T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

      ESAS   NO : 2020/480

      KARAR NO : 2020/638

      KARAR TR: 26.10.2020

                                 

         

ÖZET : Davacının taşınmazına Deriner Barajı HES İnşaatı Çevre Yolları İnşaatı kapsamında yapılan karayolu çalışmaları sonucunda ulaşım imkanı kalmamasından ötürü uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık olarak maddi tazminatın adli yargı yerindeki dava açma tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

                                                KARAR                                                                 

Davacı    : Y.T.

Vekili       : Av. İ.V.

Davalı    : Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü

Vekili       : Av. F.Y.

                                         

O L A Y : Davacıvekili dava dilekçesinde özetle; Artvin İli, Merkez İlçesi, Derinköy Köyünde bulunan tapunun 125 ada, 9 ve 30 sayılı parsellerde kayıtlı taşınmazların maliki olan davacının, taşınmazların idari olarak Derinköy sınırlarında kaldığını, Zeytinlik Köyünde ikamet etmekte iken Deriner Barajı HES çevre yolları ve baraj gölü nedeniyle Zeytinlik Köyünün tamamen kamulaştırıldığını, Zeytinlik Köyünün sular altında kalmasından önce Zeytinlik Köyü ile Derinköy sınırlarını Çoruh Nehri ayırmakta ve asma köprü ile taşınmazlara yaya olarak 5-10 dakikada geçiş sağlanarak zirai faaliyetlerde bulunulmakta iken, Deriner Baraj gölünün 4 yılı aşkın süredir su tutması ve HES'in aktif üretime geçmesi ile birlikte taşınmazlara makul ulaşım olanağının kalmadığını, taşınmazların kamulaştırılması talebiyle davalı idareye başvuruda bulunulduğu ancak talebin uygun görülmediğini, dava konusu taşınmazlardan fiilen ve hukuken yararlanamadığını, taşınmazlara mevcut haliyle verilen zararın süreklilik ve kalıcılık arz ettiğini, taşınmazların ekonomik ve sosyal yönden bir daha kullanamaz hale geldiğini, % 100 değer kaybına uğradığını ileri sürerek, davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla taşınmazların bedeli olan 20.000,00-TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile, taşınmazların mülkiyetinin davalı idare adına tesciline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ARTVİN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 28.12.2015 gün ve E:2015/190, K:2015/1073 sayı ile, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun ilgili maddeleri uyarınca tek yanlı idari işlemle düzenlenen imar planları ve bu planlara dayanılarak yapılan işlemlerin idari nitelik taşıdığının, söz konusu imar planlarının zamanında uygulamaya geçirilmemesi durumunun da idari eylem olduğunun kabulünün gerekeceği, yine Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 09/04/2012 gün ve 2011/238 esas, 2012/63 karar, 2012/41 esas, 2012/77 karar sayılı kararları ile fiili el atmanın olmadığı durumlarda idari yargı yerinin görevli bulunduğunun oybirliği ile karara bağlandığı dikkate alındığında, Kamulaştırma Kanunu'nun geçici 6. maddesinde 6487 sayılı Yasa'nın 21. maddesi ile getirilen değişiklik yürürlüğe girmeden önce de bu tür uyuşmazlıkların idari nitelikte ve çözüm yerinin idari yargı olduğu (Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 29/06/2015 tarih ve 2014/20794 esas, 2015/11465 karar sayılı kararı) anlaşılmakla, somut uyuşmazlık bakımından yargı yolunun caiz olmadığı değerlendirilmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1-b maddesinde "yargı yolunun caiz olmasının dava şartı olarak düzenlenmesi karşısında aynı Yasa'nın 115/2 maddesi uyarınca davanın dava şartı noksanlığından usulden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, taşınmazda meydana gelen zararlara karşılık olarak 76.803,20-TL (ıslah dilekçesi ile artırım sonucunda 94.946,60 -TL) maddi tazminatın adli yargıda açılan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Rize İdare Mahkemesi: 3.4.2019 gün ve E:2016/494, K:2019/213 sayı ile, dosyadaki bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporlarını birlikte değerlendirerek, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'ndaki tam yargı davalarında dava dilekçesindeki talep miktarının arttırılmasına olanak tanıyan düzenleme uyarınca, davanın kabul edilmesi halinde, arttırılan maddi tazminat miktarı bakımından idarenin temerrüde düştüğü tarih olan miktar artırımına ilişkin dilekçenin idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle, davacının maliki olduğu taşınmazlarda meydana gelen değer azalışına karşılık toplam 94.946,60-TL maddi tazminatın 76.803,20-TL'si için Artvin Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dava açma tarihi olan 06/04/2015 tarihinden itibaren, 18.143,40-TL'si için ise ıslah dilekçesinin idareye tebliğ edildiği 18/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesinin kabulüne karar vermiş, bu karara karşı davalı idare vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.

Samsun Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi: 27.2.2020 gün ve E:2019/1753, K:2020/252 sayı ile, kamulaştırma mevzuatı çerçevesinde bir sürecin yürüdüğü, öte yandan, zararın, baraj inşası sırasındaki taşınmaza kamulaştırmasız el atılmasından ya da bir plan ve projeye dayalı olan baraj inşasında idarenin hizmet kusuru teşkil eden bir eyleminden doğduğunun iddia edilmediği, taşınmaza ulaşımı sağlayan yolun su altında kalması gibi barajın bizatihi varlığına bağlı bir sebeple söz konusu zararın oluştuğunun iddia olunduğu, davalı idareye yapılan başvurunun da taşınmazların kamulaştırılması istemi olduğu ve taşınmazların sürekli olarak kullanılamaz hale geldiği iddialarıyla taşınmazın tamamının değerinin karşılanmasına ilişkin taleplere dava dilekçesinde yer verildiği birlikte değerlendirildiğinde, uyuşmazlığın Kamulaştırma Kanunu’nun 12. maddesinde düzenleme altına alınan kısmi kamulaştırma (mücavir alan kamulaştırması) müessesesi çerçevesinde çözümleneceği sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle, idare mahkemesinin görev alanında bulunmayan uyuşmazlıkta daha önce adli yargıda görevsizlik kararı verildiği hususu da gözönüne alınmak suretiyle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekirken, İdare Mahkemesince uyuşmazlığın esasının incelenmek suretiyle verilen kararda hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun kabulüne, idare mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

RİZE İDARE MAHKEMESİ: 4.6.2020 gün ve E:2020/247 sayı ile, Bölge İdare Mahkemesince verilen kaldırma kararı uyarınca,görev uyuşmazlığının giderilmesi ve görevli yargı merciinin belirlenmesi için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi gerektiği gerekçesiyle, adli yargı görevsizlik kararına ilişkin dosyasının teminine, 2247 sayılı Kanun'un 19'uncu maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için işbu dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine ve dosya incelemesinin görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

 

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Burhan ÜSTÜN’ün Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Bilal ÇALIŞKAN'ın katılımlarıyla yapılan26.10.2020 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, idari yargı dosyası ile birlikte adli yargı dosyası da temin edilmek sureti ile 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Artvin İli, Merkez İlçesi, Derinköy Köyünde bulunan 125 ada, 9 ve 30 sayılı parsellerdeki taşınmazlara Deriner Baraj Gölü nedeniyle ulaşım olanağının kalmadığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık olarak maddi tazminatın adli yargı yerindeki dava açma tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının, III. Bölümünde, “İstimlâksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlâk Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.

Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.

Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.

Bu bentte anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur” denilmektedir.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacının Artvin ili Merkez ilçesi DerinköyKöyünde bulunan tapunun 125 ada 9 ve 30 sayılı parsellerinde kayıtlı taşınmazların maliki olduğu, davalı idare tarafından yürütülen Deriner Barajı ve HES çalışmaları kapsamında Deriner Barajı’nın 24/02/2012 tarihinden itibaren su tutmaya başladığı, davacının baraj projesine bağlı çalışmalar nedeniyle taşınmazlarına makul ulaşım imkanının kalmadığı ve üretim maliyetlerinin arttığından bahisle taşınmazların kamulaştırılması talebiyle davalı idareye müracaat ettiği, ancak talebinin reddedildiğini, taşınmazlarda meydana geldiği ileri sürülen zararlara karşılık olarak 76.803,20-TL (ıslah edilmiş haliyle 94.946,60-TL) maddi tazminatın Artvin Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Anayasanın 125 inci maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış olup, bununla birlikte idarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişinde nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusurunun hizmetin kötü işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleştiği ve bunun idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açtığında kuşku bulunmamaktadır.

Olayda, davacınınArtvin İli, Merkez İlçesi, DerinköyKöyünde bulunan tapunun 125 ada 9 ve 30 sayılı parsellerinde kayıtlı taşınmazların maliki olduğu; kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmazın bedelinin ödenmesi gerektiğinin iddia edildiği; davanın konusunun, davacıya ait taşınmazda meydana gelen zararıntazminine ilişkin bulunduğu anlaşılmış olup, ilk olarak adli yargı yerinde açılmış olan davada, yapılan keşif sonucu, Teknik Bilirkişi tarafından hazırlanan raporda, davacının arazisine baraj öncesi yaklaşık 1,5 km'lik bir yol kat etmeyle ulaşılabilirken, baraj sonrasında ya 45 km'lik yol katetmesinin veya ikinci seçenek olarak 20 km'lik bir yol kat etmesinin gerektiğinin belirtildiği, ancak taşınmazlara davalı idare tarafından fiilen el atıldığına ilişkin bir ibareyeyer verilmediği; yine Ziraat Mühendislerince hazırlanan bilirkişi raporunda da taşınmazlara fiilen el atıldığına ilişkin bir ibareye yer verilmemiş olduğu; idare mahkemesinde açılan davada, mahkemece yapılan keşif sonucu beş tane bilirkişi tarafından hazırlanan raporda ve bu rapora bağlı hazırlanan ek bilirkişi raporunda da dava konusu taşınmazlara davalı idare tarafından fiilen el atılmadığının ifade edildiği görülmüştür.

Bu durumda davacının iddiaları ve dosyada bulunan bilirkişi raporları dikkate alınarak, davanın, idarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü sıradaki eyleminden veya eylemsizliğinden doğan zararın giderilmesine yönelik olarak açıldığının kabulü gerekir.

Kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin; kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin; hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde “idari dava türleri” arasında sayılan “idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası” kapsamında, idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır.

Belirtilen durum karşısında, davanın görüm ve çözümü idari yargı yerinin görevine girdiğinden, Rize İdare Mahkemesinin 4.6.2020 gün ve E:2020/247 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle  Rize İdare Mahkemesinin 4.6.2020 gün ve E:2020/247 sayılı BAŞVURUNUN REDDİNE,26.10.2020 günündeOY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

      Başkan                        Üye                               Üye                              Üye                  

      Burhan                       Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    ÜSTÜN                        BOZER                      AKSU                          SONER          

 

 

                                            Üye                                Üye                              Üye                  

                                        Aydemir                         Nurdane                         Bilal

                                          TUNÇ                           TOPUZ                   ÇALIŞKAN