T.C.

     UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

         

          ESAS NO     : 2018 / 542

          KARAR NO : 2018 / 542

          KARAR TR  : 24.09.2018

ÖZET : Davalı Belediyenin sorumluluk sahasındaki yolda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

  

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

 

 

 

 

Davacı    : H. G.

Vekili      : Av. E. H. Y.

Davalı        : Alanya Belediye Başkanlığı

Vekili      : Av. M. Ş.

 

O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 26/11/2016 günü gece vakti yorgun olduğu için ara sokağa arabasını park edip uyumak istediğini, olayın meydana geldiği yerde aracını park edecekken birden aracın uyarı ve işaret levhaları olmayan yapımı devam eden inşaat halindeki yoldan dereye uçtuğunu, dava konusu aracın tavanı üzerine düşerek tek taraflı yaralanmalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin çeşitleri yerlerinde ciddi yaralanmalar olduğunu, oluşan kaza nedeniyle 2.000 TL maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle Alanya Belediye Başkanlığı'na karşı 20/02/2017 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

ALANYA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 03.10.2017 gün ve E:2017/93, K:2017/336 sayılı dosyada "2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 10. Maddesinde belediyelerin yapım ve bakımından sorumlu olduğu yolları trafik düzen ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmak, karayolu yapısında ve üzerinde yapılacak çalışmalarda gerekli tedbirler almakla görevli olduğuna işaret edilmiştir.

T.C. Anayasasının 125/son maddesinde idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu düzenlenmiştir.

2577 sayılı İYUK'un 2/1-b maddesinde idari eylem ve işlemler nedeniyle kişisel hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava çeşitleri arasında sayılmıştır.

Belediye sınırları içerisindeki yol yapım, bakım ve onarımının yapılması sırasında güvenlik için gerekli önlemlerin alınmamasından doğan zararın tazmini amaçlanmaktadır. Burada idarenin kamu görevini yürüttüğü esnada kişiye verilen bir zarar söz konusudur. İşbu davada uyuşmazlığın konusu idarenin kamu hizmetini usulüne ve hukuka uygun yerine getirip getirmediği, hizmet kusuru ve idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığı, idarenin bu zararı karşılaması gerekip gerekmediğidir. Bu nedenle dava konusu tazminat talebine konu olan eylem, idarenin bir hizmeti gereği gibi veya hiç yerine getirmemesi şeklindeki idari eylemden kaynaklandığından uyuşmazlığın 2777 sayılı İYUK'un 2/1-b maddesi gereği idari yargıda tam yargı davası olarak görülmesi gerekir. Bu nedenle iş bu davada idari yargı kolu görevlidir" şeklindeki gerekçeyle davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan Usulden Reddine dair verdiği karar Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 27/02/2018 gün, E:2018/107, K:2018/233 sayılı istinaf başvurusunun reddi kararıyla kesinleşmiştir.

Davacılar vekili aynı taleple 29/06/2018 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANTALYA 4. İDARE MAHKEMESİ: 18.07.2018 gün ve E:2018/590 sayı ile "Dava; davacı tarafından 07 … .1 plakalı aracı ile davalı idarenin sorumluluğundaki yolda kaza yapması sonucu oluşan zararın yasal faiziyle birlikte rücu’en tazmini istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; 110. maddesinde ise, ‘‘İşleteni veya sahibi devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir” kuralına yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacının 26/11/2016 günü gece vakti yorgun olduğundan yoldan saparak bir ara sokağa girerek 07 … .1 plakalı aracını park edip uyumak isterken yapımı devam eden dereye uçtuğunu, aracın dereye uçtuğu yerde herhangi bir uyarı levhası ile gerekli tedbirlerin alınmadığını, olay sonrası aracın tavanı üzerine düşerek tek taraflı yaralanmalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, kaza yaparak maddi hasara uğradığından bahisle, maddi tazminini gidermek amacıyla açılan davada araçta meydana gelen ve davacı tarafından karşılanan hasar bedelinin yasal faiziyle birlikte rücuan tazmini istemiyle önce Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldığı; anılan mahkemenin 03/10/2017 tarihli, E:2017/93, K:2017/336 sayılı kararıyla davanın idari yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle usulden reddedildiği, verilen bu kararın istinaf edilmesi üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi'nin 27.02.2018 tarih ve Esas No: 2018/107, Karar No: 2018/233 sayılı kararı ile istinaf başvurusunun reddine karar verildiği, kararın 27.02.2018’de kesinleştiği; bunun üzerine Mahkememiz’ de bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Öte yandan; belediye aleyhine idari yargıda açılan başka bir tazminat talepli tam yargı davasında, İdare Mahkemesi 2918 sayılı Kanun’un 110. maddesinin 1. fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına varmış, İdare Mahkemesinin bu iki cümlenin iptali istemiyle yaptığı başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi 8.12.2011 tarihli, E:2011/124, K:2011/160 sayı ve 8.11.2012 gün ve E:2012/118, K:2012/170 sayılı aynı içerikli iki kararında, “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun ’dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir. Başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir. ” sonucuna varmıştır.

Bu durumda, 2918 sayılı Kanun’un 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin benzer bir konuda İdare Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosyanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesince bu konuda karar verilinceye kadar ertelenmesine" karar vererek 18.07.2018 tarih ve 2018/590 E. sayılı üst yazı ile Mahkememize yaptığı başvuru 13.08.2018 tarihinde kaydedilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler; Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN Aydemir TUNÇ ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 24.09.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının, ekindeki adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava davalı Belediyenin sorumluluk alanında meydana gelen ve davacının yaralanması ile sonuçlanan maddi hasarlı kaza sebebiyle, davalı Belediyenin kusurlu olduğu ileri sürülerek maddi tazminat istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Antalya 4. İdare Mahkemesinin Başvurusunun Kabulü ile Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 03.10.2017 gün ve E:2017/93, K:2017/336 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Antalya 4. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile  Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 03.10.2017 gün ve E:2017/93, K:2017/336 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ  KALDIRILMASINA, 24.09.2018 gününde Üye Turgay Tuncay VARLI’nın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 Başkan

Hicabi 

DURSUN

 

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

Üye

Mehmet

AKSU

 

Üye

Birol

SONER

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

Üye

Turgay Tuncay Varlı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

03.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtilmiş olan düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 24.09.2018

                                                                                   

 

                                                ÜYE

                                    Turgay Tuncay VARLI