Hukuk Bölümü 2000/34 E., 2000/43 K.

  • BÜYÜKELÇİLİKTE ÇALIŞAN KİŞİ
  • DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI YURTDIŞI KURULUŞUNDA SÖZLEŞMELİ ÇALIŞAN KİŞİ
  • KIDEM TAZMİNATI
  • 506 S. SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) [ Madde 134 ]
  • 657 S. DEVLET MEMURLARI KANUNU [ Madde 4 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 19 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 27 ]
  • 2577 S. İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU [ Madde 2 ]
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : Dışişleri Bakanlığının yurt dışı kuruluşunda (İran-Tahran Büyükelçiliği) 657 sayılı Yasa'nın 4/B. maddesine göre sözleşmeli personel olarak çalışmakta iken emekliye ayrılan davacı, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla, çalıştığı sürelere ilişkin kıdem tazminatı karşılığı 100,000,000.- liranın, emekliye ayrıldığı 31.10.1998 tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsiline hükmedilmesi istemiyle, 28.5.1999 gününde adli yargı yerinde alacak davası açmıştır.

    ANKARA 5. İŞ MAHKEMESİ; 14.9.1999 gün ve E: 1999/1524, K: 1999/1837 sayı ile, davacının sözleşmeli personel olduğunun anlaşıldığı, sözleşmeli personele ilişkin ihtilafların çözümünde idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. Davacı vekili, bu kez, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla, emeklilik nedeniyle kıdem tazminatı olarak 2,845,000,000.- liranın, emekliye ayrıldığı tarihten itibaren en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle, 5.10.1999 gününde idari yargı yerinde dava açmıştır. ANKARA 5. İDARE MAHKEMESİ; 29.2.2000 gün ve E: 1999/897 sayı ile, davacıya ait hizmet sözleşmesinin 5. maddesinde, sözleşmeli personelin 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'na tabi olduğunun kurala bağlandığı; 506 sayılı Yasa'nın 134. maddesinde yer alan, bu Kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görüleceği hükmü gereğince, anılan Yasa'ya tabi olduğu anlaşılan davacının, kıdem tazminatı istemiyle açtığı davanın özel hukuk hükümleri çerçevesinde görüm ve çözümünün adli yargı yerine ait olduğu kanaatine varıldığından bahisle ve daha önce adli yargı yerince görevsizlik kararı verildiği nedeniyle, görevli yargı merciinin belirlenmesi için 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesine göre Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına karar vermiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ali HÜNER'in Başkanlığında, Üyeler: Mahir Ersin GERMEÇ, Dr. Mustafa KILIÇOĞLU, Bekir AKSOYLU, Mustafa BİRDEN, Turgut ARIBAL ve Hıfzı ÇUBUKLU'nun katılımlarıyla yapılan 23.10.2000 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU'nun davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa EKİNCİ ile Danıştay Savcısı O. Cem ERBÜK'ün davada idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

    USULE İLİŞKİN İNCELEME:

    Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesi'nce anılan Yasa'nın 19. maddesinde öngörülen usul ve yönteme uygun biçimde başvuruda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmemiş, esas inceleme yapılmasına oybirliği ile karar verilmiştir.

    ESASA İLİŞKİN İNCELEME:

    Dava, Dışişleri Bakanlığı yurt dışı kuruluşunda 657 sayılı Yasa'nın 4/B. maddesine göre sözleşmeli personel olarak çalışan davacının, emekliye ayrılması nedeniyle tazminat ödenmesi isteminden ibarettir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun istihdam şekillerini düzenleyen değişik 4. maddesinde, kamu hizmetlerinin memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürüleceğine işaret edilmiş ve (B) bendinin birinci fıkrasında sözleşmeli personelin, kural olarak, kalkınma planı, yıllık proğram ve iş proğramlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde çalıştırılması öngörülmüş; aynı bendin üçüncü fıkrasında ise, birinci fıkrada öngörülen koşullardan ayrı olarak, kadrolu istihdamın mümkün olmadığı bazı hallerde, Bakanlar Kurulunca tespit edilecek esas ve şartlarla ve fıkrada sayılan bazı özel işlerde ve dış kuruluşlarda belirli bazı hizmetlerde sözleşmeli personel çalıştırılmasına olanak tanınmıştır.

    Bakanlar Kurulunun 6.6.1978 tarih ve 7/15754 sayılı kararı ile belirlenen ve 28.6.1978 tarih ve 16330 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar"ın 1. maddesinde, genel bütçeye dahil dairelerde, katma bütçeli idarelerde, döner sermayeli kuruluşlarda, belediyelerde, özel idarelerde ve kamu iktisadi teşebbüslerinde (sermayesinin yarısından fazlası yukarıda sayılan kuruluşlara ait olanlar dahil) özel bütçeli idareler ile 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamı dışında kalan kuruluşlarda (85/9154 sayılı B.K.K. ile eklenmiştir.) sözleşme ile çalıştırılacak personel hakkında bu Esaslarda yer alan hükümlerin uygulanacağı belirtilmiş; 2. maddesinde, sözleşmeli personel: mevzuatına uygun olarak birinci maddede belirtilen kuruluşlarda sözleşme ile çalıştırılan ve

    işçi sayılmayan kamu görevlileri olarak tanımlanmıştır. Olayda davacının, 657 sayılı Yasa'nın 4/B. maddesi ile 6.6.1978 tarih ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının eki Esasların 14. maddesine göre düzenlenen sözleşme ile çalıştırıldığı anlaşılmakta olup, anılan yasal düzenlemelere göre işçi sayılmayan "kamu görevlisi" olduğu; öte yandan, idare hukuku esaslarına göre düzenlenen hizmet sözleşmesinin de "idari sözleşme" niteliği taşıdığı tartışmasızdır.

    İdarenin, kamu görevlisi sayılan personeli ile arasındaki ilişki, idare hukuku ilkelerine dayanan ve idare hukuku ilkeleriyle düzenlenen bir kamu hukuku ilişkisidir. Hernekadar, hizmet sözleşmesinin 5. maddesi ile, davacı Sosyal Sigortalar Kanunu'na tabi kılınmış ise de, personelin bağlı olacağı sosyal güvenlik kurumunu belirleyen bu hüküm, taraflar arasındaki kamu hukuku ilişkisini değiştiremez ve ortadan kaldıramaz. Öte yandan, davacının kıdem tazminatı talep etmiş olması da görevli yargı yerini belirleyecek bir ölçüt değildir.

    Bu duruma göre ve anılan Esasların 7. maddesine paralel olarak hizmet sözleşmesinin 16. maddesinde, görevin sona ermesi veya işten ayrılma hallerinde ilgiliye tazminat ödenip ödenmeyeceğine ilişkin düzenlemeye yer verilmiş olması karşısında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-c. maddesinde belirtilen idari sözleşmeden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlık kapsamındaki davanın görüm ve çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu kuşkusuzdur.

    Açıklanan nedenlerle, Ankara 5. İdare Mahkemesi'nce 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesine göre yapılan başvurunun reddi gerekmektedir.

    SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 5. İdare Mahkemesi'nce yapılan başvurunun REDDİNE, 23.10.2000 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ İLE karar verildi.