T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2015 / 254

            KARAR NO             : 2015 / 265

            KARAR TR  : 6.4.2015

ÖZET : Davacıların murisine ait tapu tahsil belgesine istinaden davalı belediye tarafından davacılara tahsisi yapılan  arsadan 214 m²nin taraflar arasında akdedilen sözleşmeye istinaden bedelinin davacılar tarafından ödenmiş olmasına rağmen, taşınmazın üzerinde yer alan binaların yıkılmadığı gerekçesiyle tescil işleminin yapılmamış olması üzerine, davacılar tarafından taşınmazın adlarına tescili istemiyle dava açıldığı, yapılan yargılama neticesinde taşınmazın davacılar adına tesciline karar verildiği, ancak taşınmazın üzerindeki binaların davalı belediye tarafından yıkılmasına karşın bedellerinin ödenmediği belirtilerek, meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

K  A  R  A  R

Davacılar       : 1- N.A.

                          2- K.K.

                          3- A.K.

                          4- B.K.

                          5- G.K.                     

Vekilleri          : Av. B.C. & Av. B.Ö. C.

Davalı             : Mamak Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. Ç. E.

 

O L A Y          : Davacılar vekili dava dilekçesinde; “Müvekkillerimin Murisi M. K.'a ait tapu tahsis belgesi nedeni ile mirasçılarına davalı belediye tarafından Ankara ili, Mamak İlçesi 37267 ada 4 Parsel Numaralı arsadan 214 metrekare arsa tahsisi yapılmıştır.

Müvekkiller Davalı Belediye Başkanlığı tarafından belirlenen 23.540,00 TL’si tahsis bedelini 11.07.2007 tarihli sözleşme gereğince ödemişlerdir.

Ancak Müvekkillerim ait Kaaağaç Mahallesi 225/1 Sokak No:12/a ve 12/1a Mamak Ankara adresindeki binaların yıkılmamasını gerekçe göstererek tapu tescili yapılmamıştır.

Bina bedelini ödememek için tapunun tescilinin hukuka aykırı olarak yıkıma bağlanması ve tescilin yapılmaması üzerine Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/297 Esas sayılı dosyası ile tapu tescil davası açmışlar ve kazanmışlardır.

Müvekkillerim ait Kaaağaç Mahallesi 225/1 Sokak No:12/a ve 12/la Mamak Ankara adresindeki adresinde bulunan binalar davalı belediye tarafından yıkılmıştır.

Müvekkillerime bina bedeli ödenmemiştir.

Müvekkillerime ait Kaaağaç Mahallesi 225/1 Sokak No:12/a ve 12/la Mamak Ankara adresindeki binaların bedeli olan belirsiz alacağımızın tespiti ile tarafımıza ödenmesine karar verilmesi için iş bu davanın açılması zorunlu hale gelmiştir.

Yukarıda arz ve izah olunan sebeplerden dolayı, Müvekkillerime ait Kaaağaç Mahallesi 225/1 Sokak No:12/a ve 12/1a Mamak Ankara adresindeki binaların bedeli olan belirsiz alacağımızın tespiti ile şimdilik 7.500,00 TL’sinin işleyecek faizi ile birlikte tahsili ile tarafımıza ödenmesine karar verilmesini, masraf ve ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini saygılarımla vekaleten arz ve talep ederim.” Demek suretiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı Mamak Belediye Başkanlığı vekili süresi içerisinde mahkemeye sunduğu cevap dilekçesinde özetle; görev itirazında bulunmuştur.

Ankara 24.Asliye Hukuk Mahkemesi: 16.12.2014 gün ve E:2014/277 sayı ile özetle; davada adli yargı yerinin görevli olduğundan bahisle davalı Mamak Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı Mamak Belediye Başkanlığı vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

Danıştay Başsavcısı; “… Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinde de idarenin eylem ve işlemlerinden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar tam yargı davaları olarak tanımlanmıştır.

2576    sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanunun 5. maddesinde, idare mahkemelerinin, vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derecede Danıştay’da çözümlenecek olanlar dışındaki iptal davalarını, tam yargı davalarını, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaları, diğer kanunlarla verilen işleri çözümleyeceği kurala bağlanmıştır.

2577    sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinin (a) bendinde "İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları", (b) bendinde de "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları", idari dava türleri arasında sayılmıştır.

Uygulama ve öğreti'de, kamu idarelerinin, kamu hizmetinin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yapmış oldukları işlemler, "idari işlem"; herhangi bir işlem ya da karara dayanmaksızın gerçekleştirdikleri maddi faaliyetleriyle, görevleriyle ilgili hareketsizlikleri de, "idari eylem" olarak tanımlanmaktadır.

İdari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini taleplerinin ise, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 12 ve 13'üncü maddeleri uyarınca, İdari Yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilmeleri, anılan yasa hükümlerinin gereğidir.

Dosyanın incelenmesinden; Davacılara Ankara İli, Mamak İlçesi, 37267 ada, 4 parsel sayılı arsadan 214 metrekare arsa tahsis edildiği, davacılar tarafından tahsis bedelinin ödendiği ve mahkeme kararı ile söz konusu davacılar adına tescilinin yapıldığı, ancak anılan arsa üzerindeki davacılara ait binaların davalı idarece yıkılması üzerine uğranılan zararın tahsilinin istenildiği anlaşılmıştır.

Bu bakımdan, hukuka uygunluklarının denetimi ve zarar doğurucu sonuçlarının giderilmesi İdari Yargı'nın görev alanında bulunan idari işlem ve eylemlerin hukuk düzeninde yaratmış oldukları etki ve sonuçların, ve bu olumsuz sonuçlarla ilgili tazminat taleplerinin adli yargı yerlerinde açılacak tazminat davalarına konu edilmelerine, hukuken olanak bulunmamaktadır.

Dolayısıyla, davanın taşınmazın yıkılması sonucu meydana gelen zararın tazminat olarak hüküm altına alınması istemine ilişkin davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendi gereğince idari yargı yerinde görülmesi gerekmektedir.” demek suretiyle 2247 sayılı Yasa'nın 10’uncu maddesi uyarınca, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 6.4.2015 günlü toplantısında:

 

l-İLK İNCELEME:Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı Mamak Belediye Başkanlığı vekilinin anılan Yasanın 10/2.maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve dahi 12/1.maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, 2247 sayılı Kanunun 10’uncu maddesinde öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacıların murisine ait tapu tahsil belgesine istinaden davalı belediye tarafından davacılara tahsisi yapılan  Ankara İli, Mamak İlçesi, 37267 ada, 4 parsel sayılı arsadan 214 metrekarenin taraflar arasında akdedilen sözleşmeye istinaden bedelinin davacılar tarafından ödenmiş olmasına rağmen taşınmazın üzerinde yer alan binaların yıkılmadığı gerekçesiyle tescil işleminin yapılmamış olması üzerine davacılar tarafından taşınmazın adlarına tescili istemiyle dava açıldığı, yapılan yargılama neticesinde taşınmazın davacılar adına tesciline karar verildiği, ancak taşınmazın üzerindeki binaların davalı belediye tarafından yıkılmasına karşın bedellerinin ödenmediği belirtilerek, söz konusu binaların bedelinin tazmini istemiyle görülmekte olan dava açılmıştır.

Dosya kapsamında yer alan Mamak Belediye Başkanlığı Emlak ve İstimlak Müdürlüğü’nün 30.06.2014 tarihli yazısında; yapılan incelemede M.K.’a ait Karaağaç İlkokulu altı no:132 adresindeki gecekondu için 2981 sayılı imar af yasasına 06.05.1983 tarih ve 85568 yevmiye numara ile başvuruda bulunulduğu, başvuru neticesinde imarın 37363 ada 4 parsel sayılı taşınmazdan 214 m2 yerin M.K. adına tahsis edildiği, tahsis edilen arsaya ait bedelin belediye fon hesabına yatırıldığı, ancak taşınmazın tapusunu almak için bir girişimde bulunulmadığı, söz konusu gecekondunun Altınağaç – Karaağaç – Hüseyin Gazi Mahalleleri Kentsel Yenileme ve Gecekondu Dönüşüm Projesi içerisinde kaldığı, yapılan tespitte gecekondunun tek katlı virane yapı olarak tespit edildiği, belediye tarafından yıkılmadığı belirtilmiştir.

Uyuşmazlığa konu işlemin tesis edildiği ve davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun,imar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş ve inşa halindeki bütün yapılar hakkında uygulanacak işlemleri düzenlemek ve bu işlemlere dair müracaat, tespit, değerlendirme, uygulama ve duyuru esaslarını ve ilgili diğer hususları belirlemek amacını taşımakta olup, valilik veya belediyelerce yetki ve sorumluluk alanlarında ıslah imar düzenlemeleri yapılmak suretiyle, yeniden gecekondu yapılmasının önlenmesi için temin edilecek arsaların ve muhafazası mümkün görülen gecekonduların Yasa’da öngörülen usul ve esaslara göre hak sahipliği belirlenen kişilere verilmesine olanak sağlamıştır.   

Nitekim, anılan Yasa’nın “Tapu Verme” başlıklı 3290 sayılı Yasa ile değişik 10. maddesinin (a) bendi, “Bu Kanun hükümlerine göre hazine, belediye, il özel idaresine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa veya araziler üzerinde, gecekondu sahiplerince yapılmış yapılar, 12 nci madde hükümlerine göre tespit ettirildikten sonra, kayıt maliki kamu kuruluşunca bu yer hak sahibine tahsis edilir ve bu tahsisin yapıldığı tapu sicilinin beyanlar hanesinde gösterilerek ilgilisine “Tapu Tahsis Belgesi” verilir. Tapu tahsis belgesi, ıslah imar planı veya kadastro planları yapıldıktan sonra hak sahiplerine verilecek tapuya esas teşkil eder. (Ek: 18/5/1987-3366/4 md.) Ancak ıslah imar planı veya kadastro planları ile belirlenen alanlarda tapu tahsis belgesi yerine hak sahiplerine doğrudan tapuları verilebilir” denilmektedir.

Buna göre, Yasa’da öngörülen usul ve koşullara uygunluğu saptananlara hak sahipliği ölçütüne dayalı olarak arsa veya hisse tahsis edilmekte ve gerekli düzenlemeler tamamlandıktan sonra da, yapılmış olan tahsis esas alınarak idarece hak sahiplerine tapu verilmektedir.

2981 sayılı Yasa hükümlerine göre, idarenin hak sahiplerine "tapu vermek" ya da 10. maddesinin b bendinde belirtildiği gibi hak sahibi olmadıkları anlaşı­lanlara verilmiş olan "tapuları resen iptal etmek" şeklindeki bu yetkilerini idari nitelik taşıyan uygulama işlemlerinin doğrudan bir sonucu olarak kullanması ve ayrıca bu şekilde kurulan mülkiyet, Medeni Kanun hükümleri dışında ve özel bir kanun hükmü gereğince idari tescile dayandığı gibi tapuya yapılan tescilin de, bu idari işlemin icrası niteliğinde olması karşısında, uyuşmazlığın sözü edilen uygu­lama işlemlerinin dayanağı olan yasal düzenleme çerçevesinde çözümlenmesi gere­keceği açıktır.

Davacı vekili dava dilekçesinde, 2981 sayılı yasanın aradığı tüm koşulların oluştuğunu, buna karşın tapu verilmesi gerektiği halde verilmediğini, kendilerinin tapu tescil davası açarak davayı kazandıklarını, buna karşın taşınmazın üzerindeki binanın davalı belediye tarafından yıkıldığını belirterek, binanın yıkımı nedeniyle uğranıldığı iddia olunan zararın tazminini talep etmiştir. Davalı belediye ise binanın kendileri tarafından yıkılmadığını ileri sürmüştür.

 Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinde de idarenin eylem ve işlemlerinden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar tam yargı davaları olarak tanımlanmıştır.

2576    sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanunun 5. maddesinde, idare mahkemelerinin, vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derecede Danıştay’da çözümlenecek olanlar dışındaki iptal davalarını, tam yargı davalarını, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaları, diğer kanunlarla verilen işleri çözümleyeceği kurala bağlanmıştır.

Bu duruma göre, davacının taşınmaz üzerindeki binanın davalı idare tarafından yıkımına ilişkin iddiası, şayet böyle bir yıkım var ise bu yıkımın hukuki sonuçlarının irdelenmesi ve sorumluluğun tespiti konularının tamamı temelinde 2981 sayılı yasanın uygulanmasına ilişkin uyuşmazlıklar olup, bu konuların da 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendi kapsamında idari yargı yerince değerlendirilmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile, davalı Mamak Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, davalı Mamak Belediye Başkanlığı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN Ankara 24.Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.12.2014 gün ve E:2014/277 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 6.4.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT