T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO    : 2014 / 889

          KARAR NO : 2014 / 964

          KARAR TR  : 17.11.2014

ÖZET : Trafik kazası sonucu uğranılan manevi zararın, kazanın oluşumunda sorumlu olduğundan bahisle, davalı idarelerce tazmin edilmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacılar           :1-E. G.

                                   2-H. G.

                                   3-R. G.

                                   4-S. G. (R. Ve E. G.’e Velayeten)

Vekilleri            : Av.M. A. A., Av.S.A.

Davalılar          :1-Elmalı Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliği Başkanlığı

                           2-Antalya İl Özel İdaresi

Vekili                :  Av.D. Ç.

 

O L A Y              : Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisi(annesi-babası ve kardeşleri) A.G.’in 13 Ekim 2007 tarihinde Antalya ili Elmalı ilçesi Bayralar köyü istikametinden Eymir Köyü istikametine seyir halindeyken, asfaltlanarak bitirildiği iddia edilen köy yolunun yüzeye dökülen mıcırın silindirle sıkıştırılmayıp trafiğin seyir güvenliğini tehlikeye atacak konumda bulunması ve yoldaki gevşek malzemenin tedbir alınabilecek şekilde yeterli mesafe öncesinden gerekli işaretlemeler ile sürücülere bildirilmemiş olması nedeniyle kaza yaptığını ve vefat ettiğini; Adli Tıp Kurumu Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığınca düzenlenen 1.4.2009 tarihli raporda; yolda yapılan asfalt çalışması sonrasında yol üzerindeki mıcırları silindirle sıkıştırılmayıp trafiğin seyir güvenliğini tehlikeye atacak konumdan çıkarmayıp yoldaki gevşek malzemeyi tedbir alabilecekleri şekilde yeterli mesafe öncesinden gerekli işaretlemeler ile yolu kullanacak sürücülere bildirilmemiş olan yolun yapım bakım ve onarımından sorumlu ilgili kuruluşun da, karayolunu kullananlara zarar vermeyecek duruma getirmemiş olduğu, trafiğin seyir güvenliğini tehlikeye atan bu durumun oluşmasına sebep ihmali nedeniyle % 40 oranında kusurlu olduğu kanaatine varılmış bulunduğunu;  yapılan araştırmada, söz konusu köy yolunun bakım ve onarımından Antalya İl Özel İdaresi ve Elmalı Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliğinin müştereken sorumlu olduklarının öğrenildiğini;  müvekkillerinin, oğulları-kardeşlerinin bu şekilde ölümü nedeniyle büyük üzüntü duydukları gibi manen de yıkıldıklarını ifade ederek; müvekkili R. ve E.G. için 35.000,00’er; S. ve H. G. için 5.000,00’er  TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 13.10.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline; müvekkili R. G.'e ait 07 BBE 60 plakalı araçta oluşan hasarın 13.10.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, (belirsiz alacak davası olması nedeniyle 1.000,00 TL olarak harçlandırılmıştır); müvekkili R. G. müteveffa A.’in vefatı ile oğlunun desteğinden yoksun kaldığından hesaplanacak tazminatın kaza tarihi olan 13.10.2007 itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline (belirsiz alacak davası olması nedeniyle 1.000,00 TL olarak harçlandırılmıştır) karar verilmesi  istemiyle 17.2.2012 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

   ELMALI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:26.12.2012 gün ve E:2012/47, K:2012/371 sayı ile, tarafların mahkemeye verdiği dilekçelerin özetlerine yer verdikten sonra;  dosya tüm kapsamı ile birlikte değerlendirildiğinde; davacılar vekilinin verdiği dilekçesi ile; müvekkillerinin murisi A. G.’in 13/10/2007 tarihinde Antalya ili, Elmali İlçesi, Bayralar köyü istikametinden Eymir köyü istikametine seyir halindeyken, asfaltlanarak bitirildiği iddia edilen köy yolunun yüzeye dökülen mıcırın silindirle sıkıştırılmayıp trafiğin seyir güvenliğini tehlikeye atacak konumda bulunması ve yoldaki gevşek malzemenin tedbir alınabilecek şekilde yeterli mesafe öncesinden gerekli işaretlemeler ile sürücülere bildirilmemiş olması nedeniyle kaza yaptığını ve vefat ettiğini, Davalılardan müşterek ve müteselsilen Davacılar lehine manevi tazminat ve destekten yoksun kalma tazminatı talep etmiş olduğu;  2918 sayılı Yasanın 110. madde hükmünün, Devlete ve diğer kamu kuruluşlarına ait araçların sebebiyet verdiği zararlar dolayısıyla bu Kanundan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngördüğü, buna göre; bir tazminat davasının 110'uncu madde kapsamına girebilmesi için Devlet ve diğer kamu kuruluşlarına ait araçların neden olduğu zararlara ilişkin bulunması gerektiği, oysa olayda, tazmini istenilen maddi ve manevi zarara, Devlet ve diğer kamu kuruluşlarına ait araçların neden olduğu kazadan değil, kamu kuruluşuna ait köprü ve yol yapım, bakım, onarım ve işaretlenmesi konusundaki hizmetin kusurlu işleyişinden kaynaklandığı, dolayısıyla; olayda 2918 sayılı Kanununun 110'uncu maddesinin uygulanması mümkün bulunmadığından, uyuşmazlığın çözümünün, idari yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle; görevsizlik kararı vermiş; temyiz edilmesi üzerine bu karar Yargıtay 4.HD'nin 10/06/2013 gün ve E/K:2013/6419-11063 sayılı ilamı ile onanmış ve kesinleşmiştir.

Davacılar vekili bu defa, müvekkilleri için toplam 80.000,00 TL manevi tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANTALYA 2.İDARE MAHKEMESİ:10.4.2014 gün ve E:2014/420, K:2014/503 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 11.1.2011 gün ve 6009 sayılı Kanunla değişik 110. maddesinde, "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır." düzenlemesine yer verilmiş olduğu;  dava dosyasının incelenmesinden, davacılar murisi A. G'in 13.10.2007 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası sonucu hayatını kaybettiği, söz konusu olay nedeniyle uğranıldığı öne sürülen manevi zararın ve araç bedelinin tazmini istemiyle Elmalı Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan davada, anılan Mahkemenin 26.12.2012 gün ve E:2012/47, K:2012/371 sayılı kararı ile davanın görüm ve çözümünün İdari Yargının görev alanında olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği, anılan kararın onanarak kesinleşmesi üzerine Mahkemelerinde dava açıldığının anlaşıldığı; belediye aleyhine idare mahkemesinde açılan tazminat talepli tam yargı davasında, idare Mahkemesinin 2918 sayılı Yasanın 110.maddesinin 1.fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına vardığı, İdare Mahkemesinin bu iki cümlenin iptali istemiyle yaptığı başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesinin, 8.12.2011 gün ve E:2011/124, K:2011/160 sayı ve 8.11.2012 gün ve E:2012/118, K:2012/170 sayılı aynı içerikli iki kararı ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesinin birinci fıkrasında bu kanundan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir. / Başvurunun Mahkeme'nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir." kararına varmış olduğu; bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi'nin benzer bir konuda İdare Mahkemesi'nin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; bakılan davanın 17.02.2012 tarihinde Elmalı Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açıldığı göz önüne alındığında, meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmış olduğu gerekçesiyle; davanın 2577 sayılı Yasa’nın 14/3-a ve 15/1 -a maddesi uyarınca görev yönünden reddine, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 15. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesi üzerine istem halinde dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiş; bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR,  Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 17.11.2014 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;   Adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde, manevi tazminat istemleri yönünden olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosya örneğinin 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacılar vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, içerisinde adli yargı dosyası örneği ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, trafik kazası sonucu uğranılan manevi zararın, kazanın oluşumunda sorumlu olduğundan bahisle, davalı idarelerce tazmin edilmesi isteminden ibarettir.

               2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun 7.maddesinde,  Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkilerine; 8.maddesinde Millî Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının;  9.maddesinde Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığının; 10.maddesinde belediye trafik birimlerinin; 12. maddesinde il ve ilçe trafik komisyonlarının görev ve yetkilerine yer verilmiş; aynı Kanunun 13.maddesinde,  karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşların, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlü oldukları belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacılar murisinin, 13.10.2007 tarihinde, Antalya İli, Elmalı İlçesi, Bayralar Köyü istikametinden, Emir Köyü istikametine seyir halinde iken geçirmiş olduğu trafik kazasına, davalı idarelerin hizmet kusurunun sebebiyet verdiğinden bahisle uğranıldığı öne sürülen (adli yargı yerinde maddi ve manevi, idari yargı yerinde ise) manevi zararın yasal faiziyle tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Elmalı Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Elmalı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 26.12.2012 gün ve E:2012/47, K:2012/371 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 17.11.2014 gününde, Üye Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT