T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

  ESAS   NO : 2019/621

              KARAR NO : 2019/695

              KARAR TR: 21.10.2019

         

ÖZET : Trabzon İl Sağlık Müdürlüğü Akçaabat İlçesi, Söğütlü Beldesi 1 Nolu Aile Sağlığı Merkezi Aile Hekimliğinde Aile Sağlığı Elemanı-Hemşire olarak çalışan davacının, toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlandırılması istemiyle Sağlık Bakanlığı'na yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlem ile Trabzon İl Sağlık Müdürlüğü'ne yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                              KARAR                                                                    

Davacı   : Ö.Ö.Y.'ı temsilen T. Sağlık İşçileri Sendikası

Vekili      : Av. K.A.

Davalı    :     Adli Yargıda                                           İdari Yargıda

                  Sağlık Bakanlığı                                    1-Sağlık Bakanlığı

Vekili      : Av. N.H.T.                                             2-Trabzon Valiliği

                                                                                  Vekili: Av. K.S.

                                         

O L A Y : Davacıvekili dava dilekçesinde özetle; davacının, 1.8.2011 tarihinden itibaren Sağlık Bakanlığına ait Trabzon İI Sağlık Müdürlüğü Akçaabat İlçesi, Söğütlü Beldesi 1 Nolu Aile Sağlığı Merkezi Aile Hekimliğinde hemşire olarak 4857 sayılı Yasa kapsamında işçi statüsünde çalıştığını, davacının 17.10.2011 tarih ve 607 karar sayı ile sendika üyesi olduğunu ve üyeliğin davalı bakanlığa 12.12.2011 tarih ve 2781 sayılı yazı ile bildirildiğini, bu bildirimin 18.11.2011 tarihinde tebliğ edildiğini, Sendika ile davalı Bakanlığın üyesi olduğu TUHIS arasında 01.01.2011-31/12/2012 yürürlük tarihli Toplu İş Sözleşmesi (TİS) imzalandığını, davacının TIS hükümlerinde belirlenen sosyal haklardan yararlandırılmadığını ileri sürerek,fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; 500,00-TL ücret zammı farkı, 500,00-TL ikramiye, 100,00-TL ilave tediye, 150,00 TL yol parası, 300,00 TL sosyal yardım, 300,00 TL hizmet zammı, 50,00 TL giyim yardımı, 50,00 TL konut yardımı, 50,00 TL yemek yardımı ile TİS 54. maddeye uygulanacak faizleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesiistemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 9. İş Mahkemesi: 26.9.2014 gün ve E: 2013/619, K:2014/482 sayı ile, Dosyaya sunulan deliller çerçevesinde davacı tarafın talep ettiği TİS’ten kaynaklı alacak kalemleri yönünden bilirkişinin hesaplamaya esas aldığı delil ve veriler mahkemelerince de kabule değer bulunduğundan, bilirkişinin hesaplamaları hükme esas almaya uygun görüldüğü; Alınan rapor, dosya kapsamına uygun, tarafların iddia ve savunmalarını irdeler mahiyette ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına uygun bulunmakla 03/02/2014 tarihli rapordaki gerekçe ve hesaplamaya iştirak olunarak, davacının da talepleri nazara alınmak sureti ile davanın kısmen kabulüne karar vermiş, bu karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi : 9.6.2016 gün ve E:2015/1070, K:2016/17325 sayı ile, somut olayda, davacının davalı Sağlık Bakanlığına ait Aile Sağlığı Merkezi işyerinde, 5258 sayılı Kanun kapsamında hemşire olarak çalıştığı hususunun tartışmasız olduğu; belirtilen maddi ve kanuni olgular gözetildiğinde, davacının “sözleşmeli personel” olarak görev yaptığı, taraflar arasında akdedilmiş bulunan idari sözleşmeye dayalı uyuşmazlığın çözümünün İş Mahkemesinin görev alanına girmediği anlaşılmakta olup, anlaşmazlığın çözüm yerinin idari yargı olduğundan, davanın yargı yolu caiz olmaması sebebiyle usulden reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği gerekçesiyle mahkeme kararını bozmuştur.

ANKARA 9. İŞ MAHKEMESİ: 1.3.2017 gün veE:2016/852, K:2017/140 sayı ile,bozma ilamına uyularak, davacının, davalı Sağlık Bakanlığına ait Aile Sağlığı Merkezi işyerinde, 5258 sayılı Kanun kapsamında hemşire olarak çalıştığı; davacının “sözleşmeli personel” olarak görev yaptığı, taraflar arasında akdedilmiş bulunan idari sözleşmeye dayalı uyuşmazlığın çözümünün İş Mahkemesinin görev alanına girmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle anlaşmazlığın çözüm yerinin idari yargı olduğundan, yargı yolu caiz olmaması sebebiyle usulden reddine karar karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Trabzon İdare Mahkemesi: 20.12.2017 gün ve E:2017/829, K:2017/1528 sayı ile, Uyuşmazlığın, hizmet sözleşmesi ile Aile Sağlığı Elemanı-Hemşire olarak çalışan davacının kamu görevlisi olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğinden kaynaklandığının görüldüğü; 5258 sayılı Kanun'un 3. maddesinin 2. fıkrasında, ihtiyaç duyulması halinde kamu görevlisi olmayan aile sağlığı elemanlarının hizmet sözleşmesi ile aile hekimliği uygulamalarını yürütmek üzere çalıştırılabileceğinin düzenlendiği, aile hekimliğinin Devletin memur ya da diğer kamu görevlileri eliyle genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler kapsamında olduğu göz önüne alındığında, aile sağlığı elemanı-hemşire olarak görev yapan davacı ile akdedilen sözleşmenin idari hizmet sözleşmesi olarak değerlendirilmesi, davacının da diğer kamu görevlileri kapsamında olduğunun kabulü gerektiği; bu durumda, diğer kamu görevlisi kapsamında olan davacının işçi olarak değerlendirilmesi söz konusu olamayacağından toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlandırılma imkanı bulunmamakla, dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı; kaldı ki, davacının 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'nunu hükümleri uyarınca kurulan sendikalara üye olma ve toplu sözleşme hükümlerinden yararlanma hakkının her zaman saklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş, bu karara karşı davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.

Samsun Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi: 15.11.2018 gün ve E:2018/620, K:2018/965 sayı ile, Anayasanın 128’inci maddesinde devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütüleceği belirtilmiş, maddede “kamu görevlisi” kavramı tanımlanmayıp, “kamu görevlisi tarafından yapılması gereken görevler” sayılmıştır. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda da “kamu görevlisi” kavramı tanımlanmamış, 4 üncü maddesinde yalnızca kamu hizmetlerinin gördürüldüğü dört grup istihdam şeklinden bahsedilmiş olup, maddenin son fıkrasında işçiler hakkında bu Kanun hükümlerinin uygulanmayacağı açıkça vurgulanmış; bir kamu tüzel kişisi tarafından istihdam edilen kişi, bu göreve kamu hukuku kurallarına göre idari bir kararla atanmış ise, bu görevli kamu görevlisi sayılacağı belirtilmiş; örneğin memurların, idari bir kararla göreve atandıkları için tartışmasız olarak kamu görevlisi kabul edileceği, bir kamu tüzel kişisi tarafından istihdam edilen kişi ile bu kamu tüzel kişisi arasındaki bağ, bir “sözleşme” ile kurulmuş ise, bu bağın “akdi” nitelikte bir bağ olduğu; ancak, bir kamu tüzel kişisi tarafından “sözleşme” ile istihdam edilen herkesin kamu görevlisi olmayıp, sadece “ idari sözleşme” ile istihdam edilenlerin, kamu kurum veya kuruluşuna kamu hukuku bağı ile bağlı olduklarından kamu görevlisi olarak nitelendirileceği ve İdari hizmet sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargıda çözümlendiği, bu bağlamda; kamu tüzel kişisi tarafından bir “özel hukuk sözleşmesi” ile istihdam edilen kişilerin kamu görevlisi olarak kabulünün mümkün olmadığı; 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununun,"Personelin statüsü ve mali haklar" başlıklı 3. Maddesi hükmü irdelendiğinde; sağlık uygulamasında, kamu görevlilerinin yanı sıra diğer sağlık görevlilerinin de kamu görevlisi sıfatı olmadan istihdamına olanak sağlandığı; bu açıdan, aile hekimliği uygulamasında istihdam edilen kamu görevlisi olmayan kişilerin diğer kamu görevlisi sayılamayacakları, bunların, farklı bir kategoriyi oluşturduğu ve kamu hukukundan çok özel hukuk hükümlerine tâbi oldukları; anılan Yasa kapsamında düzenlenen Aile Sağlığı Elemanı Hizmet Sözleşmesine bakıldığında da, bu kategoridekilerin idare karşısında güçsüz bırakılmadıkları, karşılıklı iradelerin uyuşması esasına dayanan ve özel hukukun öngördüğü bir hizmet sözleşmesinin söz konusu olduğu; bu durumdaki personelle idare arasında imzalanan sözleşmenin, idari hizmet sözleşmesi olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı; davacının üyesi olduğu Sendika (T.SAĞLIK-İŞ) ile davalı Bakanlığın üyesi bulunduğu Sendika(TÜHİS) arasında imzalanan İşletme Toplu İş Sözleşmesinin Birinci Bölümünün 4. maddesinin, (a) fıkrasında, bu işletme toplu iş sözleşmesinin Sağlık Bakanlığı ve Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığına bağlı sağlık işkolundaki işyerlerini ve bu işyerlerinde çalışan taraf sendika üyesi işçileri kapsayacağının belirtildiği; dolayısıyla, Aile Sağlığı Merkezi Aile Hekimliğinde kamu görevlisi olmayan ve sözleşmeli aile sağlığı elamanı statüsünde görev yapan işçi sendikası üyesi davacının, Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinin tarafına uygulanması ve bu kapsamdaki alacaklarının tazmini talebinden kaynaklanan davanın görüm ve çözümünün adli yargının görevinde bulunduğu sonucuna varıldığı; Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 26.03.2018 tarih ve E:2018/41, K:2018/136 sayılı kararının da bu yönde olduğu; bu durumda, idare mahkemesinin görev alanında bulunmayan uyuşmazlıkta daha önce adli yargıda görevsizlik kararı verildiği hususu da gözönüne alınmak suretiyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekirken, İdare Mahkemesince uyuşmazlığın esasının incelenmek suretiyle verilen kararda hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun kabulüne, İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Trabzon İdare Mahkemesi: 3.1.2019 gün ve E:2018/1597, K:2019/2 sayı ile, Aile Sağlığı Merkezi Aile Hekimliğinde kamu görevlisi olmayan ve sözleşmeli aile sağlığı elamanı statüsünde görev yapan işçi sendikası üyesi davacının, Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinin tarafına uygulanması ve bu kapsamdaki alacaklarının tazmini talebinden kaynaklanan davanın görüm ve çözümünün adli yargının görevinde bulunduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, bu karara karşı davalılar vekili istinaf isteminde bulunmuştur.

    Samsun Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi: 29.4.2019 gün ve E:2019/553, K:2019/642 sayı ile, bakılan davada, Mahkemece davanın görev yönünden reddine karar verilerek dosyadan el çekildiği görüldüğü; 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca İdare Mahkemesi tarafından görevli mahkemenin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekirken, davanın görev yönünden reddine karar verilmesinde hukuki isabet bulunmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne, İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

TRABZON İDARE MAHKEMESÍ: 6.8.2019 gün ve E:2019/583 sayı ile, idare mahkemesinin görev alanında bulunmayan uyuşmazlıkta daha önce adli yargıda görevsizlik kararı verildiği hususu da gözönüne alınmak suretiyle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesince bir karar verilinceye kadar yargılamanın ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 21.10.2019 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, idari yargı dosyası ile birlikte adli yargı dosyası da temin edilmek sureti ile 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Gülşen AKAR PEHLİVAN'ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Trabzon İl Sağlık Müdürlüğü Akçaabat İlçesi, Söğütlü Beldesi 1 Nolu Aile Sağlığı Merkezi Aile Hekimliğinde Aile Sağlığı Elemanı-Hemşire olarak çalışan davacının, toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlandırılması istemiyle Sağlık Bakanlığı'na yapılan 12.12.2011 tarihli başvurunun zımnen reddine ilişkin işlem ile Trabzon İl Sağlık Müdürlüğü'ne yapılan başvurunun reddine ilişkin 17.01.2012 tarih ve 1306 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununun "Personelin statüsü ve mali haklar" başlıklı 3. maddesinin 1. ve 2. fıkrasında, “Sağlık Bakanlığı; Bakanlık veya diğer kamu kurum veya kuruluşları personeli olan uzman tabip, tabip ve aile sağlığı çalışanı olarak çalıştırılacak sağlık personelini, kendilerinin talebi ve kurumlarının veya Bakanlığın muvafakatı üzerine, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın, sözleşmeli olarak çalıştırmaya veya bu nitelikteki Bakanlık personelini aile hekimliği uygulamaları için görevlendirmeye veya aile hekimliği uzmanlık eğitimi veren kurumlarla sözleşme yapmaya yetkilidir.

Aile sağlığı çalışanları, aile hekimi tarafından belirlenen ve Sağlık Bakanlığı tarafından uygun görülen, kurumlarınca da muvafakatı verilen Bakanlık veya diğer kamu kurum ve kuruluşları personeli arasından seçilir ve bunlar sözleşmeli olarak çalıştırılır. Bu suretle eleman temin edilememesi halinde, Sağlık Bakanlığı, personelini bu hizmetler için görevlendirebilir. İhtiyaç duyulması halinde, Türkiye'de mesleğini icra etmeye yetkili ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin (A) bendinin (4), (5) ve (7) numaralı alt bentlerindeki şartları taşıyan kamu görevlisi olmayan uzman tabip, tabip ve aile sağlığı çalışanları; Sağlık Bakanlığının önerisi, Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine sözleşme yapılarak aile hekimliği uygulamalarını yürütmek üzere çalıştırılabilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden, Trabzon İl Sağlık Müdürlüğü Akçaabat İlçesi, Söğütlü Beldesi 1 Nolu Aile Sağlığı Merkezi Aile Hekimliğinde hizmet sözleşmesi ile Aile Sağlığı Elemanı-Hemşire olarak çalışan davacının, Türkiye Sağlık İşçileri Sendikasının Yönetim Kurulu Kararı ile üyeliğe kabul edildiği, Sağlık Bakanlığı'nın üyesi olduğu Türkiye Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS) ile Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası arasında 26.11.2011 tarihinde imzalanan toplu iş sözleşmesinin davacıya uygulanmaması üzerine Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası tarafından 16.11.2011 tarihli dilekçe ile Trabzon Valiliği İl Sağlık Müdürlüğüne, 12.12.2011 tarihli dilekçe ile de Sağlık Bakanlığı'na başvurularak davacının toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlandırılmasının talep edildiği, Sağlık Bakanlığı'nca talebin cevap verilmemek suretiyle reddedildiği, Trabzon Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü'nce de 17.01.2012 tarihli yazı ile talebin reddine dair işlemlerin iptali ile davacının hak kazandığı toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacakların ödenmesine karar verilmesiistemiyle bakılan davaların açıldığı anlaşılmıştır.

Anayasanın 128’inci maddesinde devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütüleceği belirtilmiş, maddede “kamu görevlisi” kavramı tanımlanmayıp, “kamu görevlisi tarafından yapılması gereken görevler” sayılmıştır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununda da “kamu görevlisi” kavramı tanımlanmamış, 4 üncü maddesinde yalnızca kamu hizmetlerinin gördürüldüğü dört grup istihdam şeklinden bahsedilmiş olup, maddenin son fıkrasında işçiler hakkında bu Kanun hükümlerinin uygulanmayacağı açıkça vurgulanmıştır. Bir kamu tüzel kişisi tarafından istihdam edilen kişi, bu göreve kamu hukuku kurallarına göre idari bir kararla atanmış ise, bu görevli kamu görevlisidir. Örneğin memurlar, idari bir kararla göreve atandıkları için tartışmasız olarak kamu görevlisi kabul edilirler.

Bir kamu tüzel kişisi tarafından istihdam edilen kişi ile bu kamu tüzel kişisi arasındaki bağ, bir “sözleşme” ile kurulmuş ise, bu bağ “akdi” nitelikte bir bağdır. Ancak, bir kamu tüzel kişisi tarafından “sözleşme” ile istihdam edilen herkes kamu görevlisi olmayıp, sadece “ idari sözleşme” ile istihdam edilenler, kamu kurum veya kuruluşuna kamu hukuku bağı ile bağlı olduklarından kamu görevlisi olarak nitelendirilirler ve İdari hizmet sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar idari yargıda çözümlenmektedir.Bu bağlamda; kamu tüzel kişisi tarafından bir “özel hukuk sözleşmesi” ile istihdam edilen kişilerin kamu görevlisi olarak kabulü mümkün değildir.

5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununun, yukarıda yer verilen"Personelin statüsü ve mali haklar" başlıklı 3. Maddesi hükmü irdelendiğinde; sağlık uygulamasında, kamu görevlilerinin yanı sıra diğer sağlık görevlilerinin de kamu görevlisi sıfatı olmadan istihdamına olanak sağlandığı; bu açıdan, aile hekimliği uygulamasında istihdam edilen kamu görevlisi olmayan kişilerin diğer kamu görevlisi sayılamayacakları, bunların, farklı bir kategoriyi oluşturduğu ve kamu hukukundan çok özel hukuk hükümlerine tâbi oldukları görülmektedir.

Anılan Yasa kapsamında düzenlenen Aile Sağlığı Elemanı Hizmet Sözleşmesine bakıldığında da, bu kategoridekilerin idare karşısında güçsüz bırakılmadıkları, karşılıklı iradelerin uyuşması esasına dayanan ve özel hukukun öngördüğü bir hizmet sözleşmesinin söz konusu olduğu anlaşıldığından; bu durumdaki personelle idare arasında imzalanan sözleşmenin,idari hizmet sözleşmesi olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.

Davacının üyesi olduğu Sendika(T.SAĞLIK-İŞ) ile davalı Bakanlığın üyesi bulunduğu Sendika(TÜHİS) arasında imzalanan İşletme Toplu İş Sözleşmesinin Birinci Bölümünün 4. maddesinin, (a) fıkrasında, bu işletme toplu iş sözleşmesinin Sağlık Bakanlığı ve Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığına bağlı sağlık işkolundaki işyerlerini ve bu işyerlerinde çalışan taraf sendika üyesi işçileri kapsayacağı belirtilmiştir.

 

Bu durumda, davacının üyesi olduğu Sendika (T.SAĞLIK-İŞ) ile davalı Bakanlığın üyesi bulunduğu Sendika(TÜHÎS) arasında imzalanan İşletme Toplu İş Sözleşmesinin Birinci Bölümünün 4. maddesinin, (a) fıkrasında, bu işletme toplu iş sözleşmesinin Sağlık Bakanlığı ve Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığına bağlı sağlık işkolundaki işyerlerini ve bu işyerlerinde çalışan taraf sendika üyesi işçileri kapsayacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla, Aile Sağlığı Merkezi Aile Hekimliğinde kamu görevlisi olmayan ve sözleşmeli aile sağlığı çalışanları statüsünde görev yapan işçi sendikası üyesi davacının, Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinin tarafına uygulanması ve bu kapsamdaki alacaklarının tazmini talebinden kaynaklanan davanın görüm ve çözümünün adli yargının görevinde bulunduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Trabzon İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile Ankara 9. İş Mahkemesinin 1.3.2017 gün veE:2016/852, K:2017/140 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasıgerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Trabzon İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 9. İş Mahkemesinin 1.3.2017 gün veE:2016/852, K:2017/140 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 21.10.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                        Üye                               Üye                              Üye                  

      Hicabi                       Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                    BOZERAKSU                          SONER          

 

 

 

 

                                            Üye                                Üye                              Üye                  

                                          Aydemir                       Nurdane                         Ahmet

                              TUNÇ                          TOPUZ                       ARSLAN