Hukuk Bölümü         2009/186 E.  ,  2010/119 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacılar       : Bayram Saygılı Mirasçıları;

                       1- İ.S.

                       2- N.S.

                       3- İ.S.

                       4- S.S.

                        5- G.G.

Vekili              : Av. M.Ç.

Davalı              Afyonkarahisar İl Özel İdare Müdürlüğü

Vekili              : Av. O.B.

 O  L  A  Y       :Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisi kum- çakıl ticaret, taahhüt işleri yapmış olduğunu,  davalı Afyon İl Özel idare Müdürlüğünün ise, maliki olduğu ya da kullanımında bulunan kum ocaklarını kiraya verdiğini, bu bağlamda, Sincanlı İlçesi sınırlarında bulunan Tokuşlar Kum Ocaklarının, yıllardır değişik kişilere kiraya verildiğini; Davalının, önceden olduğu gibi, İl Daimi Komisyonunun kararı ile kum ocağı olarak işletmek üzere, kum ocakları alanından bir bölümü müvekkiline kiraladığını,  davalı tarafça, müvekkiline 06.02.1991 tarihli ve 53/152 sayılı kum ocağı işletme, izni ve ruhsatının verilmiş olduğunu;  kiralama aşamasında, konu ile ilgili bütün birim ve kuruluşlardan gerekli izinlerin alındığını, başta Mal Müdürlüğü ve Defterdarlık olmak üzere bütün birimlerce bu alanda müvekkilinin ve davalı tarafça kiraya verilen diğer kişilerin kum ocağı işletmesinde sakınca olmadığının bildirildiğini; müvekkilinin devlet kurumlarının bu onayları ve işlemleri sonucu kum ocağı işletmeye başladığını ve bir miktar kum almış bulunduğunu; müvekkilin davalı ile yaptığı akit hükümleri gereğince ödemesi gereken kira ecrimisil bedellerini aksatmadan ödediğini;  kira süresinin dolmasından sonra kum ocağı ile bir ilgisinin kalmadığını, kum almadığını; kum ocaklarının bulunduğu Tokuşlar Köyü Tüzel Kişiliğinin, bu alanın köy merası olduğu ve kullanımının köy halkına ait olduğu iddiası ile 10.05.1993 tarihinde dava açtığını, bu alanın Tokuşlar Köyü 2460 Parselde kayıtlı mera olduğunu ileri sürerek, müvekkilinin ve bu alandan kum aldıklarını düşündüğü diğer kişilerin müdahalesinin önlenmesini talep ettiğini; açılan bu davanın yargılaması aşamasında, Maliye Hazinesinin, bu alanın mera olduğunu, meraların mülkiyetinin Hazineye ait olduğunu iddia ederek davaya katılmış bulunduğunu; Mahkeme tarafından yapılan yargılama sonucu, Maliye Hazinesinin talebi haklı bulunarak, müvekkilinin ve diğer davalıların müdahalesinin önlenmesine karar verildiğini; kararın, Yargıtay 14. HD. 02.05.1995 gün ve 1995/3515-3868 sayılı kararı ile bozulduğunu,  bozma üzerine yapılan yargılama sonucu Sincanlı Asliye Hukuk Hakimliğinin 1995/263 E.,  291 K. sayılı kararı ile verilen müdahalenin önlenmesi kararının,  Yüksek Mahkemenin 14. HD. 1996/4369 E. 4686 K. sayılı kararı ile onanmış olduğunu;  Maliye Hazinesinin, müdahalenin önlenmesi kararı üzerine, müvekkili ve diğer şahıslar ve kuruluşlar aleyhine, Sincanlı Asliye Hukuk Hakimliğinin 1996/ 195 E. sayılı davası ile, müdahalede bulunan kişilerin, ne miktarda tecavüzleri olduğunun tespitini istediğini,  Mahkemenin 2000/164 K. sayılı kararı ile bu miktarların tespit edildiğini; tespit davasında belirlenen miktarlarla, müvekkili aleyhine, Sincanlı Asliye Hukuk Hakimliğinin 1999/ 82 E. sayılı dosyasında tazminat ve eski hale getirme davası açıldığını, yapılan yargılama sonucu, 2000/146 K. sayılı kararla, 3.263.485.716. lira tazminatın tahsiline karar verildiğini;  kararın taraflarından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. HD. 2001/7762 E. 12170 K. sayılı kararı ile Yerel Mahkeme kararının bozulduğunu; bozma üzerine, Sincanlı Asliye Hukuk Hakimliğinin 2002/112 E. sayılı dosyasında yargılamaya devam olunduğunu ve 2004/139 K. sayılı kararla 1.596.416.980. Lira tazminata hüküm kurulduğunu,  kararın Yargıtay 4.HD. 2004/16714 E. 2005/248 K. sayılı kararı ile esas yönünde onandığını; bu karardaki tazminatın, takip alacaklısı Maliye tarafından Afyon 1. İcra Müdürlüğünün 2001/2521 sayılı dosyasında işleme konulduğunu ve hesaplanan borç miktarının 9.800,00 YTL olarak, 29.04.2005 günü müvekkilleri tarafından ödendiğini;   açıklanan bu hususlarda, taraflar arasında tartışma bulunmadığını; davalı İl Özel idaresinin, mülkiyeti ve tasarruf hakkı kendisine ait olmayan merayı kendi tasarrufundaymış gibi göstererek ve resmi işlemlerle kum ocağı olarak müvekkiline kiraladığını;  davalının, Devletin temel kuruluşlarından birisi olup, başında en büyük mülki amirin - Vali – bulunduğunu,  Devletin yaptığı işlere ve Devleti temsil eden kişilerin, özellikle Valinin, işlem ve kararlarına şahısların güvenmesi gerektiğinin tartışmasız olduğunu; İl Özel İdare Müdürlüğünün yıllardır şahıslara kiraya verdiği bu alanın kendisine ait olmadığını, kendisinin bu alanda tasarruf hakkının ve yetkisinin bulunmadığını, bu alanı üçüncü şahıslara kum ocağı olarak kiraya veremeyeceğini bilmesinin gerektiğini; davalının haksız eylemi sonucu müvekkilinin yukarıda yazılı miktarda tazminat ödemek zorunda kaldığını;  olayların gelişimi itibariyle müvekkiline yükletilebilecek hiçbir sorumluluk ve kusur bulunmadığını,  müvekkili tarafından Maliyeye ödenen bedelin İl Özel idare Müdürlüğünden rücuan tahsili için dava açılmasının zorunlu olduğunu;  belirterek, sonuç itibariyle;  9.800,00 YTL alacağın, ödeme tarihi olan 29.04.2005 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte Davalıdan tahsiline, karar verilmesi istemiyle, adli yargı yerinde dava açmıştır.

            Davalı İdare vekilince, birinci savunma dilekçesinde, davanın idari yargının görev alanına girdiği öne sürülerek görev itirazında bulunulmuştur.

Afyonkarahisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesi; 12.10.2006 gün ve E:2006/56, K:2006/189 sayı ile, davanın tazminat talebine ilişkin olduğunu,  davacı tarafın,  davalı İdare’nin hukuka aykırı olarak yeterli araştırma yapmadan kendisine mera olan yerin kum ocağı olarak işletilmesi için ruhsat ve izin verdiğini, Maliye Hazinesine kum bedeli ve eski hale getirme gideri olarak tazminat ödemek zorunda kaldığını, bunun davalının kusurundan kaynaklanması nedeniyle Maliye Hazinesine ödemiş olduğu tazminatın rücuan tahsilini talep ettiğini, davalı tarafın, öncelikle görev yönünden davanın reddi gerektiğini, olmadığında husumet yönünden ve esas yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiş olduğunu;  davacı vekilinin,  dava dilekçesinde davayı rücuan alacak olarak niteleyerek davalının haksız eylemi sonucu 9.800,00 YTL tazminat ödemek zorunda kaldıklarını, müvekkilinin kusuru bulunmadığından, hukuka aykırı ruhsat düzenleyen davalıdan bu bedelin tahsilini istediğini, her ne kadar dava rücuan alacak olarak nitelendirilmiş ise de, davacı eski hale getirme ve kum bedeli olarak Maliye Hazinesine bedel ödemekle doğrudan Maliye Hazinesinin haklarına halef olamayacağından, davanın rücuan alacak olarak nitelendirilmesinin yasal olarak mümkün görülmediğini,  davanın; davalı İdare’nin hukuka aykırı olarak düzenlendiği iddia edilen ruhsatnameye dayalı kum ocağının işletilmesinden kaynaklanan zararın tazmini talebine ilişkin olduğunu; davanın öncelikle görev yönünden incelenmesinin gerektiğini; davacı tarafın, davanın davalının haksız eyleminden kaynaklanması nedeniyle adli yargı yerinde görülmesi gerektiğini bildirdiğini, konuyla ilgili olarak Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin emsal kararlarında, bu tür davalarda uygulanacak göreve ilişkin genel düzenlemelerin açıklandığını; buna göre, davalı İl Özel İdaresinin bir devlet kuruluşu olduğunu, işlem ve eylemlerinin kural olarak kamusal nitelik taşıdığının açık olduğunu,  bu nedenledir ki işlem ve eylemlerin kamu hizmeti olarak değerlendirilmesinin asıl olduğunu,  hiçbir biçimde kamu hizmeti ile bağdaştırılamayacak işlem ve eylemlerin, bu kabullerin dışında bulunduğunu,  bir kamu kurumu tarafından verilen kararlar üzerine, plan ve projesine göre yapılan iş sırasında bu işin yapılması nedeniyle uğranılan zararların idari kararın ve fiilin neticesinde meydana gelen zararlar olduğunu,  çünkü bir kamu kurumunun, görevlerinden olan işi yapmayı kararlaştırması idari bir karar olduğu gibi,  bu kararı yerine getirmek üzere plan ve proje yapıp o işi görmesinin de kararın neticesi olan birer idari eylem olduğunu,  bu tür eylemlerden doğan zararların,  idarenin hizmet kusuruna dayanılarak İdare Mahkemesinde açılmasının gerektiğini,  somut olayda, tazminat istemine konu olayın kamu hizmetinin görüldüğü bir sırada ve hizmet ile ilgili bulunduğunun kabul edilmesi gerektiğini, İdarenin hizmet kusuru niteliğindeki eylemi sonucu meydana gelen zararlardan dolayı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-b maddesi uyarınca İdareye karşı idari yargı yerinde tam yargı davasının açılmasının gerektiğini;  dosyada kusuru oluşturduğu iddia edilen eylem, idarenin aldığı karar gereğince kum ocağı işletilmesi olduğuna göre, tamamen idari nitelik taşıdığını,  davalı İdare'nin sorumluluğunun  kaynağının, hizmet kusuru olduğunu,  davalı İdare’nin zararı oluşturduğu iddia edilen karar ve eyleminde hukuka aykırılık, hizmet kusuru bulunup bulunmadığını tespitinin İdare Mahkemesine ait bulunduğunu,  olayda B.K. 41. maddesindeki haksız eylem sorumluluğundan söz edilemeyeceğini,  1959 tarihli Y.İ.B.K.’ da açıklandığı üzere, eylem kişinin mülkiyetine haksız el atma şeklinde gerçekleşmiş olsaydı, kuşkusuz hizmet kusurundan söz edilemeyeceğini, kum ocakları için işletme ruhsatı verme işinin, davaya konu ruhsatın verildiği 1991 yılında davalı İdareye yasa ile verilmiş bir görevin gereği olduğunu;  bu görevin gereği gibi yapılmamasından doğan zararın ise hizmet kusurundan kaynaklanan bir zarar olduğunu, hizmet kusuruna dayanılarak İdare aleyhine açılan davalara bakma görevinin ise idari yargıya ait bulunduğunu, dosyada,  Maliye Hazinesi tarafından İl Özel İdaresi hakkında aynı ruhsat nedeniyle açılan tazminat davasında Sincanlı AHM'ce görevsizlik karar verildiğini ve kesinleştiğini;  açıklanan nedenlerle davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiği kanaatine varıldığını belirterek; dava dilekçesinin yargı yolu bakımından görevsizlik nedeniyle reddine karar vermiştir.

Bu karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi: 10.04.2008 gün ve E:2007/15749, K:2008/5065 sayı ile uyuşmazlığın, Özel Hukuk Hükümlerine bağlı ve taraflar arasında yapılmış bulunan Kira sözleşmesinden kaynaklandığı, bu nedenle davanın adli yargı yeri mahkemelerinde görülmesinin gerektiği,  Mahkemece işin esasına girilerek sonucu hakkında hüküm kurulması gerekirken yazılı gerekçe ile dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olup bozma nedeni olduğu gerekçesiyle;  temyiz olunan hükmün temyiz eden davacılar yararına bozulmasına karar vermiş, karar düzeltme istemi aynı Dairece reddedilmiştir.

AFYONKARAHİSAR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 30.12.2008 gün ve E:2008/324  sayı ile, Yargıtay 13. H. D.nin 10.04.2008 gün ve E:2007/15749, K:2008/5065 sayılı bozma ilamına uyulmasına karar vermiştir.

            Davalı idare vekilince, süresi içinde verilen dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe ve ekleri Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.

            DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Maliye Hazinesi tarafından Sincanlı Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada, 1.596.426.980 lira tazminata hükmedilmesine ilişkin olarak verilen kararın icraya konulması üzerine davacıların Maliye Hazinesine ödemek zorunda kaldıkları 9.800.00 YTL'nin, mülkiyeti ve tasarruf hakkı kendisine ait olmayan meranın kum ocağı olarak işletilmesine izin veren davalı idareden tazmini istemiyle Afyonkarahisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davanın görev yönünden reddi yolunda verilen kararı bozan Yargıtay 13. Hukuk Dairesi kararına uyulması üzerine, davalı idarece davanın görüm ve çözümünün idari yargının görevine girdiği ileri sürülerek görev itirazında bulunulduğu ve itirazın reddi üzerine olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istenildiği anlaşılmış olmakla gereğinin düşünüldüğü; Anayasanın 125 inci maddesinde, idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu belirtilmiş, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2 nci maddesinde idari dava türleri sayılmış, bu maddenin (1-b) bendinde de, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davalarının, görüm ve çözümü idari yargının görev alanına giren idari dava türleri arasında gösterilmiş olduğu; kamu hizmetini yürütmekle yükümlü kılınan kamu kurumunun, kamu hizmetini yürütürken kişilere verdiği zararın tazminine ilişkin davada, kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuk kurallarına uygun olarak yürütülüp yürütülmediği, kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediği, sonuçta, hizmet kusuru ve idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının tayin ve tespitinin idari yargı yerlerine ait bulunduğu;  dosyanın incelenmesinden, Sincanlı Kaymakamlığı İdare Kurulunun 24.1.1991 gün ve 1/1991/48 sayılı kararına istinaden verilen Afyon İl Daimi Komisyonunun 6.2.1991 gün ve 53/52 sayılı kararı üzerine 29.3.1991 tarihinde noterde taahhütname düzenlediği ve davacıların murisi Bayram Saygılı'ya 27.5.1991 tarihli “Kum Ocağı İşletme İzin Kağıdı” verildiği, Tokuşlar Köyü tüzel kişiliği tarafından kum ocağı olarak işletilen yerin köy merası olduğu iddiasıyla dava açıldığı, bu davaya Maliye Hazinesinin katıldığı, yargılamalar sonucunda davacıların müdahalesinin önlenmesine karar verildiği, buna ilişkin kararın Yargıtay’ca onanması suretiyle kesinleşmesinden sonra, Maliye Hazinesi tarafından, Sincanlı Asliye Hukuk Mahkemesinde tecavüz edilen miktarların tesbit ettirildiği, bunun üzerine davacılar aleyhine aynı Mahkemenin 1999/82 esas sayısında açılan tazminat ve eski hale getirme davasında tazminata hükmolunduğu, buna ilişkin kararın Yargıtay'ca bozulması üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda 1.596.41 YTL tazminatın Maliye Hazinesine ödenmesine karar verildiği, bu kararın Yargıtay'ca onanması üzerine, Maliye Hazinesi tarafından başlatılan icra takibi sonucu toplam 9.800.00 YTL ödemede bulunulduğu, bakılan davanın da, İl Özel İdaresi Müdürlüğünün kendisine ait olmayan, tasarruf hakkı ve yetkisi bulunmayan meranın kum ocağı olarak işletilmesine izin vermesi işleminden dolayı ödemek zorunda kalınan tutarın tazmini istemiyle açıldığının anlaşıldığı;  bu durumda, Afyonkarahisar İl Özel İdaresine karşı açılan davanın görüm ve çözümü, idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davalarına bakmakla görevli olan genel idari yargı yerlerine ait bulunduğundan, Afyonkarahisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin, anılan idarenin görev itirazının reddine ilişkin kararının kaldırılması gerektiği gerekçesiyle, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarmış ve 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesine göre görev konusunun incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesi’nden istemiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısından yazılı düşüncesi istenilmiştir.

            YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI;  Davacıların, Sincanlı ilçesi Tokuşlar köyündeki kum ocaklarının murisleri tarafından Afyonkarahisar İl Özel İdare Müdürlüğünden kiralandığı halde daha sonra söz konusu yerin mera olduğu ileri sürülerek açılan müdahalenin önlenmesi ve tazminat davası sonucunda 1.596.426.980 TL tazminat ödenmesine ilişkin ilamın icraya konulması üzerine, Maliye Hazinesine 9.800.00 TL. ödemek zorunda kalmaları nedeniyle söz konusu zararın mülkiyet ve tasarruf hakkı kendisinde olmayan meranın kum ocağı olarak işletilmesine izin veren davalı idareden tahsili istemiyle Afyonkarahisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları davanın, anılan Mahkemece görev yönünden reddedildiği ve söz konusu kararın temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 13. Hukuk Dairesi tarafından bozulması üzerine davalı idare tarafından görev itirazında bulunulması üzerine olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığının anlaşıldığı;  Anayasa'nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun kurala bağlandığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı;  dava dosyası incelendiğinde; kum ve çakıl ticareti ile uğraşan davacıların murislerinin söz konusu kumocağını davalı idareden kiraladığı ve gerekli tüm onay işlemlerini tamamladığı ve bu kapsamda ilgili bütün birimlerden gerekli izinlerin alındığı, Mal Müdürlüğü ve Defterdarlık tarafından kum ocağının işletilmesinde sakınca olmadığının bildirildiği, davalı idarece 06.02.1991 tarih ve 53/152 sayılı Kum Ocağı İşletme İzni ve Ruhsatının verildiği, söz konusu kira sözleşmesi hükümlerine göre ödenmesi gereken kira bedellerinin aksatılmadan ödendiği, daha sonra Tokuşlar Köyü tüzel kişiliğinin söz konusu yerin köy merası olduğunu ileri sürerek buradan kum aldıkları düşünülen kişilerin müdahalesinin önlenmesine ilişkin açtığı davanın mahkemece kabul edildiği ve temyiz incelemesi sonucunda kararın onandığı ve daha sonra müdahalenin önlenmesi kararına istinaden ne miktarda tecavüzün olduğuna ilişkin tesbit davasında belirlenen miktarda tazminat ve eski hale getirme davası açıldığı ve bu dava sonucunda 1.596.416.980 TL tazminata hükmedildiği ve bu kararın temyiz incelemesi sonucunda kesinleşmesi sonrasında alacaklı Maliye Hazinesi tarafında icra takibi yapıldığı ve hesaplanan borç miktarı olarak davacıların 9.800.00 TL ödemek zorunda kaldıklarından dolayı uğranılan zararın giderilmesi talebiyle işbu davanın açıldığının anlaşıldığı; 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun kira sözleşmesinin tarifinin yapıldığı 248. maddesinde “Adi icar, bir akittir ki mucir onunla, müstecire ücret mukabilinde bir şeyin kullanılmasını terk etmeği iltizam eder.” hükmünün yer aldığı; Afyonkarahisar 1. Noterliğinde düzenlenen 29 Mart 1991 tarih ve 06172 sayılı taahhütnamenin 2. maddesinde, muris Bayram Saygılı'nın “24.01.1991 tarihinden 24.01.1991 tarihine kadar işleme izni almış olduğu kum ocağı için belirlenen 1. yıl 10.000.000 TL onmilyon lirayı, 2. ve 3. yıllar Maliye ve Gümrük Bakanlığınca belirlenen kira artış oranını eklemek suretiyle belirlenecek bedel üzerinden rüsumu ödeyeceğini” serbest iradesi ile beyan etmiş olduğu, Davalı idarece verilen isletme ruhsatına karşılık noterde düzenlenen taahhütname ile muris Bayram Saygılı’nın, ödeyeceği bedel karşılığında söz konusu taşınmazı işletme hakkına diğer bir ifade ile kullanma hakkına sahip olduğu,  kullanım hakkının belli bir süreliğine bir bedel karşılığında verilmesine ilişkin hükümlerin incelenmesinden tarafların iradeleri ile oluşmuş bir kira sözleşmesinin mevcudiyetinin söz konusu olduğunun anlaşıldığı;  uyuşmazlık, davacıların murisi ile davalı idare arasında yapılmış olan kira sözleşmesinden kaynaklandığından, davalı idarenin tazmin yükümlülüğüne ilişkin davanın özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinin düşünüldüğü, bu nedenle;  Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasa'nın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun reddine karar verilmesinin gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Sıddık YILDIZ, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 07.06.2010 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, Davalı vekilince anılan Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen yönteme uygun şekilde görev itirazında bulunulduğu, verilen görevsizlik kararının Yargıtay 13.H.Dairesince bozulması ve Mahkemece, Yargıtay bozma kararına uyulmasına karar verilmesinden sonra, 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine, Danıştay Başsavcısı tarafından Yasa’da öngörülen usul ve yönteme uygun biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

            II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ’ın davada adli yargının, Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, Davacıların, murisleri tarafından Afyonkarahisar İl Özel İdare Müdürlüğünden alınan ruhsat üzerine  kum ocağı olarak işletilen yerin,  daha sonra mera olduğu ileri sürülerek açılan müdahalenin önlenmesi,  tazminat ve eski hale getirme davası sonucunda, 1.596.426.980 TL tazminat ödenmesine ilişkin ilamın icraya konulması üzerine, Maliye Hazinesine 9.800.00 TL. ödemek zorunda kalmaları nedeniyle,  bu miktarın; mülkiyeti ve tasarruf hakkı kendisine ait olmayan meranın kum ocağı olarak işletilmesine izin veren davalı idareden tazmini istemiyle açılmıştır.

Anayasanın 125 inci maddesinde, idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu belirtilmiş, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2 nci maddesinde idari dava türleri sayılmış, bu maddenin (1-b) bendinde de, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları, görüm ve çözümü idari yargının görev alanına giren idari dava türleri arasında gösterilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden, Sincanlı Kaymakamlığı İdare Kurulunun 24.1.1991 gün ve 1/1991/48 sayılı kararına istinaden verilen İl Daimi Kurulunun 6.2.1991 gün ve 53/52 sayılı kararı üzerine 29.3.1991 tarihinde noterde taahhütname düzenlediği ve davacıların murisi Bayram Saygılı'ya 27.5.1991 tarihli “Kum Ocağı İşletme İzin Kağıdı” verildiği, Tokuşlar Köyü tüzel kişiliği tarafından, kum ocağı olarak işletilen yerin köy merası olduğu iddiasıyla  açılan davaya Maliye Hazinesinin de katıldığı; yargılamalar sonucunda davacıların müdahalesinin önlenmesine karar verildiği, buna ilişkin kararın Yargıtay’ca onanması suretiyle kesinleşmesinden sonra, Maliye Hazinesi tarafından, Sincanlı Asliye Hukuk Mahkemesinde tecavüz edilen miktarların tesbit ettirildiği, bunun üzerine davacılar aleyhine aynı Mahkemenin 1999/82 esas sayısında açılan tazminat ve eski hale getirme davasında tazminata hükmolunduğu;  buna ilişkin kararın Yargıtay'ca bozulması üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda 1.596.41 YTL tazminatın Maliye Hazinesine ödenmesine karar verildiği, bu kararın Yargıtay'ca onanması üzerine, Maliye Hazinesi tarafından başlatılan icra takibi sonucu toplam 9.800.00 YTL ödemede bulunulduğu, bakılan davanın da, İl Özel İdaresi Müdürlüğünün kendisine ait olmayan, tasarruf hakkı ve yetkisi bulunmayan meranın kum ocağı olarak işletilmesine izin vermesi işleminden dolayı ödemek zorunda kalınan tutarın tazmini istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.

Madenler, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup, aranması, işletilmesi, ruhsata bağlanması ayrıntılı idari kurallarla düzenlenmiştir.

Olayda kum ocağı işletmek üzere davacıların murisine işletme izni ve ruhsatı veren davalı İdarenin bu işlemlerinin idari işlem olduğu kuşkusuzdur.   

            Buna göre, davalının hukuka aykırı işlemleri ve haksız eylemi sonucu tazminat ödemek zorunda kalındığı ileri sürülerek kamu hizmeti yürüten davalı İdarenin, bu hizmeti yürüttüğü sırada verdiği zararın tazmini istemiyle açılan dava, olayda, kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının saptanmasını gerektirmektedir. Bu hususların saptanması ise idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden, 2577 sayılı Yasa’nın 2/1-b maddesi kapsamında bulunan tam yargı davasının görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevlidir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısının başvurusunun kabulü ile Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (verilen görevsizlik kararının Yargıtay 13.H.Dairesince bozulması ve Mahkemece, Yargıtay bozma kararına uyulması suretiyle oluşan) “görevlilik” kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç: Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısının BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Afyonkarahisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 30.12.2008 gün ve E:2008/324 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 07.06.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.