T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2020/583

KARAR NO  : 2020/664      

KARAR TR  : 26/10/2020

 

ÖZET: İcra ve İflas Kanununun 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

K A R A R

 

          Davacı                             : B. Elektrik Dağıtım A.Ş

          Vekilleri                        : Av.M.Y.Ç. Av.S.A.

          Davalı                           : Bahçelievler Belediye Başkanlığı

          Vekili                             : Av. F. Z.G.

 

          O L A Y: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tesislerine davalı kurum tarafından yapılan çalışma sırasında hasar verildiğini, müvekkili şirket personelince arızanın giderilmesi ve enerji verilmesine müteakip hasara maruz kalan tesislerin oranımı için kullanılan malzeme ve işçilik gibi bedelleri kapsayan hasar bedeli olan 1.020.74 TL hasar verenler aleyhine tahakkuk ettirildiğini, davalı tarafından hasar bedellerinin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine 1.020.74 TL hasar bedeli 20.64 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 1.041,38 TL'nin tahsili amacıyla İstanbul 31. İcra Müdürlüğü'nün 2018/28854 Esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalı tarafça borca, borç miktarına, faize, faiz oranına ve ferilerine itiraz edilip takibin durdurulmasının talep edildiğini, davalının borca itiraz ederek takibi durdurmasının haksız ve dayanaksız olduğunu, takibe konu alacağa dayanağın hasar bedeli olduğunu, davalı tarafça yapılan takibe itirazın iptali ile hükmolunacak meblağın % 20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

          İSTANBUL 26. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 08.10.2019 gün ve E:2019/360, K:2019/281 sayılı dosyada “...davacının eldeki davada davalı Belediye'nin hizmet kusuruna dayalı olarak talepte bulunduğu, 694 sayılı KHK ve 7078 sayılı Kanun'un 8 ve 9. Maddelerine göre bu tür tazminat taleplerinin idare aleyhine icra takibi yürütülerek istenemeyeceği gibi açılacak davanın idari yargıda açılması gereği" görüşüyle "Dava dilekçesinin yargı yolu farklılığı (görev) sebebiyle reddine" dair verdiği karar istinaf başvurusunun kesin olarak reddedilmesiyle 20.02.2020 tarihinde kesinleşmiştir.

          Davacı vekili, bu kez tazminat istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

          İSTANBUL 11. İDARE MAHKEMESİ: 24.09.2020 gün ve E:2020/596 sayılı kararı ile “...Dava dosyanın incelenmesinden; davacı şirket tarafından 1.020,74-TL hasar bedeli ve 20,64-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.041,38-TL'nin tahsili amacıyla İstanbul 31. İcra Müdürlüğünün E:2018/28854 sayılı esasına kayden ilamsız icra takibi başlatılmış, ilamsız icra takibine davalı idarece yapılan itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle İstanbul 26. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2019/360 esasına kayden açılan davada, anılan Mahkemenin 08.10.2019 tarih ve K:2019/281 sayılı görevsizlik kararı üzerine Mahkememizde bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

          2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş, değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

          İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Kanunda iki yola başvurma imkânı tanındığı, bunlardan birinin 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, diğerinin ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemek olduğu, dava konusu uyuşmazlıkta ise alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açıldığı görülmektedir. |

          2004 sayılı Kanunun 67. maddesinde; "Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

          Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu, takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkûm edilir.

          İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

          Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükmüne yer verilmiştir.

          Anılan Kanunun değişik 1. maddesinin 1. fıkrasında ise, ‘*Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen "mahkeme” ile icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

          Bu durumda; davacı şirket tarafından 1.041,38-TL'nin yasal faizi ile birlikte ödenmesi amacıyla İstanbul 31. İcra Müdürlüğünün E:2018/28854 sayılı esasına kayden ilamsız icra takibi başlatılmış, takibe yapılan itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

          Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 30.09.2019 tarih ve E:2019/455, K:2019/607 sayılı kararı ile 24.02.2020 tarih ve E:2020/l 10, K:2020/174 sayılı kararı da bu yöndedir.

          Açıklanan nedenlerle, İstanbul 26. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2019/360 esas sayılı dosyası temin edildikten sonra, adli ve idari yargı arasında çıkan olumsuz görev uyuşmazlığı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine" karar vererek, 30/09/2020 gün, 2020/596 esas no'lu üst yazı ile Mahkememize başvurmuş, başvuru 02/10/2020 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesinin Burhan ÜSTÜN’ün başkanlığında, Üyeler Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Bilal ÇALIŞKAN’ ın katılımlarıyla yapılan 26.10.2020 tarihli toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı Belediyenin yaptığı çalışmalar sebebiyle davacı şirket tesislerinde oluştuğu ileri sürülen hasar sebebiyle İstanbul 31. İcra Müdürlüğü'nün 2018/28854 esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı, ödeme emrine itiraz edilmesi üzerine icra takibinin durdurulduğu belirtilerek, davalı idarenin yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

          2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş, değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

 

          İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

          İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

          Söz konusu 67. Madde: Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

          Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu, takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkûm edilir.

          İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

          Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

          Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

          Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

          Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

          Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden İstanbul 11. İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile İstanbul 26. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 08.10.2019 gün ve E:2019/360, K:2019/281 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

             

              S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, İstanbul 11. İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile İstanbul 26. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 08.10.2019 gün ve E:2019/360, K:2019/281 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.10.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Burhan

ÜSTÜN

Üye

Şükrü

BOZER

Üye

Mehmet

AKSU

Üye

Birol

SONER

 

 

 

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

  Bilal

ÇALIŞKAN