen esas ve usullere uymak kaydıyla, Yükseköğretim kurumları veya bunlara bağlı birimlerden birini veya birden fazlasını ya da bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsüne bağlı olmaksızın, ekonominin ihtiyaç duyduğu alanlarda yüksek nitelikli işgücü yetiştirmek amacıyla, bu Kanun hükümleri çerçevesinde kalmak şartıyla meslek yüksekokulu kurabilir. Bu meslek yüksekokulu, kamu tüzel kişiliğini haiz olup, Yükseköğretim Kurulunun görüşü alınarak Bakanlar Kurulu kararı ile kurulur. Kurulacak meslek yüksekokullarına, meslek ve teknik eğitim bölgesinde gereksinim duyulması esastır.”

 

Ek Madde 5'de:

“Vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumlarının, vakıf yönetim organı dışında en az yedi kişiden oluşan bir mütevelli heyeti bulunur. Mütevelli heyet üyeleri, vakıf yönetim organı tarafından dört yıl için seçilir, süresi biten üyeler yeniden seçilebilir. Mütevelli heyet üyelerinin yaş sınırlaması hariç Devlet memuru olma niteliklerine sahip bulunmaları ve en az üçte ikisinin lisans düzeyinde yükseköğrenim görmüş olması gerekir. Mütevelli heyet üyeleri kendi aralarından bir başkan seçer.

Mütevelli heyet vakıf yükseköğretim kurumunun tüzelkişiliğini temsil eder. Vakıf yükseköğretim kurumlarının yöneticileri Yükseköğretim Kurulunun olumlu görüşü alınarak mütevelli heyet tarafından atanır. Mütevelli heyet; vakıf yüksek öğretim kurumu yöneticilerine uygun gördüğü ölçüde yetkilerini devredebilir. Yükseköğretim kurumunda görevlendirilecek yöneticiler ve öğretim elemanları ile diğer personelin sözleşmelerini yapar, atamalarını ve görevden alınmalarını onaylar, yükseköğretim kurumunun bütçesini onaylar ve uygulamaları izler, ayrıca vakıfça hazırlanan yönetmelik hükümlerine göre diğer görevleri yürütür.

Mütevelli heyetin toplantı nisabı ve karar alınması ile ilgili hususlarda bu Kanunun 61 inci maddesi hükmü uygulanır”

 

Ek Madde 8'de:

“Vakıfça kurulacak yükseköğretim kurumlarındaki akademik organlar, Devlet yükseköğretim kurumlarındaki akademik organlar gibi düzenlenir ve onların görevlerini yerine getirir. Öğretim elemanlarının nitelikleri Devlet yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanlarının niteliklerinin aynıdır. Devlet Yükseköğretim kurumlarında çalışmaları yasaklanmış veya disiplin yoluyla bu kurumlardan çıkarılmış kişiler, vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alamazlar”

Denilmiştir.

9. Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin “Öğretim elemanları” başlıklı 23. maddesinde ise, “Öğretim elemanlarının seçimi, değerlendirilmesi, seçilenlerin uygun görülen akademik unvanlarla görevlendirilmeleri ve yükseltilmeleri yürürlükteki kanun ve yönetmelik hükümlerine uyularak vakıf yükseköğretim kurumunun yetkili akademik organlarınca yapılır. Öğretim elemanlarının atamalarında, devlet yükseköğretim kurumlarındaki atamalarda aranan şartlara ilaveten vakıf yükseköğretim kurumunun akademik yönden gerekli gördüğü şartlar da aranabilir. Vakıf meslek yüksekokullarında özellikle uygulamalı derslerde görevlendirilecek öğretim elemanlarının atanmasında çalışma deneyimine sahip olması gözetilir.

Vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alacak olan akademik ve idari personelin çalışma esasları 2547 sayılı Kanunda devlet üniversiteleri için öngörülen hükümlere tabidir. Bu personelin aylık ve diğer özlük hakları bakımından ise 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanır.” kuralı yer almıştır.

10. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesi şöyledir:

"1. İdari dava türleri şunlardır:

a) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları

c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar."

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

A. İlk İnceleme

11. Uyuşmazlık Mahkemesinin Celal Mümtaz AKINCI’nın başkanlığında, Üyeler Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 20/09/2021 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdari ve adli yargı yerleri arasında anılan Kanun’un 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari ve adli yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

B. Esasın İncelenmesi

12. Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU'nun davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ'nin ve Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

13. Dava, davalı Vakıf Üniversitesinde Meslek Yüksek Okulu Müdürü görevini ifa ederken iş akdi feshedilen davacının, davalı Üniversitenin 14/07/2016 tarihli ve 5713 sayılı işleminin iptali ve işe iade istemiyle açılmıştır.

14. Davalı Vakıf Üniversitesi de anılan mevzuat hükümleri çerçevesinde 2809 sayılı “Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu”nun Ek 43.maddesi ile vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlere tabi olmak üzere kamu tüzel kişiliğine sahip olarak kurulmuştur.

15. İdari rejime dayalı olarak düzenlenmiş bulunan Türkiye'nin idari yapısında, kamu tüzel kişiliği idari yargının görev alanının belirlenmesinde kullanılan ölçütlerden birisidir. Kamu tüzel kişilerinin kuruluş amacı kamu yararı, faaliyet konuları ise kamu hizmetidir. Bu bağlamda, Kamu Tüzel Kişileri, özel hukuk tüzel kişilerine nazaran üstün ve ayrıcalıklı kamu gücüne sahiptirler ve tek taraflı işlemlerle yeni hukuki durum yaratabilirler. Bu nedenle de personeli kamu hukukuna tabidir.

16. Kanunla kurulma ve kamu tüzel kişiliğine sahip olmanın yanı sıra, Devlet Üniversitelerinde olduğu gibi Vakıf Üniversitelerinin de Anayasal güvence altına alınmış olan "Bilimsel Özerkliğe sahip olmaları" bir diğer ayrıcalığıdır. Üniversitelerde bilimsel özerklik ilkesi benimsenirken güdülen amaç, yükseköğretimin çeşitli siyasal çevre ve baskı grupları ile düşünce kümelerinin etkisinin dışında tutarak, bilimsel amaç, hedefler ve gereksinimlerine bağlı olmalarını sağlamaktır. Bu nedenle de, bilimsel faaliyetin asli unsurları olan yükseköğretim elemanlarının, görevleri, unvanları, atama, yükselme ve emeklilikleri gibi özlük haklarının kanunla düzenleneceği konusu, anayasal teminat altına alınmıştır.

17. Somut olay ve mevzuat hükümleri birlikte irdelendiğinde; davalı Üniversitenin, sürekli ve düzenli nitelikteki kamu hizmetinde çalıştırdığı davacının; statüsü, göreve alınması, hak ve yetkileri gözetildiğinde, İdare Hukuku kapsamında bir kamu personeli olduğu, aralarında düzenledikleri sözleşmenin de idari sözleşme niteliği taşıdığı açıktır.

18. Buna göre, davacının sözleşmesini tek taraflı feshinden sonra, bu sözleşmeye dayanarak açılan davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun yukarıda yer verilen 2. maddesinin c fıkrası kapsamında idari yargı yerinde görülmesi gerekmektedir.

19. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, Ankara 4. İdare Mahkemesinin 05/01/2017 tarihli ve E.2016/3241, K.2017/18 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Davanın çözümünde İDARİ YARGI YERİNİN GÖREVLİ OLDUĞUNA,

B. Ankara 4. İdare Mahkemesinin 05/01/2017 tarihli ve E.2016/3241, K.2017/18 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

20/09/2021 tarihinde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Celal Mümtaz

AKINCI

Üye

Şükrü

BOZER

Üye

Mehmet

AKSU

Üye

Birol

SONER

 

 

 

 

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

Ahmet

ARSLAN