T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2021/619

KARAR NO  : 2021/653     

KARAR TR  : 27/12/2021

ÖZET:İmar planında ilköğretim tesis alanı olarak belirlenen ve bir kısmına fiilen el atılan taşınmazın mülkiyet hakkının kısıtlandığı iddiasıyla tazminat ödenmesi istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K A R A R

 

Davacı            : Ş. D.

Vekilleri         : Av. M. Ş. G., Av. N.G.

Davalılar        : 1- Muratpaşa Belediye Başkanlığı

Vekilleri         : Av. A.K., Av.K. M.B.

                         2- Antalya İl Özel İdaresi

Vekili              : Av. M.K.

                         3- Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. R. O.

                         4- Milli Eğitim Bakanlığı(İdari Yargı yerinde)

Vekili              : Av. Ö.U.

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı vekili, müvekkilinin Antalya İli, Muratpaşa İlçesi, Demircikara Mahallesi 6380 ada 1 parsel sayılı taşınmazın hisseli maliki olduğunu, taşınmazın imar planında ilkokul yeri olarak ayrıldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000 TL nin faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesi istemiyle 09/04/2012 tarihinde Muratpaşa Belediye Başkanlığı, Antalya İl Özel İdaresi ile Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığına karşı 09/04/2012 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. Adli Yargıda

 

2. Antalya 7.Asliye Hukuk Mahkemesi 27/06/2013 tarihli ve E.2012/213, K.2013/259 sayılı kararı ile, davanın idare mahkemelerinde görülmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:

 

"Hukuk Genel Kurulu kararlarına göre, göreve ilişkin itiraz reddedilerek Mahkememizde yargılamaya devam edilmiş ise de, benzer uyuşmazlıklar ile ilgili açılan davalarda görev itirazında bulunulması ve olumlu görev uyuşmazlığı çıkması üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından fiili el atmanın bulunmadığı durumlarda idari Yargı yerinin görevli olduğuna dair oybirliği ile kararlar verildiği anlaşılmıştır.

Emsal 18. Hukuk Dairesinin 29/04/2013 tarihli 2013/5166 E-7101 K sayılı bozma kararında davanın İdare Mahkemesinde görülmesi gerektiği belirtildiğinden, göreve ilişkin itirazın reddine dair verilen ara karardan dönülerek mahkememizin görevsizliğine, davacının İdare Mahkemesinde dava açmakta muhtariyetine karar verilmiştir."

 

3. Davacı vekili bu kez, aynı istemle 17/10/2014 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı,Muratpaşa Belediye Başkanlığı ile Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığına karşı idari yargı yerinde dava açmış; dava sürecinde talep miktarını 297.557,39 TL olarak ıslah etmiştir.

 

B. İdari Yargıda

 

4. Antalya 3. İdare Mahkemesi07/10/2015 tarihli ve E.2014/1524, K.2015/1312 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek davanın kısmen kabulüne karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine Danıştay Altıncı Dairesi, 01/11/2016 tarihli ve E.2016/1177, K.2016/6607 sayılı kararı ile, 2942 sayılı Kanunun 6745 sayılı Kanunla değiştirilmesi sonrasında ortaya çıkan yeni yasal durum uyarınca, İdare Mahkemesince bu hususlar göz önünde bulundurularak yeniden bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle Antalya 3. İdare Mahkemesince verilen kararın bozulmasına, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine karar vermiş; kararın düzeltilmesi istemi de aynı Dairenin, 26/09/2017 tarihli ve E.2017/1882, K.2017/6733 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

 

5. Antalya 3. İdare Mahkemesi 03/10/2018 tarihli ve E.2017/1443, K.2018/929 sayılı kararı ile, Danıştay Altıncı Dairesinin bozma kararına uyarak uyuşmazlığın esasını incelemiş ve davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine Danıştay Altıncı Dairesi, 18/11/2020 tarihli ve E.2019/811, K.2020/11015 sayılı kararı ile; UYAP üzerinde yapılan araştırma sonucu aynı taşınmazda bir başka hissedar tarafından açılan, Antalya 2. İdare Mahkemesinin E.2019/177 sayılı dosyasında yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda,taşınmazın 766 m2'lik kısmına asfalt yol ve 19 m2'lik kısmına prefabrik yapı yapılmak suretiyle fiili el atmanın oluştuğu tespit edildiğinden davanın çözümünde adli yargı yerlerinin görevli olduğu, öte yandan bakılan dava Asliye Hukuk Mahkemesinden görevsizlik kararı verilmesi üzerine açıldığından 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesinin uygulanması gerektiğinden bahisle Antalya 3. İdare Mahkemesinin kararının bozulmasına, dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine karar vermiştir.

 

6. Antalya 3. İdare Mahkemesi 26/06/2021 tarihli ve E.2021/335 sayılı kararı ile, Danıştay Altıncı Dairesinin bozma kararına uyarak, uyuşmazlığa konu taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planında ilköğretim alanı olarak belirlendiği, taşınmazın 766 m2'lik kısmına asfalt yol ve 19 m2'lik kısmına prefabrik yapı yapılmak suretiyle fiili el atmanın oluştuğu,fiili el atmadan doğan zararın tazminine yönelik davanın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerlerinin görevli olduğu gerekçesiyle, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için ilk görevsizlik kararını veren Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin dava dosyasının ilgili mahkemeden getirtilmek suretiyle işbu dosya ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

A. Mevzuat

7. Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde de, tam yargı davaları, idarenin eylem ve işlemlerinden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.

 

8. 6745 sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen Ek Madde 1'in birinci fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:

 

"Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır."

 

B. Yargı Kararları

         

9. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 11/02/1959 tarihli, E.1958/17, K.1959/15 sayılı kararının III. bölümü şöyledir:

 

“...III-İstimlâksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlâk Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.

Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.

Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.

Bu bentte anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur ...”

10. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6. maddesinin bazı fıkralarının iptali yönündeki taleple Anayasa Mahkemesine yapılan itiraz (somut norm denetimi) başvurusunda Anayasa Mahkemesi 25/09/2013 tarihli ve E.2013/93, K.2013/101 sayılı kararıyla; yapılan itiraz başvurusu, başvuran mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddedilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"...Türk hukukunda 'fiili yol'un en karakteristik örneği, 'kamulaştırmasız el atma'lardır. Kamulaştırmasız el atma, idarenin, bir kişiye ait taşınmazı bilerek veya bilmeyerek kamulaştırmaya ilişkin usul ve kurallarına uymaksızın ve bir bedel ödemeksizin işgal ederek kamu hizmetine tahsis etmesi şeklinde tanımlanmaktadır. Buna göre, kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için, kişiye ait gayrimenkulün idarece (kamu hizmetinde kullanılmak amacıyla) işgal edilmiş olması ve bu işgalin kanunda öngörülen usul ve esaslara uyularak tesis edilmiş bir kamulaştırma işlemine dayanmadan gerçekleştirilmiş olması gerekmektedir. Bu şekilde, idarenin hukuk dışı eyleminden kaynaklanan fiili el atmaların, özel kişilerin haksız fiil teşkil eden eylemlerinden hiçbir farkının bulunmadığı, bu nedenle bu tip eylemlerden doğan zararların da özel kişilerin haksız fiilinden doğan zararlarda olduğu gibi adli yargıda dava konusu edilmesi gerektiği kabul edilmektedir.

Başvuran Mahkemede görülen davaya konu olayda, davacıya ait taşınmaz, imar planlarıyla'dere mutlak koruma alanı'sınırları içine alınmış ve bu nedenle davacının taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlanmıştır. Davacının tasarruf yetkisinin kısıtlanmasının, davacının mamelekinde azalma meydana getirebileceği tartışmasızdır. Ancak, davacının mülkü üzerinde tasarruf etme hakkının kısıtlanması, idarenin bir eyleminden değil, idari bir işlem niteliğinde olduğu tartışmasız olan imar planından kaynaklanmaktadır. Olayda, idarenin fiili el koyma niteliği taşıyan bir eylemi henüz bulunmamakta, aksine kanunen yapması gereken kamulaştırma işlemlerini yapmamak biçiminde tezahür eden bir eylemsizliği söz konusudur.

Öte yandan, kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerekmektedir. Oysa, Mahkemede görülen davaya konu olayda olduğu gibi 'imar kısıtlamaları'nda taşınmaz zilyetliği malikte kalmaya devam etmekte olup yalnızca malikin tasarruf yetkisinin, ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kalması söz konusu olmaktadır.

Sonuç olarak, davacının taşınmazının imar planlarında 'dere mutlak koruma alanı'nda bırakılması nedeniyle tasarruf hakkının kısıtlanmasının kamulaştırmasız el atma olarak nitelendirilemeyeceği, bunun, idari bir işlem olan imar planlarının zorunlu bir sonucu olduğu ve tasarruf hakkının kısıtlanması sebebiyle doğan zararın ancak idari yargıda açılacak bir tam yargı davasına konu edilebileceği sonucuna ulaşılmaktadır. Dolayısıyla bakılmakta olan dava, itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin görev alanına girmemektedir.

Nitekim, Anayasa'nın 158. maddesiyle, adlî, idarî ve askerî yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili kılınan Uyuşmazlık Mahkemesinin istikrar bulmuş içtihatları da bu yöndedir (Örneğin; 4.2.2013 günlü, E.201/107, K.2013/230 sayılı kararı)..."

 

11. 6745 sayılı Kanun’la 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek Madde 1'in birinci fıkrasının "Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması hâlinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir." şeklindeki ikinci cümlesi; Anayasa Mahkemesinin 20/12/2018 tarihli ve E.2016/181, K.2018/111 sayılı kararıyla iptal edilmiştir.

 

12. Uyuşmazlık Mahkemesinin 08/07/2019 tarihli ve E.2019/213, K.2019/416 sayılı kararında; Anayasa Mahkemesinin iptal kararının, Uyuşmazlık Mahkemesinin bu konuda istikrar bulmuş kararları doğrultusunda, yargı yolunun değişmesini gerektirecek bir duruma yol açmadığı belirtilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"...İptal edilen bölüm içerisinde kalan 'Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması hâlinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir.' cümlesi kapsamında, bakılan görev uyuşmazlığında yargı yolunun değişip değişmeyeceği hususu irdelendiğinde; davacıların taşınmazları üzerinde tasarruf etme hakkının kısıtlanmasının, idarenin bir eyleminden değil, idari bir işlem niteliğindeki imar planından kaynaklanması; davacıların bu işlem sebebiyle doğduğunu iddia ettikleri zararın ancak idari yargıda açılacak bir tam yargı davasına konu edilebileceğinin tartışmasız olmasının yanında; Anayasa Mahkemesinin belirtilen kararının gerekçesinde; bu konuya ilişkin uyuşmazlıkların adli yargıda görülmesinin gerektiği, diğer bir anlatımla taşınmazın malikleri tarafından idari yargıda dava açılabileceğinin hukuka aykırı olduğu yönünde herhangi bir irdelemeye yer verilmediği gözetildiğinde; Mahkememizin bu konuda istikrar bulmuş kararları doğrultusunda, yargı yolunun değişmesini gerektirecek bir durum bulunmadığı sonucuna varılmıştır...."

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

13. Uyuşmazlık Mahkemesinin Celal Mümtaz AKINCI’nın başkanlığında, ÜyelerBirol SONER, Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 27/12/2021 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince, anılan Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

14. Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK'in davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

15. Dava, Antalya ili, Muratpaşa ilçesi, Demircikara Mahallesi, 6380 ada 1 parsel sayılı taşınmazın imar planında ilköğretim tesis alanı olarak ayrılmasına rağmen kullanım amacı doğrultusunda kamulaştırılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlandığından bahisle taşınmazın değerine karşılık 10.000 TL (ıslah edilmiş haliyle 297.577,39-TL)tazminatın faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.

16. İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

17. Dava dosyalarının incelenmesinden; Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin keşif ve bilirkişi incelemesi kararı sonrasında düzenlenen ve 09/05/2013 tarihinde Mahkeme kaydına giren Bilirkişi Heyeti Raporunda ve daha sonra, Antalya 3. İdare Mahkemesinin keşif ve bilirkişi incelemesi kararı sonrasında düzenlenen 18/06/2015 tarihli Bilirkişi Heyeti Raporunda; dava konusu 6380 ada, 1 parselin uygulama imar planında "ilköğretim okul alanı" olarak ayrıldığı,boş arsa olduğu, herhangi bir yapı bulunmadığı,fiili bir el atmanın olmadığı tespit edilmiştir.

18. Ancak, Antalya 3. İdare Mahkemesi kararının temyiz edilmesi üzerine Danıştay Altıncı Dairesi18/11/2020 tarihli ve E.2019/811, K.2020/11015 sayılı kararı ile; UYAP üzerinde yapılan araştırma sonucu aynı taşınmazda bir başka hissedar tarafından açılan,Antalya 2. İdare Mahkemesinin E.2019/177 sayılı dosyasında yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda,taşınmazın 766 m2'lik kısmına asfalt yol ve 19 m2'lik kısmına prefabrik yapı yapılmak suretiyle fiili el atmanın oluştuğunu belirterek Mahkeme kararını bozmuş; İdare Mahkemesi tarafından, bozma kararı doğrultusunda görevsizlik kararı verilmiştir.

19. Mahkememizce Antalya 2. İdare Mahkemesi'nin E.2019/177 sayılı dosyasında yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporu temin edilerek inceleme yapılmış; 22/07/2019 tarihli Bilirkişi Heyeti Raporunda, Danıştay Altıncı Dairesinin anılan kararında da belirtildiği üzere;dava konusu taşınmazın 766 m2'lik kısmına asfalt yol ve 19 m2'lik kısmına prefabrik yapı yapılmak suretiyle fiili el atmanın oluştuğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.

20. Bu durumda son durumu göstermesi açısından itibar edilen 22/07/2019 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, dava konusu taşınmazın bir kısmına kamulaştırılma yapılmaksızın asfalt yol ve prefabrik yapı yapıldığının kabulü gerekeceğinden, davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü, adli yargı yerinin görevine girmektedir.

21. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, Antalya 3. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Antalya 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin 27/06/2013 tarihli ve E.2012/213, K.2013/259 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGI YERİNİN GÖREVLİ OLDUĞUNA,

B. Antalya 3. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Antalya 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin 27/06/2013 tarihli ve E.2012/213, K.2013/259 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

27/12/2021 tarihinde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

              Başkan                   Üye                               Üye                              Üye

        Celal Mümtaz             Birol                             Nilgün                          Doğan     

            AKINCI                SONER                           TAŞ                          AĞIRMAN       

 

 

 

 

                                               Üye                               Üye                              Üye

                                           Aydemir                        Nurdane                        Ahmet

                                            TUNÇ                          TOPUZ                      ARSLAN