T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS NO      : 2020 / 616

            KARAR NO  : 2020 / 694

            KARAR TR   : 23.11.2020

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacı        : E. T. Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi

Vekilleri     : Av.N. Ö.,  Av. Saide H.K.

Davalılar   : 1- Bodrum Belediyesi Sular Ve Kanalizasyon İdaresi

Vekilleri     : Av. N.U.S.

                    2-Bodrum Belediye Başkanlığı

Vekili          : Av. N. B.A. B.

 

O L A Y : Davacı vekili; araç kiralama işi ile uğraşan müvekkili şirkete ait 34 .. 3618 plaka sayılı aracın, 2061 Sokak istikametinden gelerek Afradisiyas Sitesi girişi önünden Green Blue Otel istikametine seyir halinde iken, davalı Bodrum Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi tarafından kazıldığı belirtilen ve herhangi bir işaretleme ve emniyet tedbiri bulunmayan yolu kapatan çukura düşmesi sonucunda trafik kazası meydana geldiğini; kaza sonucu araçta 3.199,23.-TL hasar bedeli oluştuğunu; davalıların, hasar bedelinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını; kaza sonucu aracın rayiç değerinde düşüş olduğunu ve araçta 1.000,00-TL lik değer kaybının meydana geldiğini;  kaza akabinde düzenlenen tutanakta, kazanın oluşumunda 34 … 3618 plakalı araç sürücüsünün herhangi bir kusurunun olmadığının, kazanın Bodrum Belediyesi Sular ve Kanalizasyon İdaresi tarafından yol ortasında çukur açılması ve herhangi bir işaretleme - emniyet tedbiri bulunmaması sonucunda meydana geldiğinin belirtildiğini; hasar bedelinin tahsili için idareye yaptıkları başvurunun zımnen reddedildiğini ifade ederek; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 4.199,23-TL  zararın kaza tarihinden itibaren T.C. Merkez Bankası reeskont faizi ile birlikte tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

MUĞLA 2.İDARE MAHKEMESİ: 24.1.2019 gün ve E:2018/1491, K:2019/66 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 2., 7., 19.1.2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesi hükmüne yer verdikten sonra; “(…) Bakılmakta davanın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun yukarıda belirtilen 7'nci maddesi ile davalı idareye verilmiş görev, yetki ve sorumlulukların gereği gibi yerine getirilmediğinden bahisle açıldığı ve aracın karayolu üzerinde maddi hasara uğradığı hususları dikkate alındığında, bu doğrultuda 2918 sayılı Kanun'dan doğan sorumluluk davası kapsamında bulunduğu ve aynı Kanunun yukarıda metni yazılı 110'uncu maddesi hükmü uyarınca davanın, adli yargının görevinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 11/04/2016 günlü, E:20I6/J63, K:2016/110 sayılı kararı da aynı yöndedir.

Açıklanan nedenlerle;

-(Görevli yargı yerinde ayrı ve müstakil bir dava açılmakta serbest olmak üzere) 2577 sayılı Kanun'un 15/1-a maddesi uyarınca davanın görev yönünden reddine…” kesin olarak karar vermiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine İzmir Bölge İdare Mahkemesi Altıncı İdare Dava Dairesi: 16.5.2019 gün ve E:2019/807, K:2019/873 sayı ile, “(…) Dosyadaki belgeler ile başvuru dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, istinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, kararın kaldırılmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; Muğla 2. İdare Mahkemesi Hakimliğince verilen 25/02/2019 tarih, E:2018/1491, K; 2019/66, İstinaf No:2019/124 sayılı karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine…” kesin olarak karar vermiş ve Mahkeme kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.  

İSTANBUL ANADOLU 23.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 29.9.2020 gün ve E:2019/245 sayı ile,   2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluşu ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19.maddesi hükmüne yer verdikten sonra; “Yargı Yolu kavramı, bir hukuk sisteminde herhangi bir davanın o hukuk sistemine dahil yargı kollarından hangisinde bakılacağını ifade eder. Uyuşmazlığa hangi yargı kolunda bakılacağı hususu, davanın genel koşullarından olup mahkemece re'sen dikkate alınması gereklidir. İdari makamların kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Hizmet kusurundan dolayı açılan davaların idari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun'un 2. Maddesi uyarınca tam yargı davası olarak ikame edilmesi gerekmektedir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınması zorunludur. Esasen 2918 Sayılı KTK'nun hukuki sorumluluğa ilişkin 85. ve devamı maddelerinde araç işletenin sorumluluğu düzenlenmiş olup, idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluluğu bu yasa kapsamı dışında tutulmuştur.

Somut olayda; davacı vekili, Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi tarafından kazıldığı belirtilen ve herhangi bir işaretleme ve emniyet tedbiri bulunmayan yolu kapatan çukura düşmesi sonucunda trafik kazası meydana geldiğini, araçta hasarlar oluştuğunu belirterek zararın giderilmesini talep etmişse de, davalının kazı çalışmasına ilişkin hizmeti temelinde ifade olunan zararın, hizmet kusuru teşkil eden eyleme dayandığı görülmektedir. Anılan gerekçelerle davanın görülmesinde idare mahkemelerinin görevli olduğu kanaati ile bu hususta bir karar verilmek üzere 2247 sayılı Kanunun 19.maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar verildi.

KARAR: Açıklanan nedenlerle ;

1-Görevli yargı mercinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, kararın bekletici mesele yapılarak döndüğünde davanın kaldığı yerden devamına…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Burhan ÜSTÜN’ün Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 23.11.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Asliye Hukuk Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde  öngörülen durumun aksine, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmeden Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulduğu görülmekte ise de; uyuşmazlığı çözmeye yeterli bilgi ve belgelerin dosyada bulunduğu, idari yargı kararının kesinleşme durumunun Mahkemece UYAP kayıtları  üzerinden temin edildiği ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda seyir halindeyken meydana gelen trafik kazası nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararın, davalı idarelerin hizmet kusurundan kaynaklandığından bahisle maddi zararların tazmini istemiyle açılmıştır.

 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirkete ait 34 … 3618 sayılı aracın seyir halindeyken davalı Bodrum Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi tarafından kazıldığı belirtilen ve herhangi bir işaretleme ve emniyet tedbiri bulunmayan yolu kapatan çukura düşmesi sonucunda trafik kazası meydana geldiği; kaza sonucu araçta maddi hasar ve değerinde düşme olduğu; kazanın oluşumunda yol ortasında çukur açıldığı halde herhangi bir işaretleme - emniyet tedbiri bulundurmayan davalı idarelerin kusur ve sorumluluğunun bulunduğu ileri sürülerek; 4.199,23-TL maddi zararın yasal faiziyle birlikte tazmin edilmesi istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle İstanbul Anadolu 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.9.2020 gün ve E:2019/245 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul Anadolu 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.9.2020 gün ve E:2019/245 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 23.11.2020 gününde, Üye Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

      Burhan                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

     ÜSTÜN                      BOZER                             AKSU                            SONER            

 

 

 

                                           Üye                                  Üye                                  Üye                    

                                        Aydemir                           Nurdane                            Ahmet

                           TUNÇ                             TOPUZ                           ARSLAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                     KARŞI OY

 

İdarenin kendi kuruluş kanununda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun'da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum.23.11.2020

                                                         ÜYE

                                                Ahmet ARSLAN