T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2022/305

KARAR NO  : 2022/462      

KARAR TR  : 31/10/2022

ÖZET: Karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Kanun'un110. maddesi kapsamında, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K A R A R

 

 

Davacı           : A.S.A.Ş

Vekili             : Av. F. P

Davalı            : İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı vekili, müvekkili şirket tarafından sigortalı M.K'ya ait .... BSP .... plakalı aracın 28/01/2020 tarihinde, İstanbul Bahçelievler İlçesi mevkiinde bulunan Haznedar köprü altından geçiş yaptığı esnada aracın muhtelif kesimlerine köprünün tavan malzemelerinin düşmesi sonucu araçta maddi hasar meydana geldiğini, kazanınyolun gerekli bakım ve onarımından sorumlu olan davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığını ifade ederek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile, sigortalıya ödenen 6.489.77 TL'nin ödeme tarihi olan 26/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden rücuan tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. İdari Yargıda

 

2. İstanbul 4. İdare Mahkemesi 15/12/2020 tarih ve E.2020/1250, K.2020/1756 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 1., 2., 10., 19.1.2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun'un 14. maddesiyle değişik 110. ve geçici 21. maddesi hükmüne, ayrıca2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesinin iptal istemini reddettiği 26/12/2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararına yer verdikten sonra; 2577 sayılı Kanun'un 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca davanın görev yönünden reddine kesin olarakkarar vermiş ve bu karar kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:

 

"Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesinin 13/07/2020 tarih ve E:2020/381, K:2020/479 sayılı kararı ile İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 9. İdare Dava Dairesinin 18/06/2020 tarih ve E:2020/642, K:2020/523 sayılı ve 03/03/2020 tarih ve E:2020/298, K:2020/302 sayılı kararı da bu yöndedir."

 

3. Davacı vekili bu kez, aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. Adli Yargıda

 

4. İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi 13/04/2021 tarih ve E.2021/209, K.2021/216 sayıile, "...Somut olayda meydana gelen zarar idarenin gerekli yol bakımlarını yapmaması sonucu oluşan hizmet kusuruna dayalı olarak meydana gelmiştir. İçtihatlarla geliştirilmiş olan hizmet kusuru kavramı ise, idarenin yürüttüğü bir hizmetin kurulmasında, düzenlenmesinde yada işleyişindeki aksaklık veya bozukluğu ifade eder. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 12.maddesi "ilgililer haklarını ihlal eden bir işlem dolayısıyla" ibaresi ile başlayarak idari işlem dolayısıyla oluşmuş zararlara ilişkin taleplerin idari yargıda ve 2577 sayılı kanun çerçevesinde görülmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Tüm bu durumlar dikkate alındığında, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2016/4721 E 2016/7256 K sayılı kararı ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 2020/89 E 2020/109 K sayılı kararı da nazara alındığında, davada idari yargı görevli olduğundan yargı yolu yanlışlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir..." gerekçesiyle görevsizlikkararı vermiş, bu karara karşı istinaf yoluna başvurulmuştur.

 

5. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 01/07/2021 tarih ve E.2021/1228, K.2021/1269 sayıile, "... yasal düzenlemeler ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları bir arada değerlendirildiğinde; davanın konusunu oluşturan olayda davalı idarenin, hizmet kusuru bulunup bulunmadığını araştırma görevinin, idari yargının görev alanında bulunduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.

...

Somut uyuşmazlıkta bu davadan evvel davacı tarafından aynı konuda davalı idare aleyhine İstanbul 4. İdare Mahkemesinin 2020/250 Esas 2020/1756 Karar sayılı dosyasından açılan tazminat davasında mahkemece davada adli yargının görevli olduğu yönünde karar verildiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda mahkemece, aynı konuda acılan davada idare mahkemesi tarafından verilen kesinleşmiş görevsizlik kararı bulunduğu ancak açılan davada idari yargı yolunun görevli olduğu gözetilerek 2247 sayılı UMK'nın 19/1.maddesi gereğince önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilerek yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesinin talep edilmesi, Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından verilecek karar beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiği gerekçesi ile usulden red kararı verilmiş olması doğru olmamıştır." gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının HMK'nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar vermiştir.

 

6. İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi 18/06/2022 tarihli ve E.2021/417 sayı ile, Mahkemelerinin13/04/2021 tarih veE.2021/209, K.2021/216sayılı hükmü ile, zararın idarenin gerekli yol bakımlarını yapmaması sonucu oluşan hizmet kusuruna dayalı olarak meydana geldiği, davada idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle, yargı yolu yanlışlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verildiğini,davacı vekilinin kararı istinaf etmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 01/07/2021 tarih veE.2021/1228, K.2021/1269sayılı ilamıylamahkemelerininkararının kaldırılmasına karar verildiğini belirterek, taraflar arasındaki görev uyuşmazlığının giderilmesi konusunda gereğinin yapılması amacıyladosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

A. Mevzuat

 

7. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun"Amaç" başlıklı 1. maddesi şöyledir:

 

"Bu Kanunun amacı, karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemektir."

 

8. Kanun'un "Kapsam" başlıklı 2. maddesi şöyledir:

 

"Bu Kanun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsar.

Bu Kanun, karayollarında uygulanır. Ancak aksine bir hüküm yoksa;

a) Karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile,

b) Erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da,

Bu Kanun hükümleri uygulanır."

 

9. Kanun'un "Belediye trafik birimleri, görev ve yetkileri" başlıklı 10. maddesi şöyledir:

 

"(Değişik: 18/1/1985 - KHK 245/3 md.; Aynen kabul: 28/3/1985 - 3176/3 md.)

Bu Kanunla belediyelere verilen görevler il ve ilçe trafik komisyonları ve mahalli trafik birimleri ile işbirliği yapılarak yürütülür.

a) Kuruluş

Her belediye başkanlığı bünyesinde, hizmet kapasitesi gözönünde tutularak İçişleri Bakanlığınca tespit edilecek ölçülere ve genel hükümlere göre, belediye trafik şube müdürlüğü, şefliği veya memurluğu kurulur.

b) Görev ve yetkiler

1. Yapım ve bakımından sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmak,

2. Gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmak,

3. Karayolu yapısında ve üzerinde yapılacak çalışmalarda gerekli tedbirleri almak, aldırmak ve denetlemek,

4. Karayolunda trafik için tehlike teşkil eden engelleri gece veya gündüze göre kolayca görülebilecek şekilde işaretlemek veya ortadan kaldırmak,

5. Yol yapısı veya işaretleme yetersizliği yüzünden trafik kazalarının vukubulduğu yerlerde, yetkililerce teklif edilen tedbirleri almak,

6. Çocuklar için trafik eğitim tesisleri yapmak veya yapılmasını sağlamak,

7. Bu Kanun ve bu Kanuna göre çıkarılan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmak.

(Ek fıkra: 25/6/1988 - KHK 330/2 md.)"

10. Kanun'un “Karayolu trafik güvenliği” başlıklı 13. maddesi şöyledir:

 

"(Değişik birinci fıkra: 25/6/2010-6001/34 md.) Karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşlar, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlüdür.

Çeşitli kişi, kurum ve kuruluşlar, karayolu yapısında yapacakları ve esasları yönetmelikte belirtilen çalışmalarda;

a) Yolun yapım ve bakımı ile görevli kuruluştan izin almak,

b) Çalışmaları, gerekli önlemleri alarak, aldırarak ve devamlılığını sağlayarak, trafik akımını ve güvenliğini bozmayacak tarzda yapmak,

c) Zorunlu nedenlerle meydana gelen arıza, engel ve benzerlerini en kısa zamanda ortadan kaldırarak karayolunu kullananlara ve araçlara zarar vermeyecek duruma getirmek,

d) Şehiriçi karayolu kenarında çeşitli tesislerin yapımı süresince; kaldırımlarda, tünel, tünel aydınlatılması ve benzerlerini yaparak güvenli geçiş sağlamak ve yaya yollarını trafiğe açık bulundurmak,

Zorundadırlar.

Bu çalışmalar sırasında meydana getirilen tehlikeli durum ve engeller bütün sorumluluk, bunları yaratan kişilere ait olmak üzere zabıtaca kaldırılır, yapılan masraflar sorumlulara ödetilir.

(Dördüncü fıkra mülga: 18/1/1985 - KHK 245/16 md.)

(Değişik: 21/5/1997-4262/4 md.) Bu madde hükümlerine uymayanlar fiil başka bir suç oluştursa bile ayrıca 7 200 000 lira para cezası ile cezalandırırlar."

 

11. 2918 sayılı Kanun'un 19/01/2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun'un 14. maddesiyle değişik 110. maddesi şöyledir:

 

“İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”

 

12. 2918 sayılıKanun'un Geçici 21. maddesi şöyledir:

 

“Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz”

 

B. Yargı Kararları

 

13. Anayasa Mahkemesinin 26/12/2013 tarihli ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı 27.3.2014 tarih ve 28954 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan kararının ilgili kısmı şöyledir:

 

“… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…”

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

14. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL'ın başkanlığında, Üyeler Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Muharrem ÜRGÜP, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN'ın katılımlarıyla yapılan 31/10/2022 tarihli toplantısında; dosya üzerinde 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, Asliye Hukuk Mahkemesince, Kanun'un 19. maddesinde öngörülen durumun aksine, idari yargı kararının kesinleşme durumu açıklığa kavuşturulmadan ve önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmedenUyuşmazlık Mahkemesine başvurulduğu görülmekte ise de, idari yargı kararının kesinleşme durumunu gösteren onaylı bir örneğinin Mahkemesinden istenilmesiyle yetinildiği ve sonuçta usule ilişkin başka bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

15. Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

16. Dava, davacı şirketin sigortalamış olduğu aracın uğradığı maddi hasarlı trafik kazasında,kusur ve sorumluluğu bulunduğundan bahisle, sigortalıya ödenen hasar bedelinin, faiziyle birlikte, davalı idareden rücuan tazmini istemiyle açılmıştır.

 

17. 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, yukarıda belirtilen gerekçesi ile anılan kuralı Anayasa'ya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir.

 

 

18. Anayasa’nın 158. maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesinin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, kanun koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158. maddesi uyarınca, başta Uyuşmazlık Mahkemesi olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar niteliğindedir.

 

19. Bu durumda, 2918 sayılı Kanun'un 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesinin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanun'un, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın rücuan tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

 

20. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/06/2022 tarihli ve E.2021/417 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin18/06/2022 tarihli ve E.2021/417 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE,

 

31/10/2022 tarihinde, Üye Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

            Başkan                       Üye                               Üye                               Üye

          Muammer                  Doğan                            Eyüp                         Muharrem

          TOPAL                 AĞIRMAN                 SARICALAR                   ÜRGÜP

 

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                               Üye

                                              Ahmet                            Mahmut                           Bilal

                                            ARSLAN                        BALLI                      ÇALIŞKAN

 

 

KARŞI OY

 

İdarenin kendi kuruluş kanununda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun'da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum.31/10/2022

 

 

                                                                                                                          Üye

                                                                                                                Ahmet ARSLAN