Ceza Bölümü         2011/3 E.  ,  2011/3 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı            : K.H.

Yakınan          : 1- M. S.

                           2- E. Ç.

Sanık              : N. A.

O L A Y          : Edirne 54. Mknz. P. Tug. Loj. Ds. Kh. Tk. Komutanlığı emrinde görevli sanık P.Er N. A.’ın, aynı Komutanlık emrinde görevli yakınanlar P. Er M. S. ile P. Er E. Ç.’in 1 nolu yol devriye nöbetçisi oldukları 1.8.2007 günü saat 22:30 sıralarında, elinde bulunan el feneri ile yakınanlara doğru yürürken yakınanların “dur” diye ikazda bulunduklarında el fenerini yüzlerine doğru tuttuğu, tekrar “dur” diye ikaz edilmesine rağmen yoluna devam ettiği, kim olduğu ve neden burada gezdiği sorulduğunda, yakınanların üzerine doğru ilerleyerek “ben size hesap mı vereceğim, hesap mı soruyorsunuz lan” diye cevap vermesi üzerine, durumu nöbetçi subayına iletmeleri gerektiğini söyleyerek kolundan tutup götürmeye çalıştıkları sırada, yakınan E. Ç.’in yakasından tutarak her iki yakınana hitaben “sizin Allahınızı, kitabınızı sinkaf ederim” diye küfür ettiği, yakınan M. S.’in bileğini tutması nedeniyle “ben seni tanıyorum, yarın seni sinkaf edeceğim” diyerek diğer yakınanın yüzüne yumruk ile vurup M. S.’in de sağ omuzuna tekme atması sonucu, yakınanın sağ omuzunun çıktığı, böylece, sanığın müteaddit amire hakaret ve müteaddit amire fiilen taarruz suçlarını işlediği ileri sürülerek, eylemlerine uyan Askeri Ceza Kanunu’nun 106. maddesi delaletiyle 85/1 (birinci cümle) iki kez, 91/1 (az vahim hal cümlesi) ve 91/1. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle 54. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 5.10.2007 gün ve E:2007/844, K:2007/583 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.

54. MEKANİZE PİYADE TUGAY KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 13.12.2007 gün ve E:2007/1197, K:2007/665 sayıyla, Askeri Yargıtay yerleşik içtihatlarına göre silahlı nöbetçilerin Askeri Ceza Kanunu’nun 106. maddesinde belirtilen yasal korunmadan yararlanabilmeleri için bu nöbetçilerin keyfi işlemle görev hudutlarının dışına çıkmamalarının gerektiği, yakınanlar ile sanık arasında meydana gelen olayda hangisinin diğerine önce  küfür ettiği ve vurduğu hususlarının şüphede kaldığı, şüpheden sanık yararlanır ceza genel hukuk ilkesi  gereğince  sanığın  eylemini  yakınanların  haksız  hareketleri  sonucu  gerçekleştirdiği, görev hududu dışına çıkan yakınanların Askeri Ceza Kanunu’nun 106. maddesinde belirtilen korumadan faydalanamayacakları vicdani kanaatine ulaşıldığı açıklanarak, yüklenen eylemlerin Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen zincirleme hakaret, kasten yaralama suçlarını oluşturacağı, bu suçların askeri suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması ve yargılama aşamasında terhis edilmiş olması nedeniyle 353 sayılı Yasa’nın 9 ve 17. maddeleri uyarınca sanığı yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Edirne 4. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir.

EDİRNE 4. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 22.9.2008 gün ve E:2008/348, K:2008/405 sayıyla, yüklenen eylemin amire hakaret ve amire fiilen taarruz suçlarını oluşturacağı, ayrıca eylemin asker kişiler arasında askeri mahalde ve askerlik hizmetinin ifası esnasında işlenmesi nedeniyle sanığı yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu görevsizlik kararı vermiş, dava dosyası, kendisine gelmekle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ramazan ÖZKEPİR, Ahmet DURU,  Yavuz SAYALGI, Ersun ÇETİN, Levent BİLGİ’nin, katılımlarıyla yapılan 07.02.2011 günlü toplantısında, Raportör-Hâkim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, başvurunun reddi yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Hüseyin KORKUSUZ’un, başvurunun reddine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dosyanın incelenmesinden, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararının sanık N. A.’a tebliğ edilmediği anlaşılmıştır.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 34. maddesi 2. fıkrasında, “Kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri belirtilir” denilmiş, 223. maddesinin 10. fıkrasında, “Adli yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararı kanun yolu bakımından hüküm sayılır” düzenlemesi yer almıştır.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’un “Olumsuz görev uyuşmazlığı” başlığı altında düzenlenen 14. maddesinde, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir” denil-mektedir.

Uyuşmazlığın incelenebilmesi için, 2247 sayılı Yasa’nın 1 ve 14. maddeleri uyarınca, yargı yerlerince verilen kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekmektedir. Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri dışında ayrıca, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 9.12.1931 gün ve E:1931/12, K:1931/48 sayılı kararında da belirtildiği gibi yargı yolunu değiştirmeye yönelik görevsizlik kararlarının temyize tabi oldukları kuşkusuzdur. Böylece, sanığa tebliğ edilmeyen, başvurabileceği kanun yolu, süresi, mercii yasaya uygun olarak gösterilmeyen kararın kesinleşmesinden söz edilmesine olanak yoktur. Bu nedenle, sanığa yukarıda açıklanan haklarını belirtir nitelikte tebligat yapılarak temyiz süresinin beklenmesi, görevsizlik kararı kesinleştikten sonra dosyanın Mahkememize gönderilmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Edirne 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nce verilen görevsizlik kararının kesinleşmemiş olması nedeniyle, 2247 sayılı Yasa'nın 1 ve 14. maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından, aynı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ : 2247 sayılı Yasa'nın 1 ve 14. maddesinde belirtilen koşullar oluşma-dığından aynı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİNE, 07.02.2011 günü  OYBİRLİĞİ  İLE  KESİN OLARAK karar verildi.