Hukuk Bölümü         2009/286 E.  ,  2009/362 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : S.V. Güvenlik Hizmetleri A.Ş.

Vekili               : Av. Ş.P.,

                          Av. C.O.,

                         Av. H.Ç.,

                          Av. E.K.,

                          Av. İ.Y.,

Davalı             : Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı(Kocaeli Bölge Müdürlüğü)

 O L A Y: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Kocaeli Bölge Müdürlüğü’nün 14.06.2006 gün ve 5558 sayılı işlemi ile, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 3. maddesine muhalefet edildiğinden bahisle 108. maddesine dayanılarak 98. maddesine göre idari para cezası verilmiştir.

Davacı vekili, para cezasının kaldırılması istemiyle adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

KOCAELİ 1. SULH CEZA MAHKEMESİ; 16.01.2007 gün ve D.İş No: 2006/701  sayı ile, 5326 Sayılı Kabahatler Kanununun 3. maddesinin Anayasa Mahkemesi Başkanlığının 1.3.2006 tarih ve 2006/35 karar numaralı ilamı ile iptaline karar verildiği, kanun koyucuya bu hususta düzenleme yapmak üzere süre verildiği, 5560 Sayılı Kanun ile Kabahatler Kanununun 3. maddesinin yeniden ele alındığı ve özel kanunlarda idari para cezalarının tahsili ve bu cezalara karşı başvurulacak merciin belirtilmesi halinde, idari para cezalarına karşı özel kanunlardaki bu hükümlerin uygulanacağının belirtildiği; 506 sayılı SSK Kanununun 140. maddesini değiştiren 29.7.2003 tarih ve 4958 sayılı Kanunun 51. maddesine göre idari para cezasına karşı başvurulacak mahkemenin İdari Mahkemesi olduğunun açıkça belirtildiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar kesinleşmiştir.

            Davacı vekili, bu kez, söz konusu idari para cezasının iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

KOCAELİ İDARE MAHKEMESİ; 03.03.2008 gün ve E: 2007/917, K:2008/350 sayı ile, 5326 sayılı Kabahatler Kanunun 06.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasanın 31. maddesi ile değişik 3. maddesinin (a) bendinde, bu Kanun'un, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı, aynı Yasanın 27. maddesinde ise; İdari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabileceğinin hüküm altına alındığı;  8.2.2008 günlü, 26781 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un” 578. maddesinin (öö) fıkrası ile 4857 sayılı Yasanın 108. maddesinin, idare mahkemesinin görevli mahkeme olarak gösterildiği 2. fıkrasının yürürlükten kaldırılmış olması nedeniyle bu tarihten itibaren anılan Yasada görevli mahkemeye ilişkin herhangi bir düzenlemenin kalmadığı;  görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı, davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkemenin, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmesi durumunda mahkemenin görevsizlik karan vermesinin gerekeceği;  bu durumda, davacıya 4857 sayılı Yasa uyarınca verildiği tartışmasız olan para cezasına ilişkin uyuşmazlığın görüm ve çözümünün, aynı Yasada görev konusunda bir düzenleme bulunmaması karşısında 5326 sayılı Yasanın anılan 3. maddesi uyarınca adli yargı yerinin görevine girdiği gerekçesiyle; davanın, 2577 Sayılı Kanunun 15. maddesinin (1-a) bendi uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş;  bu karara Davacı vekili  tarafından  yapılan  itirazı, SAKARYA BÖLGE İDARE MAHKEMESİ;  18.07.2008 gün ve E:2008/1117, K:2008/1086 sayı ile kabul ederek kararının bozulmasına karar vermiş; davalı idarenin; görevli mahkemesinin Sulh Ceza Mahkemesi olduğu ileri sürülerek  kararın düzeltilmesi istemi üzerine; SAKARYA BÖLGE İDARE MAHKEMESİ; 18.06.2009 gün ve E:2009/1205, K:2009/976 sayı ile, davalı idarenin karar düzeltme isteminin kabulüne, Mahkemelerinin 18.07.2008 gün ve E:2008/1117, K:2008/1086 sayılı kararının kaldırılmasına, davacı tarafın itirazının reddine itiraza konu Kocaeli İdare Mahkemesi Hakimliğinin 03.03.2008 gün ve E:2007/917, K:2008/350 sayılı kararının onanmasına karar vermiş ve sonuç itibariyle,    İdare Mahkemesinin görevsizlik kararı kesinleşmiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE :

            Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Erdoğan BUYURGAN, Ramazan TUNÇ, Habibe ÜNAL, Turan KARAKAYA, Gürbüz GÜMÜŞAY ve Coşkun GÜNGÖR’ün katılımlarıyla yapılan 28.12.2009 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, ekinde adli yargı dosyası  ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

            II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 4857 sayılı Kanun’un 3, 98 ve 108.  maddelerine göre verilen idari para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 3. maddesinde, işyerini bildirmeye ilişkin düzenlemeye yer verilmiş; 98. maddesinde, işyerini bildirme yükümlülüğüne aykırılık halinde verilecek idari para cezaları belirtilmiş; “İdari para cezalarının uygulanmasına ilişkin hususlar” başlığını taşıyan 108. maddesinde ise, “(Değişik: 15/5/2008-5763/10 md.)   Bu Kanunda öngörülen idari para cezaları, 101 ve 106 ncı maddelerdeki idari para cezaları hariç, gerekçesi belirtilmek suretiyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürünce verilir. 101 ve 106 ncı maddeler kapsamındaki idari para cezaları ise doğrudan Türkiye İş Kurumu İl Müdürü tarafından verilir ve genel esaslara göre tahsil edilir. 106 ncı maddeye göre verilecek idari para cezası için, 4904 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin (h) bendindeki tutar esas alınır”  denilmiş,  madde hükmü  26.5.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

4857 sayılı İş Kanunu’nda idari para cezasına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenleme yer almamaktadır.         

1.6.2005 tarihinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun yürürlüğe girmesi üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nce, sözü edilen Kanun’un diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımlar ile bunlara karşı yapılacak itirazlara ilişkin görev hükümleri üzerindeki etkisinin incelenmesi sonucunda; diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımın, dayanağı olan yasanın amacı dikkate alınarak; Kabahatler Kanunu’nun 1., 2., 16. ve 19. maddelerinde belirtilen koşulları taşıması,  27. maddenin (1) numaralı bendinde belirtilen idari yaptırımlardan olması halinde, idari para cezaları ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin olanlarına karşı 1.6.2005 tarihinden sonra yapılacak itirazlarda sulh ceza mahkemelerinin genel görevli kılındığına ve bu nedenle doğan görev uyuşmazlıklarında adli yargı yerinin görevli bulunduğuna karar verilmiştir.

Daha sonra,  30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesini değiştiren 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesinde        " (1) Bu Kanunun;

            a) İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

            b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

          uygulanır." denilmiştir.        

19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre,  Kabahatler Kanunu’nun; İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterildiği durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

            Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

            Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

            İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 4857 sayılı Kanun’da da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır.  Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacak olması nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Kocaeli 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nce verilen 16.01.2007 gün ve D.İş No: 2006/701 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.12.2009 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.