Hukuk Bölümü         2011/36 E.  ,  2011/258 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı            : Türk Tabipleri Birliği Antalya Tabip Odası

Vekili              : Av. S.Ö.

Davalı             : M.P. Tapu Sicil Müdürlüğü

Vekili              : Av. A.Ç.

O  L  A  Y       : Davacı oda, Antalya İli, Muratpaşa İlçesi, Kışla Mahallesi, 296 Ada, 459 Parselde kayıtlı 27 nolu bağımsız bölümün malikidir. Odanın ismi Tapu kayıtlarına “Türkiye Tabipler Birliği Merkez Konseyi Antalya Burdur Isparta Tabip Odası Başkanlığı” olarak tescil edilmiştir.

1983 yılında Isparta Tabip Odası, 1984 yılında Burdur Tabip Odası kurulmuş, davacı odanın ismi “Türk Tabipleri Birliği Antalya Tabip Odası” olarak değiştirilmiştir.

Tapu kayıtlarının odanın ismine uygun olarak düzeltilmesi için davacı vekili tarafından adli yargı yerinde dava açılmıştır.

Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi 18.11.2009 gün ve E:2009/290, K:2009/396 sayı ile, Tapu kaydındaki malik olan Odanın isminin Türk Tabipler Birliği Antalya Tabip Odası olarak değişmiş olduğu, buna göre tapu kaydındaki malik isminin düzeltilmesini istemeye davacının hakkının bulunduğu, gelen yazı cevabında davacı Odadan ayrılan ve ayrı tüzel kişiliği bulunan Isparta ve Burdur Tabip Odasının taşınmazda hak iddiasında bulunmadığı, bu şekilde cevap verilmemiş olsa dahi bu taşınmaza ilişkin bir hakkı var ise ayrıca tapu iptali ve tescil davası açabileceği, açılan davanın tapu iptali ve tescil davası olarak değerlendirilemeyeceği, açılan davada davalıya husumet düştüğü, malik davacı Oda'nın isminin değişmesine dayalı olarak açılan davanın kabulü gerektiği, dava konusu Antalya İli, Muratpaşa İlçesi, Kışla Mahallesi 269 ada 459 parsel 27 nolu bağımsız bölüm sayılı taşınmazın tapu kaydındaki “Türkiye Tabipler Birliği Merkez Konseyi Antalya Burdur Isparta Tabip Odası Başkanlığı” olan malik isminin iptali ile “Türk Tabipleri Birliği Antalya Tabip Odası” olarak düzeltilmesine karar vermiş, bu karar temyiz edilmiştir.

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 15.3.2010 gün ve E:2010/1345, K:2010/2410 sayı ile, 269 ada 459 sayılı parselde kayıtlı 27 no’lu bağımsız bölümün 13.8.1976 tarihinde satış suretiyle davacı “Türkiye Tabipler Birliği Merkez Konseyi Antalya Burdur, Isparta Tabip Odası Başkanlığı” adına tescil edildiği, bu işlemden sonra, Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Başkanlığının 2.11.1983 tarihli kararı ile Isparta İli hekimlerinin ve yine 22.3.1984 tarihli kararı ile de Burdur İli hekimlerinin Antalya Tabip Odasından ayrılarak yeni bir oda kurdukları ve bu nedenle odanın isminin “Türk Tabipleri Birliği Antalya Tabip Odası” olarak değiştiği, davacı odanın kurumsal adında meydana gelen bu değişikliğin idari yönden düzeltilmesi gerekli olup Tapu Sicil Müdürlüğünün yetkisi kapsamında olduğu, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek karar verilmesinin doğru olmadığı, bu sebeple hükmün bozulması gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.

 ANTALYA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 30.6.2010 gün ve E:2010/242, K:2010/227 sayı ile, usul ve yasaya uygun olan bozma kararına uyarak, davacı odanın kurumsal adında meydana gelen bu değişikliğin idari yönden düzeltilmesinin gerekli olduğu, Tapu Sicil Müdürlüğünün yetkisi kapsamında olduğundan davanın reddine karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Mahkeme kararı üzerine 24.5.2010 tarihli dilekçe ile Muratpaşa Tapu Sicil Müdürlüğüne başvuran davacı vekilinin istemi zımnen reddedilmiştir.

Davacı oda vekili bu kez zımnen ret işleminin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANTALYA 2. İDARE MAHKEMESİ: 30.9.2010 gün ve E:2010/1148, K:2010/1038 sayı ile, Türk Medeni Kanunu'nun “III. Düzeltme” başlıklı 1027. maddesinde “İlgililerin yazılı rızaları olmadıkça, tapu memuru, tapu sicilindeki yanlışlığı ancak mahkeme kararıyla düzeltebilir. Düzeltme, eski tescilin terkini ve yeni bir tescilin yapılması biçiminde de olabilir. Tapu memuru, basit yazı yanlışlıklarını, tüzük kuralları uyarınca resen düzeltir.” hükmünün getirildiği, tapu kayıtları üzerinde yapılacak tescil, terkin ve tashih işlemlerine ilişkin davaların görüm ve çözümünün adli yargının görev alanına girdiği bu durumda; davacı odanın adında meydana gelen değişikliğin tapu siciline kaydı, dolayısıyla tapu kütüğünde yeni bir değişikliğin yapılması isteminden kaynaklanan uyuşmazlığın, Türk Medeni Kanunu'nun yukarıda açıklanan hükmü uyarınca adli yargıda görüm ve çözümünün gerektiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı oda vekili 30.12.2010 günlü dilekçesi ile görevli merciin belirlenmesi için Başkanlığımıza başvurmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 19.12.2011 günlü toplantısında; Raportör-Gülşen Akar PEHLİVAN’ın 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

      Anayasa’nın 158. maddesinde, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili olduğu belirtilmiş; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, “Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir…”; 14. maddesinde, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir…”; 19. maddesinde, “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler…” denilmiştir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

      1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 7. maddesinde, diğer bir mahkeme yahut idari makam veya yargı merciinin görevine giren bir dava veya iş kendisine arz olunan mahkemenin, duruşma yapmadan görevsizlik kararı verebileceği gibi davanın her safhasında kendiliğinden görevli olmadığına da karar vereceği hükmü yer almıştır.

Asliye Hukuk Mahkemesince, davacının iddiasının idari bir işlem olduğu, idarece değerlendirilip, sonuçlandırılması gerektiği nedeniyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir.

Görüldüğü üzere, Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı, idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı niteliğinde olmadığından, adli ve idari yargı yerleri arasında görev uyuşmazlığı oluştuğundan söz etmek mümkün değildir. 

Bu durumda, olayda, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşullar gerçekleşmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

 S O N U Ç      : 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan  BAŞVURUNUN, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 19.12.2011 gününde Üyelerden Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞIOYU ve OYÇOKLUĞU  İLE KESİN OLARAK karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ

 Davacı tarafından Adli Yargı ilk derece mahkemesinde açılan tapu sicilinin tashihi davasının yapılan yargılaması sonucunda, mahkemenin derecattan geçmek suretiyle kesinleşen kararı ile "dava konusu değişikliğin idari yönden düzeltilmesi gerektiği, tapu sicil müdürlüğünün yetkisi kapsamında olduğu" gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş,

Kesinleşen karar uyarınca, davacının ilgili idareye vaki başvurusu idarece zımnen red edilmiş

Davacı tarafından zımni red işleminin iptali istemi ile idari yargı merciinde dava açılmış

İdari yargı merciince "uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargıya ait bulunduğu" gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiş,

Kesinleşen kararlar nedeniyle olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için davacı tarafından mahkememize başvuruda bulunulmuştur.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluş ve işleyişi hakkında kanunun 14 maddesinde "olumsuz görev uyuşmazlığının ileri sürülebilmesi için adli-idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olmasının gerektiği..." öngörülmüştür.

Somut uyuşmazlıkta olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemine konu kararların yasada öngörüldüğü şekilde adli ve yargı mercilerince verildiği, her iki kararında tarafları, konusu ve sebebinin aynı olduğu, verilen kararların kesinleştiği hususunda bir çekişme bulunmamaktadır.

Adli yargı ilk derece mahkemesince verilen kararın idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı niteliğinde olmadığı, yasada öngörülen "her iki yargı organının da kendilerini görevsiz görmeleri" koşulunun gerçekleşmediği düşüncesiyle çoğunluk görüşü ile davanın esasına girilmeksizin 2247 sayılı yasanın 27.maddesi gereğince dava usulden red edilmiştir.

Sayın çoğunluğun açıklanan görüşüne katılamamaktayım.

Zira;

Adli yargı ilk derece mahkemesinin "dava konusu değişikliğin idari yönden düzeltilmesi gerektiği, tapu sicil müdürlüğü yetkisi kapsamında olduğu" nedenine dayalı davanın red kararı, kararda adli yargının görevsizliği-idari yargının görevli olduğu tabirIeri kullanılmamakla birlikte yasada öngörülen görevsizlik kararı niteliğindedir.

Adli yargı ilk derece mahkemesi kararı ile uyuşmazlığın adli yargının görevalanı dışında kaldığı, tapu sicilindeki tashihin idari işlem yoluyla düzeltilmesi gerektiği benimsenmiştir.

2577 sayılı idari yargılama usul kanununun 12.maddesinde öngörüldüğü üzere idari yargı yoluna ancak idarenin tesis edeceği işlem ve eylemler nedeni ile gidilebilmektedir.

Davacının talebi ile ilgili tapu sicil müdürlüğünce herhangi bir işlem tesis edilmeden idari yargı yoluna gidilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Bu nedenle adli yargı ilk derece mahkemesinin, idari yargının görevli olduğu konusunda hüküm kurmadan öncelikle idari işlem tesisini hükümde göstermesi hukuka uygundur.

Nitekim adli yargı kararı üzerine davacı tarafından işlem tesisi konusunda idareye müracaat edilmiş, idarenin zımni kararı üzerine de olumsuz görev uyuşmazlığına konu idari yargı kararı tesis edilmiştir.

Açıklanan nedenlerle adli yargı ilk derece mahkemesi kararı yasada öngörülen "görevsizlik kararı" niteliğinde bulunduğundan 2247 sayılı yasanın 14. maddesinde öngörülen şartlar gerçekleşmiştir.

Bu halde davanın esasına girilerek görevli merciin tayini gerekmektedir.

Adli yargı ilk derece mahkemesi kararını lafza bağlı ve dar yorumlayarak görevsizlik kararı niteliğinde kabul etmeyen, bu nedenle olumsuz görev uyuşmazlığı doğmadığını benimseyerek davayı usulden red eden, adli ve yargı kararlarının kesin hüküm oluşturması nedeniyle hakkın yerine getirilmesine engel teşkil eden sayın çoğunluk görüşüne muhalifim

                                                                                                                                               MUHALİF ÜYE

                                                                                                                                           EYÜP SABRİ BAYDAR