T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

             

            ESAS NO      : 2018 / 627

            KARAR NO  : 2018 / 816

            KARAR TR   : 24.12.2018

 

ÖZET : İcra Müdürlüğünden açık artırma yoluyla satın alınan taşınmazın satış bedeli üzerinden yapılan tahakkuk işleminin iptali ve ihtirazi kayıtla ödenen katma değer vergisi ile damga vergisinin faiziyle birlikte iadesi istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

            Davacı             : G.Emlak Yatırım İnşaat San. ve Tic. A.Ş.

Vekili              : Av. G.M.

Davalı             : İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı (Bornova Vergi Dairesi Müdürlüğü)

Vekili              : Av. G.G.

 

O L A Y   : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin İzmir 19. İcra Müdürlüğü tarafından yapılan, 25.11.2015 tarihli İhaleye katılarak 5,453.000,00 TL bedel ile İzmir ili, Balçova ilçesi İnciraltı Mahallesi 2267 ada 56 parsel sayılı taşınmazı satın aldığını; taşınmazın tescili için müracaat ettiklerinde,  981.900,00 TL KDV, 31.038.95 TL damga vergisi hesabı yapıldığını, bedelin itirazı kayıtla ödendiğini; korunması gerekli nitelikteki taşınmazın, 1.derece sit alanı içinde kaldığını; 11.09.2014 tarih ve 29116 numaralı Resmi Gazetede yayınlanan 6552 sayılı kanunun 98.maddesi hükmüne göre; {Madde 98 – 21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 21 nci maddesinin mülga fıkralarından sona gelen ilk fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye bu fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir. /Tapu kütüğüne “korunması gerekli taşınmaz kültür varlığıdır” kaydı konulmuş olan taşınmaz kültür varlıkları ile arkeolojik sit alanı ve doğal sit alanı olmaları nedeniyle üzerlerinde kesin yapılanma yasağı getirilmiş taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları olan parseller her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır. Ancak, Büyükşehir belediyesi sınırları içinde yer alan ve yukarda nitelikleri belirtilen taşınmazlardan basit usulde vergilendirilenlerin dışında ticari faaliyetlerde kullanılanlar hakkında emlak vergisin yarısı ve çevre temizlik vergisinin tamamına ilişkin bu muafiyet hükmü uygulanmaz”/ “Getirilen kesin  yapılanma yasağına aykırı olarak tesis edilen yapılar, bu yapıların yapıldığı parseller ve kanunlara aykırı eklentileri bulunan taşınmaz kültür varlıkları hakkında bu yapılar yıkılıncaya ve aykırılıklar giderilinceye kadar yukarıdaki fıkradaki muafiyet hükmü uygulanmaz.18.11.1983 tarih ve 2960 sayılı Boğaziçi Kanununa göre Boğaziçi Sahil Şeridi veya Öngörünüm Bölgesinde konut veya işyeri olarak kullanılan taşınmaz kültür varlıkları yukarıdaki fıkradaki muafiyetten yararlanamazlar.”} bu kanun nedeni ile belirlenen ve tahsil edilen KDV ve Damga vergisi hesabının yerinde olmadığını,  bu nedenle beyannamemin iptali ile ödenen bedelin iade edilmesinin gerektiğini;  diğer  taraftan; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi  Kanununun İstisnalar başlıklı ikinci kısımda 6.bölüm, 17. maddenin r fıkrası ile; “r) Kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara devir ve teslimleri)”  düzenlenmesi nedeni ile de satın alınan taşınmazın Katma Değer Vergisinden muaf olduğunu; zira satın alınan taşınmazın edinilme tarihinin 06.07.1999 olduğunu, satın alınan şirketin aktifinde 14 yıl gibi uzun bir zaman bulunduğunu; belirtilen yasal düzenlemelere rağmen toplam 1.012.970,45 TL haksız ödeme yapıldığını ifade ederek; ödenen 981.900.00 TL Katma Değer Vergisi ve 31.038,95 TL.de Damga vergisi ile ilgili beyannamenin iptali ile haksız olarak tahsil edilen toplam 1.012,970,45 TL.nin iadesine karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı İdare vekili birinci savunma dilekçesinde; davanın adli yargı yerinde açılması gerektiğinden bahisle görev itirazında bulunmuştur.

İzmir 2.Vergi Mahkemesi; 28.12.2016 gün ve E:2016/758, K: 2016/1958 sayı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek; davanın kabulüne, dava konusu işlemin iptaline, davacı şirket tarafından ihtirazi kayıtla ödenen 1.012.970,45-TL KDV vergisi bedelinin davacı şirkete dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte iadesine karar vermiş; istinaf yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge İdare Mahkemesi 2.Vergi Dava Dairesi; 8.6.2017 gün ve E:2017/741, K:2017/1799 sayı ile,  davalı idarenin görev itirazı karşılanmadan ve dolayısıyla görev uyuşmazlığı çıkarma hakkının bulunduğu hususu gözetilmeden uyuşmazlığın esastan karara bağlanmasında hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle anılan Mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermiştir.

İZMİR 2. VERGİ MAHKEMESİ; 11.10.2017 gün ve E: 2017/1401 sayı ile, “(…)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davalarının; idari dava türlerinden biri olduğu tartışmasızdır.

İdari işlemler; idarenin, idare hukuku alanında kamu gücüne dayalı olarak re'sen ve tek yanlı irade açıklaması sonucu tesis etmiş olduğu ve tesis edilmekle hukuk düzeninde yeni durumlar yaratan veya bir durumu bildiren ya da tespit eden hukuksal işlemler olup, özel yasal düzenlemelerle istisnalar getirilmediği sürece, idari işlemlerin yargısal denetimi idari yargının görev alanında bulunmaktadır.

Bakılan davada; davalı idare tarafından, icra yoluyla gerçekleştirilen gayrimenkul satışından katma değer vergisi tahakkukuna ilişkin tesis edilen işlem, idari nitelikte bir işlem olduğundan, anılan işlemin iptali istemiyle açılan davanın görümü ve çözümü idari yargının görev alanına girmektedir.

Açıklanan nedenlerle, uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin idari yargı olduğu sonucuna varılmakla, davalı idarenin görev itirazının reddine…” karar vermiştir.

Davalı idare vekili tarafından süresi içinde verilen dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe, dava dosyasının onaylı bir örneği ile birlikte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; “(…)2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun “Şikayet ve Şartlar” başlıklı 16. maddesinde; “Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere icra ve iflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır./ Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabilir.”; “Şikayet üzerine yapılacak muameleler başlıklı 17. maddesinin 1. fıkrasında “Şikayet tetkik merciince, kabul edilirse şikayet olunan muamele ya bozulur, yahut düzeltilir. /Memurun sebepsiz yapmadığı veya geciktirdiği işlerin icrası emrolunur.”; “Tetkik mercii” başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesinde ise: “İcra ve iflâs dairelerinin muamelelerine karşı yapılan şikâyetlerle itirazların incelenmesi icra tetkik mercii hâkimi yahut kanun gereğince bu görev kendisine verilmiş olan hâkim tarafından yapılır.''’ denilmiştir.

Olayda, davacı tarafından, İzmir 19. İcra Müdürlüğünce 2013/12466 Esas sayılı dosya üzerinden yapılan ihale sonucu alınan gayrimenkule ilişkin olarak KDV ve damga vergisinin beyannameleri ile tahsil edilen tutarın iptali talep edilmiştir.

2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanunun "Vergi Mahkemelerinin Görevleri'' başlıklı 6. maddesinde, Vergi Mahkemelerinin genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalarla, bu konularla ilgili olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin davaları ve diğer kanunlarla verilen işleri çözümleyeceği hükmüne yer verilmiştir.

Bu itibarla, İcra Müdürlüğü tarafından yürütülen takibe ilişkin olarak yapılan ihale sonucunda alınan gayrimenkule ilişkin, icra müdürlüğünce verilen KDV ve damga vergisi ödenmesine dair kararın kanuna aykırılığı iddiası şikayet yolu ile İcra Mahkemesinde çözümlenecektir. Mahkeme incelemeyi söz konusu icra dosyası üzerinde yaparak, işlemin kanuna uygun olup olmadığı hususunda karar verecektir. Adli yargılamanın bir parçasını oluşturan bu uyuşmazlığın, İcra Müdürlüğünün tesis ettiği bir işlemden kaynaklandığı gözetildiğinde, bu işlemin yasaya uygun olup olmadığının adli yargı yerince çözümlenmesinin gerektiği kanaatine varılmıştır.

Uyuşmazlık Mahkemesinin 23/10/2017 tarihli ve E.-K.-2017/223-600 sayılı kararında da aynı hususların vurgulandığı görülmektedir.

Açıklanan nedenlerle, açılan davanın adli yargı yerinde görüm ve çözümü gerekmektedir.

KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle 2247 sayılı Kanunun 10. ve 13. maddeleri gereğince, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına gönderilmesine …” karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasanın 13. maddesine göre Danıştay Başsavcısı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; “(…)Yasa maddelerinin birlikte değerlendirilmesinden; İdari işlemin, idari makamların kamu gücü kullanarak ve idari usuller uygulamak suretiyle idare işlevine ilişkin olarak yaptıkları, çeşitli hak ve yükümlülükler doğuran, doğrudan uygulanabilen, kesin ve yürütülmesi zorunlu, tek yanlı irade açıklaması olduğu, katma değer vergisinin ise; kamu hizmetlerinden yararlananların, hizmetin maliyetine bir ölçüde katılmak üzere kanuna dayalı olarak katılmak zorunda oldukları kamusal bir mükellefiyet olduğu ve vergi dairelerince tahsil edileceği anlaşılmaktadır.

Görüldüğü üzere, 3065 sayılı Kanunun 1, 8 ve 17. maddeleri gereğince, davacının katma değer vergisi mükellefi olup olmadığı, mükellef ise yapılan satış işlemi itibari ile kanunda düzenlenen istisnalardan yararlanıp yararlanamayacağı ya da vergiden muaf kabul edilip edilmeyeceği konularında, inceleme yapma görevi, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, idare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun maddeleri uyarınca Vergi Mahkemesi'ne verildiğinden, davacının katma değer vergisine ilişkin talebi yönünden görevli yargı yerinin idari yargı olduğu sonucuna varılmıştır.

Devletin icra hukukundaki faaliyetlerine karşılık alınmış olan ihtilaf konusu vergi; icra müdürlüğü tarafından sorumlu sıfatıyla tahsil edilmiş olup, süresi dahilinde hâzineye intikal ettirilmiştir. Sözkonusu tahsilat işlemi; mali idarenin bir işlemidir. Yasanın icra müdürlüğüne verdiği görev doğrultusunda tahsil edilmiş olması işlemin idari işlem olma niteliğini değiştirmez. Bu işleme karşı, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 16. maddesinde öngörülmüş bulunan şikayet yolunun işletilmesi söz konusu olamaz. Zira; anılan Yasa maddesinde yer verilen şikayet yolu; bu Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere, icra ve iflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı tanınmış olup, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu hükümlerinin uygulanmasıyla sınırlı tutulmuştur. Başka bir ifadeyle; Yasa gereği sorumlu sıfatıyla yerine getirilen vergi tahsili görevinin İcra İflas Kanununun uygulanmasıyla bir ilgisi bulunmamaktadır. Kaldı ki, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun, "Kanunun Şümulü" başlıklı 1. maddesinde de, bu Kanun hükümlerinin, ikinci maddede yazılı olanlar dışında genel bütçeye giren vergi, resim ve harçlar ile il özel idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim ve harçlar hakkında uygulanacağı açıkça belirtilmiş, vergi hatalarında düzeltme ve reddiyatın hangi hallerde ve hangi usullerle yapılacağı 116 ncı ve devamı maddelerinde açıklanmıştır.

Bu durumda, idarenin tek yanlı olarak ve kamu gücü kullanarak kamu hizmetinden yararlanma karşılığında, davacıdan tahsil ettiği katma değer vergisi mahiyeti gereği bir idari işlem olup, 3065 sayılı Kanunun ilgili maddelerinde belirtilen hükümler uyarınca, hazine adına ilgili vergi daireleri, muhasebe müdürlükleri, mal müdürlükleri hesabına yatırılmak üzere sorumlu sıfatıyla icra müdürlüğünce tahsil edildiğinden, ödenen katma değer vergisi ile damga vergisinin iadesi istemiyle açılan davanın, görüm ve çözümünde 2577 sayılı Yasanın 2. ve 2576 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca idari yargı içerisinde yer alan vergi mahkemesinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa'nın 13. maddesi uyarınca, yapılan başvurunun reddi gerektiği…”yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 24.12.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarenin anılan Yasa’nın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının,  Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı tarafından, İcra Müdürlüğünden açık artırma yoluyla satın alınan taşınmazın satış bedeli üzerinden yapılan tahakkuk işleminin iptali ve ihtirazi kayıtla ödenen katma değer vergisi ile damga vergisinin faiziyle birlikte iadesi istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Şikayet ve Şartlar” başlıklı 16. maddesinde; “(Değişik: 3/7/1940 - 3890/1 md.) Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır.

Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabilir.” hükmüne; “Şikayet üzerine yapılacak muameleler” başlıklı 17. maddesinde; “Şikayet icra mahkemesince, kabul edilirse şikayet olunan muamele ya bozulur, yahut düzeltilir.

Memurun sebepsiz yapmadığı veya geciktirdiği işlerin icrası emrolunur.” hükmüne;  “İcra Mahkemesi” başlıklı 4. maddesinde ise;   “Değişik: 3/7/1940 - 3890/1 md.)

(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/1 md.) İcra ve iflâs dairelerinin muamelelerine karşı yapılan şikâyetlerle itirazların incelenmesi icra mahkemesi hâkimi yahut kanun gereğince bu görev kendisine verilmiş olan hâkim tarafından yapılır. İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü ile Adalet Bakanlığınca icra mahkemesinin birden fazla dairesi kurulabilir. Bu durumda icra mahkemesi daireleri numaralandırılır. İcra mahkemesinin birden fazla dairesi bulunan yerlerde iş dağılımı ve buna ilişkin esaslar, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenir. Her icra mahkemesi hâkimi, kendisine Adlî Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığınca dönüşümlü olarak bağlanan icra ve iflâs dairelerinin muamelelerine yönelik şikâyetleri ve itirazları inceler, bu dairelerin gözetim ve denetimlerini yapar, idarî işlerine bakar.

İcra yetkisini haiz sulh mahkemelerinin muamelelerine karşı vuku bulacak şikayet ve itirazların icra mahkemesi o mahkemenin hakimidir.” hükmüne yer verilmiştir.

2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun’un "Vergi Mahkemelerinin Görevleri" başlıklı 6. maddesinde, Vergi Mahkemelerinin genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalarla, bu konularla ilgili olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin davaları ve diğer kanunlarla verilen işleri çözümleyeceği hükmüne yer verilmiştir.

Olayda, İzmir 19. İcra Müdürlüğünün E:2013/12466 sayılı dosyasında 15.11.2015 tarihli açık artırma ihalesi ile satın alınan taşınmaz ile ilgili olarak; icra dairesince tahsil edilip beyan edilen 08.04.2016 tarihli beyannamenin iptali ve ödenen 981.900,00 TL KDV, 31.038,95 TL damga vergisi olmak üzere toplam 1.012.9750,45 TL-nin avans faizi ile birlikte iadesine karar verilmesi istenilmektedir.

Mevzuat hükümleri ile somut olay birlikte irdelendiğinde; İcra Müdürlüğü tarafından yürütülen takibe ilişkin olarak yapılan ihale sonucunda alınan taşınmaza ilişkin, icra müdürlüğünce verilen KDV ve damga vergisi ödenmesine dair kararın kanuna aykırılığı iddiasının şikayet yolu ile İcra Mahkemesinde çözümleneceği; mahkemenin incelemeyi,  söz konusu icra dosyası üzerinde yaparak, anılan işlemin kanuna uygun olup olmadığı hususunda karar vereceği kuşkusuzdur. Adli yargılamanın bir parçasını oluşturan bu uyuşmazlığın, İcra Müdürlüğünün tesis ettiği bir işlemden kaynaklandığı gözetildiğinde, bu işlemin yasaya uygun olup olmadığının adli yargı yerince çözümlenmesinin gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalı idare vekilinin yaptığı görev itirazının reddine ilişkin İzmir 2. Vergi Mahkemesinin, 11.10.2017 gün ve E:2017/1401 sayılı görevlilik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile davalı idare vekilinin yaptığı görev itirazının reddine ilişkin İzmir 2. Vergi Mahkemesinin, 11.10.2017 gün ve E:2017/1401 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ  KALDIRILMASINA, 24.12.2018 gününde, Üyelerden Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ’un KARŞI OYLARI ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                             Üye                                  Üye                                Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                   Aydemir                         Nurdane           

                            AYDIN                             TUNÇ                           TOPUZ               

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                             KARŞI OY

 

2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun’un; "Vergi mahkemelerinin görevleri" başlıklı 6. maddesinde, vergi mahkemelerinin; genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalarla, bu konularla ilgili olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun un uygulanmasına ilişkin davaları ve diğer kanunlarla verilen işleri çözümleyeceği hükme bağlanmıştır.

Davacı; İcra Müdürlüğünden açık artırma yoluyla satın alınan taşınmazın satış bedeli üzerinden yapılan tahakkuk işleminin iptali ve ihtirazi kayıtla ödenen katma değer vergisi ile damga vergisinin faiziyle birlikte iadesi istemiyle, vergi dairesine karşı dava açmıştır. Bu aşamada, icra müdürlüğünün sorumlu sıfatı sona ermiştir. Bu davada; 3065 sayılı Kanun’un, gereğince, davacının katma değer vergisi mükellefi olup olmadığı, mükellef ise yapılan satış işlemi itibari ile kanunda düzenlenen istisnalardan yararlanıp yararlanamayacağı ya da vergiden muaf kabul edilip edilmeyeceği... gibi hususlar incelenecektir. Vergi davalarını çözümleme görevi ise 2576 sayılı Kanun uyarınca idari yargı içerisinde yer alan, vergi mahkemelerine ait bulunmaktadır.

2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 16. maddesinde öngörülmüş bulunan şikayet yolu, anılan Kanun’un hallini mahkemeye bıraktığı hususlar hariç olmak üzere ve 2004 sayılı İcra İflas Kanun’u hükümlerinin uygulanmasıyla sınırlıdır.

Bu durumda, İcra Müdürlüğünden açık artırma yoluyla satın alınan taşınmazın satış bedeli üzerinden yapılan tahakkuk işleminin iptali ve ihtirazi kayıtla ödenen katma değer vergisi ile damga vergisinin faiziyle birlikte iadesi istemiyle açılan davanın,  görüm ve çözümünde idari yargı içerisinde yer alan vergi mahkemesinin görevli olduğu sonucuna varıldığından, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolunda verilen karara katılamıyoruz.24.12.2018

 

 

 

 

                        Üye                                           Üye                                  Üye      

               Süleyman Hilmi                             Aydemir                           Nurdane   

                      AYDIN                                      TUNÇ                             TOPUZ