T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS NO      : 2020 / 441

            KARAR NO  : 2020 / 485

            KARAR TR   : 28.9.2020

ÖZET : 2247 sayılı Yasa’nın 19.maddesinde öngörülen koşulu taşımayan BAŞVURUNUN,  aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği  hk.

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı          : Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş.

Vekili           : Av. M. Y. Ç.

Davalı          : Büyükçekmece Belediye Başkanlığı

Vekili           : Av. İ. K.

                                              

O L A Y      : Davacı  vekili  dilekçesinde;  18/04/2018 tarihinde Avcılar İşletme Müdürlüğü hizmet sahasında bulunan Büyükçekmece İlçesi, Fatih Mahallesi Cengiz Topel Caddesi Mutlu Sokak adresinde, davalı tarafından yapılan çalışma sırasında müvekkili şirkete ait tesislere hasar verildiğini; müvekkili şirket personelince arızanın giderilmesi ve enerji verilmesine müteakip hasara maruz kalan tesislerin onarımı için kullanılan malzeme ve işçilik gibi bedelleri kapsayan 1.106,91-TL.nin, hasar verenler aleyhine tahakkuk ettirildiğini; davalı/borçlu Büyükçekmece Belediye Başkanlığı tarafından hasar bedellerinin ödenmemesi üzerine, borçlu aleyhine 1.106,91-TL hasar bedeli, 30,02-TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 1.136,53-TL.nın tahsili amacıyla İstanbul 31. İcra Müdürlüğünün 2018/28923 E. sayılı takip dosyası ile ilamsız takip yapılarak borçluya Örnek No:7 ödeme emri gönderildiğini; ancak Davalı/borçlunun borca ve icra takibine itiraz ederek, takibin durdurulmasını talep ettiğini; bu şekilde takibi durdurmuş ise de borçlunun itirazının haksız ve dayanaksız olduğunu ifade ederek; davalının, İstanbul 31. İcra Müdürlüğü’nün 2018/28923 E, Sayılı dosyasına yapmış olduğu haksız ve yersiz itirazının iptali İle takibin devamına;   davalı/borçlu aleyhine hükmolunacak meblağın % 20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatı ödemeye mahkûm edilmesine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır. 

İSTANBUL 18. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 4.3.2020 gün ve E:2019/111, K:2020/85  sayı ile,  dava ve cevap dilekçelerine yer verdikten sonra; "(...) Açılan davanın; 18/04/2018 tarihinde Avcılar İşletme Müdürlüğü hizmet sahasında bulunan Büyükçekmece İlçesi, Fatih Mahallesi Cengiz Topel Caddesi Mutlu Sokak BÜYÜKÇEKMECE/İSTANBUL adresinde davalı BÜYÜKÇEKMECE BELEDİYE BAŞKANLIĞI tarafından yapılan çalışma sırasında müvekkil şirkete ait tesislere hasar verildiği iddiası ile açılan hasardan kaynaklı itirazın iptali talebine ilişkindir.

Belediyelerin de içerisinde bulunduğu kamu tüzel kişileri, kamu hizmeti görmekle yükümlü bulunmaları nedeniyle kamu hizmetleri sırasında verdikleri iddia olunan zararlardan dolayı oluşan sorumlulukları özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkileri kullanması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun'un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8 hukuk dairesinin 2018/1595 esas - 2018/751 karar sayılı; 2018/2360 esas 2018/1033 sayılı kararı ve Yargıtay 17.hukuk dairesinin 2016/15802 esas 2017/3926 karar ; 2016/13720 esas , 2017/6918 karar sayılı ilamında da görevli mahkemenin idare mahkemeleri olduğu belirtilmiştir.

Davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden, dava idari yargıda görülmelidir.

Dava konusu meydana gelen hasarın davalı belediyenin kamu hizmetinin kusurlu biçimde yürütülmesi(Büyükçekmece İlçesi, Fatih Mahallesi Cengiz Topel Caddesi Mutlu Sokak BÜYÜKÇEKMECE/İSTANBUL adresinde davalı BÜYÜKÇEKMECE BELEDİYE BAŞKANLIĞI tarafından yapılan çalışma sırasında müvekkil şirkete ait tesislere hasar verildiği iddiası) ile ilgilidir. İdare’nin hizmet kusuru niteliğindeki eylemi sonucu meydana gelen zararlardan dolayı ise; İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince İdare’ye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. Bu nedenle yargı yolu nedeniyle görevli olmadığımız anlaşıldığından, dava dilekçesinin bu nedenle reddine, İdari yargının görevli olduğuna, karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-HMK'nun  114/(1)-c maddesi gereğince dava konusu olay İdari Yargı'nın görev alanında olması ve mahkememizin görevsiz olması nedeniyle davanın HMK'nun 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE…” karar vermiş; dava dosyasından kararın kesinleşip kesinleşmediği anlaşılamadığından, durumun sorulması üzerine Mahkemece verilen 16.7.2020 ve 16.9.2020 tarihli cevap yazılarında; kararın henüz kesinleşmediği belirtilmiştir.

Davacı vekili bu kez, aynı olaydan dolayı oluştuğu öne sürülen zararın tazmini istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 7. İDARE MAHKEMESİ: 25.6.2020 gün ve E:2020/946 sayı ile, "(...)2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş, değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Kanunda iki yola başvurma imkanı tanındığı, bunlardan birinin 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, diğerinin ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemek olduğu, dava konusu uyuşmazlıkta ise alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açıldığı görülmektedir.

2004 sayılı Kanunun 67. maddesinde; "Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu, takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümüne yer verilmiştir.

Anılan Kanunun değişik 1. maddesinin 1. fıkrasında ise, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Bu durumda; davacı şirket tarafından 1.106,91-TL'nin yasal faizi ile birlikte tahsili amacıyla İstanbul 31. İcra Müdürlüğünün 2018/28923 esas sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 30.09.2019 tarih ve E:2019/455, K:2019/607 sayılı kararı ile 24.02.2020 tarih ve E:2020/l 10, K:2020/174 sayılı kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle; uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargı merciilerinin görev alanına girdiği sonucuna varıldığından, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi'nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için ilk görevsizlik kararını veren İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2019/111 esasına kayıtlı dava dosyasının ilgili mahkemeden getirtilmek suretiyle iş bu dosya ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilinceye kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Burhan ÜSTÜN’ün Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Birol SONER, Suna TÜRE, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 28.9.2020 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, başvurunun reddi yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19.maddesinde, “Adli ve idari  yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.

(Değişik ikinci fıkra: 23/7/2008 – 5791/9 md.) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir.” denilmiş; Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir.

Anılan düzenlemelere göre, 19.madde kapsamında kendisine gelen bir davayı inceleyen yargı yerinin Uyuşmazlık Mahkemesine başvurabilmesi için, önceki görevsizlik kararının kesin veya kesinleşmiş olduğunu gözetmesi ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesi’nin karar vermesine değin ertelemesi gerekmektedir

Olayda, İstanbul 18.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilmiş olan görevsizlik kararı kesinleşmeden İstanbul 7. İdare Mahkemesi’ne başvurulduğu anlaşılmakla, ortada adli yargı yerine ait kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmadığından, 2247 sayılı Yasa’nın 19.maddesinde öngörülen kararın kesin veya kesinleşmiş olması koşulu gerçekleşmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasanın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan ve İstanbul 7.İdare Mahkemesince, 25.6.2020 gün ve E:2020/946 sayı ile yapılan başvurunun, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç : 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan ve İstanbul 7.İdare Mahkemesince, 25.6.2020 gün ve E:2020/946 sayı ile yapılan BAŞVURUNUN, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 28.9.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

       Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Burhan                         Şükrü                                Birol                               Suna

      ÜSTÜN                      BOZER                            SONER                            TÜRE

 

 

 

                                             Üye                                 Üye                                  Üye                    

                                         Aydemir                          Nurdane                            Ahmet

                             TUNÇ                           TOPUZ                           ARSLAN