T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2020/555

KARAR NO  : 2020/651      

KARAR TR  : 26/10/2020

 

ÖZET: 2247 sayılı Yasanın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk.

 

 

K A R A R

 

          Davacılar                     : 1 - M.P. 2 - Ş.B.P. 3 - F.P.Y.                                                      

                                                  4 - N.Ş. 5 - M.Ş. 6 - Ü.Y.Ş.

          Vekilleri                        : Av.D.A.

          Davalı                           : İçişleri Bakanlığı

          Vekili                             : Av.T.K.

          Davalı                           : İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

          Vekili                             : Av.M.Z.A.

          Davalı                           : Ü. İnş.San.Tic. A.Ş

          Vekili                             : Av. E. S. T.

 

          O L A Y: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 03/12/2001 tarihinde saat 21:30 sıralarında İstanbul İli. Pendik İlçesi, sahil yolu Kartal, Tuzla, Pendik istikameti, Pendik İETT otobüs durakları karşısında yol çalışması nedeniyle bölünmüş yolun kapatılarak. Tuzla Pendik istikametindeki şeritten trafiğin verildiği ve havanın yağışlı olması nedeniyle yol zemininin ıslak olduğu sırada Birol Paçor'un sevk ve idaresindeki 34 Z... plakalı araç ile Murat Ali Şahin'in sevk ve idaresindeki 34 V... plakalı aracın her iki sürücüde sahil yolundan Tuzla istikametine seyir halindeyken Büyükşehir Belediyesi Alt Yapı Koordinasyon Müdürlüğü tarafından Ü. İnşaat San. Ve Tic. A.Ş şirketine yaptırılan dere ıslah çalışması nedeniyle açılan çukura her iki sürücünün de 200 metre geriden yapılan yol kapama işaret ve işaretleme levhalarını aşarak düşmeleri neticesinde vefat etmeleriyle sonuçlanan trafik kazasında davalıların hizmet kusuru bulunduğundan bahisle, maddi ve manevi tazminat istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

          İstanbul (Anadolu) 4. (kapatılan Pendik 2.) Asliye Hukuk Mahkemesi: 29/11/2011 gün, E:2002/51, K:2011/741 sayılı dosyada "...Davanın İçişleri Bakanlığı yönünden reddine, davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Ü. İnş. ve San. Tic. A.Ş. yönünden kısmen kabulüne dair" karar vermiş, karar temyiz edilmiştir.

          Yargıtay 4. Hukuk Dairesi: 19.04.2012 gün ve 2012/4440 E., 2012/6920 K. sayılı bozma ilamıyla "...tazminat istemine konu olayın, kamu hizmetinin görüldüğü bir sırada ve hizmet ile ilgili bulunduğu kabul edilmelidir. İdare’nin hizmet kusuru niteliğindeki eylemi sonucu meydana gelen zararlardan dolayı; İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince İdare’ye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir" gerekçesiyle kararın bozulmasına hükmederek dosyayı mahalline iade etmiştir.

          İstanbul (Anadolu) 4. Asliye Hukuk Mahkemesi: 04/04/2013 gün, E:2012/701, K:2013/226 sayılı dosyada Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 19.04.2012 gün ve 2012/4440 E., 2012/6920 K. Sayılı bozma ilamına karşı direnme kararı vermiş, dosya yeniden temyiz edilmiştir.

          Yargıtay Hukuk Genel Kurulu: 27.06.2018 tarihli ve 2017/4-1382 E., 2018/1252 K. sayılı kararında "...Somut olayda davalı Belediye Başkanlığının yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu proje çerçevesinde yol çalışması yaptığından ve yol çalışması sırasında yeterli önlemlerin alınmadığı gibi uyarı işaret ve levhalarının eksik konulmasından zararın doğduğu ileri sürüldüğünden, dava, hizmet kusuruna dayanmakta olup, tam vargı davası niteliğindedir. Böyle bir uyuşmazlığın ise idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekir" diyerek direnme kararının bozulmasına hükmetmiştir.

           İSTANBUL (ANADOLU) 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 04/10/2019 gün, E:2019/266, K:2019/302 sayılı dosyada bu kez bozma ilamı doğrultusunda "davaya bakma görevinin İdari Yargıda olduğu anlaşılmakla, davanın görev yönünden reddine" karar vermiş, bu karar da temyiz edilmiştir.

          Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 25.06.2020 gün ve 2020/1924 E., 2020/2313 K. Sayılı ilamıyla temyiz taleplerinin reddi ile kararın onanmasına hükmettiği, bu karar aleyhine karar düzeltme yoluna başvurulduğu, dosyanın aynı Daire'ye karar düzeltme incelemesi için gönderileceği, henüz kesinleşmediği, İstanbul (Anadolu) 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/08/2020 gün, 2019/266 esas sayılı yazısından anlaşılmıştır.

          Davacılar vekilinin benzer taleple 23/07/2020 tarihinde idari yargı yerinde dava açtığı anlaşılmıştır.

          İSTANBUL 11. İDARE MAHKEMESİ: 28/07/2020 gün, E:2020/1043 sayılı dosyada "...2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

          Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir*’; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz" denilmiştir.

          Dosyanın incelenmesinden, davacılar vekili tarafından, aynı istemle açılan davanın. İstanbul Anadolu 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 04/10/2019 tarih. E:2019/266 ve K:2019/302 sayılı kararıyla, idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görev yönünden reddedilmesi üzerine, davalı idarenin 2918 Sayılı Yasa kapsamında, uygulanan yol kapatma eylemi sırasında ilgili işaret ve işaretlemelerin eksik ve hatalı olarak yapıldığı, trafik güvenliğinin yeterli derece sağlanmadığı ileri sürülerek, Mahkememizde iş bu davanın açıldığı anlaşılmış ise de; 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

          Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 30.11.2015 tarih, E:2015/786 ve K:2015/801 sayılı kararı da aynı yöndedir.

          Bu durumda, uyuşmazlığı çözmekte adliye mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna ulaşıldığından, yukarıda metnine yer verilen 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için. Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekmiştir.

          Açıklanan nedenlerle, İstanbul Anadolu 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 04/10/2019 tarih, E:2019/266 ve K:2019/302 sayılı dosyası temin edildikten sonra görev uyuşmazlığı çıkarılması için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine" karar vererek, 17/09/2020 gün, E:2020/1043 sayılı üst yazı ekindeki dava dosyaları ile birlikte Mahkememize başvurmuş, müracaat 25/09/2020 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesinin Burhan ÜSTÜN’ün başkanlığında, Üyeler Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Bilal ÇALIŞKAN’ın katılımlarıyla yapılan 26.10.2020 tarihli toplantısında: Raportör-Hakim Engin SELİMOĞLU’nun 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Anayasanın "Uyuşmazlık Mahkemesi" başlıklı 158. maddesinde;

"Uyuşmazlık Mahkemesi adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkilidir. Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluşu, üyelerinin nitelikleri ve seçimleri ile işleyişi kanunla düzenlenir. Bu mahkemenin Başkanlığını Anayasa Mahkemesince, kendi üyeleri arasından görevlendirilen üye yapar.

Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesinin kararı esas alınır." hükmüne yer verilmiş;

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. Maddesinde, “Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir…”,

19. maddesinde; “Adli ve idari yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.” denilmiş;

Aynı Yasanın "İncelemede izlenecek sıra" başlıklı 27. maddesinde;

"Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder" kuralına yer verilmiştir.

Anılan düzenlemelere göre, 19. madde kapsamında Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulabilmesi için, adli ve idari yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararının bulunması gerekmektedir.

Dosyaların incelenmesinde; İstanbul (Anadolu) 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin İdare Mahkemesine hitaben yazdığı 24/08/2020 gün ve 2019/266 esas sayılı cevabi yazısından uyuşmazlığa ilişkin olarak adli yargı yerindeki davanın karar düzeltme aşamasında olduğu, henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır. Dolayısıyla adli yargı yerince verilmiş kesinleşmiş görevsizlik kararı bulunmadığından, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen "adli ve idari yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı" bulunması koşulu gerçekleşmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasanın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.                   

 

              S O N U Ç: 2247 sayılı Yasanın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 26.10.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Burhan

ÜSTÜN

Üye

Şükrü

BOZER

Üye

Mehmet

AKSU

Üye

Birol

SONER

 

 

 

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

Bilal

ÇALIŞKAN