T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2019/97

KARAR NO   : 2019/110      

KARAR TR    : 25/02/2019

 

ÖZET: Davalı ASAT Genel Müdürlüğü tarafından davacı şirket adına tahakkuk ettirilen kirlilik önlem payına ilişkin 59.609,59 TL tutarındaki para cezasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptaliistemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K A R A R

 

          Davacı                                                   : TT Hotels Turkey Otel Hizmetleri Turizm ve Ticaret A.Ş

          Vekilleri                         : Av. R. G. Av. M. E.

          Davalı                                                  : ASAT Genel Müdürlüğü

          Vekilleri                         : Av. B. S. N. Av. V. E. T.

 

          O L A Y                        :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı idare tarafından müvekkili şirkete ait işletmenin, Evsel ve Endüstriyel Atıksu Arıtma Tesisi deşarj noktasından alınan atıksu numunelerinin limit değerleri aştığından bahisle toplamda 59.609,59 TL kirlilik önlem payı istenilmesine ilişkin 08.06.2018 tarih ve 23410 sayılı işlemin tesis edildiğini, ölçüm yapılan gün ile bir gün sonrasında yapılan ölçüm arasında 3 kat fark ortaya çıktığını, bu durumun fen kurallarına aykırı olduğunu, davalıdan tekrar tespit istenildiği halde yapılmadığı ileri sürülerek tahakkuk ettirilen para cezasının iptali istemiyle 26/06/2018 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

          ANTALYA 5. SULH CEZA HÂKİMLİĞİ: 19/09/2018 gün, 2018/1376 Değişik İş sayılı kararında; "ASAT Atıksuların Kanalizasyon Şebekesine Deşarj Yönetmeliğinin 25. Maddesi uyarınca muteriz hakkında kirlilik önlemleri alınmasına karar verilmiş, muteriz tarafından bu karara Hâkimliğimiz nezdinde itiraz edildiği, 25. Maddede Kirlilik Önlem Payının nasıl hesaplanacağı belirtilmiş ise de itiraz hususunda özel bir düzenleme yapılmadığı, yönetmeliğin 27. Maddesinde ceza yaptırımları belirlenerek Çevre Kanununa atıf yapıldığı, Çevre Kanunu 25/2 maddesinde ise bu kanun gereğince uygulanan cezalarda İdare Mahkemesinin görevli olduğunun açıklandığı. Yönetmeliğin 25, 27 ve 29 maddeleri birlikte değerlendirildiğinde; Kirlilik Önlem Payının idari yaptırım olarak düzenlenmediği, aksi düşünüldüğünde de itirazın İdare Mahkemesinde çözümlenmesinin gerektiği, Kirlilik Önlem Payının kişi ya da kuramların çevre kirliliğinin önlenmesi için mevzuatta belirlenen kriterlere göre getirilmiş bir yükümlülük olduğu, kabahat yönünden bir düzenlemenin bulunmadığı, bu nedenle uyuşmazlığın İdare Mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği" gerekçesiyle "Başvurunun Görev Nedeniyle Reddine" dair verdiği karar itiraz edilmeksizin 05/10/2018 tarihinde kesinleşmiştir.

          Davacı vekili 25/10/2018 tarihinde bu kez bahsi geçen işlemin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

          ANTALYA 2. İDARE MAHKEMESİ: 01/11/2018 gün, E:2018/1111, K:2018/1041 sayılı dosyasında "03/07/2005 gün ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Belediyenin Yetkileri ve İmtiyazları” başlıklı 15. maddesinin (d) bendinde, özel kanunları gereğince belediyeye ait vergi, resim, harç, katkı ve katılma paylarının tarh, tahakkuk ve tahsilini yapmak; vergi, resim, harç dışındaki özel hukuk hükümlerine göre tahsili gereken doğal gaz, su, atık su alacakların tahsilini yapmak veya yaptırmak belediyenin yetki ve imtiyazları arasında sayılmışken, 20.11.1981 tarih ve 2560 sayılı İstanbul Su Ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 1. Maddesi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesinin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken her türlü tesisi kurmak, kurulu olanları devralmak ve bir elden işletmek üzere İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz bir kuruluş olarak İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü kurulmuştur.

          Anılan Yasa’nın 13. maddesinin (a) bendinde, su satışı ve kullanılmış suların uzaklaştırılmasına karşılık, tarifesine göre abonelerden alınacak ücretler İSKİ’nin gelirleri arasında sayılmış; aynı Yasa’nın değişik 23. maddesinde, “Su satışı, kanalizasyon tesisi bulunan yerlerdeki kullanılmış suların uzaklaştırılması, septik çukurların boşaltılması giderleri için ayrı tarifeler yapılır. Bu tarifelerin tespitinde yönetim ve işletme giderleri ile, amortismanları doğrudan gider yazılan (aktifleştirilmeyen) yenileme, ıslah ve tevsi masrafları ve %10’dan aşağı olmayacak nispetinde bir kâr oranı esas alınır.

          Tarifelerin tespiti ile tahsilatla ilgili usul ve esaslar bir yönetmelik ile belirlenir.” hükümlerine yer verilmiştir.

          2560 sayılı Yasa’ya 5.6.1986 tarih ve 3305 sayılı Yasa ile eklenen “Bu Kanun diğer Büyükşehir belediyelerinde de uygulanır.” şeklindeki Ek 5. ve geçici 10. maddeleri ile Bakanlar Kurulunun 08/09/1989 tarih, 89/14524 sayılı Kararı ve 22.02.2007 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Standartlarına ilişkin Yönetmeliğe dayanılarak Antalya Büyükşehir Belediyesine bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğine haiz bir kuruluş olan ASAT Genel Müdürlüğü kurulmuş, ASAT Atıksuların Kanalizasyon Şebekesine Deşarj Yönetmeliği çıkarılmıştır.

          ASKİ Atık suların Kanalizasyon Şebekesine Deşarj Yönetmeliği’nin “ Amaç ve Kapsam” başlıklı 1. maddesinde; "Bu Yönetmelik, atıksuların kanalizasyon şebekesine bağlanmalarına, vidanjör ve benzeri bir araç ile taşınarak idarece gösterilecek yerlere boşaltılmalarına, kanalizasyon şebekesi bulunmayan yerlerde çevre kirlenmesine yol açmayacak bir düzeyde artırılarak uzaklaştırılma ve uygun alıcı ortama verilmeleri ile kanalizasyon şebekesinin kullanım ve korunmasına ilişkin esas, yöntem ve kısıtlamaları belirler." hükmü,

          “Tanımlar” başlıklı 2. maddesinde; “Kirlilik Önlem Payı: Bu Yönetmelikteki deşarj şartlarını sağlamadan İdareye ait altyapı tesislerine endüstriyel atıksuyu veya deşarj şartlarını sağlamayan debisi 50 m3/gün üzerindeki konvansiyonel atıksuyu olan kirletici kaynaklara tahakkuk ettirilen paydır." hükmü,

          “Kirlilik Önlem Payı” başlıklı 25. maddesinin 1. fıkrasında; "Atıksu özellikleri, Tablo II’deki limitlerin üzerinde olan ve arıtma yükümlülüğü bulunan veya bulunmayan endüstriyel atıksu kaynakları ile debisi 50 m3/gün üzerindeki konvansiyonel atıksuyu olan kirletici kaynaklar Kirlilik Önlem Payı (KÖP) öderler." hükmü,

          Aynı maddenin 2. fıkrasında; “Atıksu kaynaklan atıksuları ile ilgili ön arıtma kurmaları istendiği ve izin verildiği halde verilen süre içinde arıtma tesisi kurmadığı, arıtma tesisi kurduğu halde işletmediği, işlettiği halde limitleri sağlayamadığında yönetmelikte ön görülen şartları sağlayıncaya veya atıksu kaynağı işletme bu yönetmelik esaslarına göre kaldırılıncaya veya faaliyetine son verinceye kadar kirlilik önlem payı öderler." hükmü yer almıştır.

          Dosyanın incelenmesinden; Antalya İli, Serik İlçesi, Belek Mahallesi, İskele Caddesi “No:6/A adresinde bulunan "MAGİC LİFE WATER WORLD" adlı işletmede, Evsel ve Endüstriyel Atıksu Arıtma Tesisi deşarj noktasından alınan atıksu numunelerinin limit değerleri aştığından bahisle 08.06.2018 tarih ve 23410 sayılı işlemle davacı şirketten toplamda 59.609,59 TL kirlilik önlem payı istenildiği, davacı tarafından bu işleme karşı Antalya 5. Sulh Ceza 'Mahkemesinin 2018/1376 D.İş esasına kayden dava açıldığı, açılan davada Antalya 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 19.09.2018 tarihli, 2018/1376 sayılı kararı ile dava konusu uyuşmazlığın çözümünde İdari Yargının görev ve yetkili olduğu değerlendirilerek görev ret karar verilmesi üzerine bakılan davanın Mahkememizde açıldığı anlaşılmıştır.

          ASKİ, Anayasada belirtilen mahalli müşterek ihtiyaçları karşılamak amacı doğrultusunda belediyelerce yerine getirilen kamu hizmetleri arasında yer alan su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek üzere; Büyükşehir belediyesine bağlı, müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz olarak kanunla kurulmuş bir kamu kuruluşudur.

          Böyle olmakla birlikte, bu kuruluşun kişilere sağladığı hizmete ilişkin işlemlerinin yargısal denetimini yapacak yargı düzenini belirleyebilmek için, işlemin özel hukuk ilişkilerinden veya kamusal yetkilerin kullanılmasından doğup doğmadığına bakmak gerekir.

          Atık suların uzaklaştırılması işlemi, bir kamu hizmeti niteliğini taşımakta ise de; ASKİ bu hizmeti, yasal düzenlemeler ve sözleşme hükümleri çerçevesinde özel hukuk kurallarına göre yürütmek durumundadır. Abone ile ASKİ arasında yapılan abone sözleşmesi, daha çok tip sözleşme görünümündedir. Hizmetten yararlanan kişinin, sözleşmeyi idareyle birlikte düzenlemesi yerine katılımı söz konusudur. Ancak bu durum, idare ile kişi arasında kurulan özel hukuk ilişkisini kamu hukuku ilişkisine dönüştürmez. Çünkü, birçok durumda hizmetin tekel niteliği ve çok kişiye götürülme zorunluluğu, işin, çoğunlukla tip sözleşmeler yoluyla ve kişilerin katılımı ile gerçekleşebilmesini olanaklı kılmaktadır.

          Atık su bedeli ile ilgili Uyuşmazlık Mahkemesi önüne gelen hüküm uyuşmazlığına ilişkin bir dosyada; Uyuşmazlık Mahkemesinin 16.6.2003 gün, E:2002/57, K: 2003/34 sayılı kararı ve diğer bir hüküm uyuşmazlığı ile ilgili olarak vermiş olduğu 02.04.2007 gün, E:2004/127,K:2007/31 sayılı kararı ile su ve kanalizasyon hizmetleri ayrı bir kanunla düzenlenmiş bulunan Büyükşehir belediyeleri bakımından, atık su bedelinin tahsiline ilişkin davaların görüm ve çözümünde adli yargı yerinin, Tarifeler Yönetmeliği ile buna dayanan tarife kararlarının yargısal denetiminde idare mahkemelerinin görevli bulunduğuna karar vermiştir. Uyuşmazlık Mahkemesinin 13.05.2013 tarih ve E:2012/249, K:2013/630; 2.6.2014 tarih ve E:2014/392, K:2014/629 sayılı kararları da bu doğrultudadır.

          Öte yandan; Anayasa Mahkemesi 18.2.1985 günlü, E: 1984/9, K: 1985/4 sayılı kararında, karayollarından, köprülerden alınan geçiş parası, su, elektrik, havagazı, demiryolları, hava yolları, kimi hastane ücretleri gibi, ekonomik koşullara göre oluşturulan ve tesislerin bakımını, idamesini ve yeni yatırımlar yapılmasını sağlamak için yapılan ödemeleri, belirli kamu hizmetleri karşılığında kişilerden alınan, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerden ayrı kabul etmiştir.

          Yukarıda belirtilen Anayasa Mahkemesi ile Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarındaki “atık su bedelinin, vergi benzeri mali yükümlülük olmayıp, idareyle kişi arasında abonman sözleşmesiyle kurulan özel hukuk ilişkisi çerçevesinde ve hizmet karşılığında maliyet-kâr esasına göre idarece belirlenen tarifeye dayanılarak alınan bir ücret olduğu” yolundaki kabulün sonuçları itibarıyla: idarenin faaliyet alanıyla ilgili olarak yürürlüğe koyduğu yönetmelik ile buna dayanan tarife kararlarının yargısal denetiminin idari yargı yerinde idare mahkemeleri; abonman sözleşmesine dayanan bir alacak- borç ilişkisi kapsamındaki kirlilik önlem payının tahsiline ilişkin davaların ise adli yargı yerinde görülüp çözümlenmesi gerekmekte olup, Uyuşmazlık Mahkemesinin 02/03/2015 günlü, E:2015/59, K:2015/91 sayılı kararı da bu yöndedir.

          Tüm bu veriler ışığında, her ne kadar dava konusu işlem idare tarafından re'sen yapılmış ise der ortada davacı ile davalı idare arasındaki bir abone sözleşmesine dayalı olarak ortaya çıkan uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği anlaşıldığından, davacıdan Kirlilik Önlem Payı istenilmesine ilişkin uyuşmazlığın çözüm yerinin adli yargı olduğu sonucuna varılmıştır.

          Sonuç olarak, her ne kadar davacı tarafından anılan işlemin iptali istemiyle Antalya 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 2018/1376 D.İş esasına kayden dava açıldığı, açılan davada Antalya 5. Sulh Ceza Mahkemesince dava konusu uyuşmazlığın çözümünde İdari Yargının görev ve yetkili olduğu değerlendirilerek görev ret karar verildiği anlaşılmış ise de, dava konusu işlemin sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan para cezası işlemi olmadığı bilakis taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı hareket etme dolayısıyla katlanılan bir önlem payı (bedeli) olduğu bir diğer deyişle dava konusu işlemin sözleşmeden kaynaklı edim yükümlülüğü ihlali dolayısıyla tesis edildiği ve işlemin hukuki ihtilaf boyutunda kaldığı anlaşılmakla iş bu davanın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu değerlendirilmiştir.

          Öte yandan 2247 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu'nun 14. maddesinde " Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli ve idari yargı mercilerinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir" hükmüne, 15. Maddesinde ise; "Olumsuz görev uyuşmazlıklarında dava dosyaları, son görevsizlik kararını veren yargı merciince, bu kararın kesinleşmesinden sonra, ceza davalarında doğrudan doğruya diğer davalarda ise taraflardan birinin istemi üzerine, ilk görevsizlik kararını veren yargı merciine ait dava dosyası da temin edilerek Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir ve görevli yargı merciinin belirlenmesi istenir." hükmüne yer verilmiştir.

          Açıklanan nedenlerle, davanın 2577 sayılı Yasa'nın 14/3-a ve 15/1-a maddesi uyarınca görev yönünden reddine" dair verdiği karar, istinaf edilmeksizin 14/01/2019 tarihinde kesinleşmiştir.

          Davacı vekilinin 14/01/2019 tarihli dilekçesi üzerine her iki dava dosyası Antalya 2. İdare Mahkemesinin 22.01.2019 gün, 2018/1111 E. sayılı üst yazısı ile Mahkememize gönderilmiş, başvuru 29.01.2019 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

          İNCELEME VE GEREKÇE :

          Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 25/02/2019 günlü toplantısında:

          l-İLK İNCELEME :

          Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli ve idari yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

          II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU'nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ve Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ

          Dava, davalı ASAT Genel Müdürlüğü tarafından davacı şirket adına tahakkuk ettirilen kirlilik önlem payına ilişkin 59.609,59 TL tutarındaki para cezasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istemiyle açılmıştır.

          03/07/2005 gün ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun ‘’Belediyenin Yetkileri ve İmtiyazları’’ başlıklı 15. maddesinin (d) bendinde, özel kanunları gereğince belediyeye ait vergi, resim, harç, katkı ve katılma paylarının tarh, tahakkuk ve tahsilini yapmak; vergi, resim ve harç dışındaki özel hukuk hükümlerine göre tahsili gereken doğal gaz, su, atık su ve hizmet karşılığı alacakların tahsilini yapmak veya yaptırmak belediyenin yetki ve imtiyazları arasında sayılmış iken, 20.11.1981 tarih ve 2560 sayılı İstanbul Su Ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş Ve Görevleri Hakkında Kanun’un 1. maddesi ile, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken her türlü tesisi kurmak, kurulu olanları devralmak ve bir elden işletmek üzere İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz bir kuruluş olarak İstanbul Su Ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü kurulmuştur.

          Anılan Yasa’nın 13. maddesinin (a) bendinde, su satışı ve kullanılmış suların uzaklaştırılmasına karşılık, tarifesine göre abonelerden alınacak ücretler İSKİ’nin gelirleri arasında sayılmış; aynı Yasa’nın değişik 23. maddesinde, “Su satışı, kanalizasyon tesisi bulunan yerlerdeki kullanılmış suların uzaklaştırılması, septik çukurların boşaltılması giderleri için ayrı tarifeler yapılır. Bu tarifelerin tespitinde yönetim ve işletme giderleri ile, amortismanları doğrudan gider yazılan (aktifleştirilmeyen) yenileme, ıslah ve tevsi masrafları ve %10’dan aşağı olmayacak nispetinde bir kâr oranı esas alınır.

          Tarifelerin tespiti ile tahsilatla ilgili usul ve esaslar bir yönetmelik ile belirlenir.” hükümlerine yer verilmiştir.

          2560 sayılı yasa çerçevesinde, Bakanlar Kurulunun 94 / 6516 sayılı kararı ile, su ve atıksu hizmetleri ayrı bir kurumsal yapı olarak Antalya Büyükşehir Belediyesine bağlı, kamu tüzel kişiliğinde ASAT Genel Müdürlüğü (Antalya Su ve Atıksu İdaresi Genel Müdürlüğü) kurulmuş ve karar 18.02.1995 tarih ve 22206 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiş, 2560 sayılı Yasa’nın 23. maddesine göre düzenlenen “ASAT Tarifeler Yönetmeliği”çıkarılmıştır.

          ASAT Atık suların Kanalizasyon Şebekesine Deşarj Yönetmeliği’nin “Amaç ve Kapsam” başlıklı 1. maddesinde; "(1) Bu yönetmelik atıksuların kanalizasyon şebekesine bağlanmalarına, vidanjör ve benzeri bir araç ile taşınarak İdarece gösterilecek yerlere boşaltılmalarına, kanalizasyon şebekesi bulunmayan yerlerde çevre kirlenmesine yol açmayacak bir düzeyde arıtılarak uzaklaştırılma ve uygun alıcı ortama verilmeleri ile kanalizasyon şebekesinin kullanım ve korunmasına ilişkin esas, yöntem ve kısıtlamaları belirler.

          (2) 3009 sayılı kanunla değişik 20.11.1981 tarih, 2560 sayılı yasanın 20 nci maddesinde tanımlı ve sınırlı görev ve yetki alanı içinde halen mevcut ve yeni kurulacak olan tüm atıksu kaynakları bu yönetmelik kapsamındadır. ” denilmek sureti ile atık suların kanalizasyon sistemine bırakılması sırasında izlenecek usul ve esasların, iş bu yönetmelik kapsamında düzenleneceği belirtilmiş,

          “Tanımlar” başlıklı 3. Maddesi v fıkrasında; “Kirlilik Önlem Payı: “ Bu Yönetmelikteki deşarj şartlarını sağlamadan İdareye ait altyapı tesislerine endüstriyel atıksuyu veya deşarj şartlarını sağlayamayan debisi 50 m3/gün üzerindeki konvansiyonel atıksuyu olan kirletici kaynaklara tahakkuk ettirilen paydır” şeklinde de, kirlilik önlem payının bir ceza değil, yönetmeliğin tatbiki kapsamında uygulanacak bir katılım payı olduğu ortaya konulmuştur.

          “Kirlilik Önlem Payı”başlıklı 25. maddesinin 1. fıkrasında; “Atıksu özellikleri, Tablo II’ deki limitlerin üzerinde olan ve arıtma yükümlülüğü bulunan veya bulunmayan endüstriyel atıksu kaynakları ile debisi 50 m3 /gün üzerindeki konvansiyonel atıksuyu olan kirletici kaynaklar Kirlilik Önlem Payı (KÖP) öderler.” denildikten sonra maddenin diğer fıkralarında endüstriyel olan ya da olmayan ayrımlı yapılmaksızın KÖP değerleri ve hesaplama yöntemleri ortaya konulmuştur.

          Dosyanın incelenmesinden; Antalya İli, Serik İlçesi, Belek Mahallesi, İskele Caddesi “No:6/A adresinde bulunan "MAGİC LİFE WATER WORLD" adlı işletmede, Evsel ve Endüstriyel Atıksu Arıtma Tesisi deşarj noktasından alınan atıksu numunelerinin limit değerleri aştığından bahisle 08.06.2018 tarih ve 23410 sayılı işlemle davacı şirketten toplamda 59.609,59 TL kirlilik önlem payı istenildiği, davacı vekili tarafından bu işleme karşı görev uyuşmazlığına konu davaların açıldığı, davacı ile davalı arasında 621842 sayılı abone sözleşmesinin bulunduğu anlaşılmıştır.

          ASAT, Anayasada belirtilen mahalli müşterek ihtiyaçları karşılamak amacı doğrultusunda belediyelerce yerine getirilen kamu hizmetleri arasında yer alan su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek üzere; Büyükşehir belediyesine bağlı, müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz olarak kanunla kurulmuş bir kamu kuruluşudur.

          Böyle olmakla birlikte, bu kuruluşun kişilere sağladığı hizmete ilişkin işlemlerinin yargısal denetimini yapacak yargı düzenini belirleyebilmek için, işlemin özel hukuk ilişkilerinden veya kamusal yetkilerin kullanılmasından doğup doğmadığına bakmak gerekir.

          Atık suların uzaklaştırılması işlemi, bir kamu hizmeti niteliğini taşımakta ise de; ASAT bu hizmeti, yasal düzenlemeler ve sözleşme hükümleri çerçevesinde özel hukuk kurallarına göre yürütmek durumundadır. Abone ile ASAT arasında yapılan abone sözleşmesi, daha çok tip sözleşme görünümündedir. Hizmetten yararlanan kişinin, sözleşmeyi idareyle birlikte düzenlemesi yerine katılımı söz konusudur. Ancak bu durum, idare ile kişi arasında kurulan özel hukuk ilişkisini kamu hukuku ilişkisine dönüştürmez. Çünkü, birçok durumda hizmetin tekel niteliği ve çok kişiye götürülme zorunluluğu, işin, çoğunlukla tip sözleşmeler yoluyla ve kişilerin katılımı ile gerçekleşebilmesini olanaklı kılmaktadır.

          Benzer olayda Mahkememizce verilen 02/03/2015 gün, E:2015/59, K:2015/91 sayılı ilamı da uyuşmazlık özel hukuk ilişkisi kapsamında değerlendirilmiştir.

          Öte yandan, Anayasa Mahkemesi 18.2.1985 günlü, E:1984/9, K:1985/4 sa­yılı kararında, karayollarından, köprülerden alınan geçiş parası, su, elektrik, hava­gazı, demiryolları, hava yolları, kimi hastane ücretleri gibi, ekonomik koşullara göre oluşturulan ve tesislerin bakımını, idamesini ve yeni yatırımlar yapılmasını sağlamak için yapılan ödemeleri, belirli kamu hizmetleri karşılığında kişilerden alınan, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerden ayrı kabul etmiştir.

          Yukarıda belirtilen Anayasa Mahkemesi ile Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarındaki “atık su bedelinin, vergi benzeri mali yükümlülük olmayıp, idareyle kişi arasında abonman sözleşmesiyle kurulan özel hukuk ilişkisi çerçevesinde ve hizmet karşılığında maliyet-kâr esasına göre idarece belirlenen tarifeye dayanılarak alınan bir ücret olduğu” yolundaki kabulün sonuçları itibarıyla: idarenin faaliyet alanıyla ilgili olarak yürürlüğe koyduğu yönetmelik ile buna dayanan tarife kararlarının yargısal denetiminin idari yargı yerinde -idare mahkemeleri-; abonman sözleşmesine dayanan bir alacak- borç ilişkisi kapsamındaki kirlilik önlem payının tahsiline ilişkin davaların ise adli yargı yerinde görülüp çözümlenmesi gerekmekte olup, uygulama bu doğrultuda istikrar kazanmıştır.

          Tüm bu açıklamalara göre, ortada davacı ile davalı idare arasında yapılmış bir abone sözleşmesine dayalı olarak ortaya çıkan uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekmektedir.

          Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Antalya 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 19/09/2018 gün ve 2018/1376 Değişik İş sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

          S O N U Ç :Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Antalya 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 19/09/2018 gün ve 2018/1376 değişik iş sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA 25/02/2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                        Süleyman Hilmi                 Aydemir                        Nurdane

                                              AYDIN                          TUNÇ                          TOPUZ