T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2015 / 861

            KARAR NO  : 2015 / 896

            KARAR TR  : 28.12.2015

ÖZET: Belediye Encümeni tarafından, 1608 sayılı Kanun’un 1. maddesi gereğince 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca verilen idari para cezasının iptali istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

K  A  R  A  R

 

Davacı            : F. P.

Vekilleri         : Av. A.B.A. & Av. E.Y. & Av. G. Y.(Adli Yargıda)

Davalı             : Karabük Belediye Başkanlığı

 

O L A Y         : Davacılar vekili dava dilekçesinde; “…Müvekkil aleyhinde Karabük Belediye Encümeni tarafından 05.01.2015 tarih ve 9/9 sayılı idari para cezası karar tebliğ ilmühaberi ile Belediye Emir Yasakları Yönetmeliği madde 7 hükmü uyarınca 8.500,00 TL idari para cezası işlemi tesis edilmiştir. Tesis edilen işlem müvekkile 11.02.2015 tarihinde tebliğ edilmiş olmakla 15 günlük yasal süresi içerisinde söz konusu cezanın kaldırılması için talepte bulunma zorunluluğu hasıl olmuştur. Şöyle ki;

ÖNCELİKLE HUKUK ALEMİNDE T. OTOMOTİV UNVANLI HÜKMİ YA DA GERÇEK ŞAHIS BULUNMAMASI SEBEBİYLE TESİS EDİLEN İDARİ PARA CEZASINA DAİR İŞLEMİN HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE İPTALİNE KARAR VERİLMESİ GEREKMEKTEDİR.

İtiraza konu idari para cezası T. Otomotiv unvanına yönelik olarak tesis edilmiştir, idari para cezası karar ve tebliğ ilmühaberinde muhatap olarak gösterilen T. Otomotiv unvanı ile hukuk aleminde yer alan gerçek yada hükmi şahıs bulunmamaktadır. Hukuk aleminde mevcut olmayan, hükmi şahsiyeti bulunmayan kişi aleyhine idari yaptırım tesis edilmesi mümkün değildir. Gerçek yada hükmi şahsiyet taşımayan T. Otomotiv aleyhinde idari yaptırım uygulanması husumet bakımında hukuka uyarlı değildir. Belirtilen nedenlerle itiraza konu idari para cezasının öncelikle husumet yokluğu nedeniyle iptaline karar verilmesi gerekmektedir.

İDARİ PARA CEZASINA KONU EYLEM MÜVEKKİL TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİRİLMEMİŞTİR. İDARİ YAPTIRIMA KONU EYLEMİN MÜVEKKİL TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİRİLDİĞİ YÖNÜNDE YETERLİ VE GEREKLİ SOMUT DELİL BULUNMADAN MÜVEKKİL AYLEYHİNDE İDARİ PARA CEZASI İŞLEMİ TESİS EDİLMESİ HUKUKA UYARLI DEĞİLDİR.

İtiraza konu idari para cezası karar ve tebliğ ilmühaberinde müvekkile isnat edilen eylem müvekkil tarafından gerçekleştirilmemiştir. Söz konusu eylemin müvekkil tarafından gerçekleştirildiği, yol kenarında yer alan ağaçların müvekkil tarafından kesildiği yönünde her türlü şüpheden uzak inandırıcı somut deliller bulunmamaktadır. Müvekkil tarafından yol kenarındaki ağaçların kesilmesi söz konusu değildir. İtiraza konu idari para cezası karar ve tebliğ ilmühaberinde soyut şekilde yol kenarında bulunan 34 ağacın üst kısımlarının kesme yer almasına rağmen bu ağaçların nerede bulunduğu, kesilmişse ne zaman kesildiği, müvekkil tarafından kesildiğinin tespiti gibi eylemin müvekkil tarafından gerçekleştirildiğini gösterir hiçbir delil olmaksızın müvekkil aleyhinde işlem tesis edilmesi hukuka uyarılı değildir. Belirtilen nedenlerle söz konusu idari para cezasının iptaline karar verilmesi gerekmektedir.

5326 sayılı Kabahatler Kanununun 2 inci maddesinde; ‘‘Kabahat, Kanunun karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık olarak tanımlanmış, 16. Maddesi ile de kabahatler karşılığında uygulanacak idari yaptırımlar; idari para cezası ve idari tedbirler olarak tasnif edilmiştir." Buna göre idari yaptırım olarak idari para cezası uygulanması durumunda cezai işlemi tatbik eden idarelerce cezai işlem hakkında aşağıda belirtilen ve Kanunda düzenlenen açıklamaların yapılması, bilgilerin idari yaptırım kararında bulunması gerekmektedir

"5236 sayılı Kanunun 25 inci maddesine göre idari yaptırım kararlarında; a-) Hakkında idari yaptırım kararı verilen kişinin kimlik bilgileri ve adresinin, b-) İdari yaptırım kararı verilmesini gerektiren kabahat fiilinin, c-) Bu fiilin işlendiğini ispata yarayacak bütün delilleri, d-) Karar tarihi ve kararı veren kamu görevlilerinin kimliğinin, e-) Fiilin işlendiği yer ve zamanın, bulunması zorunludur.

İdari yaptırım kararlarında, söz konusu bilgilerin yanı sıra idari para cezasının ödeme süresi, ödeme yeri, idari yaptırım kararına karşı kanun yolu (mercii ve süresi), indirimli ödeme hakkı, taksitlendirme talep etme hakkı, ödeme yapılmaması halinde uygulanacak müeyyideler ile tebliğ tarihi bilgilerine yer verilmesi gerekmektedir.

İdari yaptırım kararlarına; kararın ilgilisine huzurda tebliğ edilmesi veya tebliğ edilmiş sayılması halinde kararın verildiği esnada, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilmesi halinde de idarede kalan nüshalara tebligatı müteakip tebliğ tarihinin yazılacaktır.

İdari yaptırım kararının idarede kalan nüshalarında, 5326 sayılı Kanun hükümlerine göre kararın kesinleşme tarihine de yer verilecektir.

İdari yaptırım kararı uygulayan idarelerce hakkında idari para cezası verilen kişinin T.C. kimlik numarası/vergi numarası da kararda gösterilecektir.

İdari yaptırım kararlarını tutanak tanzimi suretiyle uygulayan idarelerce düzenlenecek tutanaklarda, idari yaptırım kararlarında bulunması gereken ve yukarıda açıklanan tüm bilgilere yer verilmesi, tutanakların seri ve sıra numaralarının birbirini takip eder şekilde bastırılması, görevli personele zimmetle teslim edilmesi, tutanakların iptal edilmesi gerektiğinde, iptal işlemlerinin tutanak üzeri çizilmek ve iptal şerhi konulmak suretiyle gerçekleştirilmesi, tutanakların güvenliği konusunda gerekli özenin gösterilmesi icap etmektedir. ” şeklinde yer alan düzenlemelerle idari para cezalarına ilişkin idari yaptırım kararlarında bulunması gereken hususlar tek tek sayma suretiyle belirlenmiştir. Bu bilgileri ve kayıtları ihtiva etmeyen idari yaptırım kararlarının hukuken geçerli olmadığı kabul edilecektir. Aksinin kabulü ise hak arama özgürlüğü ve hukuki güvenlik ilkesine açıkça aykırılık oluşturacaktır.

Somut olayda; Karabük Belediye Encümeni tarafından tanzim edilen dava konusu idari yaptırım kararında idari para cezasına ilişkin ödeme yeri, , indirimli ödeme hakkı, taksitlendirme talep etme hakkı, ödeme yapılmaması halinde uygulanacak müeyyideler gibi bilgilere yer verilmemiştir. Bu durum karşısında tarafımın ilgili cezaya karşı kanun yoluna gitme hakkı da dahil hak arama hürriyeti ve hukuki güvenlik ilkesi ihlal edilmektedir. Dava konusu yaptırım kararında sadece ödenmesi gereken para cezasının miktarı belirtilmiş sair hususlara yer verilmemiştir. Karabük Belediye Encümeni tarafından tatbik edilen idari yaptırım kararı açıkça hukuka aykırıdır. Kanunlarda açıkça düzenlenen usullere ve esaslara riayet edilmeksizin salt müvekkilin zarara uğramasına sebebiyet verme amacı ile dava konusu işlem tatbik edilmiştir. Söz konusu işlem müvekkile telafisi güç zararlar verecek niteliktedir.

Belirtilen nedenlerle dava konusu 05.01.2015 tarihli 9/9 sayılı idari para cezası karar tebliğ ilmühaberi ile tebliğ edilen Karabük Belediye Encümen Kararının iptali için başvurma gereği hasıl olmuştur.

Sonuç ve İstem:

Yukarıda arz ve izah edilen nedenlere izafeten itirazımızın kabulü ile 5326 sayılı Kabahatler Kanununa aykırı olarak düzenlenen Karabük Belediye Encümeninin 05.01.2015 tarihli 9/9 sayılı idari para cezası karar tebliğ ilmühaberine konu idari para cezasının iptaline karar verilmesini vekaleten arz ederiz.” demek suretiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Karabük Sulh Ceza Hakimliği: 30.03.2015 gün ve E:2015/209 D.İş sayılı kararı ile özetle; davanın reddine karar vermiştir.

İşbu karara karşı yapılan itiraz üzerine Zonguldak Sulh Ceza Hakimliği 13.05.2015 gün ve E:2015/789 D.İş sayılı kararı ile özetle; “(...)her ne kadar Hakimliklerince başvurunun esastan incelenerek reddine karar verilmiş ise de; "idari para cezası" olduğu belirtilerek tahsili amaçlanan paranın gerek encümen kararında gerekse itiraz edene gönderilen tebligatta ağaçların kesilmesi sebebiyle oluşan hasara ilişkin olduğunun açıkça ifade edilmiş bulunmasına göre söz konusu bu bedelin 5326 sayılı yasanın 4/2.maddesinde belirtilen nitelikte kabahat sonucunda verilmesi gereken ceza olmadığının anlaşılması karşısında iş bu başvurunun görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmiş olması;

Kabule göre de idarenin hasar bedelinin dayanağı olduğunu belirttiği Karabük Belediyesi Emir ve Yasaklar Yönetmeliğinin 7.maddesindeki yasaklara aykırı davranışta bulunulması durumunda 5326 sayılı yasanın 32.maddesinde belirtilen "emre aykırı davranış" kabahatini oluşturabileceği, bunun için de söz konusu yönetmeliğin usule uygun olarak ilan edilip edilmediği (Belediyenin yayın araçlarıyla veya gazete ilanı ile) edilmiş ise eylem tarihinden önce ilan edilip edilmediği ve buna ilişkin belgeler getirtilerek başvuran hakkında uygulanan idari yaptırım kararının 5326 sayılı yasanın 32.maddesinde belirtilen kabahat suçunu oluşturup oluşturmadığı yönünden (varsa buna ilişkin Belediye Encümen kararının da) araştırma yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği kanaatiyle itirazın kabulüne karar verilmesi yoluna gidilerek aşağıdaki şekilde ifade edilmiştir.

KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

İTİRAZIN KABULÜ İLE

Karabük Sulh Ceza Hakimliği'nin 30/03/2015 tarih ve 2015/209 D.iş sayılı kararının hukuka uygun olmadığı anlaşılmakla CMK 268 ve devamı maddeleri gereğince KALDIRILMASINA,

Gerekçeler doğrultusunda işlem yapılması amacıyla dosyanın Karabük Sulh Ceza Hakimliği'ne iadesine,” şeklinde karar vermiştir.

Karabük Sulh Ceza Hakimliği: 27.05.2015 gün ve E:2015/724 D.İş sayılı kararı ile özetle; “(...)her ne kadar başvurunun esastan incelenerek reddine karar verilmiş ise de; "idari para cezası" olduğu belirtilerek tahsili amaçlanan paranın gerek encümen kararında gerekse itiraz edene gönderilen tebligatta ağaçların kesilmesi sebebiyle oluşan hasara ilişkin olduğunun açıkça ifade edilmiş bulunmasına göre söz konusu bu bedelin 5326 sayılı yasanın 4/2.maddesinde belirtilen nitelikte kabahat sonucunda verilmesi gereken ceza olmadığının anlaşılması karşısında Hakimliğimizin görevsizliğine karar verilmesi gerekmiştir.” demek suretiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

Kastamonu İdare Mahkemesi: 29.07.2015 gün ve E:2015/775, K:2015/726 sayılı kararı ile özetle; “davacı hakkında, Karabük Belediyesi Encümeninin 05.01.2015 tarih ve 9/9 nolu kararıyla Belediye Emirleri Yasası Yönetmeliğinin 7.maddesine muhalefetle, yol kenarında bulunan 34 ağacın üst kısımlarını kesmek eylemi nedeniyle 8.500,00 TL hafif para cezası verilmesine dair işlemin idare mahkemesinin görevine girmediği, 5326 sayılı Kanunun 5560 sayılı Yasanın 31.maddesi ile değişik 3/1-a maddesi gereğince adli yargının görevine girdiği anlaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a maddesi hükmü uyarınca davanın görev yönünden reddine…” şeklinde karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 28.12.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Olayda; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, davacı vekilinin istemi üzerine, idari yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Karabük Belediye Encümeni tarafından, T. Otomotiv’in sahibi olduğu belirtilen davacının yol kenarında yer alan ağaçları kestiği iddiası ile, Belediye Emir ve Yasakları Yönetmeliği’nin 7.maddesi hükmüne istinaden davacı aleyhinde tesis edilen 05.01.2015 tarih 9/9 sayılı 8.500,00 TL tutarındaki idari para cezasının iptaline karar verilmesi istemiyle uyuşmazlığa konu dava açılmıştır.

Dosya kapsamında yer alan 05.01.2015 gün, 9/9 sayılı Karabük Belediye Başkanlığı Encümen Kararında özetle; Fatih Pınarbaşı’nın, Belediye Emir ve Yasakları Yönetmeliği 7.maddesine aykırı olarak yol kenarında bulunan 34 adet ağacın üst kısımlarını kesme eylemini gerçekleştirdiğinden bahisle hakkında 8.500,00 TL para cezası tatbikine karar verildiği, bu kararın 05.01.2015 gün, 9/9 sayılı Karar ve Tebliğ İlmühaberi ile davacıya tebliğ edildiği anlaşılmıştır.

İtiraza konu olan para cezası Karabük Belediyesi Emir ve Yasakları Yönetmeliği hükümlerine göre tatbik edilmiş olup, yönetmeliğin Düzenin Sağlanması ile İlgili Emir ve Yasaklar başlıklı 7.maddesinin 3.maddesinde; ‘’Belediyenin bakım ve sorumluluğunda olan, kamunun yararlandığı ve gelip geçtiği yol kenarları, yeşil alanlar vb. yerlerde çimenlere ve çiçeklere basmak, yük ve malzeme koymak, çimler üzerine araç park etmek, top oynamak, ağaçlara fidanlara her ne suretle olursa olsun zarar vermek, ağaçları ve fidanları kesmek ve budamak çiçek koparmak, ağaçlara çıkmak, hayvan bağlamak, ağaçlara ilan yapıştırmak, salıncak kurmak, çivi çakmak, isim yazmak, şekil çizmek, tahrip etmek.’’  fiillerinin yasak olduğu hüküm altına alınmış, davacı hakkında bu maddeye göre para cezası tatbik edilmiştir.

Hangi fiil ve eylemlerin kabahat niteliğinde olduğu, idari yaptırım türleri ve bu türler arasında sayılan İdari Para Cezalarının neler olduğu ve bunlara itiraz yolları 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nda düzenlemiştir.

5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 2.maddesinde; ‘’Kabahat deyiminden; kanunun, karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılır.‘’ hükmü yer almakta ve bu maddede kabahatin tanımı yapılmaktadır.

Kanun’un ‘’Kanunilik İlkesi’’ başlıklı 4.maddesinin 1.fıkrasında; ‘’Hangi fiillerin kabahat oluşturduğu, kanunda açıkça tanımlanabileceği gibi; kanunun kapsam ve koşulları bakımından belirlediği çerçeve hükmün içeriği, idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle de doldurulabilir.’’ hükmü, 2.fıkrasında da ‘’Kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve miktarı, ancak kanunla belirlenebilir.‘’ hükmü yer almakta, böylece hangi fiillerin kabahat oluşturduğunun kanunda açıkça tanımlanabileceği hususunun yanı sıra, idarenin de somut olayda olduğu gibi genel ve düzenleyici işlemleriyle tanımlama yapabileceği belirtilmiş, ayrıca işlenen bir kabahatin karşılığı olan yaptırımın türü, süresi, miktarının ancak kanun ile belirlenebileceği de ifade edilmiş olmaktadır.

Belediye encümenlerinin Kabahatler Kanunu hükümlerine göre idari para cezası verebileceğine dair hüküm 1608 sayılı Umuru Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 tarih ve 486 Numaralı Kanunun Bazı Maddelerini Muaddil Kanunun 1.maddesinde belirtilmiştir. Kanunun 1.maddesinde; ‘’Belediye meclis ve encümenlerinin kendilerine kanun,nizam ve talimatnamelerin verdiği vazife ve salahiyet dairesinde ittihaz ettikleri kararlara muhalif hareket edenlerle belediye kanun ve nizam ve talimatnamelerinin men veya emrettiği fiilleri işleyenlere veya yapmayanlara belediye encümenince Kabahatler Kanununun 32 nci maddesi hükmüne göre idarî para cezası ve yasaklanan faaliyetin menine karar verilir. Bu kararda ilgili kişiye bir süre de verilebilir.’’ hükmü yer almakta olup, somut olayda belediye encümeni tarafından tatbik edilen idari para cezası da bu kapsamda uygulanmıştır.

5326 sayılı Kabahatler Kanununun Çeşitli Kabahatler başlıklı 32.maddesinin 1.fıkrası ‘’Emre aykırı davranış’’ adlı kabahati tanımlamış olup, buna göre; 

‘’Madde 32 - (1) Yetkili makamlar tarafından adlî işlemler nedeniyle ya da kamu güvenliği, kamu düzeni veya genel sağlığın korunması amacıyla, hukuka uygun olarak verilen emre aykırı hareket eden kişiye yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu cezaya emri veren makam tarafından karar verilir.

(2) Bu madde, ancak ilgili kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde uygulanabilir.

(3) 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesine diğer kanunlarda yapılan yollamalar, bu maddeye yapılmış sayılır.’’ hükmü yer almakta olup, olayda idari para cezasına konu eylem bu kapsamda yer almaktadır.

Kanun’un ‘’Başvuru yolu’’ başlıklı 27.maddesinin 1.fıkrasında; ‘’İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî yaptırım kararı kesinleşir.’’ hükmü yer almakta olup, idari para cezasına karşı hangi yargı organına müracaat edileceği kanun tarafından gösterilmiş bulunmaktadır.

 Ayrıca, 1608 sayılı sayılı Umuru Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 tarih ve 486 Numaralı Kanunun Bazı Maddelerini Muaddil Kanunun mülga 5.maddesinde; ‘’Ceza kararlarına tebliği tarihinden itibaren beş gün içinde mahsus hakimlere ve bulunmayan yerlerde sulh hakimliğine müracaatla şifahi veya yazılı itiraz olunabilir. İtiraz şifahi ise bir zabıt tutularak muterize imza ettirilir.

İtirazda sebep gösterilmesi şarttır. Sebep gösterilmeyen itirazlar yapılmamış sayılır. Ticaret ve sanattan men kararıyla para cezasını vermediğinden dolayı hapse değiştirme hükmünün infazı itirazın neticesine karar geri bırakılır.’’ hükmü yer almakta iken, maddenin 1. fıkrasının Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesine itiraz yoluna başvurulmuş olup, Anayasa Mahkemesi 22.12.2006 gün, E:2001/26, K:2006/119 sayılı karar ile, ‘’… haklı nedenlerin ve kamu yararının bulunması halinde idari işlemlere yönelik itirazları inceleme görevi yasakoyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. Bu çerçevede, belediyelerce uygulanan kimi idari yaptırımlara karşı, belediye teşkilatının yaygınlığına paralel bir idari yargı teşkilatlanmasının söz konusu olmaması nedeniyle sulh ceza mahkemelerine başvuru olanağı tanımasının hak arama özgürlüğünü kolaylaştırıcı nitelikte olduğu, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasını olanaklı kıldığı ve sayılan hususların sözü edilen itirazları inceleme görevinin adli yargıya bırakılmasının haklı nedenini oluşturduğu sonucuna varılmıştır….’’ demek suretiyle yasa kuralının Anayasa’ya aykırı olmadığından bahisle iptal isteminin reddine karar vermiştir.

 

 

Somut olaya benzer mahiyetteki davalarda, Uyuşmalık Mahkemesi Hukuk Bölümü 1.4.2014 gün, E:2014/456, K:2014/487 ve 14.7.2014 gün, E:2014/782, K:2014/831 sayılı kararları ile 6.4.2015 gün, E:2015/141, K:2015/178  sayılı kararında da davaya bakmakla adli yargı yerinin görevli olduğuna karar vermiştir.

Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde adli yargı görevli olmakla, Karabük Sulh Ceza Hakimliği’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI YERİNİN görevli olduğuna, bu nedenle Karabük Sulh Ceza Hakimliği’nce verilen 27.05.2015 gün ve E:2015/724 D.İş sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.12.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN