T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2022/251

KARAR NO  : 2022/468      

KARAR TR  : 31/10/2022

ÖZET: Davacının 5434 sayılı Kanun kapsamında iken geçen sigortalılık süresi nedeniyle sigortalılığa ve keseneğe esas ek göstergenin belirlenmesi ile ikramiye farkı alacağı istemine ilişkin davanın İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

K A R A R

 

Davacı           : İ. H. Ö

Davalı            : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

Vekili             : Av. S. S. B

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı, 1984 tarihinde, T.C. ..... Bankasında Emekli Sandığına bağlı çalışmaya başladığını, 1994 yılında göreviyleilgilitez hazırlayarak "Uzman" unvanını aldığını, 1995 tarihinde memuriyetten istifa ettiğini, 2004-2007 tarihleri arasında Emekli Sandığına emekli keseneği primlerini isteğe bağlı olarak yatırdığını, 27/08/2007-30/03/2007 tarihleri arasında, S.G.K.'ya bağlı olarak çalıştığını, 01/04/2011 tarihinde S.S.K.'dan emekli olduğunu,emekli maaşı ve ikramiyesini düşük ek göstergelerle hesaplanmış tutarlarıyla aldığını, 2014 tarihinde davalı kuruma dilekçe ile başvurduğunu, emekli maaşının ve ikramiyesinin hesaplanmasında, ekonomici için belirlenen ek göstergelerin dikkate alınmadığını, kanunda unvanı için belirlenen tutarların dikkate alınarak, emekli maaş ve ikramiyemin yeniden hesaplanmasını istediğini ancak isteminin zımnen reddedildiğini, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda ekonomici unvanının teknik hizmetler sınıfında sayıldığını, daha yüksek tutarlarda ek gösterge belirlendiğini, emekli keseneklerinin ekonomici unvanı için kanunca belirlenen ek göstergeler üzerinden hesaplanarak kesildiğini, buna rağmen, emekli ikramiye ve maaşınınhesaplanmasında bu ek göstergelerin değil, daha düşük ek göstergelerin dikkate alındığını, 4. dereceye kadar ise ek göstergenin hiç dikkate alınmadığını ifade ederek; emekli maaşı ve ikramiyesinin hesaplanmasında, 657 sayılı Kanun'un Ek Gösterge Cetveli II,teknik hizmetler sınıfı b şıkkında, "Ekonomici" unvanı için belirlenen ek göstergelerin dikkate alınması, düzeltilmiş ek göstergelerle kurumca yapılacak hesaplama sonucu doğacak maaş ve ikramiye farkı alacaklarınınhak ediş tarihinden itibaren faiziyle birlikte ödenmesi isteğinin reddine ilişkinişlemin iptaline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. İdari Yargıda

 

2. Ankara 4. İdare Mahkemesi 25/01/2018 tarih ve E.2014/1950, K.2018/247 sayı ile, uyuşmazlığın 5510 sayılı Kanun'un uygulanmasından kaynaklandığı, 5510 sayılı Kanun'un 101. maddesinde, aksine hüküm bulunmayan hallerde bu Kanun'un uygulanması ile ilgili uyuşmazlıkların iş mahkemesinde görüleceğinin belirtildiği ve dava konusu uyuşmazlığın çözümü konusunda idare mahkemelerinin görevli olduğuna ilişkin özel bir düzenlemenin bulunmadığını belirterek,bu davanın görüm ve çözümünde iş mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

 

3. Davacıbu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

B. Adli Yargıda

 

4. Ankara 37. İş Mahkemesi 27/05/2019 tarih ve E.2018/111 sayı ile, davacının ikramiye vemaaş hesabına esas gösterdiği ve ek göstergelerin hatalı hesaba katılması iddiası ile ilgili 5434 sayılı Kanun kapsamında talepte bulunduğu anlaşıldığından, bu konudaki istek bakımından dosyanın ayrılmasına, eldeki dosyanın bağlanan aylık hesabı bakımındantalepleri için devam ettirilmesine karar vermiştir.

 

5. Dosya Mahkemenin E.2019/149 sayısına kaydedilmiştir.

 

6. Ankara 37. İş Mahkemesi 11/09/2019 tarih ve E.2019/149, K. 2019/281 sayı ile, uyuşmazlığa bakma yetki ve görevinin idare mahkemesine ait olduğu gerekçesiyledavanın usulden reddine karar vermiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi 25/03/2021 tarih ve E.2019/2549, K.2021/626 sayı ile başvurunun reddine karar vermiş, temyiz yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 30/11/2021 tarih ve E.2021/5999,K.2021/15120 sayı ile hükmü onamış, kararın düzeltilmesi istemi de aynı Dairece 22/02/2022 tarih ve E.2022/309, K.2022/2347 sayı ile reddedilmiş ve görevsizlik kararı kesinleşmiştir.Kararın ilgili kısmı şöyledir.

 

"...ilk aşamada 5434 sy göre derece ve kademe tespiti yapılması gerektiği, Uyuşmazlık Mahkemesinin 25.09.2017 tarih 2017/06 esas 547 karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere, 01.10.2008 den önce 5434 sy tabi olarak çalışanların bu yasa kapsamındaki hak ve alacakları ile ilgili talepler bakımından 5434 sy hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği, bu kişiler için halen statü hukukunun yürürlükte olduğu, buna göre de bu yasa kapsamında 01.10.2008 öncesi sandık üyesi olanlar için taleplerin idari yargı tarafından değerlendirilmesi gerektiği gerekçesinden hareketle davacının fark alacaklarının 506 sy kapsamında aylık bağlansa da bu aylığa yansıyacak derece ve kademe tespitinin idari yargı tarafından yapılması gerektiği anlaşıldığından bu istekler bakımından davalar ayrılmış, 5434 sy kapsamındaki istek yönünden 2019/149 esas sayılı dosya oluşturulmuş ve davaya bakma yetkisi idari yargı kapsamında olmakla usulden red kararı verilmiştir... "

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

A. Mevzuat

 

7. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun"Tesis edilen sınıflar" başlıklı 36. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

         

"...

Bu Kanuna tabi kurumlarda çalıştırılan memurların sınıfları aşağıda gösterilmiştir.

...

II - TEKNİK HİZMETLER SINIFI:(1)

BuKanununkapsamınagirenkurumlardameslekleriyleilgiligörevlerifiilenifa eden ve meri hükümlere göre yüksek mühendis, mühendis, yüksek mimar, mimar, jeolog, hidrojeolog, hidrolog, jeofizikçi, fizikçi, kimyager, matematikçi, istatistikçi, yöneylemci (Hareket araştırmacısı),matematikseliktisatcı,ekonomicivebenzeriiletekniköğretmenokullarındanmezunolupda,öğretmenlikmesleği dışında teknik hizmetlerde çalışanlar, Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi veya bölümlerinden mezun şehir plancısı, yüksek şehir plancısı, yüksek Bölge Plancısı, 3437 ve 9/5/1969 tarih 1177 sayılı Kanunlara göre tütün eksperi yetiştirilenler ile müskirat ve çay eksperleri, fen memuru, yüksek tekniker, tekniker teknisyen ve emsali teknik unvanlara sahip olup, en az orta derecede mesleki tahsil görmüş bulunanlar, Teknik Hizmetler sınıfını teşkil eder..."

8. Kanun'a ekli 1 Sayılı Cetvel'in ilgili kısmı şöyledir:

 

"...

UNVANI/Derece/1/1/1994’den İtibaren Uygulanacak Ek Göstergeler/ 1/1/1995’den İtibaren Uygulanacak Ek Göstergeler

...

II- TEKNİK HİZMETLER SINIFI

...

b) (Değişik: 1/5/2003-4856/42/d md.) Kadroları bu sınıfa dahil olup, en az 4 yıl süreli yükseköğretim veren fakülte ve yüksekokullardan mezun olarak yürürlükteki hükümlere göre Jeolog, Hidrojeolog, Hidrolog, Jeomorfolog, Jeofizikçi, Fizikçi, Matematikçi, İstatistikçi, Yöneylemci (hareket araştırmacısı), Matematiksel İktisatçı, Ekonomici ve Kimyager unvanını almış olanlarla Teknik Yüksek Öğretmen Okulu mezunları,..."

 

9. 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu'nun “İkramiye” başlıklı 89. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

 

"Değişik: 17/1/2012-6270/1 md.)

Hizmet sürelerinin tamamı bu Kanun ve/veya 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 4 üncü maddesi kapsamında geçenlerden emekli, adi malullük veya vazife malullüğü aylığı bağlanan veyahut toptan ödeme yapılan asker ve sivil tüm iştirakçilere, her tam fiili hizmet yılı için aylık bağlamaya esas tutarın bir aylığı emekli ikramiyesi olarak verilir.

Birinci fıkra kapsamına girmemekle birlikte, bu Kanun ve/veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamında hizmeti bulunanlardan mülga 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunun 8 inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden emeklilik, yaşlılık ya da malullük aylığı bağlananlara ise; bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümlerine tabi olarak bu Kanuna tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda geçen çalışmalarının, 25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinde belirtilen kıdem tazminatına hak kazanma şartlarına uygun olarak sona ermiş olması şartıyla emekli ikramiyesi ödenir.

İkinci fıkra uyarınca ödenecek emekli ikramiyesi, bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamına giren görevlerde geçen her tam fiili hizmet yılı ile sınırlı olarak bu görevlerden ayrıldıkları tarihteki emeklilik keseneğine esas aylık tutarı üzerinden ve aylığın başlangıç tarihindeki katsayılar dikkate alınarak ödenir. Mülga 2829 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi ile üçüncü fıkrasının son cümlesinin bu maddeye aykırı hükümleri uygulanmaz.

Yukarıdaki fıkralara göre (…) mülga 2829 sayılı Kanunun 8 inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananlara ödenecek emeklilik ikramiyesinin hesabında bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümlerine tabi olarak bu Kanuna tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda geçen ve 1475 sayılı Kanunun 14 üncü maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde sona eren geçmiş hizmet süreleri ve her ne suretle olursa olsun evvelce iş sonu tazminatı veya bu mahiyette olmakla birlikte başka bir adla tazminat ödenen süreleri ile kıdem tazminatı ya da emekli ikramiyesi ödenmiş olan süreleri dikkate alınmaz. Ancak, mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri uygulanmış olmakla birlikte, bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamında hizmetleri arasında başka bir sigortalılık hali kapsamında çalışması bulunmayanların emekli ikramiyesine esas fiili hizmet sürelerinin hesabında, 1475 sayılı Kanunun 14 üncü maddesindeki şartlar aranmaz..."

 

10. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri başlıklı 101. maddesi şöyledir:

"Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür."

 

B. Yargı Kararları

 

11. 5510 sayılı Kanun'un 101. maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda, Anayasa Mahkemesinin 25/01/2012 tarih ve 28184 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 22/12/2011 tarih ve E.2010/65, K.2011/169 sayılı kararıyla davayı redle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararını Mahkememiz önündeki uyuşmazlığa ışık tutacak şekilde şu gerekçeye dayandırmıştır:

 

“…5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir… Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulanan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…”

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

12. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL'ın başkanlığında, Üyeler Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Muharrem ÜRGÜP, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN'ın katılımlarıyla yapılan 31/10/2022 tarihli toplantısında; dosya üzerinde 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında Kanun'un 14. maddesinde öngörülen biçimde "davacının ikramiye ve maaş hesabına esas gösterdiği ve ek göstergelerin hatalı hesaba katılması iddiası" yönünden görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacınınistemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, idari yargı dosyasının aslı ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği, sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

B. Esasın İncelenmesi

 

13. Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

14. Dava, davacının 5434 sayılı Kanun kapsamında iken geçen sigortalılık süresi nedeniyle sigortalılığa ve keseneğe esas ek göstergenin belirlenmesi ile ikramiye farkı alacağı istemine ilişkindir

 

15. 31/05/2006 tarih ve 5510 sayılı Kanun, 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanun'lar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kurlular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kurluları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır.

 

16. 5510 sayılı Kanun'un iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15/12/2006 tarih ve E.2006/111, K.2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanun'un birçok maddesi ile birlikte, bu Kanun'un yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan, başta 4/1(c) maddesi olmak üzere, hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17/04/2008 tarih ve 5754 sayılı Kanun'la 5510 sayılı Kanun'da düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanun'a eklenen Geçici 1. ve Geçici 4. maddelerle, 5754 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanun'un 4. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar yani memurlar ile diğer kamu görevlileri ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanun'la yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanun'un bazı hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesinin 30/03/2011 tarih ve E.2008/56, K.2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

 

17. Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam edileceği; ancak, bu Kanun'un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanun'un 4/1(c) maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanun’un değil 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

18. Kaldı ki; T.C. Anayasası’nın 158. maddesindeki “…diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesi kararının bu uyuşmazlığın çözümünde esas alınacağı tartışmasızdır.

 

19. Olayda davacının,01/10/2008 tarihinden önce 5434 sayılı Kanun kapsamındaki çalışmaları sebebiyle ek göstergesinin hatalı düzenlendiğini, buna bağlı ikramiye ve 4/1(a) kapsamında yaşlılık aylığının eksik ödendiğini belirterek idare mahkemesinde açtığı davanın adli yargı yolunda görülmesi gerektiği belirtilerek usulden reddedildiği, iş mahkemesince davanın tefrik edilerek yaşlılık aylığı farkı yönünden açılan davanın asıl dosyada bırakılarak ek gösterge ve eksik ikramiye farkı yönünden tefrik edilen bu dosyada davanın idari yargı kapsamında kaldığı belirtilerek usulden reddedildiği anlaşılmaktadır.

20. Bu durumda, 5510 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan, 5754 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun kapsamında kamu görevlisi olan davacı tarafından açılan ve 657sayılı Kanun ile 5434 sayılı Kanun kapsamında iddialar içeren davanın görüm ve çözümünün idari yargı yerinde görüleceği sonucuna varılmıştır.

 

21. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, Ankara 4. İdare Mahkemesinin 25/01/2018 tarihli ve E.2014/1950, K.2018/247 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde İDARİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Ankara 4. İdare Mahkemesinin 25/01/2018 tarihli ve E.2014/1950, K.2018/247 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

 

31/10/2022 tarihinde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

            Başkan                       Üye                               Üye                               Üye

          Muammer                  Doğan                            Eyüp                         Muharrem

          TOPAL                 AĞIRMAN                 SARICALAR                   ÜRGÜP

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                               Üye

                                              Ahmet                            Mahmut                           Bilal

                                            ARSLAN                        BALLI                      ÇALIŞKAN