Hukuk Bölümü         2012/52 E.  ,  2012/79 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : H.A.

Vekili             : Av. M.K.

Davalı            : Olur Kaymakamlığı (Tarım İlçe Müdürlüğü)

O L A Y          : Olur Kaymakamlığı Tarım İlçe Müdürlüğü’nün 06.06.2006 gün ve 647 sayılı Para Cezası Kararı ile, yurtiçi veteriner sağlık raporsuz hayvan sevki nedeniyle, 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu’nun 47.maddesinin b bendi uyarınca Davacıya 2.470.00 YTL idari para cezası verilmiştir.

Davacı, para cezasının kaldırılması istemiyle adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

OLUR SULH CEZA MAHKEMESİ: 09.02.2007 gün ve D. İş No: 2007/3, K:2007/3 sayı ile Davanın,  3285 Sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu’nun 47 maddesinin b fıkrası gereğince idari makam tarafından verilen idari para cezasının iptaline ilişkin olduğu; 01.06.2005 tarihinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun yürürlüğe girmesi karşısında, bu Kanunun diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımlar ile bunlara karşı yapılacak itirazlara ilişkin görev hükümleri üzerindeki etkisinin incelenmesinin gerektiği,  Kabahatler Kanunu Tasarısı Gerekçesinde özetle, bu düzenleme ile, özellikle ekonomik hayata ilişkin düzenlemelerde kazuistik olarak idari ceza yaptırımı öngören ve bir sistemden yoksun olan hükümlerin önüne geçebilmek ve ayrıca hukuk uygulamasında birliği ve hukuk güvenliğini temin etmek amacıyla, belirlenen genel ilkelerin, özel kanunlarda tanımlanan kabahatler hakkında da uygulanmasının sağlanacağının belirtildiği, Kabahatler Kanunu'nun birinci maddesinde "Bu Kanunda; toplum düzenini, genel ahlakı, genel sağlığı, çevreyi ve ekonomik düzeni korumak amacıyla; a) Kabahatlere ilişkin genel ilkeler, b) Kabahatler karşılığında uygulanabilecek olan ilişkin kararlara karşı kanun yolu, e) İdari yaptırım kararlarının yerine getirilmesine ilişkin esaslar, belirlenmiş ve çeşitli kabahatler tanımlanmıştır." denilerek Kanunun amaç ve kapsamının belirlendiği; ikinci kısmında yer alan 32 ila 43. maddelerinde, Türk Ceza Kanunu kapsamı dışında kalan çeşitli kabahatler sayılarak, bu eylemlere yaptırımlar öngörüldüğü;   anılan Kanun'un 2. maddesinde, "kabahat" deyiminden, kanunun karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlığın anlaşılacağı; 16. maddesinde, kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımların "idari para cezası" ve "idari tedbirler"’den ibaret bulunduğu; "idari tedbirler"in de mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler olduğunun belirtildiği; Kabahatler Kanunu'nun "Genel kanun niteliği" Başlıklı İlk halinde 3. maddesinde, "Bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır." denildiği; bu Kanun'un genel hükümleri arasında yer alan 27. maddesinin (1) numaralı bendinde, idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren engeç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabileceğinin öngörüldüğü, buna göre, Kabahatler Kanunu'nun belirlediği ilke ve esaslara uyan diğer kanunlardaki idari para cezaları ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırımlara karşı yapılacak itirazlarda sulh ceza mahkemesinin genel görevli kılındığı; ilk dereceli Sulh Ceza Mahkemelerinin Kabahatler Kanunun ilgili hükümlerini itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine götürmeleri üzerine Anayasa Mahkemesinin 2005/108 E, 2006/35 K sayılı, 01.03.2006 tarihli Kararıyla Kabahatler Kanunun 3.maddesinin iptal edildiği;  Anayasa Mahkemesinin kararı R.G 22.07.2006 tarihinde yayımlanmış ve iptal kararının resmi gazetede yayımından itibaren 6 ay sonra yürürlüğe girmesinin öngörülmüş olduğu;  Anayasa Mahkemesinin iptal kararının 22.01.2007 tarihinde yürürlüğe girmesi beklenirken daha yürürlüğe girmeden bu sefer kanun koyucunun 5560 sayılı kanunun 31. maddesi ile 5326 sayılı Kabahatler Kanunun 3.maddesini yeniden düzenlediği;  Madde 3.­(Değişik: 5560- 6.12.2006 / m.31)(1) Bu Kanunun; a) İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, b) Diğer genel hükümleri, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır, şeklinde düzenleme yapıldığı,  düzenlemenin Anayasa Mahkemesinin Kararına uygun olduğu;  bu haliyle idari yaptırım kararlarına karşı Sulh Ceza Mahkemesinin görevlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacak hale geldiği;  3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu’nun özel düzenleme içeren kanun olduğu; bu kanunun madde 56 - Bu Kanunda yazılı yasak fiiller hakkında yetkili memurlar tarafından tanzim olunacak zabıt varakaları aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir. (Ek fıkra: 4854 - 24.4.2003 / m.5) Bu Kanunda yazılı olan idari para cezaları o yerin en büyük mülki amiri tarafından verilir. Verilen idari para cezalarına dair kararlar ilgililere 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. İtiraz, zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. Bu Kanuna verilen idari para cezaları 21.7.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarını Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur. hükmünün bulunduğu;  bu hükmün açıkça yürürlükten kaldırılmadığı,  01.06.2005 tarihinden 5560 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 19/12/2006 tarihine kadar geçen zaman zarfında özel yasalarda idari yargı görevli olsa bile kabahatler kanunu gereğince idari yaptırım kararlarında sulh ceza mahkemesinin görevli kılındığı, fakat Kabahatler Kanunun 5560 sayılı yasayla değişik 3.maddesi gereğince, özel yasada düzenleme var ise Sulh Ceza Mahkemelerinin idari yaptırım kararına bakmakla görevli bulunmadığı; bu nedenle davacıya kesilen idari para cezasında 3285 sayılı Kanunun 56.maddesine 4854 sayılı yasayla eklenen düzenleme ve 5560 sayılı yasayla değişik Kabahatler Kanunun 3. maddesi yürürlüğe giremeyen Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gözetildiğinde mahkemelerinin görevli olmadığı, görev kamu düzenine ilişkin olduğundan görevsizlik kararı verildiği;  Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 10.04.20003-sayı-7-57-8570 ve Uyuşmazlık Mahkemesi'nin E:1999/136 ve K:1999/33 sayılı ve Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 29.05.1995 gün ve E:1994/3576 K:1995/693 sayılı ilamı nazara alınarak 2577 sayılı Yasanın 9. md uyarınca idari yargı yerinin görevine girdiği halde Adli, Askeri, yargı yerlerine açılıp görev yönünden reddedilen davalarda, anılan kararın kesinleşmesini izleyen günden itibaren 30 gün içinde görevli mahkemeye dava açabileceklerinden, itiraz edene 4709 sayılı yasayla değişik Anayasa'nın 40/2 md gereği görevli mahkemenin Erzurum İdare Mahkemesi olduğu ve dava açma süresinin kararın kesinleşmesinden itibaren 30 gün olduğunun bildirilmesine karar verilmiş olduğu,  T.C Yargıtay 2.Ceza Dairesi’nin E:2001/12396, K: 2001/144491 T:13.07.2001 tarihli ilamı nazara alınarak adli yargı yeri dışında bir merciin görevli olduğuna ilişkin olarak 1412 sayılı yasanın 263.maddesi uyarınca verilen görevsizlik kararlarının temyiz kabiliyeti bulunduğu gerekçesiyle; 3285 sayılı Yasanın 47 ve 56. maddeleri gereği idari para cezasına itirazın denetimi idari yargı yerine ait olduğundan mahkemelerinin 5271 sayılı Yasanın 223.maddesi gereğince görevsizliğine, görevli mahkemenin Erzurum İdare Mahkemesi olduğuna karar vermiş; davacı vekilinin itirazı Olur Asliye Ceza Mahkemesi’nin bila tarih,  Değ. İş. No:2011/13 sayılı kararıyla kesin olarak reddedilmiştir.      

Bu kez davacı vekili, söz konusu para cezasının iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ERZURUM 2. İDARE MAHKEMESİ: 6.1.2012 gün ve E: 2011/1876 sayı ile, dosyanın incelenmesinden; davacı vekili tarafından, müvekkili hakkında 3285 Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu hükmüne aykırı fiili nedeniyle tesis edilen 6.6.2006 gün ve 647 sayılı idari para cezası işleminin iptali istemiyle Olur Sulh Ceza Mahkemesi'nde 15.1.2007 tarihinde dava açıldığı, adı geçen Mahkemece 9.2.2007 tarih ve D.iş No:2007/03 sayılı kararla, uyuşmazlıkta idari yargının görevli olduğu kanaatine varılarak davanın görev yönünden reddedildiği, bu karara karşı davacı vekili tarafından Yargıtay nezdinde temyiz başvurusu yapıldığı, Yargıtay aşamasında 9.7.2008 gün ve 2007/40786 sayılı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tebliğnamesinde; "hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 456. maddesiyle değişik 56. maddesinde idari cezaya itiraz halinde idari mahkemenin görevli olduğuna dair hüküm kaldırılmış olduğundan, Sulh Ceza Mahkemesi’nin yeniden görevli olduğu anlaşılmakla, Yasaya aykırı bulunduğundan hükmün CMUK'un 321. maddesi uyarınca bozulması" gerektiğinin belirtildiği, ancak 26.9.2011 gün ve E: 2008/13374, K:2011/16295 sayılı Yargıtay 7. Ceza Dairesi kararı ile Olur Sulh Ceza Mahkemesi kararının temyizinin mümkün olmadığı, 5271 sayılı CMK'nın 268. maddesi uyarınca karara itiraz edilebileceğinin ve bu kapsamda temyiz dilekçesi itiraz mahiyetinde kabul edilerek mahallinde değerlendirilmek üzere dosyanın incelenmeksizin iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na tevdiine hükmedildiği, anılan karar sonrasında Olur Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2.11.2011 tarihli kararı ile dosyanın itiraz incelemesi için Olur Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderildiği, Olur Asliye Ceza Mahkemesi'nin D. İş. No:2011/13 sayılı kararı ile de görevsizlik kararına yapılan itirazın kesin olmak üzere reddedildiği ve bu karar üzerine de 9.12.2011 havale tarihli dilekçe ile idari para cezasının iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığının anlaşıldığı; işlem tarihinde yürürlükte bulunan 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu'nun 56. maddesinin 2. fıkrasında; "Bu Kanunda yazılı olan idari para cezaları o yerin en büyük mü/ki amiri tarafından verilir. Verilen idari para cezalarına dair kararlar ilgililere 11/02/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz üzerine verilen karar kesindir." kuralı bulunmaktayken; anılan hükmün 8.2.2008 tarihli ve 26781 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun'un 456. maddesiyle; "Bu Kanunda yazılı olan idari yaptırımlara mahalli mülki amir tarafından karar verilir." şeklinde değiştirildiği, ayrıca 3285 sayılı Kanun uyarınca uygulanan idari para cezasına karşı idare mahkemelerinde dava açılacağı yönünde herhangi bir kural konulmadığı;  diğer taraftan; 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 3. maddesinde "Bu Kanunun; a) İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, b) Diğer genel hükümleri, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün filler hakkında uygulanır'; 27/1 maddesinde ise "İdari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşir" düzenlemelerinin yer aldığı; aktarılan hükümlere göre, idari para cezalarına karşı yapılacak itirazlarda idare mahkeme/erinin görevli olduğu yönünde özel bir görev kuralının bulunmaması halinde görevli mahkemenin sulh ceza mahkemeleri olacağı; bu durumda; 3285 sayılı Kanun'un 47. maddesine istinaden verilen idari para cezasına ilişkin işleme karşı yapılacak itiraza bakmakla görevli olan idare mahkemelerinin, var olan görev kuralının 5728 sayılı Kanun'un 456. maddesiyle kaldırılmış olması ve anılan Kanunda, görev konusundaki düzenlemenin değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair bir hüküm bulunmaması, öte yandan, yürürlükteki mevzuatta da idare mahkemelerinin görevli olduğuna yönelik başkaca özel bir düzenlemenin yer almaması karşısında, uyuşmazlığın çözümünde, 5326 sayılı Kanun'un 3. ve 27/1 maddeleri gereği sulh ceza mahkemelerinin görevli bulunduğu; ayrıca, işlem tarihinde yürürlükte bulunan 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanun’u, 13.6.2010 gün ve 27610 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 11.6.2010 gün ve 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu'nun 47. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğu, 5996 sayılı Kanun'da da idari para cezalarına itiraz konusunda İdare Mahkemeleri’nin görevli olduğuna dair özel bir hüküm bulunmadığı gerekçesiyle; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve işleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi gereğince, Olur Sulh Ceza Mahkemesi'nin 9.2.2007 tarih ve D.iş No:2007/03 sayılı kararı ile görev yönünden reddedilen ve Mahkemelerinde açılmış bulunan işbu davanın çözümünün, adli yargının görev alanına girdiği kanaatine varılmış olduğundan, dava dosyası ve ekleri ile Olur Sulh Ceza Mahkemesi'nin D. İş. No:2007/03 sayılı dosyalarının görevli merciin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, davanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi'nce görevli merciin belirlenmesine ilişkin karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 09.04.2012 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...” açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.      

İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu’nun 47.maddesinin b bendine göre verilen para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.           

3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu’nun 47.maddesinin (b) bendinde, (Bu Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrası ile 24 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak şartıyla;) 22 nci maddenin dördüncü fıkrasında belirtilen menşe şahadetnamesiz ve veteriner sağlık raporsuz olup menşei ile menşeinde salgın hastalık olmadığı tespit edilen hayvanları naklederken veya naklettirirken 23 üncü maddede belirtilen görevliler tarafından yakalanan veya ele geçirilen hayvan sahiplerine yediyüzelli Türk Lirası, idarî para cezası verileceği düzenlenmiş; 56. maddesinin 4854 sayılı Kanun’un 5. maddesi ile eklenen 2. fıkrasında, bu Kanunda yazılı olan idari para cezalarının o yerin en büyük mülki amiri tarafından verileceği, verilen idarî para cezalarına dair kararların ilgililere 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edileceği, bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebileceği, itirazın, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmayacağı, itiraz üzerine verilen kararın kesin olduğu, itirazın, zaruret görülmeyen hâllerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılacağı, bu Kanuna göre verilen idarî para cezalarının 21.7.1953 tarihli ve 6183 sayılı Âmme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunacağı öngörülmüşken; 56. madde, 23.1.2008 gün ve 5728 sayılı Kanun’un 456. maddesiyle, “Bu Kanunda yazılı olan idarî yaptırımlara mahallî mülkî amir tarafından karar verilir” şeklinde değiştirilmiştir. 5728 sayılı Kanun hükümleri 8.2.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu’nda yapılan değişiklikle idari para cezasına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir.

13.6.2010 gün ve 27610 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 11.6.2010 tarihli ve 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nun 47. maddesinde, (3) 8/5/1986 tarihli ve 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır.”; 48. maddesinde, “(3) Mevzuatta bu Kanun ile yürürlükten kaldırılan kanunlara yapılan atıflar bu Kanunun ilgili hükümlerine yapılmış sayılır.”; ve 49. maddesinde, “(1) Bu Kanunun;

a) 46 ncı maddesinin birinci fıkrası, 1/4/2010 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

b) 31 inci maddesinin birinci fıkrası, 33 üncü maddesi, 46 ncı maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları ile geçici 1 inci maddesinin dördüncü fıkrası yayımı tarihinde,

c) Diğer hükümleri yayımı tarihinden itibaren altı ay sonra,

yürürlüğe girer” denilmiştir.

Diğer taraftan anılan Kanun’un “Cezaların Uygulanması, Tahsili ve İtirazlar” başlıklı 42.maddesinde, “ (1) Bakanlık tarafından istenen resmî evrakta tahrifat veya sahtecilik yaparak Bakanlığı yanılttığı tespit edilenlerin işlemleri durdurulur ve savcılığa suç duyurusunda bulunulur.

(2) Bu Kanunda belirtilen idarî yaptırımları uygulamaya, il tarım müdürü yetkilidir. İl tarım müdürü bu yetkisini ilçe tarım müdürlerine yazılı olarak devredebilir. Ancak, resmî kontroller sırasında, insan sağlığı, gıda ve yem güvenilirliği, bitki ve hayvan sağlığı açısından tehlike oluşturması ve acil tedbirleri gerektirmesi durumunda, idarî para cezaları hariç olmak üzere diğer idarî yaptırımları uygulamaya kontrol görevlisi de yetkilidir. Verilen idarî para cezaları otuz gün içinde ödenir.

(3) İtlaf ve imha işlemleri, tüm masrafları sahibi tarafından karşılanmak üzere Bakanlık gözetiminde gerçekleştirilir. Malların sahipsiz yakalanması durumunda masraflar Bakanlık bütçesinden karşılanır.

(4) Sahipleri tarafından piyasadan toplatılması gereken canlı hayvan ve ürünlerin sahibi veya sorumlusu tarafından toplatılmaması durumunda Bakanlık tarafından toplatılır, toplatma masrafının iki katı tutarın sorumlular tarafından ödenmesi için bir aylık ödeme süresi verilir.

(5) Bu Kanunda verilen süreler içinde ödenmeyen tutarlar ile belirlenen idari para cezaları, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Olayda, para cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmış olup, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nda da idari para cezası verilecek hususlar düzenlenmiş; ancak, idari para cezasına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir.

Öte yandan; 30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesiyle değiştirilen 3. maddesinde, " (1) Bu Kanunun;

            a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

            b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,           

          uygulanır"; Kanunun “Başvuru yolu” başlıklı  27. maddesinin 1. fıkrasında ise, "İdari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşir" düzenlemeleri yer almıştır.

          Bu düzenlemeye göre; Kabahatler Kanunu’nun, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.

          Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

          Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

          Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

          İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanununu  yürürlükten kaldıran 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nda da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır.

          Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacak olması nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile Sulh Ceza Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Erzurum 2.İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Olur Sulh Ceza Mahkemesi’nce verilen 09.02.2007 gün ve D. İş No: 2007/3, K:2007/3 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 09.04.2012 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.