T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           CEZA BÖLÜMÜ

           ESAS     NO : 2017/9

           KARAR NO : 2017/12

           KARAR TR  : 20.03.2017

 

 ÖZET: Sahil Güvenlik personeli olan sanık hakkında açılan kamu davasının, 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu’nun 21. maddesinin birinci fıkrası (e) bendinde, Sahil Güvenlik personeline sadece askeri görev verildiği takdirde bu görevlerden doğan suçlarda askeri mahkemelerde yargılanabile-cekleri düzenlendiğinden ve  yüklenen eylem-lerin de askeri bir görev sırasında işlenmediği anlaşıldığından, ADLİ YARGI yerinde gö-rülmesinin gerektiği hk.

     

 

 

                                     

 

 

 

K A R A R

 

 

 

            Davacı            : K.H.

            Sanık              : O.G.

                         

OLAY            : Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı’nca, Samsun Sahil Güvenlik Karadeniz Bölge Komutanlığı TCSG-121 Komutanlığı emrinde motor astsubayı olarak görevli sanık SG Mot.Kd.Bçvş. O.G.’nin, Nisan 2010-Mart 2011 tarihleri arasında, gemi motorinini müteaddit defalar sivil sanık E.A.’a verdiği, ancak TCSG-121 Komutanlığına ait olan “makine jurnali”, “makineye verilen komuta jurnali”, “aylık devri çark cetvelleri” ve “gemi jurnali” kayıtlarının sanık SG Mot.Kd.Bçvş. O.G. tarafından tutulması nedeniyle gemi kayıtlarında herhangi bir fazla yakıt tüketiminin, dolayısıyla hazine zararının tespit edilemediği belirtilerek, SG Mot.Kd.Bçvş. O.G.’nin hizmet ve görevi gereği muhafaza, denetim sorumluluğu altında bulunan gemi motorinini mal edinmek kastıyla sivil sanık E.A.’a verdiği, sivil sanık E.A.’ın da SG Mot.Kd.Bçvş. O.G.’nin eylemine iştirak ettiği, bu suretle sanıkların iştirak halinde Askeri Ceza Kanunu’nun 131. maddesinde düzenlenen zimmet suçunu zincirleme olarak işledikleri sonucuna varıldığı;

353 sayılı Kanun’un 12. maddesinde, “Askeri mahkemelere ve adliye mahkemelerine tabi kişiler tarafından bir suçun müştereken işlenmesi halinde eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı bir suç ise sanıkların  yargılanmaları askeri mahkemelere; eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı olmayan bir suç ise adliye mahkemelerine aittir.” düzenlemesi mevcut ise de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilen kararlardan, sivil şahısların askeri mahkemelerde yargılanmaları sonucu verilecek kararların adil yargılama hakkının ihlali olarak kabul edileceği anlaşıldığından,  sivil şahısların askeri mahkemelerde yargılanmalarına olanak tanıyan düzenlemelerin uygulanmaması, adil yargılama hakkının ihlal edilmemesi bakımından, Anayasa’nın 90. maddesinin son fıkrası kapsamında uluslararası antlaşma esas alınarak sivil şahısların yargılanmasının adliye mahkemelerinde yapılması gerektiği, mevcut yasal düzenlemeler ve içtihatlar dikkate alınarak asker kişi ile sivil kişi tarafından iştirak halinde  işlenen soruşturma konusu zincirleme zimmet suçu yönünden her iki sanığın adli yargı makamları önünde yargılanmasının gerektiği, dolayısıyla şüpheliler hakkındaki soruşturmanın da adli yargı makamları tarafından yapılması gerektiği açıklanarak verilen görevsizlik kararı üzerine;

 

Bafra Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 14.1.2014 gün ve E:2014/90, K: 2014/7 sayılı iddianamesiyle,  TCSG-121 Komutanlığı emrinde görevli sanık S.G.Mot.Kd.Bçvş O.G.’nin,  2010 yılı Nisan ayı ile 2011 yılı Mart ayı tarihleri arasında, görev yaptığı geminin motorinini müteaddit defalar, Sinop İlinde gemi motor tamir işleri ile  uğraşan Onaran Ticaret isimli firmanın sahibi sivil sanık E.A.’a verdiği, sanık E.A.’ın kendisine ait araç ile gemiye geldiği ve sanık S.G.Mot.Kd.Bçvş O.G.’nin talimatları doğrultusunda motorinin sanık E.A.’ın aracında bulunan bidon veya tanka nakledildiği, TCSG-121 Komutanlığına ait  makine  jurnali, makineye verilen komuta jurnali gibi kayıtların sanık O.G. tarafından tutulduğu, bu kayıtlarda fazla bir yakıt tüketiminin bulunmadığı, sanığın durumun anlaşılmaması için kayıtlarda düzenleme yaptığının bilirkişi raporu ve tanık beyanlarından anlaşıldığı, böylece sanıkların “resmi belgede sahtecilik, zimmet ve zimmet  suçuna iştirak etmek” suçlarını   işledikleri ileri sürülerek, sanık O.G.’nin eylemine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 212. maddesinin yollaması ile 204/2, 43/1,53/1,1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 131/1, 43/1,53/1., sanık E.A.’ın eylemine uyan 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun  131/1, 43/1,53/1. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmıştır.

 

BAFRA AĞIR CEZA MAHKEMESİ: 20.1.2014 gün ve E:2014/21, K:2014/2 sayıyla; sanıklardan  birinin  asker  kişi  olup, yüklenen suçun da Askeri Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş olduğu anlaşıldığından 353 sayılı Kanun’un 9. maddesi uyarınca  sanıkları  yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne gönderilmiştir.

 

DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 23.8.2016 gün ve E:2014/184, K:2016/123 sayıyla; öncelikle, sanıklardan E.A.’ın sivil kişi olması nedeniyle, dava  dosyasının  sanık  E.A.  hakkında açılan kamu davası yönünden ayrılmasına, Mahkemenin 2014/185 esasına kaydedilmesine karar vermiş, Mahkemenin 2014/184 esas sayılı dosyası üzerinden sanık O.G. hakkında açılan kamu davasının yargılamasına devam olunmuş;

27.7.2016 gün ve 29783 sayılı Resmi Gazete’nin 2’nci Mükerrer sayısında yayımlanarak yürürlüğe giren 668 sayılı “Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler İle Bazı Kurum Ve Kuruluşlara  Dair Düzenleme Yapılması  Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin 23 ve devamı  maddeleri ile 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu’nda değişiklikler yapıldığı, bu bağlamda, 668  sayılı  Kanun Hükmünde Kararnamenin 23. maddesi ile değişik 2692 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile, Sahil Güvenlik Komutanlığının, (silahlı bir güvenlik kuvveti iken) silahlı bir genel kolluk kuvveti olarak tanımlandığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin kadro ve kuruluşundan çıkarılarak tamamen İçişleri  Bakanlığına  bağlandığı, Kanun Hükmünde Kararnamenin 25. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa (md.36) “Sahil Güvenlik Hizmetleri Sınıfının” ilave olunduğu, yine Kanun Hükmünde Kararnamenin 31. maddesi ile değişik 2692 sayılı Kanun’un “Disiplin ve soruşturma usulleri” başlıklı 21. maddesi (e) bendinin; “Sahil Güvenlik personeline askeri görev verildiği takdirde bu  görevlerden  doğan suçlarda  353 sayılı Askeri Mahkemeler  Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu hükümleri uygulanır.  Bu  suçların muhakemesi, Sahil Güvenlik personelinin emrine  verildiği  askeri birlik personelini muhakeme etmekle görevli ve yetkili olan askeri mahke-mede görülür”  şeklinde  düzenlendiği  ve ayrıca  anılan Kanun Hükmünde Kararnamenin 35. maddesi ile  2692 sayılı Kanun’un  6, 9 ve 10. (Sahil Güvenlik Komutanlığı personeli görevlerini, 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İçhizmet  Kanununa  tabi olarak kendi emir ve komuta bağlantısı içerisinde yapar) 11,16, 20, 21/A, 21/B  ve 22. maddelerinin  ilga  edildiğinin  görüldüğü, yine 15.8.2016 gün ve 671  sayılı Kanun  Hükmünde  Kararnamenin  29. maddesi  ile, 2692  sayılı Sahil Güvenlik Komu-tanlığı  Kanunu’nun  3.  maddesinin  ikinci fıkrasındaki  “askeri personel” ibaresinin “kolluk perso-neli” şeklinde  değiştirildiği, Anayasanın  145.  maddesinin  ikinci  fıkrasına  göre, savaş hali  hari-cinde asker olmayan kişilerin askeri mahkemelerde yargılanmasının  mümkün olmadığı belirtilerek, bu düzenlemeler  karşısında,  Sahil  Güvenlik  Komutanlığı  mensubu  olan  subay ve  astsubaylar dahil  görevli  personelin  Askeri mahkemelerin görev ve yetki alanını belirleyen 353 sayılı Kanun dairesinde asker kişi sıfatlarının  bulunmadığı, barış  zamanında  asker olmayan bu komutanlık personelinin askeri mahkemelerde yargılanmaları ile ilgili  öngörülen tek istisnanın “askeri görev verilerek askeri bir birlik emrine alınmaları hali ile birlikte görev suçlarına” münhasır olduğu, bunun haricinde artık askeri  mahkemelerde  yargılanamayacakları gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi üzerine, dava dosyası  Bafra Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiştir.

 

Bafra Ağır Ceza Mahkemesi, 7.12.2016 gün ve E:2016/194, K:2016/214 sayılı kararı ile,  668 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 31. maddesi ile değişik 2692 sayılı Kanun’un 21. maddesi  (e) bendinde sahil güvenlik personeline askeri görev verildiği taktirde bu görevden doğan suçların muhakemesinin  Askeri  Mahkemelerce  yapılacağının düzenlendiği, sanığın suçu işlediği esnada askeri  görevini  yerine getirmekte olduğu, bu nedenle muhakemesinin Askeri Mahkemelerce yapıl-ması gerektiği kanaatine varıldığı açıklanarak,  yargılamanın askeri yargı yerine ait olduğu gerek-çesiyle görevsizlik kararı vermiş, dava dosyası, aynı Mahkemece, Mahkememize gönderilmiştir.

 

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Nuri NECİP-OĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler; Kenan YUMUŞAK, Osman ATALAY, Gökhan KARABURUN, Mehmet AVCIOĞLU, Sevilay TEMİZYÜREK BATIR, Remzi İĞREK’in katılımlarıyla yapılan 20.03.2017 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME:Yapılan incelemede, adli yargı yerince,  sanık O.G. hakkında kendisine  açılan  kamu davası sonucunda 20.1.2014 gün ve E:2014/21, K:2014/2 sayıyla görevsizlik kararı verildiği ve bu kararın kesinleştiği, ancak askeri yargı yerince aynı dava hakkında görevsizlik kararı verilerek dosyanın kendisine gönderilmesinden sonra, meydana gelen olumsuz görev uyuşmazlığının çözümlenmesi için dosyayı hiçbir işlem yapmaksızın Uyuşmazlık Mahkemesine göndermesi gerekirken, daha önce aynı sanık ve aynı dava ile ilgili olarak verdiği görevsizlik kararı Uyuşmazlık  Mahkemesince  kaldırılmadığı  halde, dava dosyasını  yeni  bir esasa kaydederek ele almış ve ikinci  kez görevsizlik kararı vermiş, yargı yolu uyuşmazlığına konu ettiği kararı sanığa tebliğ etmemiş ve kararın  Yasa’da belirtilen hususları  içermediği görülmüş ise de,  görevsizlik kararı verilerek dosyadan el çekildikten sonra,  kesinleşen bu görevsizlik kararı Uyuşmazlık Mahkemesince  kaldırılmadan,  aynı konuda aynı sanık için verilen görevsizlik kararının  hukuken  herhangi bir değer ifade etmeyeceği açık olup, bu nedenle  usule ilişkin işlemlerde  2247 sayılı  Uyuşmazlık Mahkemesinin  Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında  Kanun’da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği,  adli ve askeri yargı yerleri arasında,  sanık O.G.  hakkında açılan dava yönünden Yasa’nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından esasın incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümün-de adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Mehmet Ali KOCABAY’ın davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:      

 

Anayasanın  “askeri yargı” yı düzenleyen 145 nci maddesinde asker kişilerin “askeri mahallerde” işledikleri suçlara bakmanın askeri mahkemelerin görevinde olduğu belirtilmişken; 12.9.2010 tarihinde yapılan halkoylaması sonucu kabul edilip, 23.9.2010 gün ve 27708 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5982 sayılı Yasa’nın 15. maddesi ile yapılan değişiklik ile maddenin birinci fıkrasında, “Askeri yargı, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür.  Bu   mahkemeler;  asker   kişiler   tarafından   işlenen  askerî  suçlar  ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür.

Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askeri mahkemelerde yargılanamaz” denilmek suretiyle  “askeri mahallerde” unsuru madde metninden çıkarılmıştır.

 

353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmekte iken, maddenin “….askeri mahallerde….” ibaresi Anayasa Mahkemesi’nin 26.6.2012 tarih ve 28335 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15.3.2012 gün ve E:2011/30, K:2012/36 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

 

“Askeri suç” ise, öğretide ve uygulamada;

a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar,

b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, 

c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir.

 

Aynı Yasa’nın “Müşterek Suçlar” başlığı altında düzenlenen 12. maddesinde  “Askeri mahkemelere ve adliye mahkemelerine tabi kişiler tarafından bir suçun müştereken işlenmesi halinde eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı bir suç ise sanıkların yargılanmaları askeri  mahkemelere; eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı olmayan bir suç ise adliye mahkemelerine aittir” denilerek, Askeri Ceza Kanununda yazılı olan bir suçun müştereken işlenmesi halinde sanıkların yargılamalarının askeri mahkemelerde yapılacağı hükme bağlanmış iken, madde Anayasa Mahkemesi’nin 20.9.2012 gün ve E:2011/80, K:2012/122 sayılı kararı ile iptal edilmiş,1.6.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

 

Sanığa yüklenen  “resmi belgede sahtecilik” suçunun Türk Ceza Kanunu’nda düzenlendiği,  Askeri  Ceza  Kanunu’nda  bu  eyleme  ilişkin bir  düzenlemenin  bulunmadığı, bu nedenle “askeri suç” olmadığı açıktır. 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun  “Eşyayı ve  malları  çalan, satan, rehine veren ve alanlar” başlığı altında düzenlenen 131. maddesinde ise, “(Değişik : 11/12/1935 - 2862/10 md.)

1 - Askeri bir hizmet yaparken veya vazifeyi suistimal ederek bir hizmet veya vazifeden ötürü tevdi veya emanet edilmiş olan para veya kıymeti ne olursa olsun bir eşyayı yahut kendisine tevdi veya emanet edilmiş olmasa bile her türlü askeri erzak, eşya ve hayvanları çalanlar veya zimmetine geçirenler, yahut ihtilas edenler veya satanlar, yahut rehine verenler ve bunları bilerek satın alanlar veya rehin kabul edenler veya gizliyenler beş seneye kadar ağır hapis cezasile cezalandırılırlar.

(Değişik : 22/3/2000 - 4551/27 md.) Az vahim hallerde, altı aydan üç seneye kadar hapis cezası hükmolunur.

Çalınan veya rehin edilen mallar bulunursa geri alınır. Yok edilen eşya, hayvan ve sairenin değerlerinin ödettirilmesine de hükmolunur.

2 - Yukarıki fıkrada yazılı fiiller silah, cephane veya her hangi bir müdafaa vasıtasına taallük ederse ceza arttırılır.

3 - Yukarıki iki fıkrada yazılı fiiller seferberlikte yapılırsa yapanlar hakkında on seneden aşağı olmamak üzere ağır hapis, az vahim hallerde iki seneden aşağı olmamak üzere beş seneye kadar ağır hapis cezası verilir.” denilmektedir. Böylece, sanığa yüklenen  “zimmet” suçunun askeri suç olduğu kuşkusuzdur.

 

2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu’nun,  “Kuruluş ve Bağlılık” başlığı altında düzenlenen 2. maddesinde, “ (Değişik: 25/7/2016-KHK-668/23 md.; Değiştirilerek kabul: 8/11/2016-6755/23 md.)

Bu Kanunda belirtilen görev ve hizmetleri yapmak üzere silahlı bir genel kolluk kuvveti olan Sahil Güvenlik Komutanlığı kurulmuştur.

Bu Komutanlık İçişleri Bakanlığına bağlıdır.

Seferberlik ve savaş hallerinde, Sahil Güvenlik Komutanlığının Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenecek bölümleri Deniz Kuvvetleri Komutanlığı emrine girer, kalan bölümü normal görevlerine devam eder.”;

 

“Görev Alanları ve Yerleşme Yerleri” başlığı altında düzenlenen 3. maddesinde,  “ (Değişik birinci fıkra: 25/7/2016-KHK-668/24 md.; Değiştirilerek kabul: 8/11/2016-6755/24 md.) Sahil Güvenlik Komutanlığının görev alanları, üsleri, kadrolarıyla yerleşme yerleri, İçişleri Bakanlığınca düzenlenir. Ancak seferberlik ve savaş hallerinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı emrine girecek birliklerin kuruluş ve kadrolarıyla konuş yerlerinin düzenlenmesinde Genelkurmay Başkanlığının görüşü alınır.  

Komutanlığa bağlı kolluk personeli, gemi, uçak, helikopter ve araçlar özel işaretler taşırlar.” denilmiş;

 

“Görevler” başlığı altında düzenlenen 4. maddesinde, “Sahil Güvenlik Komutanlığının görev-leri şunlardır :

A) (Değişik: 18/6/2003-4902/2 md.) Türkiye Cumhuriyetinin bütün sahillerinde, iç suları olan Marmara Denizi, İstanbul ve Çanakkale boğazlarında, liman ve körfezlerinde, karasularında, münhasır ekonomik bölgesi ile ulusal ve uluslararası hukuk kuralları uyarınca egemenlik ve denetimi altında bulunan deniz alanlarında, kanunlarla kendisine verilen görevleri uygulamak ve yetkileri kullanmak.

B) 1. Deniz yolu ile yapılan her türlü kaçakçılık eylemlerini,

2. 25/4/1973 tarih ve 1710 sayılı Eski Eserler Kanununa aykırı eylemleri,

3. 18/12/1981 tarih ve 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanununa aykırı eylemleri,

Önlemek, izlemek, suçluları yakalamak, gerekli işlemleri yapmak, yakalanan kişi ve suç vasıtalarını yetkili makamlara teslim etmek.

C) Liman sınırları dışında :

19/4/1926 tarih ve 815 sayılı Türkiye Sahillerinde Nakliyatı Bahriye (Kabotaj) ve Limanlarda Karasuları Dahilinde İcrai Sanat ve Ticaret Hakkında Kanuna,

2. 9/4/1937 tarih ve 3222 sayılı Telsiz Kanununa,

3. 10/6/1946 tarih ve 4922 sayılı Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında Kanuna,

4. 24/4/1930 tarih ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununa,

5. 3/5/1928 tarih ve 1234 sayılı Hayvanların Sağlık Zabıtası Hakkında Kanuna,

6. 15/5/1957 tarih ve 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanununa,

7. 22/3/1971 tarih ve 1380 sayılı Su Ürünleri Kanununa,

8. 15/7/1950 tarih ve 5682 sayılı Pasaport Kanununa,

9. 15/7/1950 tarih ve 5683 sayılı Yabancıların Türkiye‘de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanuna,

10. 6/11/1981 tarih ve 2548 sayılı Gemi Sağlık Resmi Kanununa,

11. 12/3/1982 tarih ve 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununa,

12. Seyir güvenliği ile demirleme, bağlama,avlanma, dalgıçlık ve bayrak çekme ile ilgili hükümlere,

13. Deniz ve hava araçları ile denizlerdeki tesislerden yapılacak her türlü kirletmelerle ilgili hükümlere,

14. Yukarıda belirtilen konulara ilişkin uluslararası andlaşmalara,

Aykırı eylemleri önlemek, izlemek, suçluları yakalamak, gerekli işlemleri yapmak, yakalanan kişi ve suç vasıtalarını yetkili makamlara teslim etmek.

D) Deniz ve Kıyılarda Görülecek Başıboş Mayın, Patlayıcı Madde ve Şüpheli Cisimlerin Yokedilmeleri Hakkında 17/5/1948 tarih ve 5202 sayılı Kanunun uygulanmasında gerekli koruma tedbirlerini alarak ilgililere haber vermek.

E ) Deniz seyir yardımcılarının ilgili hükümlere göre çalışma durumlarını, yetkili kuruluşlarca konulan deniz engelleri ile batık işaretlerinin sürekliliğini izlemek, kontrol etmek, görülen aksaklık ve noksanlıkları ilgililere bildirmek.

F) Uluslararası Denizde Arama ve Kurtarma Sözleşmesinin öngördüğü düzeyde arama ve kurtarma görevlerini icra etmek.

G) Karasularımızagiren mültecileri silah, mühimmat vesair harp vasıtalarından arıtmak ve bu mülteciler ile onların nezdindeki silah, mühimmat vesair harp vasıtalarını ilgililere teslim etmek.

H) Görev alanları içinde genel güvenlik kuvvetlerince takibi gerekli suçlarla, karada başlayıp  denizde  devam  eden  yukarıda  belirtilen  suçlar  dışındaki  suçların izlenmesinde  ve  suçluların  yakalanmasında  güvenlik  kuvveti olarak diğer güvenlik kuvvetlerine yardımetmek, gerektiğinde bu suçlara elkoymak ve suçluları yakalayıp yetkili makamlara teslim etmek.

Gümrük teşkilatı bulunan limanlarda Gümrük ve Tekel Bakanlığının görev ve yetkileri ile Sahil Güvenlik Komutanlığının bu maddede belirtilen görev ve yetkilerine girmeyen konularda özel kanunlara göre görevli ve yetkili kılınmış diğer makamların görev ve yetkileri devam eder.” hükmü yer almış;

 

“Disiplin ve soruşturma usulleri” başlığı altında düzenlenen 21. maddesinde, “(Değişik: 25/7/2016-KHK-668/31 md.; Değiştirilerek kabul: 8/11/2016- 6755/31 md.)

Sahil Güvenlik personeli hakkında disiplin ve soruşturma işlemleri aşağıdaki usullere göre yapılır.

a) Disiplin işleri özel kanun hükümlerine göre yürütülür.

b) Sahil Güvenlik personelinin idari görevlerinden doğan suçlarında; özel kanunların hükümleri saklı kalmak şartıyla 2/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümlerine göre işlem yapılır.

c) Sahil Güvenlik personelinin adli görevlerinden doğan suçlarda; 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 161 inci maddesinin beşinci fıkrası hükmü uygulanır.

d) Sahil Güvenlik personelinin kişisel suçlarında genel hükümlere göre işlem yapılır.

e) Sahil Güvenlik personeline askeri görev verildiği takdirde bu görevlerden doğan suçlarda 25/10/1963 tarihli ve 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu hükümleri uygulanır. Bu suçların muhakemesi, Sahil Güvenlik personelinin emrine verildiği askeri birlik personelini muhakeme etmekle görevli ve yetkili olan askeri mahkemede görülür.”;

 

“Yönetmelik” başlığı altında düzenlenen 23. maddesinde, “ (Değişik: 25/7/2016-KHK-668/32 md.; Aynen kabul: 8/11/2016-6755/32 md.)

Bu Kanunla münhasıran yönetmelik çıkarılması öngörülen hususların yanısıra Sahil Güvenlik Komutanlığının görev, yetki ve sorumlulukları, diğer makamlarla ilişkileri, birlikte çalışma ve işbirliği esasları dahil komuta ve kontrol ilişkileri ile Sahil Güvenlik personelinin terfi işleri, disiplin amirleri ve kurulları, ödül, değerlendirme, kılık ve kıyafet ve bu Kanunun uygulanmasına ilişkin diğer hususlar, İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanarak Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulan yönetmelikle düzenlenir.” denilmek suretiyle, 2692 sayılı Kanun’da 25.7.2016 tarihli ve 668 sayılı KHK’nin sırasıyla 23,24,31 ve 32. maddeleriyle  metne işlendiği şekilde değişiklik yapılmış, daha sonra bu hükümler  8.11.2016 tarihli ve 6755 sayılı Kanun’un sırasıyla 23,24,31 ve 32. maddeleriyle kanun-laşmıştır.

 

2692 sayılı Kanun’un  “Disiplin ve soruşturma usulleri” başlığı altında düzenlenen 21. maddesi uyarınca,  Sahil Güvenlik Komutanlığı personelinin ancak askeri görev verildiği takdirde bu görevlerden doğan suçlarda başka bir ifade ile, askeri hizmete ilişkin eylemlerinden dolayı askeri yargıya tabi bulundukları kuşkusuzdur.

 

 Olumsuz görev uyuşmazlığına konu kamu davasında, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararında, asker kişi olan sanığa yüklenen askeri suç nedeniyle,  sanığı yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesine yer verilmiş ise de, sanığın işlediği ileri sürülen bu suçun, yukarıda izah edilen nedenlerle askeri hizmete ilişkin görevleri sırasında işlenmediği sonucuna varılmıştır.

 

 Açıklanan nedenlerle, askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işlenmediği anlaşılan suç nedeniyle sanık  hakkında  açılan kamu davasının  adli yargı yerinde görülmesi ve Bafra Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının sanık O.G. yönünden kaldırılması gerekmiştir.

 

SONUÇ:  Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Bafra Ağır Ceza Mahkemesi’nin  20.1.2014  gün ve E:2014/21, K:2014/2  sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ sanık O.G. yönünden KALDIRILMASINA, 20.03.2017 gününde Sevilay TEMİZYÜREK BATIR’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

           Başkan

Nuri NECİPOĞLU

 

 

 

 

 

Üye

Kenan YUMUŞAK

 

                        

 

 

  

 

Üye

Mehmet AVCIOĞLU      

 

Üye

Osman ATALAY

 

 

 

 

 

 

Üye

Sevilay TEMİZYÜREK BATIR

Üye

Gökhan KARABURUN

 

 

 

 

 

 

Üye

Remzi İĞREK