Hukuk Bölümü         2013/136 E.  ,  2013/341 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : N.B.

Vekili      : Av. R.C.  

Davalılar  : 1- Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili      : Av. C.Ö.  

                  2- Melikgazi Belediye Başkanlığı

Vekili      : Av. A.D.                                

O L A Y  : Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkilinin Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, Anbar Mahallesi, 5162 Parselde kayıtlı taşınmazın maliki olduğunu, sözkonusu taşınmazın imar planında yol, bulvar ve yeşil alan olarak ayrıldığını, taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL tazminatın yasal faizi ile birlikte tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalılar vekilleri süresi içinde verdikleri dilekçede özetle, taşınmaza fiilen el atılmadığını, imar planına dayalı olarak açılan tazminat davalarının görüm ve çözüm yerinin idare mahkemeleri olduğunu ileri sürerek görev itirazında bulunmuştur.

Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesi: 4.4.2012 gün ve E:2012/7 sayı ile, ön inceleme günü olarak 21.6.2012 tarihini belirlemiş; 21.6.2012 günü yapılan 1. celsede davalı Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilince de yargı yolu itirazında bulunulmuş, mahkemece keşif icrasına karar verilerek, duruşmanın 4.10.2012 günü yapılmasına karar verilmiş; 4.10.2012 tarihli ikinci celsede davalı vekillerince görev konusunda karar verilmesi talep edilmiş, mahkemece bilirkişilerden ek rapor tanzimi istenilmiş duruşmanın 8.12.2012 gününe bırakılmasına karar verilmiş; Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin 18.10.2012 günü mahkeme kayıtlarına giren dilekçesi ile, Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmekte olan davada, Mahkemenin adli yargının görevli olduğu yönündeki 4.10.2012 gün ve 2012/7 sayılı zımni kararı uyarınca idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda verdiği dilekçesi üzerine dosya örneği Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Davanın, mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamadan kaynaklanan tazminat talebiyle açıldığı sonucuna ulaşıldığı, dava dilekçesinde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında, mülkiyet hakkına getirildiği söylenen kısıtlamanın, taşınmazın maliki yönünden zarar doğurucu sonuçlarının olabileceğinde kuşku olmadığı, ancak; bu sonuç ya sonuçların genel ve düzenleyici nitelikte bir idari işlem olan imar planından kaynaklandığı, bu planda öngörülen kamulaştırma programlarının zamanında yapılmamasından ve imar uygulamalarından; başka bir anlatımla da, idari işlemlerden ve davalı idarenin imar planı gereği yapılması gereken kamulaştırmalar konusundaki hareketsizliği şeklinde ortaya çıkan idari eylemlerden kaynaklandığı, idari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini talepleri ise 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 12 ve 13.maddeleri uyarınca idari yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilmeleri, anılan Yasa hükümlerinin gereği olduğu, bu bakımdan hukuka uygunluklarının denetimi ve zarar doğurucu sonuçlarının giderilmesi idari yargının görev alanında bulunan idari işlem ve eylemlerin hukuk düzeninde yaratmış oldukları etki ve sonuçların, hukuki elatma olarak nitelendirilmesine ve bu olumsuz sonuçlarla ilgili tazminat taleplerinin adli yargı yerlerinde açılacak tazminat davalarına konu edilmelerine, hukuken olanak bulunmadığı, dolayısıyla 2577 sayılı Yasanın 2. maddesinin 1. fıkrasının b bendinde yer alan idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları hükmü gereğince idari yargı yerinde görülmesi gerektiği, bu nedenle 2247 sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Zehra Ayla PERKTAŞ’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ,  Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Metin ULUKANLIGİL’in katılımlarıyla yapılan 11.3.2013 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın davada başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 10. maddesinin birinci fıkrasında, “Görev uyuşmazlığı çıkarma; adli, idari ve askeri bir yargı merciinde açılmış olan davada ileri sürülen görev itirazının reddi üzerine ilgili Başsavcı veya Başkanunsözcüsü tarafından görev konusunun incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinden istenmesidir.” denilmiş; aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, “Yetkili Başsavcı veya Başkanunsözcüsünün Uyuşmazlık Mahkemesinden istekte bulunabilmesi için, görev itirazının, hukuk mahkemelerinde en geç birinci oturumda, ceza mahkemelerinde delillerin ikamesine başlamadan önce; idari yargı yerlerinde de dilekçe ve savunma evresi tamamlanmadan yapılmış olması ve yargı yerlerinin de kendilerinin görevli olduklarına karar vermiş bulunmaları şarttır.” hükmüne yer verilmiştir.

                Anılan Yasa maddesine göre, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılabilmesi için, görev itirazının hukuk mahkemelerinde en geç birinci oturumda yapılmış olması ve mahkemece davada görevli olduğuna karar verilmiş bulunması gerekeceği açıktır.

                Olayda, görev itirazı en geç mahkemenin ilk celsesinde yapılmış olmakla 10. maddenin ikinci fıkrasının öngördüğü koşullardan biri gerçekleşmiş ise de, mahkemece görev itirazının reddine ilişkin ya da davada görevli bulunduğu yolunda herhangi bir karar verilmemiş olduğundan olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması için aranan diğer koşul gerçekleşmemiştir.

                Nitekim, ilk celsede ve sonraki celsede verilen kararlarda mahkemelerince yargı yoluna ilişkin herhangi bir hüküm kurulmadığına göre ve Yasa’da görev konusundaki karar için bir süre öngörülmemiş bulunması karşısında, davalı vekilinin başvuru dilekçesinde öne sürdüğü “mahkemece görev itirazının zımnen reddedildiği” yolundaki iddianın kabulüne olanak bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen yönteme uygun bulunmayan başvurunun, aynı Yasa’nın 27. maddesinde yer alan “Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder.” kuralı uyarınca reddi gerekmiştir. 

SONUÇ  : 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen yönteme uygun bulunmayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesinde yer alan “Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder.” kuralı uyarınca REDDİNE, 11.3.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.