T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2022/265

KARAR NO  : 2023/487      

KARAR TR  : 19/06/2023

 

ÖZET: Sürekli işçi statüsünde çalışan davacının, iş akdinin feshine ilişkin işlemin iptalive işe iadesi istemiyle açtığı davanın, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

K A R A R

 

 

Davacı       : D. D. S

Vekili          : Av. E. Ç

Davalılar    : 1- Gençlik ve Spor Bakanlığı

Vekili          : Av. E. Y, Av. A. G

                      2- Van Valiliği

 

I. DAVA KONUSU OLAY            

1.Van Valiliği Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünde sürekli işçi kadrosunda güvenlik görevlisi olarak görev yapmakta iken, özel güvenlik kimlik kartının iptal edilmesi nedeniyle sözleşmesi feshedilen davacının vekili tarafından; Van 3. İdare Mahkemesinin 27/06/2019 tarih ve E.2018/2252, K.2019/1270 sayılı kararıyla özel güvenlik görevlisi kimlik kartı ve çalışma izni verilmesinin uygun görülmemesine ilişkin işlemin iptaline karar verildiği gerekçesiyle, işe iade istemiyle davalı idareye yaptığı başvurunun "herhangi bir sebeple işçi kadrolarının boşalması halinde hiçbir işleme gerek kalmaksızın kadrolarının iptal edilmiş sayılacağı" belirtilerek reddine ilişkin 04/09/2019 tarih ve E.955109 sayılı Van Valiliği Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü işleminin iptali ile yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açılmıştır.

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

A. İdari Yargıda

2. Van 2. İdare Mahkemesi 12/03/2020 tarih ve E.2019/2807, K.2020/684 sayılı kararı ile, davanın sürekli işçi kadrosuna geçirilmeye ilişkin olmadığı, sürekli işçi kadrosuna geçirilerek 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine tabi olan davacı ile davalı idare arasındaki iş akdinin feshine ilişkin olduğu, bu haliyle uyuşmazlığın 4857 sayılı İş Kanunu'nun uygulanmasından kaynaklandığı hususları dikkate alındığında; davacı ile idare arasında iş akdinin feshine ilişkin olan iş bu uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş; bu karara karşı yapılan istinaf başvurusu Erzurum Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin 07/01/2021 tarih ve E.2020/1928, K.2021/68 sayılı kararı ile esastan reddedilmiş, yapılan temyiz başvurusu da Danıştay Onikinci Dairesinin 19/10/2022 tarih ve E.2021/5467, K.2022/5051 sayılı kararı ile kesin olarak reddedilmiş ve karar onanmıştır.

3.Davacı vekili, bunun üzerine aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

 

B. Adli Yargıda

4. Van 1. İş Mahkemesi 24/06/2022 tarih ve E.2021/1457, K.2022/800 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın kamu kurum ve kuruluşlarına ait kadroların ihdası, iptali ve kullanılmasına dair esas ve usulleri düzenleyen mevzuattan doğduğu, idare hukuku esaslarına göre kadro kullanımına ilişkin olarak tesis edilen işlemin, kamu görevlileri mevzuatından kaynaklanan bir uyuşmazlık olarak bu tür uyuşmazlıkların çözüm yerinin idari yargı olduğu gerekçesiyle yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine ve olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığından dosyanın re'sen Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş, bu karar istinaf edilmeksizin 19/08/2022 tarihinde kesinleşmiştir.

5. Van 1. İş Mahkemesinin 31/03/2023 tarih ve E.2021/457 sayılı üst yazısı ile ilgili dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına gönderilmiştir.

6. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığınca, 2247 sayılı Kanun'un 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının yazılı düşüncesi istenilmiştir.

 

III. BAŞSAVCILIK DÜŞÜNCESİ

 

7. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, dava konusu uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevine girdiği yolundayazılı düşünce vermiştir. Görüşün ilgili kısmı şöyledir:

 

"...uyuşmazlığa konu olayda davacının 696 sayılı KHK ile taşeron işçilerin kamuda sürekli işçi kadrosunda istihdam edilmeleri kapsamında idarenin tek yanlı olarak ve kamu gücüne dayanarak belirlediği şartlar çerçevesinde çalışmaya başlamış olması ve davalı kurumun statüsü birlikte değerlendirildiğinde, davanın 696 sayılı KHK ile kamuda sürekli işçi kadrosuna geçirilmesine ilişkin işlemin ve bu işlemi ortadan kaldıran fesih işleminin idari nitelikte olduğu, bu işlemlere ilişkin denetimlerin de idare hukuku kurallarına göre idari yargı yerinde yapılması gerekmektedir. ..."

 

III. İLGİLİ HUKUK

8. Anayasanın 128. maddesi şöyledir:

 

“Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.

Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir…”

 

9. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4. maddesinde; kamu hizmetlerinin memurlar, sözleşmeli personel ve işçiler eliyle gördürüleceği hükme bağlanmış olup, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan işçilerin de geniş anlamda kamu görevlisi oldukları hususu içtihatlarla kabul edilmekle birlikte, bunlar hakkında bu Kanun hükümlerinin uygulanmayacağı düzenlenmiştir.

10. 24/12/2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 127. maddesi ile 375 sayılı KHK'ya eklenen Geçici23. maddeile kamu kurumlarında çalışan taşeron işçilerin kadroyaalınmasına ilişkin düzenleme yapılmış, kapsamı ve şartları belirlenmiştir. Anılan madde hükmü şöyledir:

"5018 sayılı Kanuna ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri (MİT Müsteşarlığı hariç) ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar, bu Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (I) sayılı listede yer alan idarelerin merkez ve taşra teşkilatlarında; ödemeleri merkezi yönetim, sosyal güvenlik kurumu, fon, kefalet sandığı, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığı, gençlik hizmetleri ve spor il müdürlüğü bütçelerinden veya döner sermaye bütçelerinden, anılan liste kapsamındaki diğer idareler için ise kendi bütçelerinden karşılanan 4734 sayılı Kanun ve diğer mevzuattaki hükümler uyarınca personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmeleri kapsamında yükleniciler tarafından 4/12/2017 tarihi itibarıyla çalıştırılmakta olanlar;

          a) 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin (A) bendinin (1), (4), (5), (6), (7) ve (8) numaralı alt bentlerinde belirtilen şartları taşımak,

          b) Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik, yaşlılık veya malullük aylığı almaya hak kazanmamış olmak,

          c) Bu kapsamda çalıştırılmalarına ilişkin olarak açtıkları davalardan ve/veya icra takiplerinden feragat edeceğine dair yazılı beyanda bulunmak,

          ç) En son çalıştığı idare ile daha önce kamu kurum ve kuruluşlarında alt işveren işçisi olarak çalıştığı iş sözleşmelerinden dolayı bu madde ile tanınan haklar karşılığında herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunmayacağını ve bu haklarından feragat ettiğine dair yazılı bir sulh sözleşmesi yapmayı kabul ettiğini yazılı olarak beyan etmek,

          kaydıyla, bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on gün içinde idaresinin hizmet alım sözleşmesinin yapıldığı birimine, sürekli işçi kadrolarında istihdam edilmek üzere yazılı olarak başvurabilirler. Başvuranların şartları taşıyıp taşımadıklarının tespiti, bu tespite itirazların karara bağlanması, şartları taşıyanların idarelerince belirlenen usul ve esaslara göre yapılacak yazılı ve/veya sözlü ya da uygulamalı sınava alınması, sınav sonuçlarına itirazların karara bağlanması ve sınavda başarılı olanların kadroya geçirilmesine ilişkin süreç bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren doksan gün içinde idarelerince sonuçlandırılır. Sınavlarda başarılı olanlar, varsa bu fıkranın (c) bendinde öngörülen davalardan feragat ettiklerini tevsik eden belgeyi ve/veya icra takibine konu alacaktan feragat ettiğine dair icra müdürlüğünden alınacak belgeyi ibraz etmek, bu fıkranın (ç) bendinde öngörülen sulh sözleşmesini ibraz etmek ve öngörülen şartları taşımaya devam etmek kaydıyla, sınav sonuçlarının kesinleşmesini müteakip, her bir sözleşme itibarıyla, yüklenicinin hakedişlerinin ödendiği bütçe, teşkilat ve birim/yerleşim yeri adına vize edilmiş sayılan sürekli işçi kadrolarına idarelerince topluca geçirilir. Bu fıkra kapsamında feragat edilen davalara veya takiplere ilişkin yargılama ve takip giderleri davacı veya takip eden üzerinde bırakılır ve taraflar lehine vekalet ücretine hükmolunmaz, hükmedilenler tahsil edilmez ve bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihe kadar tahsil edilenler ise iade edilmez. Bu fıkra kapsamında yapılacak sulh sözleşmelerinden damga vergisi alınmaz."

11. 4857 sayılı İş Kanunu'nun "İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı" başlıklı 25. maddesinin II. bendi ile son fıkrası şöyledir:

 

" Süresi belirli olsun veya olmasın işveren, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:

II- Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:

a) İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek, yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması.

b) İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması.

c) İşçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması.

d) İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması, işyerine sarhoş yahut uyuşturucu madde almış olarak gelmesi ya da işyerinde bu maddeleri kullanması.

e) İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması.

f) İşçinin, işyerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi.

g) İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi.

h) İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi.

ı) İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması.

İşçi feshin yukarıdaki bentlerde öngörülen sebeplere uygun olmadığı iddiası ile 18, 20 ve 21 inci madde hükümleri çerçevesinde yargı yoluna başvurabilir."

 

12. 4857 sayılı Kanun'un, yukarıda anılan 25. maddesinin atıfta bulunduğu 18. maddesinde, feshin geçerli sebebe dayandırılması kuralı getirilmiştir.

 

13. 4857 sayılı Kanun'un, yine 25. maddesinin atıfta bulunduğu "Fesih bildirimine itiraz ve usulü" başlıklı 20. maddesi şöyledir:

 

"İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle, İş Mahkemeleri Kanunu hükümleri uyarınca arabulucuya başvurmak zorundadır. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren, iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabilir. Taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı sürede iş mahkemesi yerine özel hakeme de götürülebilir. Arabulucuya başvurmaksızın doğrudan dava açılması sebebiyle davanın usulden reddi hâlinde ret kararı taraflara resen tebliğ edilir. Kesinleşen ret kararının da resen tebliğinden itibaren iki hafta içinde arabulucuya başvurulabilir.

Feshin geçerli bir sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.

Dava ivedilikle sonuçlandırılır. Mahkemece verilen karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde, bölge adliye mahkemesi ivedilikle ve kesin olarak karar verir."

 

14. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun "Görev" başlıklı 5. maddesişöyledir:

 

" İş mahkemeleri;

a) 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,

b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara,

c) Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara ilişkin dava ve işlere bakar."

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

A. İlk İnceleme

15. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL'ın Başkanlığında, Üyeler Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Ali ÖZGÜR'ün katılımlarıyla yapılan 19/06/2023 tarihli toplantısında; dosya üzerinde 2247 sayılı Kanun’un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, olay kısmında belirtildiği üzere tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada; idari yargı yerince adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş ve kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmakta olup, bunun üzerine kendine gelen davayı inceleyen adli yargı yerinin sahip olduğu seçenekler ile verdiği karar bakımından bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.

16. 2247 sayılı Kanun'un 14. maddesinde yer alan, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli ve idari yargı mercilerinin tarafları konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir. Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilir.” hükmüne göre, idare mahkemesinin kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olacak; hukuk alanında doğmuş bulunan bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilecektir.

 

17. 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesindeki “Adli ve idari yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.” hükmüne göre ise, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da ihtiva etmesi gerekir.

 

18. Kanun koyucu, 14. maddeye göre hukuk alanında olumsuz görev uyuşmazlığı doğması halinde her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma iradesini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme nazaran daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağını tanımıştır.

 

19. Olayda, adli yargı yerince, görevsizlik kararı verilmekle birlikte, bununla yetinilmemiş ayrıca görevli merciin belirtilmesi için dava dosyasının re’sen Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine de karar verilmiştir.

 

20. Bu haliyle, her ne kadar 2247 sayılı Kanun'da öngörülen yönteme uymamakta ise de, davanın taraflarınca başvuruda bulunulmadığı gözetilerek, adli yargı yerince re’sen yapılan başvurunun 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi kapsamında olduğunun kabulü ile Uyuşmazlık Mahkemesinin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması, gerek dava ekonomisine gerek Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluş amacına uygun olacağından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliğiyle karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

21. Raportör-Hâkim Murat UÇUR'un davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ'nin davada idari yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

22. Dava, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi statüsünde özel güvenlik görevlisi olarak çalışmakta iken davacının özel güvenlik kimlik kartının iptal edilmesi nedeniyle 4857 sayılı Kanun'un 25/2. maddesi gereğince iş akdinin feshedildiğinden bahisle feshin iptali ile işe iadesi talebiyle açılmıştır.

 

23. 657 sayılı Kanun'da düzenlenen memur ve sözleşmeli personel istihdamı şeklinin dışında kalan kişiler olarak belirtilen işçiler hakkında bu Kanun hükümlerinin uygulanmayacağına işaret edilmek suretiyle, kamu kurum ve kuruluşlarında statü hukuku dışında kalan istihdam şekli de benimsenmiş olup, kamuda çalışan işçiler hakkında özel bir yasal düzenleme de öngörülmemiş bulunduğundan, bunların iş hukukuna tabi oldukları kuşkusuzdur.

 

24. Dava dosyalarının incelenmesinden; davacının Van Valiliği Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünde sürekli işçi kadrosunda güvenlik görevlisi olarak görev yapmakta iken, özel güvenlik görevlisi kimlik kartı ve çalışma izninin yenilenmesi istemiyle Van Valiliğine yaptığı başvurunun güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması sebebiyle özel güvenlik görevlisi kimlik kartı ve çalışma izninin yenilenmesinin uygun görülmediği ve davacının bu gerekçeyle iş akdinin feshedildiği, işe iade istemiyle adli yargıda açtığı davanın reddine dair Van 2. İş Mahkemesinin 10/01/2019 tarih ve E.2018/612, K.2019/53 sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlığı 6. Hukuk Dairesinin 20/06/2019 tarih ve E.2019/1541, K.2019/2050 sayılı kararıyla esastan reddine karar verildiği, davacı tarafından idari yargıda Van Valiliğininözel güvenlik görevlisi kimlik kartı ve çalışma izninin yenilenmesinin uygun görülmemesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada Van 3. İdare Mahkemesinin 27/06/2019 tarih ve E.2018/2252, K.2019/1270 sayılı kararıyla işlemin iptaline karar verildiği, bu karar üzerinedavacı tarafından göreve başlatılması istemiyle davalı Van Valiliğine yapılan başvurunun ise, Gençlik ve Spor Bakanlığı yazısı dayanak alınarak, "herhangi bir sebeple işçi kadrolarının boşalması halinde hiçbir işleme gerek kalmaksızın kadrolarının iptal edilmiş sayılacağı" belirtilmek suretiyle reddedildiği, bu işlemin iptali istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

 

25. Bu duruma göre, davalı İdare ile davacı arasındaki hukuki ilişki İş Kanunu’na tabi hizmet sözleşmesine dayalı olarak kurulmuş bir iş hukuku ilişkisi niteliğini taşıdığından, davacının iş sözleşmesinin feshine ilişkin dava konusu işlemin, idarenin yetkili organı tarafından işveren sıfatıyla tesis edilmiş bir özel hukuk işlemi olduğu açıktır. Davacı hakkında davalı idare tarafından iş akdinin feshine dayanak gösterilen özel güvenlik kimlik kartının iptali ve buna ilişkin işlemin idari yargı yerince denetlenmesi hususları, iş akdinin feshi ile işe iade isteminin özel hukuk niteliğini ortadan kaldırmamaktadır.

 

26. Aksine bir düşünce, işverenin salt bir kamu kuruluşu olması nedeniyle, statü hukukuna tabi olmayan personeli hakkındaki tüm yazılı irade beyanlarının idari işlem niteliğinde görülerek, özel hukuk alanına dahil bulunan uyuşmazlıkların da idari yargı denetimine tabi kılınması sonucunu doğurur.

 

27. Belirtilen tüm bu hususlara göre; İş Kanunu’na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesiyle İş Mahkemelerinin görevli kılınmış olması, 7306 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesi ile de4857 sayılı İş Kanunu'nda düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına İş Mahkemelerinin bakacak olması karşısında, işçi olan davacı ile işvereni arasında iş akdinden doğan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.

 

 

28. Yukarıda belirtilen hususlar gözönünde bulundurularak; 2247 sayılı Kanun’un 19. maddesi kapsamında yapıldığı kabul edilen başvurunun reddi ile, Van 1. İş Mahkemesinin 24/06/2022 tarih ve E.2021/1457, K.2022/800 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. 2247 sayılı Kanun’un 19. maddesi kapsamında yapıldığı kabul edilen BAŞVURUNUN REDDİ ile, Van 1. İş Mahkemesinin 24/06/2022 tarih ve E.2021/1457, K.2022/800 sayılıGÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

 

  19/06/2023 tarihinde, OY BİRLİĞİYLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

 

            Başkan                       Üye                               Üye                                   Üye

          Muammer                   Nilgün                            Doğan                               Eyüp

            TOPAL                      TAŞ                            AĞIRMAN                    SARICALAR

 

 

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                                  Üye

                                               Ahmet                            Mahmut                            Ali

                                             ARSLAN                         BALLI                          ÖZGÜR