T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

      ESAS   NO : 2019/893

                    KARAR NO : 2020/45

                    KARAR TR: 27.01.2020

         

ÖZET : Davacının oğlunun gördüğü diş tedavisi nedeniyle harcadığı önesürülen tedavi giderlerinin kendisine geri ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin davalı idare işleminin iptali ile yapılan masrafların yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

                                              KARAR                                                                        

Davacı    : S.A.

Vekili       : Av. E.M. (Adli Yargıda)

Davalı     : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sinop il Müdürlüğü

Vekili       : Av. S.B.

                                          

O L A Y: Davacı dava dilekçesinde özetle; davacının oğlunun gördüğü diş tedavisi nedeniyle ödediği 1.671,67-TL tedavi giderinin kendisine geri ödemesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin davalı idarenin 18.7.2013 gün ve 2693136sayılı işleminin iptali ile anılan tutarın yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

SAMSUN 2. İDARE MAHKEMESİ: 27.8.2013 gün ve E:2013/974, K:2013/1041 sayı ile, dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden, 5510 sayılı Kanunun finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri ve süresini düzenleyen 63. maddesi ile sağlık hizmetlerinin sağlanma yöntemi ve sağlık giderlerinin ödenmesinin düzenlendiği 73. maddesi hükmü uyarınca dava konusu işleme dair uyuşmazlığa ilişkin olarak adı geçen kanunda aksine bir hüküm bulunmadığından, dava konusu edilen uyuşmazlığın görüm ve çözümünde anılan Kanunun 101. maddesi uyarınca İş Mahkemesinin görevli olduğu anlaşıldığından, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15. maddesinin l/a bendi uyarınca davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı bu kez işlemin iptali ile tedaviye ait fatura bedeli ve yol gideri dahil toplam 2.831,67-TL'nin faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Sinop 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi Sıfatıyla): 10.5.2016 gün ve E:2013/636, K:2016/272 sayı ile, tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; davanın kurum işleminin iptaline ilişkin olduğu incelenen ek bilirkişi raporunda dosyaya giren belge ve beyanların usul ve yasaya uygun değerlendirilerek, gerekçeli olarak doğru hesaplamalarla sonuca ulaşıldığı, raporun bu haliyle hükme esas alınabileceği bununla birlikte bilirkişi tarafından dolmuş ile ulaşım için yapılan giderin hesap edilmediği nazara alınarak Mahkemelerince bilirkişinin de doğru şekilde beş kez Samsun İline gidildiğinin tespiti üzerinden hesaplama yapılarak 80,00-TL giderin daha bulunduğunun tespit olunduğu, neticede davacının davasını kısmen ispatladığı anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne karar vermiş, bu karar davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi: 13.3.2018 gün ve E:2016/14349, K:2018/2239 sayı ile, 5434 sayılı Yasaya göre 25/09/1991 tarihinden itibaren çalışmakta olan davacının, 5510 sayılı Kanunun geçici 4. maddesinde değişiklik getiren 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce mevcut statüsünde bulunduğu göz önünde bulundurularak, 6100 sayılı HMK'nm 114/1-b maddesine göre dava şartı olan "yargı yolunun caiz olmaması" nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kararı bozmuştur.

Sinop 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi Sıfatıyla): 4.6.2018 gün ve E:2018/172, K:2018/354 sayı ile, somut olayda, 5434 sayılı Yasaya göre 25/09/1991 tarihinden itibaren çalışmakta olan davacının, 5510 sayılı Kanunun geçici 4. maddesinde değişiklik getiren 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce mevcut statüsünde bulunduğu göz önünde bulundurularak, 6100 sayılı HMK'nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan "yargı yolunun caiz olmaması" nedeniyle davanın usulden reddine karar vermiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi: 25.9.2019 gün ve E:2019/4068, K:2019/5482 sayı ile, dosyadaki yazılara, hükmün Dairece de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı idari ve adli yargı yerlerince verilmiş olan görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğunu ileri sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Suna TÜRE, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan27.01.2020 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; idari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari ve adli yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının oğlunun gördüğü diş tedavisi nedeniyle ödediği tedavi giderinin kendisine geri ödemesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin davalı idare işleminin iptali ile yapılan masrafların yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; davacının, oğlu Görkem Akyıldız'ın ortodontik dişrahatsızlığı nedeni ile tedavisini yaptırabilmek için Sinop Ağız Diş Sağlığı Merkezine başvurduğunu; başvuru üzerine muayenede tedavisinin Sinop'da yapılamayacağı belirtilen bir rapor ile serbest ortodonti uzmanına sevk edildiğine dair yazının tarafına verildiğini; bunun üzerine Samsun İlinde özel çalışan bir ortodonti uzmanına başvurularak tedaviye başlandığını, fatura karşılığı 1.671,67-TL ödendiğini; bu bedelin tarafına ödenmesi için kuruma başvurduğunu; üç ay sonra belirtilen şartlara uygun sağlık kurulu raporu bulunmaması ve tedavinin sevk alındığı il sınırları içinde yapılmaması nedeni ile evraklarının iade edildiğini ve18/07/2013 tarih ve 269136 sayılı yazı ile istemin red edildiğini; kurum işleminin yasaya aykırı olduğunu belirterek, işlemin iptali ile tedavi gideri ve yol gideri toplam 2.831,67 TL'nin faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır. 5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 nci ve Geçici 4 ncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve E: 2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

5510 sayılı Kanunun 101 nci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı redle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararın Mahkememiz önündeki uyuşmazlığa ışık tutacak şekilde şu gerekçeye dayandırmıştır: “…5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir. Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulanan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…”

Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği; ancak, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

Kaldı ki; T.C. Anayasası’nın 158.maddesindeki “…diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır ” hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesi kararının bu uyuşmazlığın çözümünde esas alınacağı tartışmasızdır.

Bu durumda, 5510 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan, 5754 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce emekli sandığı iştirakçisi olan davacı tarafından açılan davanın, görüm ve çözümünün idari yargı yerinde görüleceği sonucuna varılmıştır.

Belirtilen durum karşısında, davanın görüm ve çözümü idari yargı yerinin görevine girdiğinden, Samsun 2. İdare Mahkemesinin 27.8.2013 gün ve E:2013/974, K:2013/1041 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Samsun 2. İdare Mahkemesinin 27.8.2013 gün ve E:2013/974, K:2013/1041 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 27.01.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                        Üye                               Üye                              Üye                  

      Hicabi                       Şükrü                          Mehmet                          Suna

    DURSUN                    BOZERAKSU                            TÜRE

 

 

 

 

                                            Üye                                Üye                              Üye                  

                                          Aydemir                       Nurdane                         Ahmet

                              TUNÇ                          TOPUZ                       ARSLAN