Hukuk Bölümü         2007/135 E.  ,  2007/156 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı            : Ş.K.

Vekili              :  Av. A.M.Ö.

Davalı              : Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı

Vekili             :  Av. Y.B 

O  L  A  Y       : Rize Sigorta İl Müdürlüğü’nce 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 140. maddesi uyarınca davacı adına verilen idari para cezalarına yapılan itiraz 25.4.2005 gün ve 40 ve 41 sayılı komisyon kararları ile reddedilmiştir.

Davacı vekili, idari para cezasına yapılan itirazın reddine ilişkin işlemlerin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

TRABZON  İDARE MAHKEMESİ; 27.9.2006 gün ve E:2006/2173, K:2006/1128 sayı ile, 23.01.2006 günlü, E:2005/564, K:2006/27 sayılı kararın Trabzon Bölge İdare Mahkemesi'nin 07.06.2006 gün ve E:2006/275, K:2006/260 sayılı kararı ile görev yönünden bozulması üzerine dava dosyası incelendikten sonra işin gereğinin görüşüldüğü, davanın, davacı adına 2000/5, 6, 7, 8, 9, 10 ve 2001/9, 10, 11, 12 aylarına ilişkin aylık sigorta
prim bildirgelerinin, aylık prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi içinde verilmemesi nedeniyle 2.859,24 YTL, defter ve belgelerin yasal süresi içinde ibraz edilmemesi nedeniyle 1.466,10 YTL olmak üzere toplam 4.325,34 YTL idari para cezası tahakkukuna karşı yapılan itirazın reddine ilişkin 25.04.2005 tarih ve 40-41 sayılı kararların iptali istemiyle açıldığı, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 140. maddesinin 4. fıkrasında, "Bu kanun uyarınca verilen idari para cezalarının ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk edeceği ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödeneceği veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebileceği, itirazın takibi durduracağı, Kurumca itirazı reddedilenlerin, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içinde idare mahkemesine başvurabilecekleri" kuralına yer verildiği, söz konusu Kanun hükmü, 15.02.2006 gün ve 26081 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ve bu tarih itibariyle yürürlüğe girmiş olan, "5454 sayılı T.C. Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu ve Bağ-Kur'dan Aylık veya Gelir Almakta Olanlara Ek Ödeme Yapılması ile Sosyal Sigortalar Kurumu ve Bağ-Kur'dan Aylık veya  Gelir Almakta Olanlara Ödenen Gelir ve Aylıklarda 2006 Yılında Yapılacak Artışlar ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un 5. maddesi ile değiştirilerek, "İdari para cezalarının ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk edeceği ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödeneceği veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebileceği, itirazın takibi durduracağı, Kurumca itirazı reddedilenlerin, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurabilecekleri, bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî para cezası kararının kesinleşeceği" kuralının getirilmiş bulunduğu, görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağının, bilinen bir genel hukuk ilkesi olduğu, buna göre, davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale
gelen mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceğinin açık bulunduğu, nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün 07.03.2005 gün ve E:2004/128,
K:2005/12 sayılı kararının da bu yönde olduğu, bu durumda, 5454 sayılı Kanun’un değişik 140. maddesi ile 506 sayılı Kanun uyarınca verilen idari para cezalarına karşı Sulh Ceza Mahkemelerinde dava açılması hususu öngörülmüş bulunduğundan, 506 sayılı Kanun hükümleri uyarınca verilen idari para cezasına karşı Mahkemelerinde açılmış olan bu dava bakımından 5454 sayılı Kanun'un yürürlük tarihi olan 15.02.2006 tarihi itibariyle Mahkemelerinin görevinin sona erdiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, karara itiraz edilmeyerek kesinleşmiştir. 

Davacı vekili, bu kez, aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

RİZE SULH CEZA MAHKEMESİ; 18.1.2007 gün ve 2006/1476 Müt. sayı ile, başvuranın itirazının kabulü ile, Rize Sigorta İl Müdürlüğü’nün 25.4.2005 tarih, 40-41 sayılı komisyon kararlarının kaldırılarak, aynı Kurumca verilen 25.2.2005 tarih, 007031 sayılı 2859.24 YTL ve 4.3.2005 tarih, 08537 sayılı, 1466.10 YTL tutarındaki idari para cezalarının iptaline karar vermiş; bu karara, davalı Kurumca yapılan itiraz üzerine RİZE AĞIR CEZA MAHKEMESİ; 9.2.2007 gün ve 2007/74 Değişik İş sayı ile,  Sosyal Sigortalar Kurumu vekili itiraz dilekçesinde; davacının itiraz süresinin dolmuş olduğunu ve komisyon kararının idari aşamada kesinleştiğini, ayrıca uyuşmazlığa konu inşaat işinin 506 sayılı Yasa kapsamında olduğunu belirterek Rize Sulh Ceza Mahkemesi’nin 18.01.2007 tarih ve 20061476 Müt. sayılı kararının bozulmasına karar verilmesini talep ettiği, Rize Sulh Ceza Mahkemesi’nin 18.01.2007 tarih ve 2006/1476 Müt. sayılı kararı ile; başvuranın Rize ili, Pazar ilçesi, Hamidiye köyünde 1997-25.12.2001 yılları arasında kendisi ve ailesinin ihtiyacı için özel konut inşa ettirmesinden dolayı hakkında uygulanan aylık prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi içinde verilmemesi ile kayıt ve belgelerin ibraz edilmemesi nedenlerine dayalı idari para cezalarının yasal dayanağının bulunmadığı gerekçesiyle Rize Sigorta İl Müdürlüğü’nün 25.04.2005 tarih ve 40-41 sayılı komisyon kararlarının kaldırılmasına, aynı kurumca verilen 25.02.2005 tarih, 007031 sayılı, 2.859,24 YTL ve 04.03.2005 tarih, 08537 sayılı, 1.466,10 YTL tutarındaki idari para cezalarının iptaline karar verildiği, Cumhuriyet Savcısı yazılı mütalaasında; Sulh Ceza Mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğunun anlaşıldığını belirterek  itirazın reddine karar verilmesini talep ettiği, itiraz dilekçesi, Cumhuriyet Savcısının yazılı mütalaası ile tüm dosya kapsamının objektif ve kül halinde değerlendirilmesinden; idari para cezasına itiraz eden Ş.K.'a köy sınırları içerisinde kendisi ve ailesinin ihtiyacı için Pazar ilçesi, Hamidiye köyünde 1997-25.12.2001 yılları arasında ailesi ile birlikte, kısmen de hariçten işçi çalıştırmak suretiyle yaptırdığı inşaatla ilgili olarak aylık prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi içinde verilmemesi ile kayıt ve belgelerin ibraz edilmediği gerekçesiyle 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesine aykırılıktan dolayı aynı Yasanın 140. maddesi gereğince Sigorta İşleri Genel Müdürlüğü Rize Sigorta İI Müdürlüğü tarafından toplam 4.325,34 YTL idari para cezası verilmesi üzerine hakkında idari para cezası uygulanan Ş.K. vekili Av. A.M.Ö.'ün idari para cezasının iptali yönünde Rize Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvuruda bulunması sonucu Mahkemece idari para cezasının iptaline karar verilmiş ise de; Anayasa Mahkemesi’nin 04.10.2006 tarih ve 2006/75 E, 2006/99 K sayılı kararı ile, 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesinin 08.02.2006 günlü 5454 sayılı Yasa'nın 5. maddesiyle değiştirilen dördüncü fıkrasının "kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurabilirler" biçimindeki üçüncü  tümcesinin  Anayasa’ya aykırı  olduğuna  ve   iptaline  karar  verilmiş olduğundan ve yine Danıştay 10. Dairesi’nin 15.11.2006 tarih ve 2006/819 E, 2006/6459 K sayılı ilamında, 31.03.2005 tarih ve 25772 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kabahatler Kanunu’ndan sonra 15.02.2006 tarihinde 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesinde yapılan değişikliğin Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiş olmasının 506 sayılı Yasa'nın 140. maddesine dayanılarak verilen para cezalarına ilişkin uyuşmazlıkların görüm ve çözümü görevinin İdare Mahkemesine ait olduğunu gösterdiği belirtildiğinden, idari para cezasına karşı başvuru yolunun İdare Mahkemesi olması sebebiyle Rize Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararının kaldırılmasına karar vermenin icap ettiği gerekçesiyle itirazın kabulü ile, Rize Sulh Ceza Mahkemesi’nin 18.01.2007 tarih ve 2006/1476 Müt. sayılı kararının kaldırılmasına, dosyanın yetkili ve görevli İdare Mahkemesine gönderilmek üzere Rize Sulh Ceza Mahkemesine gönderilmesi’ne karar vermiş; RİZE AĞIR CEZA MAHKEMESİ; 20.2.2007 gün ve 2007/74 Değişik İş sayı ile de, Rize Sulh Ceza Mahkemesi’nin 19.02.2007 tarih ve 2006/1476 Müt. sayılı yazıları ile; iptali istenilen idari para cezasına karşı itiraz eden tarafından Trabzon İdare Mahkemesi’ne dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda görevsizlik kararı verildiği, Trabzon İdare Mahkemesi’nin görevsizlik kararına istinaden Rize Sulh Ceza Mahkemesi’ne dava açıldığı, bu durumda Trabzon İdare Mahkemesi ile Rize Sulh Ceza Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, bu nedenle dosyanın 2247 sayılı Yasa’nın 14. ve 15. maddeleri gereğince Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiği belirtilerek yeniden bir karar verilmesinin talep edildiği, Trabzon İdare Mahkemesi tarafından itiraza konu idari para cezası ile ilgili olarak görevsizlik kararı verildiğinden ve bu sebeple Trabzon  İdare Mahkemesi ile Rize Sulh Ceza Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığından hüküm fıkralarında aşağıdaki gibi düzeltme yapılmasına karar verilmesinin icap ettiği gerekçesiyle Mahkemelerinin 09.02.2007 tarih ve 2007/74 D. İş sayılı kararının 1 numaralı hüküm fıkrasının "İtirazın kabulü ile, idari para cezasına itirazın idari yargıya yapılması gerektiğinden Rize Sulh Ceza Mahkemesi’nin 18.01.2007 tarih ve 2006/1476 Müt. sayılı kararının görevsizlik sebebiyle kaldırılmasına" şeklinde düzeltilmesine, Mahkemelerinin 09.02.2007 tarih ve 2007/74 D. İş sayılı kararının 2
numaralı hüküm fıkrasında yer alan "dosyanın yetkili ve görevli İdare Mahkemesine gönderilmek üzere Rize Sulh Ceza Mahkemesine gönderilmesine" ibaresinin karardan çıkartılmasına, Rize Sulh Ceza Mahkemesi ile Trabzon İdare Mahkemesi arasında görev uyuşmazlığı doğduğundan talep olması halinde uyuşmazlığın çözümü için dosyanın Rize Sulh Ceza Mahkemesi tarafından Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.

            Bunun üzerine, Sulh Ceza Mahkemesince olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosya Mahkememize gönderilmiştir.                                     

            İNCELEME VE GEREKÇE :

            Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Erdoğan BUYURGAN, Habibe ÜNAL, O. Cem ERBÜK, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 01.10.2007 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...” açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Sulh Ceza Mahkemesince anılan Yasanın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğunun kabulü suretiyle, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun, davada idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesi uyarınca verilen idari para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

17.7.1964 tarih ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun daha sonra değişikliğe uğrayan 29.7.2003 tarih ve 4958 sayılı Kanun ile değişik 140. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanunun sayılan maddelerinde öngörülen yükümlülükleri yerine getirmeyenler hakkında asgari ücrete göre belirlenen oranlarda idari para cezası verileceği bent’ler halinde kurala bağlanmıştır. Aynı maddenin olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan dördüncü fıkrasında, Kurumca itirazı reddedilenlerin kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içinde idare mahkemesine başvurabilecekleri öngörülmüş iken, 1.6.2005 tarihinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun yürürlüğe girmesi üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nce, sözü edilen Kanun’un diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımlar ile bunlara karşı yapılacak itirazlara ilişkin görev hükümleri üzerindeki etkisinin incelenmesi sonucunda: diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımın, dayanağı olan yasanın amacı dikkate alınarak; Kabahatler Kanunu’nun 1., 2., 16. ve 19. maddelerinde belirtilen koşulları taşıması,  27. maddenin (1) numaralı bendinde belirtilen idari yaptırımlardan olması halinde, idari para cezaları ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin olanlarına karşı 1.6.2005 tarihinden sonra yapılacak itirazlarda sulh ceza mahkemelerinin genel görevli kılındığına ve bu nedenle doğan görev uyuşmazlıklarında adli yargı yerinin görevli bulunduğuna karar verilmiştir.

Daha sonra, 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesinin 8.2.2006 günlü, 5454 sayılı Yasa’nın 5. maddesi ile değişik dördüncü fıkrasında, "İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk eder ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenir veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî para cezası kararı kesinleşir. Sulh ceza mahkemesinin verdiği son karara karşı, yargı çevresinde yer alan ağır ceza mahkemesine itiraz edilebilir. Bu itiraz, kararın tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yapılır. 2.000 Yeni Türk Lirası dahil idarî para cezalarına karşı sulh ceza mahkemesine başvuru üzerine verilen kararlar kesindir. Mahkemeye başvurulması cezanın takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenmeyen idarî para cezaları, bu Kanunun 80 inci maddesi hükmüne göre tahsil edilir. İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz ve yargı yoluna başvurulmaksızın tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde peşin ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, idarî para cezasına karşı kanun yoluna başvurma hakkını etkilemez." denilmiştir.

15.2.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeden sonra Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nce, görev kuralının geçmişe etkili olacağı yolundaki genel hukuk ilkesi uyarınca, 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesine göre verilen idari para cezalarına  karşı yapılan itirazların görüm ve çözümünde adli yargı yerlerinin görevli olduğuna karar verilmiştir.

30.3.2005 tarihli, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3 üncü maddesini değiştiren 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesinde " (1) Bu Kanunun;

          a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

          b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

          uygulanır." denilmiştir.        

19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre,  Kabahatler Kanunu’nun, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı anlaşıldığından; Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü “dava konusu edilen idari para cezasına ilişkin yasa kuralı değiştirilmiş ve yeni düzenleme 15.2.2006 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş olduğuna göre, görev kuralının geçmişe etkili olacağı yolundaki genel hukuk ilkesi karşısında, 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesine göre verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu kuşkusuzdur. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun değişik 3. maddesi hükmü karşısında da, görevli mahkemenin 506 sayılı Kanun’un 140. maddesinde sözü edilen sulh ceza mahkemesi olduğu açıktır.” şeklinde karar vermiştir.

5560 sayılı Yasa yürürlüğe girmeden önce; 506 sayılı Kanun’un 140. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurabilirler.” yolundaki üçüncü tümcesi, Anayasa Mahkemesi’nin 4.10.2006 gün ve E:2006/75, K:2006/99 sayılı kararıyla iptal edilmiş;  5560 sayılı Yasa ise 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Anayasa Mahkemesi’nin 6.4.2007 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren iptal kara-rından sonra Yasama organınca bir düzenleme yapılmadan önce, Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü, 5560 sayılı Yasa’nın Anayasa Mahkemesi’nin 4.10.2006 günlü kararından sonra yürürlüğe girdiği ve halen de yürürlüğünü sürdürdüğü, her ne kadar Anayasa’nın 153. maddesinin son fıkrasında belirtildiği gibi, Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlayacağı kuşkusuz ise de; Anayasa Mahkemesi’nin 4.10.2006 günlü iptal kararından sonra 19.12.2006 tarihinde 5560 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girmiş olması ve Yasama organınca konuya ilişkin yeni bir düzenlemenin de yapılmadığı gerekçesine dayanılarak dava konusu işle­min iptali istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli bulunduğuna karar vermiştir.

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 140. maddesinin 4. fıkrası, 20.5.2007 tarihinde yürürlüğe giren 9.5.2007 gün ve 5655 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle değiştirilerek, “İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk eder ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenir veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî para cezası kesinleşir. Mahkemeye başvurulması cezanın takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenmeyen idarî  para  cezaları, bu  Kanunun  80 inci  maddesi  hükmü gereğince hesaplanacak gecikme

cezası ve gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir. İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz ve yargı yoluna başvurulmaksızın tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, idarî para cezalarına karşı Kuruma itiraz etme veya yargı yoluna başvurma hakkını etkilemez. Ancak, Kurumca itirazın reddedilmesi veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi halinde, daha önce tahsil edilmemiş olan dörtte birlik ceza tutarı, 80 inci madde hükmü de dikkate alınarak tahsil edilir” şeklinde yeniden düzenlenmiştir.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

Bu duruma göre, incelenen uyuşmazlıkta, dava konusu edilen idari para cezasına ilişkin yasa kuralı değiştirilmiş ve yeni düzenleme 20.5.2007 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş olduğuna göre, görev kuralının geçmişe etkili olacağı yolundaki genel hukuk ilkesi karşısında, 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesine göre verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın görüm ve çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu kuşkusuzdur.

Açıklanan nedenlerle, Sulh Ceza Mahkemesinin 19. madde kapsamında görülen başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. 

SONUÇ    : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Rize Sulh Ceza Mahkemesi’nin 19. madde kapsamında görülen BAŞVURUSUNUN KABULÜ İLE, Trabzon  İdare Mahkemesi’nce verilen 27.9.2006 gün ve E:2006/2173, K:2006/1128 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 01.10.2007 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.