T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2018 / 206

            KARAR NO  : 2018 / 220

            KARAR TR    : 20.4.2018

ÖZET : Borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına;  davalının %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatı ödemesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

                                                          

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : L. Sigorta A.Ş.

Vekili           : Av. G.D.

Davalı          : Antalya Büyükşehir Belediyesi/ ASAT Genel Müdürlüğü

Vekili           : Av. A.M.

 

O L A Y      : Davacı vekili; müvekkili Şirkete sigortalı 06 DA... plakalı aracın 17.10.2013 tarihinde, sürücüsünün sevk ve idaresindeyken, “Antalya Serbest Bölge Kavşağından Kemer istikametine ilerleyip Petrol Ofisinden sağa girip ilerlerken” yağmur suları nedeni ile stop ettiğini; araçta tespit edilen zarara ilişkin olarak 1.125,72-TL.nin  onarım yapan firmaya ödendiğini;  sigortalı araçta meydana gelen zararın sebebinin yağmur suları, zararın sorumlusunun  ise ASAT olduğunu; 2560 sayılı Kanunun İSKİ’nin görev ve yetkileri başlıklı 2/b maddesinde “b) Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yaralanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak” görev ve yetkisinin İSKİ’ye dolayısıyla Antalya’da da davalı ASAT’a verildiğini; müvekkili şirketin, ödediği meblağ kadar sigortalısına halef olduğunu, bu sebeple halefiyet ilkesi ve temlik alan sıfatıyla uğradığı zararı, ödeme tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte Antalya 1.İcra Müdürlüğünün 2015/2493 sayılı dosyası ile davalıdan talep ettiğini;  davalının itirazı üzerine duran takibin devamı ve itirazın iptali için işbu davanın açılması zorunluluğu doğduğunu ifade ederek; Antalya 1.İcra Müdürlüğünün 2015/2493 sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile, takibin 1.125-TL asıl alacağın, müvekkilin ödeme tarihinden itibaren işleyen yasal faizi olan 132,19 TL ile birlikte 1.257,19-TL üzerinden devamına;  davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesi istemiyle 30.3.2016  tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANTALYA 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 3.3.2017 gün ve E:2016/169, K:2017/50 sayı ile “(…) Tüm dosya kapsamının bütün olarak incelenmesi ve değerlendirilmesi sonucunda; Davalı kurumun 2560 Sayılı Kanun uyarınca kamu tüzel kişisi olarak kurulduğu, davacının davalı idarenin mesul olduğunu iddia ettiği bir zarara ilişkin rücuen alacak talebinde bulunduğu, zararın idarenin fiilinden kaynaklandığını, yani hizmete ilişkin bir kusura dayalı olduğunun iddia edildiği, davalının yasada belirlenmiş olan kamu hizmeti niteliği taşıyan alt yapı kurma ve işletme yetkisi kapsamında sunmuş olduğu hizmetin kötü işlemesi hiç işlememesi ya da eksik işlemesi, bir başka anlatımla hizmet kusuru iddiasına dayandığından uyuşmazlığın görülmesi ve çözümü görevinin idari yargı yerine ait olduğu, kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun yürütülüp yürütülmediğinin, kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin, hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2.Maddesinde "İdari dava türleri" arasında sayılan "İdari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası" kapsamında idari yargı yerlerince yapılması gerektiği, davanın görülmesi ve çözümünün idari yargı yerinin görevine girdiği tüm dosya kapsamında belirlendiğinden davada adli yargının görevli olmaması nedeniyle, dava şartlarının bulunmamasından dolayı, davanın yargı yolu bakımından usulden reddine karar verilmesi gerekliği sonucuna varılarak aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davada yargı yolu bakımında Adli Yargının görevli olmaması nedeniyle, dava şartlarının bulunmamasından dolayı davanın USULDEN REDDİNE…” karar vermiş; bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu defa aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Antalya 3.İdare Mahkemesi, 31.7.2017 gün ve E:2017/927, K.2017/1057 sayı ile davaya bakmanın adli yargı mercilerinin görev alanına girdiği gerekçesiyle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş; istinaf yoluna başvurulması üzerine Konya Bölge İdare Mahkemesi 4.İdari Dava Dairesi; 18.12.2017 gün ve E:2017/4372, K:2017/4584 sayı ile 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekirken, davanın görev yönünden reddine karar verilmesinde hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf isteminin kabulüne, Antalya 3.İdare Mahkemesi'nin 31/07/2017 tarih ve E:2017/927, K:2017/1057 sayılı kararın kaldırılmasına, dava dosyasının yeniden karar verilmek üzere Mahkemesine iadesine karar vermiştir.

ANTALYA 3.İDARE MAHKEMESİ; 26.2.2018 gün ve E:2018/90 sayı ile “(…) Dava; Antalya 1. İcra Müdürlüğü'nün 2015/2493 Esas sayılı dosyasından başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemiyle açılmıştır.

(…)2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında; "1. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:

a) (İptal: Ana.Mah.nin 21/9/1995 tarih ve E: 1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000 - 4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.

2.İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler.

Cumhurbaşkanının doğrudan doğruya yaptığı işlemler idari yargı denetimi dışındadır. hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 14/3-a maddesinde dava dilekçelerinin "görev" yönünden ilk incelemelerinin yapılacağı, 15/1-a maddesinde de adlî ve askerî yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği belirtilmiştir.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” İlamsız takip başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; 58. maddesinde, takip talebinin icra memuruna yazı ile veya sözlü olarak yapılacağına işaret edilmiş; 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra dairesince düzenlenen ödeme emrinin 61. maddede öngörülen şekilde takip borçlusuna tebliğ edileceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, İkincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre icra hakiminden itirazın kaldırılmasını istemektir.

Dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden, Davacının Antalya 1.İcra Müdürlüğü'nün 2015/2493 Esas sayılı dosyasından icra takibi başlattığı, takibe yapılan itirazın iptali için Antalya 1.Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dava açıldığı mahkemenin 03/03/2017 tarih ve 2016/169 Karar, 2017/50 Karar sayılı kararı ile "yargı yolu bakımından Adli Yargının görevli olmaması nedeniyle dava şartlarının bulunmamasından dolayı davanın usulden reddine" ve " 30 gün içerisinde ayrı dava dilekçesi ile idare mahkemesinde dava açılabileceğine" karar verildiği, bunun üzerine de bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlık konusu olayda; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Bu durumda davaya bakmak görevi adli yargı mercilerinin görev alanına girmektedir.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 02/03/2015 tarih ve 2015/100 Esas ve 2015/117 Karar sayılı kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı veren adli yargı merciinin görevli olduğu kanısına varıldığından görevli merciin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına, dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, davanın Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin ertelenmesine…” karar vermiş;  Mahkemece 20.3.2018 tarihli üst yazıyla gönderilen dava dosyaları, 26.3.2018 tarihinde Mahkememiz kaydına girmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Birgül KURT ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 20.4.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptaline ve takibin 1.125-TL asıl alacağın, davacının ödeme tarihinden itibaren işleyen yasal faizi olan 132,19 TL ile birlikte 1.257,19-TL üzerinden devamına;  davalının %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatı ödemesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargı görevli olduğundan, Antalya 3.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Antalya 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 3.3.2017 gün ve E:2016/169, K:2017/50 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Antalya 3.İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Antalya 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 3.3.2017 gün ve E:2016/169, K:2017/50 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 20.4.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKSU

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Birgül

KURT

 

Üye

Turgay Tuncay Varlı