T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2014 / 1068

            KARAR NO : 2014 / 1119

            KARAR TR   : 29.12.2014

 

ÖZET :Davacı tarafından, davacı şirkete kasko sigortası poliçesi ile sigortalı aracın; davalı belediyenin kazmış olduğu çukurun yanındaki kum tümseğine kapılması  nedeni ile  meydana gelen trafik kazası  sonucu araçta oluşan zararın, olayda  kusuru bulunan davalıdan tahsili istemi ile açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. Maddesi gereğince ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı           : H.Sigorta A.Ş.

Vekili              : Av.H.T.   

Davalı            : Ankara B.B.

Vekili             : Av.D.B.G.

                        

O L A Y          : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 01.07.2012 tarihinde , davacı şirkete sigortalı olan 06 ZE 515 plakalı araçta; sigortalının Ankara Beşevler istikametinden Gazi Üniversitesi istikametine seyir halinde giderken belediyenin kazmış olduğu çukurun yanındaki kum tümseğin aracın sağ lastiğine kapılması sonucunda direksiyon hakimiyetini kaybederek orta refüje çarpması ve takla atması sonucu maddi hasar meydana geldiğini; sürücünün bu olayla ilgili herhangi bir kural ihlalinin olmadığını; daha önceden açılmış olan çukur ve çukurun açılması veya doldurulması için belediye tarafından yığılmış kum tümseğinin yola taşan kısmı için belediyece herhangi bir uyarı levhası veya ikaz edici bir levha konmamış olduğunu; davalı belediyeye söz konusu ödeme ile ilgili başvuruda bulunulduğunu ancak başvurularına bir cevap verilmediğini ve herhangi bir ödeme yapılmadığını, meydana gelen kaza sonucunda sigortalıya 14.08.2012 tarihinde 19.000 TL ödeme yapıldığını; aracın pert olması sonucunda sovtaj teklifleri alınarak en yüksek teklif yapana aracın 6400 TL ye satıldığını belirterek; fazlaya dair her türlü yasal talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla 01.07.2012 tarihinde meydana gelen kaza sonucunda zarar gören hak sahiplerine ödenen 12.600 TL tazminatın, davalı belediyenin hatasından dolayı ödeme tarihi olan 14.08.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemi ile 27.11.2012 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 8.İdare Mahkemesi: 30.11.2012 gün ve 2012/1786 Esas, 2012/1640 Karar sayılı kararı ile; dava konusu uyuşmazlığın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun uygulanmasına ilişkin bir tazminat davası olduğunu, anılan Kanunun 110.maddesi uyarınca davanın görüm ve çözümünde adli yargı mercilerinin görevli olduğunu belirterek, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, karar davacı vekiline 21.12.2012 tarihinde, davalı vekiline 24.12.2012 tarihinde tebliğ edilmiş olup, yasal süresi içerisinde taraflarca kanun yoluna başvurulmadığından karara şerh edildiği üzere 28.01.2013 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle; adli yargıda dava açmıştır.

Ankara 3.Asliye Ticaret Mahkemesi: 21.01.2013 gün ve 2012/716 Esas, 2013/11 Karar sayılı kararı ile; davanın hukuki dayanağının TTK 1301.m ve BK 49 ve devamı maddeler olduğunu, davacı sigortalısına taraf olanın sigorta şirketi olduğunu, davalı ile arasındaki ilişkinin ise bundan doğduğunu, davanın ticari bir dava olmayıp, haksız fiile dayalı tazminat davası olduğunu, davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini belirterek; Mahkemelerinin görevsizliği nedeni ile dava dilekçesinin reddine, dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş, verilen karar davacı vekiline 21.03.2013 tarihinde, davalı vekiline 10.05.2013 tarihinde tebliğ edilmiş, tarafların kararı temyiz etmemeleri üzerine karara şerh edildiği üzere 27.05.2013 tarihinde kesinleşmiştir.

Ankara 17.Asliye Hukuk Mahkemesi: 11.02.2014 gün ve 2013/302 Esas, 2014/95 Karar sayılı kararı ile; davanın, kasko sigorta sözleşmesine dayanılarak açılan trafik kazasından kaynaklanan, rücuen tazminat istemine ilişkin olduğu, yargı yolu kavramının, bir hukuk sisteminde herhangi bir davanın o hukuk sistemine dahil yargı kollarından hangisinde bakılacağını ifade ettiği, uyuşmazlığın hangi yargı kolunda bakılacağı hususunun, davanın genel koşullarından olup, mahkemece re'sen dikkate alınmasının gerektiği, bir kamu hizmeti görmekle yükümlü olan Ankara Büyükşehir Belediyesinin, belediye sınırları içerisinde bulunan ve kendi sorumluluğu altında bulunan yolların ve bu yol üzerinde bulunan bir kısım alt yapı hizmetlerinin yapımı ve onarımı sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi olmadığı, hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar yönünden idare aleyhine, tam yargı davasının idari yargı yerinde açılması gerektiği, esasen 2918 Sayılı KTK'nun hukuki sorumluluğa ilişkin 85. ve onu izleyen maddelerinde araç işletenin sorumluluğu düzenlendiği, idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluluğu bu yasa kapsamı dışında tutulduğu, somut olayda ise, davacı vekilinin, davalı idarenin, kazanın meydana gelmesinde yol ve alt yapı kusuru (yolda açılan çukurdan çıkan toprağın çukurun yanına konulduğu ve sigortalı aracın bu nedenle kaza yaptığı) bulunduğunu ileri sürerek işbu davayı açtığı dikkate alınarak, aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.(Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 12.09.2013 tarih, E. 2013/12062 K. 2013/12042”şeklindeki gerekçesi ile davanın yargı yolu bakımından reddine karar vermiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 17.Hukuk Dairesi: 03.06.2014 gün ve 2014/9756 Esas, 2014/8907 Karar sayılı kararı ile; onama kararı vermiş, verilen karar davacı vekiline 11.08.2014 tarihinde, davalı vekiline 08.08.2014 tarihinde tebliğ edilmiş olup, süresinde karar düzeltme talebinde bulunulmadığından, karara şerh edildiği üzere 09.09.2014 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili adli ve idari yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 29.12.2014 günlü toplantısında:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Yasa’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, davacı vekilinin istemi üzerine, adli yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, idari yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirketin kasko sigortalısı bulunan 06 ZE 515 plakalı araç sürücüsünün 01.07.2012 tarihinde Ankara Beşevler istikametinden Gazi Üniversitesi istikametine seyir halinde giderken davalı belediyenin kazmış olduğu çukurun yanındaki kum tümseğin aracın sağ lastiğine kapılması sonucunda direksiyon hakimiyetini kaybederek orta refüje çarparak takla atması nedeni ile araçta meydana gelen maddi zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 12.600 TL tazminatın 14.08.2012 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili istemi ile açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davanın, 01.07.2012 günü meydana gelen maddi hasarlı  trafik kazasında, belediyece daha önceden açılmış olan çukur ve çukurun açılması veya doldurulması için belediye tarafından yığılmış kum tümseğinin yola taşan kısmı için herhangi bir uyarı levhası veya ikaz edici bir levha konulmamış olması nedeni ile kusuru bulunan davalıdan, meydana gelen zararın tazmini istemi ile Ankara 8.İdare Mahkemesi’nde dava açıldığı, davanın görev yönünden reddedilmesi üzerine bu kez Ankara 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açıldığı, Ankara 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevsizlik kararı üzerine dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiği ve Ankara 17.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce de davanın görevden reddedilmesi üzerine davacının, 2247 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu’nun 14.maddesi uyarınca görevli yargının belirlenmesi istemi ile Mahkememize müracaat ettiği anlaşılmaktadır. 

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayrımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Ankara 17.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 17.Asliye Hukuk  Mahkemesi’nin 11.02.2014 gün ve 2013/302 Esas, 2014/95 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 29.12.2014 gününde Üye Eyüp Sabri BAYDAR’IN KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT