T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2024/186

KARAR NO  : 2024/206      

KARAR TR  : 03/06/2024

ÖZET: 1608 sayılı Kanun’un 1. maddesi uyarınca, iş yerinin onbeş gün süre ile faaliyetten men edilmesi ve idari para cezasına ilişkin olarak verilen Encümen Kararının iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiğihk.

 

K A R A R

 

Davacı  : ... Hot.Tur.İnş. Gıd. Tem. Oto. İç ve Dış Tic. San. Ltd. Şti

Vekili    : Av. A.HS

Davalı   : Çiğli Belediye Başkanlığı

Vekili    : Av. E.H

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı vekili, İzmir ili, Çiğli ilçesi, ...Mahallesi, ... Sokak, No:1 adresinde, pansiyon olarak faaliyette bulunacak olan işyerinde 13/07/2023 tarihindeyapılan denetimde, ruhsat eki mimari projesine aykırı imalatlar tespit edildiğinin ve 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 32. ve 42. maddeleri uyarınca 13/07/2023 tarihli yapı tatil zaptı düzenlendiğinin Ruhsat ve Denetim Müdürlüğüne bildirilmesi üzerine, tespit edilen aykırılıkların giderilmesi için İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin Ek 3. maddesi uyarınca bir defaya mahsus olmak üzere mevzuata aykırılıkların giderilmesi için 15 gün süreli ihtarname verildiğini, akabinde 17/08/2023 tarihinde tekrar yapılan denetimde, işletmenin belirtilen aykırılıkları gidermediğinden bahisle, Çiğli Belediye Encümeninin 22/08/2023 tarih ve 03-576 sayılı kararı ile, 1608 sayılı Kanun'un 1. maddesi gereğince 1.295 TL idari para cezası ve işyerinin 15 gün süre ile faaliyetten men edilmesine kararverildiğini, encümen kararının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, idari para cezası ile 15 gün süreyle faaliyetten men kararının iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. İdari Yargıda

 

2. İzmir 5. İdare Mahkemesi 04/10/2022 tarih ve E.2023/1492, K.2023/1881 sayılı kararı ile, dava konusu işlemin 1608 sayılı Kanun uyarınca tesis edilen ve adli yargının görev alanına giren bir işlem olduğu gerekçesiyle, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-a. maddesi uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, bu karara karşı istinaf isteminde bulunulması üzerine İzmir Bölge İdare Mahkemesi 7. İdari Dava Dairesi 24/01/2024 tarih ve E.2023/2124, K.2024/83 sayılı kararı ile istinaf başvurusunun kesin olarak reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir. Görevsizlik kararının ilgili kısmı şöyledir:

 

"...Dava dosyasının incelenmesinden, davacı şirketin, İzmir ili, Çiğli ilçesi, ...Mahallesi, ... Ada, ... Parsel numarasında tapuya kayıt ve tescilli, 8787 Sokak, No:1 adresinde işletmekte olduğu pansiyon faaliyetli işyeri ile ilgili olarak 13.07.2023 tarihinde işyerinde yapılan denetimde, ruhsat eki mimari projesinde aykırı imalatlar tespit edildiğinin ve 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 32. ve 42. maddeleri uyarınca 13.07.2023 tarihli yapı tatil zaptı düzenlendiğinin Ruhsat ve Denetim Müdürlüğüne bildirilmesi üzerine tespit edilen aykırılıkların giderilmesi için İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik'in Ek 3. maddesi uyarınca 15 gün süreli ihtar verildiği, akabinde 17.08.2023 tarihinde tekrar yapılan denetimde, işletmenin belirtilen aykırılıkları gidermediğinin tespit edildiği, Çiğli Belediye Encümeninin 22.08.2023 tarih ve 03-576 sayılı kararı ile söz konusu işyerinin, 15 gün süre ile faaliyetten men edilmesine ve davacı şirketin, 1608 sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince 1.295,00-TL idari para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi üzerine, anılan işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

1608 sayılı Yasa’nın mevcut halinde idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenleme yer almamaktadır.

Dava konusu olayda uyuşmazlık; davacıya ait işyerinin 1608 sayılı Kanunun 1. maddesine dayanılarak faaliyetten men edilmesine ilişkin Belediye Encümeni kararından kaynaklanmakta olup; bu haliyle encümen kararının 5326 sayılı Kanun'un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım niteliğinde bir işlem olduğu, 1608 sayılı Kanunda ise, idari yaptırımlara karşı itiraz konusunda görevli Mahkemenin gösterilmediği, Kabahatler Kanununun 5560 sayılı Kanunla değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerin, diğer kanunlarda aksine bir hüküm bulunmaması halinde uygulanacağının açıkça belirtilmiş olması karşısında, uyuşmazlığın 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 3. ve 27/1. maddeleri gereği adli yargı bünyesinde bulunan Sulh Ceza Hâkimliğince çözümlenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Nitekim; Uyuşmazlık Mahkemesinin istikrar kazanmış 01/04/2014 günlü, E:2014/456, K:2014/487 sayılı ve 28/12/2015 günlü, E:2015/868, K:2015/903 sayılı kararlarının bu tür uyuşmazlıklarda adli yargının görevli olduğu yönünde olduğu ve Danıştay İkinci Dairesinin 09/06/2021 gün ve E:2021/133, K:2021/2010 sayılı, 04/10/2021 gün ve E:2021/4209, K:2021/3098 sayılı, 20/04/2021 gün ve E:2021/15199, K:2021/1388 sayılı, 04/10/2021 gün ve E:2021/4206, K:2021/3101 sayılı kararlarının da aynı yönde olduğu görülmektedir.

Diğer yandan; dava konusu encümen kararında, her ne kadar, 09.06.2020 gün ve 31150 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin "Ek Madde 3 hükmü" zikredilmiş ise de; "Faaliyetten geçici süreyle men ve idarî para cezası" başlıklı Ek Madde 3'ün, İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğe 09.06.2020 gün ve 31150 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2626 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla eklendiği, aynı Cumhurbaşkanı Kararının 1. maddesiyle İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin "Dayanak" başlıklı 3. maddesine, "15/5/1930 tarihli ve 1608 sayılı Umuru Belediyeye Müteallik Ahkâmı Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 Tarih ve 486 Numaralı Kanunun Bazı Maddelerini Muaddil Kanun" ibaresinin eklendiği, bu hale göre, İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin Ek 3. maddesinin, "Verilen süre içinde tespit edilen aykırılıkların ve noksanlıkların giderilmemesi halinde 1608 sayılı Kanunun 1 inci maddesi gereğince işletmeciye idari para cezası verilir. Ayrıca gayrisıhhî müesseselerde aykırılık ve noksanlıklar giderilinceye kadar, sıhhi müesseselerde ise yetkili idarenin öngördüğü ve onbeş günden fazla olmayan bir süre kadar faaliyetin menine karar verilir. Aykırılıkların ve noksanlıkların giderildiğinin tespiti halinde iş yeri hakkında verilmiş olan men kararı derhal kaldırılır."kısmının, 1608 sayılı Yasanın işyerleriyle ilgili olarak nasıl uygulanacağını düzenlediği anlaşılmakta olup, dava konusu işlemde, salt İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin zikredilmiş olmasının, yukarıda belirtilen Uyuşmazlık Mahkemesi ve Danıştay kararları karşısında, dava konusu encümen kararını idari yargının görev alanında irdelenmesi gereken bir işlem kimliğine büründürmediği, netice itibarıyla, dava konusu işlemin 1608 sayılı Yasa uyarınca tesis edilen ve adli yargının görev alanına giren bir işlem olduğu açıktır..."

 

3. Davacı vekili bu kez aynı istemle, adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. Adli Yargıda

 

4. Karşıyaka 1. Sulh Ceza Hakimliği 11/03/2024 tarih ve Değişik İş No.2024/1206 sayılı kararı ile, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 28/1-b maddesi gereğince başvuru konusu idari yaptırım kararının sulh ceza hakimliğinde incelenebilecek kararlardan olmadığı gerekçesiyle, başvurunun görev yönünden reddine, meydana gelen olumsuz görev uyuşmazlığı ile ilgili karar vermek üzere dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş, bu karara itiraz edilmesi üzerine, Karşıyaka 2. Sulh Ceza Hakimliği 14/03/2024 tarih ve D.İş No:2024/1647 sayılı kararı ile itirazın reddine kesin olarak karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir. Görevsizlik kararının ilgili kısmı şöyledir:

 

"...5326 sayılı Kabahatler Kanununun 27/1 maddesi uyarınca "idari para cezası" ve "mülkiyetin kamuya geçirilmesi" idari yaptırımlarına karşı yapılacak başvurular haricinde, eğer özel kanuni bir düzenleme yoksa, diğer idari tedbirlere karşı yapılacak başvurularda "sulh ceza hâkimliğinin" hiçbir şekilde kazai inceleme görev ve yetkisi bulunmamaktadır. "İdari para cezası" ve "mülkiyetin kamuya geçirilmesi" idari yaptırımları haricinde diğer idari yaptırımları düzenleyen ilgili kanunlarda kanun yoluna ilişkin bir hüküm olmaması halinde, kanun yolu mercii Anayasa gereği idari yargıdır. 5326 sayılı Yasanın 3/1-a bendinin "Bu Kanunun... idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde ... uygulanır" şeklindeki hükmü, 5326 sayılı Yasanın 27/1 maddesi ve Anayasanın yargı kolu ayrımına ilişkin hükümleri ile birlikte değerlendirildiğinde ancak "idari para cezası" ve "mülkiyetin kamuya geçirilmesi" idari yaptırımları bakımından caridir.

Diğer bir ifadeyle, Kabahatler Kanununun tüm genel hükümleri sadece idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımı gerektiren kabahatlerde uygulanabilir. Bu iki idari yaptırım dışında başka idari yaptırım uygulanacağı öngörülen kabahat filleri bakımından Kabahatler Kanununun genel hükümlerinin hiçbirisinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır.

Ayrıca Kabahatler Kanunu'nun 27. maddesinin 8. fıkrasında idarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği düzenlenmiştir.

Bu açıklamalar kapsamında muteriz vekilinin Hakimliğimize müracaatının yalnızca idari para cezasına itiraz ile sınırlı tutulmayıp geçici süreli faaliyetten men kararı ile men kararına dayanak olan işlemin niteliği (imar mevzuatına aykırılıklar bulunması hususu) dikkate alındığında Kabahatler Kanunu'nun 27/8 maddesi gereğince aynı işlem ile idari yargının görev alanına giren bir yaptırımın da verilmiş olması karşısında işlemin iptali talebinin idari yargı merciince karara bağlanacağına dair açık düzenleme birlikte değerlendirildiğinde 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 28/1-b maddesi gereğince başvuru konusu idari yaptırım kararının sulh ceza hakimliğinde incelenebilecek kararlardan olmadığından, Hakimliğimiz görevsiz olduğundan başvurunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir..."

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

5. 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun "Encümenin görev ve yetkileri" başlıklı 34. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi şöyledir:

 

"Belediye encümeninin görev ve yetkileri şunlardır:

...

e) Kanunlarda öngörülen cezaları vermek.

..."

 

6. 1608 sayılıUmuru Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 (1924) Tarih ve 486 Numaralı Kanun'un Bazı Maddelerini Muaddil Kanun’un 1. maddesi şöyledir:

 

“(Değişik: 23/1/2008-5728/66 md.)

Belediye meclis ve encümenlerinin kendilerine kanun, nizam ve talimatnamelerin verdiği vazife ve salahiyet dairesinde ittihaz ettikleri kararlara muhalif hareket edenlerle belediye kanun ve nizam ve talimatnamelerinin men veya emrettiği fiilleri işleyenlere veya yapmayanlara belediye encümenince Kabahatler Kanununun 32 nci maddesi hükmüne göre idarî para cezası ve yasaklanan faaliyetin menine karar verilir. Bu kararda ilgili kişiye bir süre de verilebilir.

Belediye encümeni kararında belli bir fiilin muayyen bir süre zarfında yapılmasını da emredebilir. Emredilen fiilin ilgili kişi tarafından yapılmaması hâlinde, masrafları yüzde yirmi zammı ile birlikte tahsil edilmek üzere belediye tarafından yerine getirilir.

Bu madde hükümleri ilgili kanunda ayrıca hüküm bulunmayan hâllerde uygulanır.”

 

7. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik "Genel kanun niteliği" başlıklı 3. maddesi şöyledir:

 

“(Değişik: 6/12/2006-5560/31.md.)

(1) Bu Kanun'un;

a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır.”

 

8. 5326 sayılı Kanun’un "Yaptırım türleri" başlıklı16. maddesi şöyledir:

 

“(1) Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idarî yaptırımlar, idarî para cezası ve idarî tedbirlerden ibarettir.

(2) İdarî tedbirler, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerdir”

 

9. 5326 sayılı Kanun'un "Saklı tutulan hükümler" başlıklı 19. maddesi şöyledir:

 

“(1) Diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için;

a) Bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi,

b) İşyerinin kapatılması,

c) Ruhsat veya ehliyetin geri alınması,

d) Kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonulması,

gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklıdır”

 

10. 5326 sayılı Kanun'un “Başvuru yolu” başlıklı 27. maddesinin 1. fıkrası şöyledir:

 

“(1) İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî yaptırım kararı kesinleşir.

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

11. Uyuşmazlık Mahkemesinin Kenan YAŞAR'ın Başkanlığında, Üyeler Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN’ınkatılımlarıyla yapılan 03/06/2024 tarihli toplantısında; dosya üzerinde 2247 sayılı Kanun’un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, olay kısmında belirtildiği üzere tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada, idari yargı yerince adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş ve kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmakta olup, bunun üzerine kendine gelen davayı inceleyen adli yargı yerinin sahip olduğu seçenekler ile verdiği karar bakımından bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.

 

 

12. 2247 sayılı Kanun'un 14. maddesinde yer alan, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli ve idari yargı mercilerinintarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca (…) ileri sürülebilir.” hükmüne göre, idare mahkemesinin kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olacak, hukuk alanında doğmuş bulunan bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilecektir.

 

13. Kanun'un 19. maddesindeki “Adli ve idari yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.

(Değişik ikinci fıkra: 23/7/2008-5791/9 md.) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir...” hükmüne göre ise, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da içermesi gerekir.

 

14. Kanun koyucu, 14. maddeye göre olumsuz görev uyuşmazlığı doğması durumunda her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma iradesini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme oranla daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağını tanımıştır.

 

15. Olayda, adli yargı yerince, görevsizlik kararı verilmekle birlikte, bununla yetinilmemiş ayrıca görevli merciin belirtilmesi için dava dosyasının re’sen Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine de karar verilmiştir.

 

16. Bu haliyle, her ne kadar 2247 sayılı Kanun'da öngörülen yönteme uyulmamakta ise de, davanın taraflarınca başvuruda bulunulmadığı gözetilerek, adli yargı yerince re’sen yapılan başvurunun 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi kapsamında olduğunun kabulü ile Uyuşmazlık Mahkemesinin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması, gerek usul ekonomisine gerek Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluş amacına uygun olacağından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliğiyle karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

17. Raportör-Hâkim Arzu ÇETİNDERE ŞAŞI'nın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

 

 

18. Dava, 1608 sayılı Kanun uyarınca Belediye Encümenince verilen idari para cezası ile iş yerinin onbeş gün süre ile faaliyetten men edilmesine ilişkin olarak verilen kararın kaldırılması istemiyle açılmıştır.

 

19. Yukarıda izah edilen düzenlemelere göre; Kabahatler Kanunu’nun, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.

 

20. İncelenen uyuşmazlıkta, 1608 sayılı Kanun’un 1. maddesi uyarınca davacının idari para cezası ile cezalandırılmasına ve iş yerinin bu maddede öngörülen sürelere uygun olarak süresiz değil, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 19. maddesinde belirtildiği üzerebelirli bir süre için (15 gün) faaliyetten men edilmesine karar verildiği, kararın bu haliyle 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden olduğu, 1608 sayılı Kanun’da idari yaptırımlara karşı itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır.

 

21. Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde bu Kanun’un, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı belirtildiğinden, dava konusu iş yerinin 15 gün süre ile faaliyetten men edilmesi veidari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanun'un 27. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

 

22. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, Karşıyaka 1. Sulh Ceza Hakimliğince yapılan başvurunun reddi ile, Hakimlikçe verilen 11/03/2024 tarih ve Değişik İş No.2024/1206 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Karşıyaka 1. Sulh Ceza Hakimliğince yapılan BAŞVURUNUN REDDİ ile Hakimliğince verilen 11/03/2024 tarih ve Değişik İş No.2024/1206 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

 

03/06/2024 tarihinde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

          Başkan Vekili                  Üye                                Üye                             Üye

                Kenan                      Nilgün                            Doğan                           Eyüp

                YAŞAR                     TAŞ                          AĞIRMAN                 SARICALAR

 

 

 

 

 

                                                      Üye                                 Üye                                 Üye

                                                    Ahmet                              Mahmut                           Bilal

                                                  ARSLAN                          BALLI                       ÇALIŞKAN