Hukuk Bölümü         2011/67 E.  ,  2011/260 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

            Davacı            : B.Yün İplik Mensucat Fabrikaları Ltd. Şti.

            Vekilleri           : Av. S.A. – Av. A.A. – Av. T.G.

            Davalı              : Adli Yargıda;

                          Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

           Vekili              : Av. G.D.

                                 İdari Yargıda

                                1-     Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

                                2-     Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü

         Vekili              : Av. Z.S.A.

       O L A Y          : Davacı şirket Uşak İlinde, iplik üretimi yaparak faaliyetini sürdürmektedir. Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde, son bir yıldır satışlarda önemli ölçüde düşüş yaşandığı ve büyük miktarda stok üretim yapıldığı, tekstil üretimi yapan fabrikaların sıkıntı içerisine girdikleri, talep azalması yaşandığı, beklenen talepler gelmediğinden stokların eritilemediği belirtilmiştir.

Davacı şirket tarafından Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneğine İlişkin Yönetmelik hükümleri gereğince, 31.3.2004 ve 13.4.2004 tarihli başvuru dilekçeleri ile 1.4.2004-1.7.2004 tarihleri arasında 4 saat kısa çalışma yapılacağı Türkiye İş Kurumu Uşak İl Müdürlüğüne bildirilmiş, Türkiye İş Kurumu Uşak İl Müdürlüğünün 18.5.2004 gün ve 1557 sayılı işlemi ile

“…talepleriniz Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneğine İlişkin Yönetmeliğin 3 ve 6. maddelerine uygun olmadığı gerekçesiyle (doğal afet, genel ekonomik kriz) Başkanlığımız tarafından reddedilmiştir…” denilmiştir.

Davacı vekili tarafından, 18.5.2004 gün ve 1557 sayılı işlemin iptali ile müvekkiline ait işletmede sektörel bazda genel ve ekonomik kriz bulunduğunun tespiti talebiyle adli yargı yerinde dava açılmıştır.

UŞAK İŞ MAHKEMESİ: 5.11.2004 gün ve E:2004/605, K:2004/592 sayı ile, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesine göre; İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş aktinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan uyuşmazlıklarda İş Mahkemesinin görevli olduğu; davaya konu olan uyuşmazlığın ise idarenin eylem ve işleminden doğduğu; uyuşmazlığın davacı işveren ile Bakanlık arasında olduğu; davacı tarafın idari işlemin iptalini talep ettiği, idari işlemin iptaline yönelik davada ise mahkemelerinin görevli olmayıp idari yargının görevli olduğu, bu nedenle mahkemelerinin görevsizliği nedeni ile dava dilekçesinin reddine karar vermiş bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Manisa İdare Mahkemesi; 7.1.2005 gün ve E:2004/1379, K:2005/4 sayı ile; idari işlemi tesis eden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Ankara İlinde yer alması dolayısıyla uyuşmazlığın görüm ve çözümünde Ankara İdare Mahkemesinin yetkili bulunduğu nedeniyle davanın yetki yönünden reddine, dosyanın yetkili Ankara İdare Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

 Ankara 4. İdare Mahkemesi; 21.3.2007 gün ve E:2005/234, K:2007/548 sayı ile, davanın, davacı şirketin kısa çalışma ödeneği talebine ilişkin başvurusunun reddedilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açıldığı, 4857 sayılı İş Kanununun idari ceza hükümleri başlığı altındaki para cezaları ile ilgili uyuşmazlıklar dışındaki tüm uyuşmazlıklarda İş mahkemeleri görevli bulunduğu olayda 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında düzenlenen Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneğine İlişkin Yönetmelik kapsamında ortaya çıkan mevcut uyuşmazlığın görüm ve çözümünde İş Mahkemelerinin görevli bulunduğu gerekçesiyle 2577 sayılı Yasa’nın 15.maddesinin 1-a bendi uyarınca davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu kararın davacı tarafından temyiz edilmiştir.

 Danıştay Onuncu Dairesi 8.3.2010 gün ve E:2007/4838, K:2010/1703 sayı ile, 2247 sayılı Yasanın 19/1. maddesi ile 19/2.maddesinden söz edilerek, kısa çalışma ödeneği ile ilgili olarak yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın, Uşak İş Mahkemesinin 5.11.2004 tarih ve E:2004/605, K:2004/592 sayılı kararıyla, uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görev yönünden reddedilmesi üzerine, bu defa Ankara 4. İdare Mahkemesinde görülmekte olan bu davanın açıldığı; İdare Mahkemesince de, 2247 sayılı Yasanın 19.maddesi uyarınca, uyuşmazlığı çözmekte İş Mahkemesinin görevli olduğu sonucuna ulaşılması nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekirken, davanın görev yönünden reddine karar verildiği, bu durumda temyize konu İdare Mahkemesi kararının, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluşu ve İşleyişi Hakkında Kanuna aykırı bulunduğu, gerekçesiyle bozulmasına karar vermiştir.

ANKARA 4. İDARE MAHKEMESİ: 14.10.2010 gün ve E:2010/2234, K:2010/1695 sayı ile, 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında düzenlenen Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneğine İlişkin Yönetmelik kapsamında oraya çıkan mevcut uyuşmazlığın görüm ve çözümünde İş Mahkemelerinin görevli bulunduğu, bu nedenle; davacı tarafından, kısa çalışma ödeneği ile ilgili olarak yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın, Uşak İş Mahkemesinin 5.11.2004 tarih ve E:2004/605, K:2004/592 sayılı kararıyla da, uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görev yönünden reddedilmesi nedeniyle, 2247 sayılı Yasa uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerektiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine, 2247 sayılı Kanun’un 19.maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 19.12.2011 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, olay kısmında belirtildiği üzere, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada; adli yargı yerince idari yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş ve kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmakta olup, bunun üzerine kendine gelen davayı inceleyen idari yargı yerinin sahip olduğu seçenekler ile verdiği karar bakımından bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.

1- 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde yer alan, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

            Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir.” hükmüne göre, iş mahkemesinin kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine idari yargı yerince de görevsizlik kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olacak; hukuk alanında doğmuş bulunan bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilecektir.

            2- 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesindeki “ Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesi’nin karar vermesine değin erteler.” hükmüne göre ise, idari yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren adli yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da ihtiva etmesi gerekir.

Yasa koyucu, 14. maddeye göre olumsuz görev uyuşmazlığı doğması halinde her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma iradesini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme nazaran daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağını tanımıştır.

Olayda, idari yargı yerince, görevsizlik kararı verilerek işten el çekildiğine göre, adli ve idari yargı yerleri arasında 14. maddede öngörülen şekilde olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş bulunmaktadır.

Bu durumda, görevsizlik kararı vererek işten el çeken idari yargı yerinin başvurusunun, 19. madde kapsamında görülemeyeceği gibi, 14. maddeye göre de hukuk uyuşmazlıklarında dikkate alınmayacağı açıktır.

İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörüldüğü şekilde önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası ara kararı ile mahkemesinden istenilmesine karşın Başkanlığımıza gönderilmemiş, Uyuşmazlık Mahkemesine bu şekilde başvurulduğu görülmüştür; sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, iplik üretiminde faaliyet gösteren davacı şirketin işyerinde kısa çalışma yapmak istemiyle yaptığı başvurunun reddi yolundaki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Türkiye İş Kurumu Uşak İl Müdürlüğünün 18.5.2004 gün ve 1557 sayılı işleminin iptali ile sektörel bazda genel ekonomik kriz bulunduğunun tespiti istemiyle açılmıştır.

4857 sayılı İş Kanunun 65.maddesi 26.5.2008 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5763 sayılı Kanunun 37.maddesiyle yürürlükten kaldırılmış olup, bunun yerine aynı konuyla ilgili aynı Kanunun 18.maddesi ile 4447 sayılı Kanuna ek 2.madde eklenmiş, söz konusu madde daha sonra 25.2.2011 tarih ve 27857 (mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6111 sayılı Kanunun 73.maddesi ile değiştirilmiştir.

Ayrıca 65.maddede talebin uygunluğunun belirlenmesine ilişkin usul ve esasların yönetmelikle belirleneceği belirtildiğinden, 13.1.2009 tarihli ve 27109 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneği Hakkında Yönetmeliğin 10.maddesi ile 31.3.2004 tarihli 25419 sayılı Resmi Gazetede Yayımlanarak yürürlüğe giren Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneğine İlişkin Yönetmelik yürürlükten kaldırılmış, ancak 30.4.2011 tarih ve 27920 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneği Hakkında Yönetmeliğin 12.maddesi ile de 13.1.2009 tarihli ve 27109 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneği Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır.

Ancak, uyuşmazlığın çözümü için davaya konu işlemin tesis edildiği ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri esas alınacaktır. Dolayısıyla işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan 4857 sayılı İş Kanununun 65.maddesinin 1.fıkrası

“Genel ekonomik kriz veya zorlayıcı sebeplerle işyerindeki haftalık çalışma sürelerini geçici olarak önemli ölçüde azaltan veya işyerinde faaliyeti tamamen veya kısmen geçici olarak durduran işveren, durumu derhal gerekçeleri ile birlikte Türkiye İş Kurumuna varsa toplu iş sözleşmesi tarafı sendikaya bir yazı ile bildirir. Talebin uygunluğunun tespiti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yapılır. Bunun usul ve esasları bir yönetmelikle belirlenir.”hükmünü amirdir.

65. maddeye dayanılarak hazırlanan Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneğine İlişkin Yönetmelik 31/03/2004 tarih ve 25419 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Yönetmeliğin 3.maddesinde genel ekonomik kriz, “Ulusal veya uluslar arası ekonomide ortaya çıkan olayların, ülke ekonomisi ve dolayısıyla işyerini ciddi anlamda etkileyip sarstığı durumlar”; zorlayıcı sebepler ise, “İşyerinin kendi sevk ve idaresinden kaynaklanmayan önceden kestirilemeyen, bunun sonucu olarak bertaraf edilmesine olanak bulunmayan, dışsal etkilerden ileri gelen, geçici olarak çalışma süresinin azaltılması ve faaliyetin tamamen durdurulması ile sonuçlanan deprem, yangın, su baskını, salgın hastalık, seferberlik ve benzeri nedenler” olarak tanımlanmış, 6.maddesinde “ Genel ekonomik krizin varlığını, işçi ve işveren sendikaları konfederasyonlarının iddia etmesi veya bu yönde kuvvetli emarenin bulunması halinde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı krizin varlığı ve niteliği hakkında ilgili kuruluşların görüşlerini alarak duruma açıklık getirir”; 8.maddesinde ise “Genel ekonomik kriz veya zorlayıcı sebeplerle işyerindeki haftalık çalışma sürelerini geçici olarak en az üçte bir oranında azaltan veya faaliyetini tamamen veya kısmen durduran işverenin bildiriminin uygunluğu ivedikle Bakanlıkça incelenir. İnceleme sonucu Kuruma bildirilir. Kurum tarafından da işverene ve varsa toplu iş sözleşmesine taraf işçi sendikasına bildirilir.” denilmiştir.

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesinin birinci fıkrasında, “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur.” denilmiş;  maddenin işaret ettiği 4857 sayılı İş Kanunu’nun “Amaç ve Kapsam” başlıklı 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Bu Kanunun amacı işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemektir.” hükmüne; 2. maddenin ilk fıkrasında, “Bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye iş ilişkisi denir. İşveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denir.” tanımına, Yasanın çeşitli maddelerinde de işçi ve işveren yönünden, doğan haklara ve yükümlülüklere ilişkin hükümlere yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, B.Yün İplik Mensucat Fabrikaları Ltd. Şti. işyerinin Kamgran iplik bölümü Straygarn iplik bölümünde içinde bulundukları kriz nedeniyle, stok fazlalığı oluştuğu gerekçesiyle Uşak İl Müdürlüğüne 1.4.2004-1.7.2004 tarihleri arasında kısa çalışma talebinde bulunulduğu, söz konusu işyerinin kısa çalışma talebinin uygunluğunun tesbiti amacıyla ilgili belgelerin 13.4.2004 tarih, 1178 sayılı ve 15.4.2004 tarih, 1225 sayılı yazılarla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’na gönderildiği, konuya ilişkin olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğü’nden alınan 3.5.2004 tarih ve 9751-19612 sayılı yazıda, işverenin talebinin Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneğine İlişkin Yönetmeliğin 3. ve 6. maddelerine uygun olmadığı gerekçesiyle reddedildiği, durumun davacı şirkete 18.5.2004 gün ve 1557 sayılı yazıyla bildirilmesi üzerine iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Buna göre uyuşmazlığın işveren statüsündeki davacı şirket ile davalı idareler arasında Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneğine İlişkin Yönetmeliğin uygulanmasından kaynaklandığı ve davalı tarafından tesis edilen işlemin anılan yönetmeliğe aykırı olduğu önesürülerek iptalinin istenildiği nedeniyle işlem tarihinde yürürlükte olan ve 4857 sayılı Yasanın 65.maddesi ile, halen yürürlükte olan 5521 sayılı Yasanın 1. maddesi gözetildiğinde, uyuşmazlığın “İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıkları” kapsamında iş mahkemesince çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, idare mahkemesinin 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi kapsamında görülen başvurusunun kabulü ile iş mahkemesinin verdiği görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 S O N U Ç            : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 4. İdare Mahkemesi’nin 19. madde kapsamında görülen BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Uşak İş Mahkemesi’nin 5.11.2004 gün ve E:2004/605, K:2004/592 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 19.12.2011 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.