Hukuk Bölümü         2011/226 E.  ,  2012/39 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

 

Davacılar       : H.A. Mirasçıları

 1-H.A.

  2-Ü.A.

 3-A.A.

 4-S.A.

                          5-S.A.

Davalılar         : 1-Altındağ Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. İ.G.

                                     2-Ankara Valiliği  ( İl Milli Eğitim Müdürlüğü )

 

 

OLAY            : Davacılar, dava dilekçesinde, murisleri H.A.’a ait Güneşevler Mahallesi 32. Sok. No:11 Altındağ/Ankara adresindeki müstakil evin bulunduğu taşınmazdaki arsa payının, Altındağ Belediyesi tarafından yapılan imar çalışmalarında evin bulunduğu taşınmazdan ayrılarak başka parsellere kaydırıldığını, evin bulunduğu parselin imar planında okul yeri olarak ayrıldığını, imar işlemine karşı dava açmadıklarını; bilahare, sahte veya icrai kabiliyeti olmadığı değerlendirilen tebligatla okul alanı üzerinde kaldığından bahisle evlerinin yıktırılmasının istenildiğini; belediyeye müracaatla evin yapı bedeli takdir edilmişse taraflarına ödenmesinin talep edildiği ancak belediyece evin okul alanında kalması ve okulların mülkiyetinin kendilerinde olmadığı gerekçesi ile taraflarına bedel ödenmeyeceğin söylendiği, ev için bulunan kiracı ile eve gelindiğinde, evin davalı belediyece kullanılmayacak derece tahrip edildiğinin görüldüğü; bunun üzerine belediyeye, Kamulaştırma Kanunun Geçici 6. maddesi çerçevesinde uzlaşma müracaatında bulunulduğu,  cevabi yazı ile talebin İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne yapılması gerektiğinin belirtildiği,  Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğüne yaptıkları müracaatın ise reddedildiği; evlerinin altında kömürlüklü ve tek katlı betonarme yapılmış müstakil ev niteliğinde,  etrafında bahçe çiti ve bahçesinde her biri 35 yıllık, 12 meyve ağacı olan bir yapı olduğunu, tahmini zararlarının 20.000 TL olduğunu; evin kadimden beri murisleri ve vefatından sonra da kendilerince fasılasız zilyet bulunduklarını; rızaları hilafına evlerine el atıp yıkan belediye ile taşınmazın üzerine yapılacak okulun muhtemel sahibi Ankara Valiliği hakkında dava açma durumunun ortaya çıktığını ileri sürerek, sonuç itibariyle;  el atmanın önlenerek mümkünse evlerinin masraflarının davalılardan karşılanmak sureti ile yeniden ikame edilerek taraflarına teslimine, bu mümkün değilse fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartı ile şimdilik 1.000 TL zararın davalılardan istirdadına karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalılardan Altındağ Belediye Başkanlığı vekili, süresinde verdiği ilk itiraz dilekçesinde, Belediyelerince davacılara ait evin yıkılması işleminin idari bir işlem olduğunu bu nedenle, davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğini ileri sürerek görev itirazında bulunmuş; daha sonra verdiği savunma dilekçesinde de; davacıların binası ile ilgili olarak Belediyelerince Kamulaştırma Kanunu’na göre hiçbir işlem yapılmadığını, davaya konu edilen binanın,  imarın 23308 ada 2 parseli üzerinde bulunmakta iken, okul alanı üzerinde kalması nedeni ile 09.02.2011 tarihinde Belediye ekipleri tarafından yıkıldığını,  yıkılan gecekondunun bulunduğu 23308 ada, 2 parselin, imar planında okul alanı (Temel Eğitim Alanı) olarak ayrıldığını,  davacının imarlı yerinin de başka ada parsele şuyulandırıldığını,  davacının kaçak olan gecekondusunun da bu nedenle tasfiye edildiğini;  davacıya ait, Güneşevler Mahallesi, 32. Sk. No: 11 Altındağ adresinde bulunan binanın ruhsatsız, kaçak bir bina olduğunu çünkü, davacının dava konusu gecekondu ile ilgili imar affı müracaatının bulunmadığını,  dava konusu yapı davacı tarafından diğer hissedarların muvafakati alınmadan yapıldığından (arazinin her zerresinde tüm hissedarların hissesi bulunduğundan) başkasının arazisi üzerine izinsiz yapılmış kaçak yapı konumunda olduğunu; davacı tarafından dava konusu gecekondunun tapulu arazisi üzerinde olduğu belirtilmiş olsa da bu iddiasının da kabul edilemeyeceğini,  zira davacının hissesinin başka ada parsele şuyulandırıldığını ve gecekondusunun okul alanında kaldığını ve davacı tarafından bu imar planına itiraz edilmeyerek kesinleştiğini;  davacıya ait yapının, İmar Planında, okul alanında kalmakta olduğunu, kendi tapulu arazisi üzerinde olmadığı gibi 2981 sayılı yasadan da faydalanmadığından kaçak yapı konumunda olup, tasfiyesinin yapılmasının gerektiğini; Belediye Fen İşleri Müdürlüğü teknik elemanlarınca mahallinde düzenlenen 09.02.2011 tarihli rapora göre; davacıların, okul alanında kalan binasının Belediye ekipleri tarafından yıkılarak binanın tasfiyesinin sağlandığını;  hem 3194 sayılı Kanun hem de 775 sayılı Kanun hükümleri gereği belediyelerin kaçak yapıları herhangi bir bedel ödenmeksizin kaldırma yetkisi ve sorumluluğunun bulunduğunu,  bu çerçevede davacıya ait kaçak ve ruhsatsız yapının tasfiye edilmesi sonucu herhangi bir bedel ödenmesinin yasal olarak mümkün bulunmadığını; İmar Planı ile, davacının okul alanı üzerinde kalan hissesinin yerine başka ada parselden yer tahsisi yapıldığını;   davacıya tapulu hissesine karşılık başka parselden yer tahsis edilmiş ve tapularının da verilmiş olduğunu,  bu nedenle davacıya ait tapulu yerdeki hissesi arsa olarak tahsis edildiğinden, kamulaştırma konusu olmadığını,  okul alanında kalan binalar da “kaçak yapı” olduğundan herhangi bir bedel ödenmesinin yasal olarak mümkün bulunmadığını ifade etmiştir.

ANKARA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 7.7.2011 gün ve E:2011/190 sayı ile, davalı Altındağ Belediye Başkanlığı vekilinin yargı yolu nedeniyle görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı Altındağ Belediye Başkanlığı vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolundaki süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyasının onaylı örneği Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI: Dosyanın incelenmesinden; davacılara ait tapulu arsa üzerinde ruhsatsız (kaçak) yapılan binanın imar planında okul alanında kalması nedeniyle tapulu arsa hissesine karşılık başka ada ve parselde arsa tahsisi yapıldığı, binanın ise idarece yıktırıldığı, davacılar tarafından kamulaştırılmasız el atıldığı ileri sürülerek bina ile ilgili olarak fazlaya ait hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL zararın tazmini istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığının anlaşıldığı;  olayda, davacılara ait ve ruhsatsız (kaçak) olarak yaptırılan binanın, imar planında okul alanında kalması nedeniyle yıktırılmasından dolayı bir bedel ödenip ödenmeyeceğine ilişkin olan ve sonuçta bir idari işlem olan imar planına dayanılarak sözü edilen yapının yıktırılması sebebiyle doğacak zararın tazminine ilişkin bulunan dava, kamu mevzuatı hükümleri çerçevesinde ve kamu gücü kullanılarak tesis edilen idari işlem ve eylemden kaynaklanan bir uyuşmazlığı konu edilmiş olduğundan; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinde yer alan, "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesinin gerektiği;  bu bakımdan; imar uygulaması sonucunda uğranıldığı öne sürülen zararın tazminine ilişkin bulunan dava konusu uyuşmazlığın, imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerinde çözümlenmesinin, görev ayrımına ilişkin kurallara uygun bulunduğu gerekçesiyle; 2247 Sayılı Yasanın 10'uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.

 Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

            YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI;: dava dosyasının incelenmesi sonucunda; davaya konu gecekondu şeklindeki yapının bulunduğu davacılar adına tapulu arsanın temel eğitim alanı olarak ayrıldığı ve Belediye tarafından kaçak yapı olması nedeniyle yıktırıldığının anlaşıldığı,  dava konusu uyuşmazlıkta, imar planı düzenlemesi kapsamında arazinin okul yeri olarak ayrılması ile ruhsatsız olan yapının yıkımı işinde fiilen el atmadan bahsedilemeyeceğinden, idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında kamulaştırmasız el atma hukuki temelinde tazminat davası olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı;  Anayasa'nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayılmış olduğu;  uyuşmazlık konusu işlemin, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun arazi ve arsa düzenlenmesine ilişkin 18. maddesinin uygulamasından kaynaklandığı,  imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı Kanun'un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklan doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesinin gerektiği; bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasa'nın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/190 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi  gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 05.03.2012 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı Altındağ Belediye Başkanlığı vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacıların murisine ait müstakil evin, imar planında okul alanı üzerinde kalması nedeniyle tapulu hissesinin başka bir imar parselinden karşılanarak tapusu verilmekle birlikte herhangi bir bedel ödenmeksizin davalı idarece binanın yıktırılmasından dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla evin bedeli olarak şimdilik 1.000,00 TL’nin davalı idarelerden alınmasına karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

            Davacılar, dava dilekçesinde, murislerine ait taşınmazın bulunduğu arsa payının davalı Belediye tarafından yapılan imar çalışmalarında,  evin bulunduğu taşınmazdan ayrılarak başka parsellere kaydırıldığını,  evin bulunduğu parselin imar planında okul yeri olarak ayrıldığını, evin Belediye tarafından rızaları hilafına el atılarak yıkıldığını belirtmiştir.

Davalılardan Altındağ Belediye Başkanlığı vekilince, savunma dilekçesinde, Belediyelerince davacılara ait binanın yıkılması işleminin tamamen imar uygulaması sonucu okul alanında (Temel Eğitim Alanı) kalan binanın tasfiyesinden ibaret olduğu, davacının binası ile ilgili olarak Belediyelerince Kamulaştırma Kanunu’na göre hiçbir işlem yapılmadığı, yapılan ve kesinleşen imar planı gereği davacılara ait tapulu hissenin başka bir imar parselinden karşılandığı, okul alanı üzerinde kalan kaçak yapının da yıkıldığı ileri sürülmüştür.

Dava dosyasındaki bilgilerden,  idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmadığı, davanın anılan Yasanın 14. maddesinde işaret edilen bedel arttırma davası niteliğinde olmadığı anlaşılmaktadır.

Olayda, yapılan ve kesinleşen imar planının uygulaması sonucu okul alanında (Temel Eğitim Alanı) kalan yapının yıkılmasıyla birlikte davacıya ait tapulu hissenin başka bir imar parselinden karşılandığı anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile Altındağ Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının, Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcılığı’nca yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, davalı Altındağ Belediye Başkanlığı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 7.7.2011 gün ve E:2011/190 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 05.03.2012  gününde Üyelerden Mustafa AYSAL ile Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYLARI ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

 

Davalı Belediye Başkanlığınca yapılan imar uygulaması sonucunda yolda kalan ve ruhsatsız olduğu iddia edilen davacıya ait binanın, davalı idarece kamulaştırma işlemlerine tevessül edilmeksizin yıktırılması nedeniyle davacı tarafından kamulaştırmasız el atma nedeni ile tazminat davası Adli Yargı ilk derece mahkemesinde açılmış,

Davalı idare vekilinin süresi içinde olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda verdiği dilekçe üzerine Danıştay Başsavcılığınca uyuşmazlığın imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargıda çözümlenmesi gerektiği düşüncesiyle 2247 sayılı yasanın 10. maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına karar verilerek, dosya yüksek mahkemeye gönderilmiş,

Yüksek Mahkemece çoğunluk görüşü ile Danıştay Başsavcılığının başvurusu kabul edilerek davanın çözümünde idari yargının görevli olduğuna karar verilmiştir.

Yüksek çoğunluk görüşüne katılamamaktayız. Zira;

3194 sayılı yasanın 18/10 md "Bu maddede belirtilen kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapıların belediye veya valilikçe kamulaştırılmadıkça yıktırılamayacağı” öngörülmüştür.

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün 1956/1-6 sayılı kararında da "Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın ilgili amme hükmi şahsiyeti aleyhine men' i müdahale davası açmaya hakkı bulunduğu gibi fiili duruma rıza göstererek mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulün bedelinin tahsilini de dava edebileceği" vurgulanmıştır.

Bu halde kamulaştırmasız el atma davasında görevli yargı kolu Adli Yargıdır.

Maruz nedenlerle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı yasanın 10. maddesi uyarınca yaptığı başvurunun reddine karar verilmesi düşüncesinde olduğumuzdan, sayın çoğunluğun aksi yönde oluşan görüşüne katılamıyoruz. 05.03.2012

                        Üye                                                                                        Üye

                 Mustafa AYSAL                                                                 Eyüp Sabri BAYDAR