Hukuk Bölümü         2013/1834 E.  ,  2014/5 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacılar : 1- H.Y., 2- F.G.Y., 3- İ.Y., 4- I.Y., 5- G.K.

Vekili      : Av. M.B.

Davalılar  : Adli Yargıda

                1- C.Ş. 

Vekili      : Av. M.Y.

                  2- İçişleri Bakanlığı

Vekili      : Av. A.D.Y.

                  3- N. Sigorta A.Ş.

Vekili      : Av. Ö.G.

                 İdari Yargıda

                 İçişleri Bakanlığı 

Davacılar vekili dava dilekçesinde; davalı C.Ş.'in 35...... plakalı polis aracı ile 20.03.2010 tarihinde kaldırımda bulunan davacıların murisi S.Y.'e çarparak ölümüne neden olduğunu, aynı kazada biri ağır olmak üzere üç kişinin daha yaralandığını, davalı hakkında taksirle bir kişinin ölümüne, birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmasından dolayı İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/130 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, davalı sürücünün asli kusurlu olduğunu, yapılan yargılama sonunda da sanığın cezalandırılmasına karar verildiğini, kazaya sebep olan polis aracının malikinin İzmir Emniyet Müdürlüğü olduğunu ve İçişleri Bakanlığının da sorumlu olduğunu, muris S.E.'nin davacıların maddi ve manevi tek desteği olduğunu, kaza nedeni ile davacıların desteklerini kaybettiklerini, davacı H.'in murisin babası olduğunu, özürlü ve bakıma muhtaç olduğunu, davacı F.G.Y.'in murisin annesi, davacı İ.Y.'in murisin erkek kardeşi olduğunu, % 40 oranında özürlü olduğundan çalışamadığını, diğer davacılar I.Y.'in murisin kardeşi, G.K.nin ise murisin ablası olduğunu, davacıların davalı sigorta şirketine başvuruda bulunduklarını ve davacılardan H. Yücel'e 5.306,00 TL, F.G.Y.'e 5.872,00 TL ödeme yapıldığını ve ibraname imzalatıldığını, davacıların murisin ölümünden dolayı büyük bir yıkım yaşadıklarını, davalı sürücü polis memuru ile emniyetin baş sağlığına bile gelmemesi nedeni ile üzüntülerinin bir kat daha arttırdığını, ayrıca sürekli taciz edilerek şikayetten vazgeçmelerinin istendiğini, davalı polis memurunun 80 gün cezaevinde yatarak tahliye edildiğini belirterek, davacılar H. ve F.G.Y. için 30.000,00 er TL, İ.Y. için 15.000,00 TL, Gülay ve I.Y. için 7.500,00 er TL olmak üzere toplam 90.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalılardan C.Ş.ile İçişleri Bakanlığına müştereken ve müteselsilen ödetilmesine, ayrıca fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile davacılar H. ve F.G.Y. için 15.000,00 er TL, İ.Y. için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 40.000,00 TL maddi tazminatın da dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte sigorta şirketi poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere ve ödediği 11.178,00 TL mahsup edilmek sureti ile davalılara müştereken ve müteselsilen ödetilmesine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açılmıştır.

 İZMİR 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 24.6.2013 gün ve E: 2010/ 376, K: 2013/325 sayı ile, 1- Davalı C.Ş.hakkındaki davanın husumet nedeni ile reddine,

2- Davalı İçişleri Bakanlığı hakkındaki davanın yargı yolu bakımından görevsizlik nedeni ile reddine,

3- Davacı anne F.G.Y. için 4.947,44 TL, baba H.Y.için 6.124,58 TL, kardeş İ.Y. için 22.079,58 TL nin 08.07.2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak adı geçen davacılara verilmesine,

Davacılar F.G.Y. ve H. Yücel'in maddi tazminata ilişkin fazla isteklerinin reddine, karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacılar vekili bu kez, müvekkili H.Y.için 40.000,00 TL, müvekkili F.G.Y. için 40.000,00 TL, müvekkili İ.Y. için 30.000,00 TL, müvekkili I.Y. için 30.000,00 TL,  müvekkili G.K. için 30.000,00 TL olmak üzerer toplam 170.000,00 TL  Manevi tazminatın olay tarihi olan 20.03.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmesi istemiyle İçişleri Bakanlığına karşı İdari yargı yerinde dava açmıştır.

İZMİR 5. İDARE MAHKEMESİ: 1.10.2013 gün ve E: 2013/1290, K: 2013/265 sayı ile, 2918 sayılı Yasanın 85-90 ve 106. madde hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, kamu idare ve kurumlarına ait ve bu arada kamu hizmetine özgülenen motorlu araçların verdikleri zararlardan dolayı, trafik olaylarından doğan zararların özelliği göz önünde tutularak, kamu idare ve kurumlarının özel kişilerle eşit koşullarda ve aynı ilkelere göre sorumlu tutulmaları gerektiği, 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasası'nın getirdiği bu düzenlemeler gereğince kamu araçlarının verdikleri zararlardan dolayı idarenin , kamu hukuku kurallarına göre değil “işleten” olarak özel hukuk kurallarına göre sorumlu tutulabileceği, bu durumda, davalı idareye ait aracın karıştığı trafik kazası sonucu uğranıldığı ileri sürülen zararın ödetilmesi isteği ile açılan davanın, adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varıldığı, gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş bu karar kesinleşmiştir.

Davacılar vekillerince, adli ve idari yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğu öne sürülen olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunulmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri Baydar, Ali Çolak, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT‘nun katılımlarıyla yapılan 27.01.2014 tarihli toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari ve adli yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, polis memuru C.Ş.'in sürücüsü olduğu 35……. plaka nolu polis aracı ile ölümüne sebep olduğu S.Y.'in yakınları tarafından, hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen manevi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

                2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun, trafik kazalarına ilişkin yedinci kısmını izleyen hukuki sorumluluk ve sigorta hakkındaki sekizinci kısmının, “ İşleten ve Araç İşleticisinin Bağlı Olduğu Teşebbüs Sahibinin Hukuki Sorumluluğu” başlıklı birinci bölümünde aynı başlıkla yer alan 85. maddesi, değişik birinci fıkrasında “ Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” ve değişik beşinci fıkrasında  “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerini taşımakta; bu bölümün sonunda yer alan, 90. maddesinde. “ Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fillere ilişkin hükümleri uygulanır.” denilmekte; aynı kısmın “Özel Durumlar” başlıklı üçüncü bölümünde Devlete ve kamu kuruluşlarına ait araçların durumunu düzenleyen değişik 106. maddesi ise, “ Genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine ve belediyelere, kamu iktisadi teşebbüslerine ve kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların sebep oldukları zararlardan dolayı, bu Kanunun işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmüne yer verilmektedir.

                Anılan hükümlerin incelenmesinden, 106.maddede sayılan kamu kurum ve kuruluşlarının, sahip oldukları motorlu araçların sebep olduğu zararlardan dolayı idare hukuku kurallarına değil, bu Yasa’da düzenlenen “ işleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu” çerçevesinde Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümlerine tabi kılındığı; bu suretle 2918 sayılı Yasa’da, motorlu aracın işletilmesinden doğan zararların tazmini konusunda, motorlu aracın sahibinin özel ya da kamu tüzel kişisi olması bakımından bir farklılık gözetilmeyerek işaret edilen kamu kurum ve kuruluşlarının da özel hukuk tüzel kişileri gibi aynı esaslara göre sorumlu olduklarının kabul edildiği anlaşılmaktadır.

                Dosyanın incelenmesinden, polis memuru C.Ş.'in sürücüsü olduğu 35…… plaka nolu polis aracı ile ölümüne sebep olduğu S.Y.'in yakınları tarafından, davalı idarenin kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen manevi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini amacıyla görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

            Yukarıda sözü edilen Kanun hükümlerine ek olarak, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Belediye aleyhine idare mahkemesinde açılan başka bir tazminat talepli tam yargı davasında, İdare Mahkemesi 2918 sayılı Yasanın 110.maddesinin 1.fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına varmış, İdare Mahkemesinin bu iki cümlenin iptali istemiyle yaptığı başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi 8.12.2011 gün ve E:2011/124, K:2011/160 sayı; 8.11.2012 gün ve E:2012/118, K:2012/170 sayılı ve 28.5.2013 gün ve E:2013/59, K:2013/68 sayılı aynı içerikli kararları ile; “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun’dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir.                                                       Başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.” kararına varmıştır. Nihayet, aynı konuda Asliye Hukuk Mahkemesi’nce yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi 26.12.2013 tarih ve E:2013/68, K:2013/165 sayılı kararıyla; yasakoyucunun “haklı neden” ve “kamu yararı” gerekçesiyle idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargı organına bırakabileceği, davanın somutunda da 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile bu görevin adli yargıya bırakılmasında Anayasa’ya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle, maddenin iptal isteminin oy birliğiyle reddine karar vermiştir. Anayasa’nın 158. inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesinin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin 26.12.2013 tarih ve E:2013/68, K:2013/165 sayılı kararı, yasakoyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, 2918 Sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin bu nedenle Anayasa’ya aykırı olmadığına dair olup, esası itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasanın 158 inci maddesi uyarınca başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

2918 sayılı Yasa’nın anılan açık hükümleri karşısında, kamu idaresine ait motorlu aracın, trafik kural ve gereklerine tabi olarak karayolunda seyir halinde iken neden olduğu zararların tazmini istemiyle açılan davanın, işletenin hukuki sorumluluğu çerçevesinde özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu, dolayısıyla İzmir 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. 

SONUÇ   : Davanın görüm ve çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İzmir 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.6.2013 gün ve E: 2010/ 376, K: 2013/325 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 27.01.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.