T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2022/78

KARAR NO  : 2022/80      

KARAR TR  : 28/02/2022

ÖZET: Karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Kanun'un110. maddesi kapsamında, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K A R A R

 

 

Davacı           : .... ......... Sigorta Şirketi

Vekili             : Av. H.L. P

Davalı            : Ataşehir Belediye Başkanlığı

Vekili             : Av G.K

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı vekili, müvekkili şirkete sigortalı ... ... .... plakalı aracın,sürücüsünün sevk ve idaresinde 13/08/2018 tarihinde, İstanbul İli Ataşehir İlçesi İbrahim Müteferrika caddesi Şair Namık Kemal sokak üzerinde seyir halindeyken,Esatpaşa Köprü altına 15 metre kala yol üzerinde bulunan yerinden çıkmış demir mazgala alt kısımlarıyla çarpması sonucu hasar meydana geldiğini;yaptırılan ekspertiz sonucunda sigortalının aracının pert olduğunu, 77.500,00 TL hasar ve rayiç değer tespit edilenmiktarın sigortalıya ödendiğini; kazanın meydana gelmesinde, yolun yapım ve bakımından sorumlu davalı idarenin kusur ve sorumluluğunun bulunduğunu ifade ederek; hasar tazminatından aracın satılması ile 38,750 TL. sovtaj değerinin düşürülmesi sonucu kalan 38.750 TL'nin davalıya başvuru tarihi olan 14.02.2019 den itibaren yasal faizi ile birlikterücuan tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. İdari Yargıda

 

2. İstanbul 7. İdare Mahkemesi 05/04/2019 tarihli ve E.2019/913, K.2019/823 sayılı kararı ile,2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 1., 2., 19.1.2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun'un 14. maddesiyle değişik 110. ve geçici 21. maddesi hükmüne yer verdikten sonra; uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargının görevine girdiği gerekçesiyle, 2577 sayılı Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-a maddesi hükmü gereğince davanın görev yönünden reddine karar vermiş ve bu karar kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısmışöyledir:

 

"2918 Sayılı Kanunda yapılan değişikle, söz konusu kanunda kamu kurum ve kuruluşlarına verilen görevlerin ya da yüklenen sorumlulukların, ilgili idare tarafından gereği gibi yerine getirilmemesi nedeniyle meydana gelen trafik kazası neticesi ortaya çıkan zararın tazmini istemiyle açılacak davaları, adli yargı mercilerinde çözüme kavuşturulacağı öngörülmüştür. Dolayısıyla, 2918 Sayılı Kanun uyarınca idareye karşı hizmet kusuru bulunduğundan bahisle açılacak tazminat davaları adli yargının görev alanına girmektedir.

Bakılan davada; davanın, davalı idarenin gerekli tedbirleri almadığı iddiasıyla açılmış olması nedeniyle, 2918 Sayılı Kanunun uygulamasından kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözümünün, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 110. maddesi hükmü uyarınca adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varılmıştır."

 

3. Davacı vekili bu kez, aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. Adli Yargıda

 

4. İstanbul Anadolu 31. Asliye Hukuk Mahkemesi 18/02/2020 tarihli ve E.2019/409, K.2020/15 sayılı kararı ile, davanın yargı yolu caiz olmadığı gerekçesiyle, 6100 Sayılı HMK'nın 114/1-b ve HUMK 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan reddine karar vermiş ve bu karar kesinleşmiştir. Davacı vekili, görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyledosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesini talep etmiş ancak dosya Yargıtay 5. Hukuk Dairesine gönderilmiştir.Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 29/11/2021 tarih ve E.2021/10896, K.2021/14001 sayıile, Uyuşmazlığın çözümü için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi gerekirken, yargı yeri belirlenmesi için Dairelerine gönderilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, 6100 sayılı HMK'nın 22. maddesi uyarınca yargı yeri belirleme koşulları bulunmayan dosyanın mahalline iadesine karar vermiştir.Görevsizlik kararının ilgili kısmı şöyledir:

 

"Yargıtay bir kamu hizmetinin yanlış düzenlenmesi, kötü yürütülmesi, kusurlu tertibi sonucunda zarar doğması halinde hizmet kusurunun mevcut olacağını belirtmektedir, Yargıtay kamu hizmetinin yönteminin ve bu bağlamda hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, kamu gücüne dayalı, resen ve tek yanlı olarak tesis edilen ve idari nitelik taşıyan işlemler sebebiyle uğranıldığı ileri sürülen zararların giderilmesini; bir kamu kuruluşu tarafından verilmiş olup, yerine getirilmesi gereken bir kararın, plan ve projesine uygun olarak uygulanmaması yüzünden zarar görenlerce açılan davaların; bir kamu kuruluşu tarafından, kamu yasaları uyarınca yapılmış olan tesislere bakma ve o tesisleri kullanma yükümlülüğünü gerek yapılmasındaki gerekse kullanılması veya muhafazasındaki kusurlarından doğan zararlar, idari karar ve eylemlerden doğan zararlar niteliğinde bulunduğundan onların ödetilmesi isteklerinin; kamu hizmeti görmekle yükümlü olan idarenin bu hizmetin yapım ve onarımı sırasında verdiği zararların; hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının; mecburi bir kamu görevinin yerine getirilmemesi nedeniyle meydana gelen zararların (kamu göreviyle ilgili olup, hizmet kusuru sonucunda doğmuş olacağından) ve icrasından dolayı hukuku muhtel olanlar tarafından açılmış olan davaların idare hukuku uyarınca incelenmesi gerektiğine ve bu tür davalara bakmalara idare yargı yerlerinin görevli olduğuna dair kararlar vermektedir. Yani Yargıtaya göre hizmet kusuru mevcut olduğundan uyuşmazlıkları çözme görevi idare mahkemesine aittir. İstanbul BAM 8. Hukuk Dairesinin 2019/1192 esas ve 2019/753 karar sayılı ilamıyla İstanbul BAM 8. Hukuk dairesinin 2017/1190 esas ve 2018/1149 karar sayılı ilamlarında da bu davaların idare mahkemesinde açılması gerektiği açıkça belirtilmiştir. Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2014/17-1163 Esas 2016/909 karar sayılı ilamı da aynı doğrultudadır. 6100 Sayılı HMK'nın 114 maddesinde dava şartları incelenmiştir. Buna göre 114/1-b maddesi gereğince yargı yolu dava şartları içerisinde sayılmıştır. 115. Maddede mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını resen araştırır. Mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir şekilde düzenleme mevcuttur. Tüm bu hususlar dikkate alınarak Davanın yargı yolu caiz olmadığından 6100 Sayılı HMK'nın 114/1-b ve HUMK 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."

III. İLGİLİ HUKUK

 

A. Mevzuat

 

5. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 1. maddesinde, Kanun'un amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanun'un trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiştir.

 

6. 2918 sayılı Kanun'un 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu ifade edilmiştir.

 

7. 2918 sayılıKanun'un “Karayolu trafik güvenliği” başlıklı 13. maddesinde de,karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşların, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlü olduklarıbelirtilmiştir.

 

8. 2918 sayılı Kanun'un 19/01/2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun'un 14. maddesiyle değişik 110. maddesi şöyledir:

 

“İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”

 

9. 2918 sayılıKanun'un Geçici 21. maddesi şöyledir:

 

“Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz”

 

B. Yargı Kararları

 

10. Anayasa Mahkemesinin 26/12/2013 tarihli ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı (R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147) kararının ilgili kısmı şöyledir:

“… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…”

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

11.Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL'ın başkanlığında, Üyeler Birol SONER, Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 28/02/2022 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, idari veadli yargı yerleri arasında anılan Kanun’un 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

12. Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

13. Dava, davacı şirketin sigortalamış olduğu aracın kaza yapmasındakusur ve sorumluluğu bulunduğundan bahisle, sigortalıya ödenen hasar bedelinin, faiziyle birlikte, davalı idareden rücuan tazmini istemiyle açılmıştır.

 

14. 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, yukarıda belirtilen gerekçesi ile anılan kuralı Anayasa'ya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir.

 

15. Anayasa’nın 158. maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesinin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, kanun koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158. maddesi uyarınca, başta Uyuşmazlık Mahkemesi olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

 

16. Bu durumda, 2918 sayılı Kanun'un 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesinin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanun'un, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

 

17. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak; İstanbul Anadolu 31. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/02/2020 tarihli ve E.2019/409, K.2020/15 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. İstanbul Anadolu 31. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/02/2020 tarihli ve E.2019/409, K.2020/15 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

 

28/02/2022 tarihinde, Üye Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

          Başkan                       Üye                               Üye                              Üye

        Muammer                    Birol                             Nilgün                          Doğan      

          TOPAL                    SONER                           TAŞ                         AĞIRMAN        

 

 

 

                                                Üye                                Üye                              Üye

                                            Aydemir                         Nurdane                        Ahmet

                                              TUNÇ                           TOPUZ                      ARSLAN

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

İdarenin kendi kuruluş kanununda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun'da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum. 28/02/2022

 

 

 

                                                                                                                           ÜYE

                                                                                                                  Ahmet ARSLAN