T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO    : 2014 / 628

          KARAR NO : 2014 / 942

          KARAR TR  : 17.11.2014  

        

ÖZET: Davacının 2981 sayılı Yasa kapsamında tapu tahsis belgesi bulunduğu ve bu belgenin tanıdığı hak sahipliği nedeniyle hazine adına kayıtlı taşınmazın davacı adına tescili, olmadığı takdirde taşınmazın bedelinin ödenmesi istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı           : K.S.

Vekili              : Av. D. Ö.

            Davalı            : Gebze Belediye Başkanlığı            

            Vekili              : Av. T.D.

 

            O  L  A  Y       : Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı Gebze Belediyesi tarafından 321 ada 91 parselin 400 m² lik kısmı ile üzerindeki binanın davacıya satılarak bedelin ödenmesinin ardından tapu tahsis belgesinin verildiğini, dava konusu taşınmazın vergilerinin ödendiğini, elektrik bağlantılarının yapılarak tahsis tarihinden itibaren kullanımının devam ettiğini açıklayarak dava konusu taşınmaz ve binanın davacı adına tesciline, bu talebin kabul edilmemesi halinde dava konusu taşınmazın bugünkü değerinin davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak taşınmaz için 8.000,00 TL ; bina için 2.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemiyle adli yargıda dava açılmıştır.

Davalı Gebze Belediye Başkanlığı vekili süresi içerisinde verilen cevap dilekçesinde özetle; davanın dayanağını oluşturan tapu tahsis belgesinin idari bir işlem sonucu verildiğini belirterek davada idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görev itirazında bulunulmuştur.

Gebze 2.Asliye Hukuk Mahkemesi: 26.12.2012 gün ve E:2012/323, K:2012/661 sayı ile, Uyuşmazlık Mahkemesinin 05.11.2012 tarih ve 2012/140 Esas, 2012/223 Karar sayılı kararına göre 2981 sayılı yasa gereğince düzenlenen Tapu Tahsis Belgesine dayalı bu nev’i davalara bakma görevinin İdari Yargı alanına girdiği anlaşıldığından ve Uyuşmazlık Mahkemesi kararları Anayasa gereği bağlayıcı olup usule ilişkin görev kuralı her aşamada re’sen gözetilmesi gereken derhal etkiye sahip olduğundan sonuç itibariyle davanın İdari Yargı görev alanı içinde kaldığının kabul edilmesi gerektiği değerlendirildiğinden davanın dava şartı eksikliğine bağlı olarak usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın İdari Yargı görev alanı kapsamında olduğuna ve mahkemelerinin görevsizliğine, davanın görev alanı yönünden usulden reddine karar vermiş, bu karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Yargıtay 14.Hukuk Dairesi: 13.6.2013 gün ve E:2013/7547, K:2013/9000 sayı ile, davacı, hak sahibi H. A.Ş. adına düzenlenen 27.7.1987 tarihli tapu tahsis belgesine istinaden, hak sahibi ile yapılan ve bedeli ödenen 17.1.1994 tarihli sözleşmeye dayanarak tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminata karar verilmesini istemiş olup, idari bir işlem ve kararın iptali istenmediğinden bu tür uyuşmazlıkların adli yargıda çözümlenmesi gerektiği, Mahkemece taraf delilleri değerlendirilerek davanın esası hakkında dairelerinin ilkeleri doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken idari yargının görevli olduğundan bahisle davanın reddinin doğru görülmediği, bu nedenle kararın bozulması gerektiği gerekçesiyle, temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bozulmasına karar vermiştir.

GEBZE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 24.12.2013 gün ve E:2013/488 sayı ile, uyulan bozma ilamı gereği Mahkemelerinin görevli olduğuna, davalı Gebze Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı Gebze Belediye Başkanlığı vekilinin olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması yolundaki dilekçesi üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI: 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunun tespit ve değerlendirme işlemleri başlıklı 8. maddesinde tespit kapsamına, temel inşaatı tamamlanmış veya sömel betonları dökülmüş olmak kaydı ile hazine, belediye, il özel idarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare etmekte olduğu arsa veya arazilerdeki inşaatına Kanunun 14.maddesinin (f) fıkrasındaki tarihlerden önce başlanmış mesken, kısmen işyeri ve konut olarak kullanılan veya evvelce konut olarak kullanılıp sonra işyerine çevrilen gecekondular ile imar mevzuatına, ruhsat ve eklerine aykırı tüm yapıların dahil olduğu hükme bağlandığını; aynı Yasanın 10. maddesinde, bu Kanun hükümlerine göre, hazine, belediye, il özel idaresine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa veya araziler üzerinde, gecekondu sahiplerince yapılmış yapıların, 12. madde hükümlerine göre tespit ettirildikten sonra, kayıt maliki kamu kuruluşunca bu yerin hak sahibine tahsis edileceği ve bu tahsisin yapıldığının tapu sicilinin beyanlar hanesinde gösterilerek ilgilisine "Tapu Tahsis Belgesi" verileceği; tapu tahsis belgesinin, ıslah imar planı veya kadastro planları yapıldıktan sonra hak sahiplerine verilecek tapuya esas teşkil edeceği, hak sahibi olmadığı halde tapu verilen kişilerin tapularının resen iptal edileceği; yine aynı Yasanın 13. Maddesinin 1. fıkrası (b) bendinde; hazine, belediye, il özel idarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idaresinde olan veya bu Kanun uyarınca mülkiyetlerine geçen arsa veya araziler üzerinde ıslah imar planları ile meydana getirilen imar parselleri içinde hak sahiplerine, yapılarının işgal ettiği arazi de dikkate alınarak ıslah imar planında getirilen ölçülere uygun şekilde arsa veya hisse tahsis edileceği; gecekondusu muhafaza edilemeyen hak sahiplerine aynı bölgede veya diğer gecekondu ıslah veya önleme bölgesinden başka bir arsa veya hisse verileceği; aynı maddenin 2. fıkrasında da, bulundukları yerde korunamayan gecekondu sahiplerinden hak sahibi sıfatı taşıyanlara, bir gecekondu önleme veya ıslah bölgesinde veya yakın bölgelerde yapılmış ıslah imar planı içinde meydana gelen boş imar parsellerinin müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esasına göre verileceği hükme bağlanmış; 14. maddesinde ise bu kanun hükümlerinden yararlanamayacak olan yapılar ayrıntılı olarak düzenlendiği; anılan yasa hükümlerine göre, idarenin, hak sahibi olduğu saptanan kişilere tapu vermek, şartları taşımayanların tapularını resen iptal etmek konusundaki yetkisi idari nitelik taşıyan uygulama işlemlerinin doğrudan bir sonucu olarak kullanılmakta ve bu yolla kurulan mülkiyet de Medeni Kanun hükümleri dışında idari bir işlemin icrası niteliğini taşıdığını; olayda, davalı belediyeye ait taşınmaz üzerinde davacı tarafından yapılan gecekondu için 2981 sayılı Yasadan yararlanmak amacıyla yapılan başvurunun kabul edilerek davacıya tapu tahsis belgesi verildiği, gecekondunun bulunduğu arsanın bedelinin davacı tarafından ödendiği, yapı ve taşınmazın adına tescilinin, bu mümkün olmazsa bedelinin tazmini istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşıldığı; davalı idare tarafından ise, bölgede imar planı ve parselasyon işlemi yapılmadığından davacının tapu tahsis belgesine dayalı olarak bir hak ileri süremeyeceği, ayrıca tapu tahsis belgesine esas gecekondunun 60m2 olduğu, davacının bu ebattan fazla inşaat yapması durumunda yine hak sahibi olamayacağı, yerinde bunun tespit edilmesi gerektiği, arsa bedelinin de valiliğe ödendiği ileri sürüldüğü; bu durumda, davacının dava açmaktaki asıl amacı, taşınmazın Medeni Kanun hükümleri uyarınca adına tescilini sağlamak değil, 2981 sayılı Yasa'da öngörülen hak sahipliği hükümleri uyarınca tapu tahsis belgesine dayalı olarak taşınmazın tescilinin gerçekleştirilmesi, bu mümkün olmazsa zararının tazmini olduğundan, davacının talebinin 2981 sayılı Yasada öngörülen hak sahipliği esaslarına uygun olup olmadığının belirlenmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın çözümünde idari yargı yerleri görevli bulunduğu gerekçesiyle; 2247 sayılı Yasanın 10'uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasanın 13.maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI: Yapılan tespit ve değerlendirme sonucunda öngörülen koşullara uygunluğu saptanan ilgililere arsa veya hisse tahsis etmek ve bunlar adına tapuya tescil ettirmek, koşulları taşımayanların istemlerini ise reddetmek yetkisine sahip olan idarenin söz konusu uygulama işlemlerinin, kamu gücüne dayalı, re’sen ve tek yanlı nitelik taşıdığı, Anayasa’nın 125.maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b.maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı, Uyuşmazlık davalı idarenin kamu gücünü kullanarak re’sen ve tek taraflı olarak tesis ettiği idari nitelikteki işlemlerinden kaynaklandığından, bu işlemlere ilişkin denetimin idare hukuk kurallarına göre idari yargı yerinde yapılması gerektiği, bu nedenle Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasa’nın 10.maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Gebze 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/488 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yönünde düşünce bildirmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR,  Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 17.11.2014 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, davalı Gebze Belediye Başkanlığı vekilinin anılan Yasanın 10. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine, Danıştay Başsavcısı’nca davalı Gebze Belediye Başkanlığı bakımından 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşıldığından ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, tapu tahsis belgesine dayanılarak 321 ada 91 parselin 400m² lik kısmının tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili, bu talebin kabul edilmemesi halinde taşınmaz bedelinin tahsili istemiyle terditli olarak açılmıştır.

Uyuşmazlığa konu işlemin tesis edildiği ve davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun, imar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş ve inşa halindeki bütün yapılar hakkında uygulanacak işlemleri düzenlemek ve bu işlemlere dair müracaat, tespit, değerlendirme, uygulama ve duyuru esaslarını ve ilgili diğer hususları belirlemek amacını taşımakta olup, valilik veya belediyelerce yetki ve sorumluluk alanlarında ıslah imar düzenlemeleri yapılmak suretiyle, yeniden gecekondu yapılmasının önlenmesi için temin edilecek arsaların ve muhafazası mümkün görülen gecekonduların Yasa’da öngörülen usul ve esaslara göre hak sahipliği belirlenen kişilere verilmesine olanak sağlamıştır.    

Nitekim, anılan Yasa’nın “Tapu Verme” başlıklı 3290 sayılı Yasa ile değişik 10. maddesinin (a) bendi, “Bu Kanun hükümlerine göre hazine, belediye, il özel idaresine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa veya araziler üzerinde, gecekondu sahiplerince yapılmış yapılar, 12 nci madde hükümlerine göre tespit ettirildikten sonra, kayıt maliki kamu kuruluşunca bu yer hak sahibine tahsis edilir ve bu tahsisin yapıldığı tapu sicilinin beyanlar hanesinde gösterilerek ilgilisine “Tapu Tahsis Belgesi” verilir. Tapu tahsis belgesi, ıslah imar planı veya kadastro planları yapıldıktan sonra hak sahiplerine verilecek tapuya esas teşkil eder.  (Ek: 18/5/1987-3366/4 md.) Ancak ıslah imar planı veya kadastro planları ile belirlenen alanlarda tapu tahsis belgesi yerine hak sahiplerine doğrudan tapuları verilebilir” denilmektedir.

Buna göre, Yasa’da öngörülen usul ve koşullara uygunluğu saptananlara hak sahipliği ölçütüne dayalı olarak arsa veya hisse tahsis edilmekte ve gerekli düzenlemeler tamamlandıktan sonra da, yapılmış olan tahsis esas alınarak idarece hak sahiplerine tapu verilmektedir.

2981 sayılı Yasa hükümlerine göre,  idarenin hak sahiplerine "tapu vermek" ya da 10. maddesinin b bendinde belirtildiği gibi hak sahibi olmadıkları anlaşı­lanlara verilmiş olan "tapuları resen iptal etmek" şeklindeki bu yetkilerini idari nitelik taşıyan uygulama işlemlerinin doğrudan bir sonucu olarak kullanması ve ayrıca bu şekilde kurulan mülkiyet, Medeni Kanun hükümleri dışında ve özel bir kanun hükmü gereğince idari tescile dayandığı gibi tapuya yapılan tescilin de, bu idari işlemin icrası niteliğinde olması karşısında, uyuşmazlığın sözü edilen uygu­lama işlemlerinin dayanağı olan yasal düzenleme çerçevesinde çözümlenmesi gere­keceği açıktır.

Davacı vekili dava dilekçesinde, 2981 sayılı yasanın aradığı tüm koşulların oluştuğunu, buna karşın tapu verilmesi gerektiği halde verilmediğini belirterek, davacıya tahsis edilen yerin tapusunun verilmesi için söz konusu yerin belediye adına olan tapu kaydının iptali ve davacı adına tescili, bunun mümkün olmaması halinde ise taşınmazın bedelinin ödenmesine karar verilmesi istemiyle terditli olarak açtığını belirtmiştir.

Bu duruma göre, davacının taşınmaz üzerindeki iddiası, gayrimenkul mülkiyetinin iktisap yollarına ilişkin Medeni Kanun hükümlerine değil, 2981 sayılı Yasa’da öngörülen hak sahipliği esasına dayandığı, hak sahipliğinin tespiti ve geri alınmasının idari usul ve esaslar çerçevesinde belirlendiği göz önüne alındığında, uyuşmazlığa konu işlemin tesis edildiği ve davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan 2981 sayılı Yasa’ya dayanılarak açılan tapu iptali ve tescil davasının görüm ve çözümü idari yargı yerinin görevine girmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nca yapılan başvurunun kabulü ile, davalı Gebze Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının Gebze 2.Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile davalı Gebze Belediye Başkanlığı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.12.2013 gün ve E:2013/488 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 17.11.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT